3600 Ek Gösterge Nedir? Maaşlarda Değişiklik Olacak Mı? Kimler Yararlanacak?

3600 ek gösterge kimleri kapsıyor, ne zaman maaşlara ek gösterge zammı yansıyacak, 3600 ek gösterge son durum ne, 3600 ek gösterge zammı yürürlüğe girdi mi son haberleri ve ek gösterge zammı ile yeni gelişmeleri sizler için derledik.

Memurların, aylık ücretlerinin, emekli aylıklarının ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesinde önemli yeri olan unsurlardan biri olan ek gösterge ne kadar yüksek olursa maaş o kadar artar. Bu nedenle ek gösterge zammı hakkındaki tüm gelişmeler binlerce kişi tarafından yakından takip ediliyor. Ek gösterge rakamları unvan, hizmet sınıfı ve derecelere göre farklılık göstermektedir. Ek göstergesi 3600 olan bir memur ile, 2500 olan bir memurun alacağı zam oranı ya da maaş miktarı aynı olmayacaktır.

İKRAMİYELER DE ARTACAK

Ek göstergelerin 2200’den ve 3000’den 3.600’e çıkarılmasıyla birlikte polis, öğretmen, hemşire, din görevlisi ve şube müdürlerinin emeklilik ikramiyeleri ve emekli maaşları ciddi oranda artacak. Kıdem ve dereceye göre değişmesine rağmen ortalama olarak polislerde emekli maaşı 500 lira ikramiye ise 17 bin lira artacak. Öğretmenlerde de en az emekli maaşı artışı 500 lira olacak ve ikramiyelerdeki artış 13 bin lirayı geçecek. Ek göstergesi 2200’den 3.600’e çıkacak personelde ikramiye artışı 20 bin lirayı geçecek.

Dördün biri derecedeki 25 yıllık 3000 göstergedeki bir memurun 77 bin liralık ikramiyesi 3.600 ek göstergede 94 bin liraya çıkacak. 30 yıllık kıdemdeki memurda ikramiye 92 bin liradan 113 bin liraya yükselecek. Memurların kıdem süreleri ve derecelerine göre artışlar değişecek. Ancak ortalama rakamlara baktığımızda emekli maaşındaki artışların 500 lira, ikramiyedeki artışların da 17 bin lira civarında olacağı görülüyor.

MESLEKLERE GÖRE ARTIŞLAR

Birinci dereceden 30 yıllık polis emeklisinin aylığı 637 lira artacak. Emekli ikramiyesi Fiili hizmet zammı ile birlikte 27 bin 13 lira artacak. 25 yıllık polis emeklisinde artışlar ise maaşta 592 lira, ikramiyede 22 bin 739 lira olacak.

Birinci dereceden 30 yıllık emekli öğretmen, hemşire, din görevlisi ve idarecilerin emekli aylıkları 569 lira ikramiyeleri 20 bin 516 lira artacak.

12 MİLYON EMEKLİYE TEMMUZ ZAMMI

SSK ve Bağ-Kur emeklisi 6 aylık enflasyon değişimi kadar Ocak ve Temmuz’da zam alırken memurlar ve memur emeklileri de toplu sözleşmede belirlenen oran kadar Ocak ve Temmuz’da zamlı maaş alıyor. Memur emeklilerine ayrıca oluşan 6 aylık enflasyon toplu sözleşme zammından fazla ise fark da ödeniyor. Bu yıl da Temmuz ayında emeklilerin tümü zamlı maaş alacak. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin hangi oranda zam alacakları 3 Temmuz’da açıklanacak Haziran enflasyonu ile belli olacak. Ancak bu güne kadar 5 aylık enflasyon belli oldu. Bu oranda 6.39 oldu. Bunun üzerine bir aylık enflasyon da eklenecek. İkramiyelerin ilk bölümü Ramazan Bayramı öncesi ödendi. İkinci bin liralık bölüm ise Kurban Bayramı öncesi ödenecek.

Öğretmen, Vaiz ve Avukat emeklilerinin 2018 yılı maaş ve ikramiye miktarları;

EK GÖSTERGE NEDİR?

Ek gösterge memurların, aylık ücretlerinin, emekli aylıklarının ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesinde önemli yeri olan unsurlardan bir tanesidir. Ek göstergelerin yüksek olması emekli aylığı ve ikramiyesinin de yüksek olması demektir. Bu nedenle memurlar bulundukları unvanların 1 inci derece kadroları için belirlenen ek gösterge rakamlarının yüksek olmasını istemektedirler. Ek gösterge rakamları unvan, hizmet sınıfı ve derecelere göre farklılık göstermektedir. Ek göstergesi 3600 olan bir memur ile ,2500 olan bir memurun alacağı zam oranı ya da maaş miktarı aynı olmayacaktır.

Ek gösterge rakamı 3000 olan öğretmen ve hemşireler özellikle ek göstergelerin artışını beklemekteydi. Ek göstergenin özellikle emeklilik haklarına etkisinin fazla olması nedeniyle, memurlar emekli olmadan önce 3600 ek göstergeli bir göreve atanma ya da ek göstergelerinin bu düzeye çıkarılması isteği oluşturmaktadır. 657 sayılı Devlet Kanunu’na tabi olan öğretmen, polis, din görevlileri, hemşireler gibi birçok meslek grubu ek göstergelerin artışını dört gözle bekliyorlardı.

EK GÖSTERGE 3600 OLURSA NELER DEĞİŞECEK?

Ek gösterge hemşire ve öğretmenler için 3000’den 3600’e çıkarsa memur maaşları, emekli aylığı ve emekli ikramiyesinde büyük değişiklikler olacak. Ek göstergenin yükselmesi ile meydana gelecek maaş değişikliği aşağıdaki gibidir;

Ek gösterge 2200’den 3600’e çıkarsa;

AYLIK NET MAAŞ 23 TL

EMEKLİ MAAŞI 641 TL

EMEKLİ İKRAMİYESİ 123 BİN 121 TL

Ek gösterge 3000’den 3600’e çıkarsa;

AYLIK NET MAAŞ -38TL

EMEKLİ MAAŞ 569 TL

EMEKLİ İKRAMİYESİ 20 BİN 516 TL

Borcunu yapılandıran sağlık ve teşvikten yararlanacak

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından yürürlüğe girdiğini hatırlattı. 2 Haziran 2018 tarihi itibariyle hem elektronik ortamda, hem Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı il müdürlükleri ve sosyal güvenlik merkez müdürlüklerinde, hem de posta yoluyla yapılandırma başvuruların alınmaya başlandığını vurgulayan Bakan Sarıeroğlu, şu ana kadar 42 bin 164 başvuru yapıldığını kaydetti.

Bakan Sarıeroğlu, yapılandırma için herhangi bir teminat istenmeyeceğini, yapılandırma kapsamında yapılacak ödemeler tutarında, tatbik edilen hacizlerin kaldırılacağına dikkat çekti.

Yapılandırmadan yararlananların borçlarından dolayı icra takibi ve haciz işlemleri yapılmayacağını, bu yapılandırmaya başvurup ilk taksiti ödeyen işverenlerin “borcu yoktur” yazısı alabileceğini, bu sayede kamu ihalelerine girebileceğini, nefes kredisi başvurusunda bulunabileceğini, en önemlisinin de istihdam teşviklerinden yararlanmaya başlayacağını ifade eden Bakan Sarıeroğlu, “Bağ-Kur sigortalılarımız da Ziraat Bankası ile yaptığımız kredi anlaşmasıyla yapılandırma kapsamında, borcunu peşin ödeyerek veya dondurulan hizmet sürelerini ihya ederek emekli olabilecek. Yapılandırma Kanunu ile prim borcu bulunan, işverenlerimiz, esnafımız, çiftçimiz, primini kendi ödeyen sigortalılarımız ve genel sağlık sigortalılarımız için büyük bir ödeme kolaylığı getiriyoruz. Özellikle peşin ödemelerde çok büyük bir avantaj sağlıyoruz. Yapılandırma 2018 Mart ayı ve öncesi dönemlere ait sigorta primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezaları, rücu alacakları, yersiz bağlanan gelir ve aylıklardan doğan alacaklar, Bağ-Kur sigortalılarının daha önce dondurulan hizmet sürelerinin ihyası halinde doğacak prim borçlarını kapsıyor” dedi.

Yapılandırmada son müracaat tarihi 31 Temmuz 2018

Yapılandırmada, son müracaat tarihinin 31 Temmuz 2018, ilk taksit ve peşin ödeme süresinin 31 Ağustos 2018 olduğunu belirten Bakan Sarıeroğlu, ödemelerin iki ayda bir taksitler halinde 6-9-12 veya 18 taksit tercihiyle yapılabileceğini, il özel idareleri ve spor kulüplerine azami 36 taksit, belediyeler ve bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlara ise 144 aya kadar taksit imkanı verildiğini, kapsama giren borçların faizlerinin silineceğini, bunun yerine Yİ-ÜFE ile güncelleme yapılacağını kaydetti.

Güncellenen borçların peşin ödenmesi halinde Yİ-ÜFE tutarının yüzde 90’ının silineceğini ve  böyle bir uygulamanın daha önce gerçekleştirilmediğini vurgulayan Bakan Sarıeroğlu, şöyle devam etti:

“İkinci taksit ödeme süresi içerisinde borcun tamamının ödenmesi halinde Yİ-ÜFE tutarının yüzde 50’si silinecek. 31 Mart 2018 tarihinden önceye ait idari para cezalarının 31 Ağustos 2108 tarihine kadar ödenmesi halinde, idari para cezasının yüzde 50’si silinecek. 10 TL’ye kadar eksik ödemeler yapılandırma ihlal nedeni sayılmayacak. İlk 2 taksitin süresinde ödenmemesi yapılandırma ihlal nedeni sayılacak. Borçluların yapılandırma taksitleri ile cari dönem prim borçlarını çok zor durum olmaksızın bir takvim yılında ikiden fazla aksatmamaları gerekiyor. Önceki yapılandırma kanunlarına göre yapılandırması devam edenler, kalan borçlarını peşin ödenmesi halinde taksit tutarına isabet eden Yİ-ÜFE tutarının yüzde 90’ı, ikinci taksit ödeme süresinde ödenmesi halinde ise kalan taksitlere uygulanan Yİ-ÜFE tutarının yüzde 50’si silinecektir. Yapılandırmadan yararlanmak için borçluların dava açmamaları, açılan davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları gerekmekte. Bakanlar Kurulu yapılandırmaya başvuru ve ilk taksit ödeme süresini 1 ay uzatma yetkisine sahiptir.”

Ayrıca Bağ-Kur’lu sigortalıların hizmet sürelerini dondurarak veya yapılandırmanın ilk taksitini ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlanmaya başlayabileceklerini belirten Bakan Sarıeroğlu, genel sağlık sigortalılarına da yine yapılandırma kapsamında borçlarını faizsiz olarak 31 Aralık 2018 tarihine kadar ödeme imkanı verildiğini, bu tarihe kadar da borcuna bakılmadan tüm sağlık hizmetlerinden yararlanabileceklerini vurguladı.

Emine Erdoğan: Çocuk işlenmeyi bekleyen cevherdir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Çocuk tacizine tevessül eden her mahluk, en lanetli kelimelerle lanetlenmeli, en ağır hukuki cezaları almalıdır. Böylesine aşağılık bir mevzuyu konuşmak, ülkemiz, dünyamız adına utancın en büyüğüdür. Bugün gerek dünyada, gerekse ülkemizde bu sorunları temelinden çözecek etkin politikalar üretmeliyiz. Bu konu tüm toplumun ortak çabasıyla çözülebilir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanlığı ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) iş birliğiyle Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Deklarasyonu imzalandı. İmza töreninde konuşan Emine Erdoğan, 2018 yılının Türkiye’de ’Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı’ ilan edildiğini belirterek, “Allah’ın bize emanet olarak verdiği çocuklar bir iş gücü değildir, beşeri sermaye hiç değildir. Çocuk işlenmeyi bekleyen bir cevherdir, tertemiz bembeyaz bir sayfadır. Çocuğun yeri ne sokak, ne tarla, ne fabrikadır, çocuğun yeri okuldur. Çocuğun eline ne boya sandığı ne kağıt mendil ne tartı yakışır. Çocuğun eline en çok kalem, defter, kitap yakışır. Küçücük yaşta tarlada, sokakta çalışmak zorunda kalan çocuklar tüm toplumu ilgilendiren bir ayıptır” ifadelerini kullandı.
“Çocuklarla ilgili sorunları eğitimle çözebileceğimizi düşünüyorum” diyen Erdoğan, “2003 yılında bu nedenle ‘Haydi Kızlar Okula’ dedik. Çünkü erken yaşta evliliğin, çocuk işçiliğinin panzehiri okuldur, eğitimdir. Çok şükür ki güzel sonuçlar elde ettik. Binlerce kızımız eğitim aldı, meslek sahibi oldu. Çocuk mücevherini nasıl işlersek ona göre bir mücevher çıkar ortaya” şeklinde konuştu.

Emine Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek’in “Çocuk” şiirinden bir bölüm de okudu.

“Çocuk tacizine tevessül eden her mahluk, en lanetli kelimelerle lanetlenmeli, en ağır hukuki cezaları almalıdır”
Çocuk istismarı konusuna da değinen Erdoğan, “Çocuk istismarı insanlığın yüz karası, toplumların en büyük ayıbıdır, dehşetli felaketlerin davetçisi bir konudur. Çocuk tacizine tevessül eden her mahluk, en lanetli kelimelerle lanetlenmeli, en ağır hukuki cezaları almalıdır. Böylesine aşağılık bir mevzuyu konuşmak, ülkemiz, dünyamız adına utancın en büyüğüdür. Nazım Hikmet ne kadar öz biçimde ifade etmiş, ‘Çınarı yıkmak için baltayı köküne vururlar’ diye. ‘Onlar umudun temeli, onlar köküdür memleketin, dallara yürüyen su bu kökte saklıdır.’ Çocuklarını koruyamayan, tacizin konusu haline getiren toplumlar insanları yaşatacak damarları tıkar, kurutur. İnsanlık onurunu yerle yeksan eder. Bugün gerek dünyada, gerekse ülkemizde bu sorunları temelinden çözecek etkin politikalar üretmeliyiz. Hükümetimiz bu konuda kararlı bir adım atarak bir komisyon kurdu ve inşallah aktif çalışmalara başladı. Fakat şunu unutmayalım; bu konu tüm toplumun ortak çabasıyla çözülebilir. Çocukların istismarını kurumsal haline getiren tüm sebepler iyi tespit edilmeli, çözüme hepimiz ortak olmalıyız. Çözüme faydası olmayanlar sorunun tarafı olurlar. Bu mesele aklı ve vicdanı olan her ferdin meselesidir. Çocukların güvende olmadığı bir toplum asla güvende değildir. Güvenin çatısı ise aile ve okuldur” açıklamasında bulundu.

“Bakanlıklarımızın bu ortak işbirliği, ülkemizdeki çocuk işçilik oranını yüzde 2’nin altına düşürmek amaçlıdır”
Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Tüm sorunlarımızdan sivrisinekleri öldürmekten çok bataklığı kurutmak için çabalamalıyız. Mevsimlik tarım işçiliği, mültecilik gibi çocukları eğitimden mahrum bırakan sorunları temelinden çözmek durumundayız. Suriye savaşının tetiklediği insani kriz ne yazık ki çocuk işçiliği oranını daha da arttırmıştır. Önce bataklığı kurutmalı, eğitim imkanları ve kalitesini daha da artırmalıyız. Mevsimlik tarım işlerinde çocukların çalışmasının çözümü, aileleri bilinçlendirmek ve eğitime ulaşım imkanını artırmaktır. İnşallah bakanlıklarımızın bu ortak işbirliği, ülkemizdeki çocuk işçilik oranını yüzde 2’nin altına düşürmek amaçlıdır. 1994 yılındaki yüzde 15’lik oranı, 2000’li yıllarda yüzde 5’lere düşüren bir siyasi irade inanıyorum ki bunu da başaracak, hatta sıfırlayacaktır.”

“Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık” diyen Erdoğan, “Bu bilinçle çocuklarımızı ilgilendiren tüm sorunları çözmek boynumuzun borcudur. 2018 yılının çocuk işçiliği ile mücadele yılı ilan edilmesi noktasında gösterdikleri duyarlılık nedeniyle başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız olmak üzere tüm bakanlıklarımıza teşekkür ediyorum. Seferberlik sonucunun parlaklığı, geleceğimizin de parlaklığıdır” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından TZOB, TİSK, TESK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ, TOBB, ILO Türkiye, Kalkınma, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor, İçişleri, Aile Sosyal Politikalar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarının katılımıyla Emine Erdoğan’ın himayesinde Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Deklarasyonu imzalandı.

Mustafa Destici seçim ittifakının oy oranını açıkladı

Destici,  “Benim tahminim; AK Parti, MHP ve BBP seçim ittifakı önümüzdeki seçimlerde çok  rahatlıkla yüzde 55 ila yüzde 60 arasındaki bir oyla seçimden galip çıkacak ve  Türkiye tamamıyla yeni sistemle yönetilmeye başlanacak.” dedi. Destici, kentteki programı kapsamında Akbez Mevkisi’ndeki bir  restoranda, partisinin Hatay il teşkilatı üyeleriyle bir araya geldi.

Destici, burada AA muhabirine yaptığı açıklamada, 16 Nisan’daki  referandum kararıyla sistemin değiştiğini, Türkiye’nin 1980 darbe anayasasından  ve bunun ürünü olan sistemden kurtulduğunu söyledi. Yeni sistemin hayata geçmeye başladığını ve ilgili uyum yasaları  sürecinin işlediğini ifade eden Destici, bunu önemsedikleri için yaptıkları  çalışmaları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve siyasi partilerle  paylaştıklarını belirtti.

Destici, siyasi partiler yasasının ve seçim kanunun  demokratikleştirilmesi gerektiğini dile getirerek, “Meclise sunulan, bunun önemli  ayaklarından birisi. Önümüzdeki aylarda bu siyasi partiler yasası ve seçim  kanunuyla ilgili yeni teklifler de gelecek. Yerel seçimler önce yapılacağı için  bu yeni yapılan değişiklik onu kapsıyor. İttifak meselesi de bununla netleşti.  Paketle ittifakın nasıl ve hangi şartlarda yapılacağı belirtildi.” ifadesini  kullandı.

“Müthiş bir memnuniyet var”

Öncekinin darbeci ve statükoyu savunan bir yasa olduğunu anlatan  Destici, önceki yasada ittifakla ilgili yasal altyapı olmadığını bildirdi. Destici, AK Parti, MHP ve BBP’nin ortaya koyduğu irade beyanının çok  önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Hangi şekilde olursa olsun bu ittifak inşallah sağlanacaktır. Yeni  sistem bu ittifakın başarısına bağlıdır. Başarılı olacaktır. Benim tahminim; AK  Parti, MHP ve BBP seçim ittifakı önümüzdeki seçimlerde çok rahatlıkla yüzde 55  ila yüzde 60 arasındaki bir oyla seçimden galip çıkacak ve Türkiye tamamıyla yeni  sistemle yönetilmeye başlanacak. Hem yönetimde istikrar sağlanacak hem de  Mecliste temsilde adalet daha güçlü bir şekilde yerine gelecek. Vatandaşlarımızla  konuşuyoruz, sokakta esnafımızla görüştük. İnanılmaz bir memnuniyet var. ‘Bunu  sonuna kadar götürün başkanım.’ diyorlar. Müthiş bir memnuniyet var. Verdiğimiz  kararın ne kadar doğru olduğunu, durduğumuz yerin ne kadar olduğunu da buradan  görüyoruz.”

“İdam cezasının getirilmesi lazım”

Destici, yıllardır çocuk istismarlarının Türkiye’de herkesin yüreğini  yaktığını aktardı. Çocuk istismarlarının önlenmesine ilişkin tedbirlerin alınması  gerektiğini anlatan Destici, şöyle devam etti:

 “Daha önce de BBP olarak bununla ilgili çok acil tedbirler alınmasını,  cezaların ağırlaştırılmasını, mutlaka ama mutlaka idam cezasının bu suçlar için  getirilmesini dile getirmiştik. Referandum yaptık, halkın yüzde 98’i buna ‘evet’  diyor. Mutlaka bu idam cezasının getirilmesi lazım.” şeklinde konuştu. Destici, bunun tek başına da çözüm olmadığını, eğitim başta olmak  üzere yasal düzenlemelerin de yapılması gerektiğini belirtti.

 Destici, şöyle konuştu:”Tedbirler, Avrupai tedbirlerle sınırlı kalmamalı. Çünkü biz  farklıyız. Onların kültürüyle bizim kültürümüz farklı. Elbette ki iyi olanı,  doğru olanı alırız ama biz kendi kültürümüze göre, Türk milletinin kültürüne,  yapısına, Türk İslam kültürüne uygun tedbirler almak zorundayız.  Dolayısıyla da  bunları bir an önce uygulamaya sokmak zorundayız. Bu suçu işleyen hain de mutlaka  ama mutlaka cezasını idamla ödemesi lazım.”

Beştepe’de iki kritik toplantı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bugün önce Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanacak. Anayasa Değişikliği Referandum’u sonrası ilk Bakanlar Kurulu da MGK sonrası yapılacak. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşecek toplantılarda OHAL’in uzatılması kararının çıkması bekleniyor.

Topbaş ve Temurci Huber’e çağrıldı

İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, konuşmasının ardından, halka hitap etmesi beklenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la randevusu olduğunu o nedenle ayrılacağını söyledi.

Topbaş, seçim otobüsünden inip kendisine sevgi gösterilerinde bulunan partililerin arasından, İl Başkanı Selim Temurci ile birlikte Erdoğan’la görüşmek üzere Huber Köşkü’ne gitti. 

Güneydoğu AK Parti’ye doping oldu

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ‘hayır’ oyları daha yüksek çıkarken, 1 Kasım seçimlerinde oy dağılımına göre HDP’nin güçlü olduğu illerde ‘evet’ oyundaki artış dikkat çekti. Bu durum bölgede AK Parti’ye destek olarak  değerlendirildi. 

Güneydoğu Anadolu bölgesinde 9 ilden 5’i ‘hayır’ derken Gaziantep, Şanlıurfa gibi büyük nüfuslu kentler ‘evet’e destek verdi. Bölgede katılım yüzde 83 olarak belirlendi. Gaziantep’te ‘evet’i destekleyen AK Parti ve MHP’nin 1 Kasım’daki oy oranı yüzde 71.2 olurken, referandumda ‘evet’ oyları 62.46 olarak sandığa yansıdı. Gaziantep’te AK Parti ve MHP, 8.74 puanlık fire verdi. Diyarbakır’da HDP ve CHP’nin 1 Kasım’da yüzde 74.4 olan oy oranına karşılık referandumda ‘hayır’ oyu  yüzde 67.58 oldu. Şanlıurfa’da AK Parti ve MHP’nin 1 Kasım’da aldığı oy toplam 67.4 olurken, referandumda bu ilden ‘evet’e destek 3.4 puan artarak yüzde 70.8 oldu.

KAYYUM ATANAN BELEDİYELERDE AK PARTİ’YE OY ARTIŞI

2017 referandum sonuçlarının netleşmesiyle birlikte kayyum atanan belediyelerdeki oy oranları da belli oldu. 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri’ne göre kayyum atanan illerdeki oy oranlarının değişimi dikkat çekti.

Kayyum atanan illerde ‘hayır’ tercihi çoğunlukta olsa da, Kasım 2015 seçimlerine göre oylarda azalma yaşandığı görüldü.

AK Parti ve MHP bloğunun 1 Kasım 2015 seçimlerindeki oy toplamına göre referandumdaki ‘Evet’ cephesinin değişimine bakıldığında, en çok artış yaşanan iller arasında kayyum atanan Hakkari, Şırnak, Ağrı, Mardin, Van, Siirt, Diyarbakır, Batman ve Tunceli de yer aldı.

Referandum sonuçlarının belli olmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki oyların önemine ayrıca vurgu yaparak, “Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki oyların ayrıca önemi olduğunu belirtmek isterim. Partilerin halk oylamasındaki pozisyonlarını ele aldığımızda oylarda artış olduğunu görüyoruz. Bu sonucun ülkemizde yeni bir dönemin başladığını müjdecisi olacaktır.” diye konuştu. Kayyum atanan belediyelerdeki ‘evet’ ve ‘hayır’ oy oranları şu şekilde:

BATMAN EVET: %36,48 HAYIR: % 63,52

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: % 68.15 HDP, % 28.38 AK PARTİ

HAKKARİ EVET: 32,53 HAYIR: 67,47 1

KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: %83.71 HDP, %12.62 AK PARTİ

DİYARBAKIR EVET: 32,42 HAYIR: 67,58

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: %72.79 HDP, %21.37 AK PARTİ

MARDİN EVET: 40,96 HAYIR: 59,04

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: %68.36 HDP, %28.52 AK PARTİ

ŞIRNAK EVET: 28,41 HAYIR: 71,59

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: %85.53 HDP, %11.11 AK PARTİ

VAN EVET: 42,80 HAYIR: 57,20

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: %65.53 HDP, %30.03 AK PARTİ

TUNCELİ EVET: 19,58 HAYIR: 80,42

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: %55.85 HDP, %28.23 CHP, %11.69 AK PARTİ

SİİRT EVET: 47,93 HAYIR: 52,07

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: %58.28 HDP, %36.67 AK PARTİ

AĞRI EVET: %43,06 HAYIR: %56,94

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİM SONUÇLARI: %68,14 HDP, %26,93 AK PARTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özal ve Menderes’in mezarlarını ziyaret etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vefatının 24’üncü yıldönümünde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın mezarını ziyaret etti. Erdoğan, Turgut Özal için düzenlenen anma törenine katıldı.

Erdoğan daha sonra da Adnan Menderes’in kabrini ziyaret etti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özal ve Menderesin mezarlarını ziyaret etti

Semra Özal ve Ahmet Özal törene katıldı

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölüm yıl dönümü nedeniyle mesaj yayınladı. Erdoğan’ın yazılı mesajı şu şekilde: “Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, milletimizin yetiştirdiği seçkin devlet adamlarından ve siyasetçilerden biri olarak, ülkemizin kalkınmasına katkıları, değerli icraat ve hizmetleriyle her zaman saygıyla yad edilecektir. Seksenli yıllarda ülkemizde demokrasinin tekrar canlanmasında da önemli rol oynayan merhum Özal, aziz milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahiptir. Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’a vefatının 24. yıl dönümünde Allah’tan rahmet diliyor; kendisini saygıyla anıyorum”

Erdoğan onlara teşekkür etmişti, yanıt geldi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün gece seçim sonuçlarının netleşmesinin ardından yaptığı konuşmada özellikle Güneydoğu’daki oy artışından dolayı Hüda-Par’a teşekkür etti. 

DHA’ya referandum sonucunu değerlendiren Hüda-Par Diyarbakır il Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, herkesin çıkan sonucu saygı göstermesi gerektiği ve sonucu göre yeni bir siyaset belirlemesi gerektiğini söyledi. Şeyhmusı Tanrıkulu, “MHP evet blokunda yer almasına rağmen, milliyetçi oyların hayıra gittiği ortaya çıktı ve milliyetçi söylem ve uslubun iflas ettiği görüldü. Eğer belediyelere kayyum atanmasaydı ve HDP’li milletvekilleri tutuklanmasaydı hayır blokunun oyları daha fazla düşecekti”değerlendirmesinde bulundu.

‘Türkiye barışın tarafı olmalı’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Türkiye’de insanların yarı açık cezaevinde yaşadığını’ söyledi, son dönemlerde yargıda yaşanan gelişmeleri örnek göstererek ‘Türkiye’nin Hitler dönemi Almanyası haline geldiğini’ öne sürdü. Gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle dün bir araya gelen Kılıçdaroğlu, ABD’nin kimyasal silah kullanımına misilleme olarak Suriye’ye füze saldırısı konusunda “Kimyasal silah kullananlara karşı bombalanarak geçiştirilemez; asıl faillerin bulunup cezalandırılması gerekir” dedi.

GEÇİŞTİRMEYELİM
Kimyasal silah kullanmanın bir insanlık suçu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Asıl faillerin ortaya çıkarılması, yargılanması ve cezalandırılması hepimizin ortak hedefi olmalıdır. Burada asıl failleri belirleyecekler; bu işin uzmanları, bağımsız otoritelerdir. Bir yeri bombalamanın ötesinde kimyasal silah üretimine karar verenlerin yargılanması gerekir. Bombalayarak bu olayı geçiştirmeyelim. Faillerin yargılanması bir daha başka kişi grup ya da devletlerin bu tür bir şeye tevessül etmemesi açısından önemli” diye konuştu.

Türkiye barışın tarafı olmalı

NEDİR ÜZERİMİZE DÜŞEN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı’ndan Suriye’ye dönük olarak gelen sert sözler üzerine “Üzerimize düşeni yaparız” şeklindeki açıklamasının doğru bir ifade olmadığını belirten Kılıçdaroğlu; “Nedir üzerimize düşen, bir yerden talimat alındıktan sonra mı hareket edeceğiz? Ortadoğu’daki ağırlığımız büyük ölçüde kayboldu. Türkiye tarafları bir araya getirip barışı sağlamak için öne çıksaydı ağırlığımız olurdu. Biz Türkiye’nin bölgede savaşın tarafı olmasını asla istemeyiz; Türkiye’nin barışı inşa etmek için aktif rol üstlenmesi lazım” dedi. CHP Lideri, bölgede büyük güçler arasında çıkacak savaşın olumsuz etkilerini Türkiye’yi yönetenlerin tarafları itidale çağırması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye ve Irak’ta olası ek askeri operasyonlara dair açıklamalarını ise Kılıçdaroğlu şöyle değerlendirdi:

İKİ GÜÇ DE DIŞLADI
“Türkiye’yi yönetenler çok şey söylüyor ama söylediklerinin hiçbirisini gerçekleştirme şansları olmuyor. Örneğin Münbiç’e gireceğiz dediler. Girdiler mi? Hayır. İzin verdiler mi? İzin de verilmedi. Rakka’ya gideceklerdi. Oldu mu, olmadı. Bir büyük gücün arkasında olup da nasıl o bölgelere gireriz; onun arayışı var ama bölgedeki iki güç de istemiyor. İki güç de Türkiye’yi dışlamış durumda.”

Kılıçdaroğlu, toplantı sonunda basına yaptığı açıklamada da “Suriye’de kullanılan kimyasal silahlarla ilgili olarak; kimyasal silahların kullanılması insanlığa karşı bir suçtur. Bu konuda Suriye’deki rejimin rolünün belirlenmesi hepimizin ortak görevidir” diye konuştu. 

SANKİ BEN İSTEMİŞİM REFERANDUMU
16 Nisan’daki referandumda bütün sandıklara sahip çıkacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, Güneydoğu’da yerlerinden edilenlerin nasıl oy kullanacakları konusunda endişeli olduklarını söyledi. Ana muhalefet lideri, anayasa değişikliklerinin yeterince tartışılmadığını vurgularken de iktidarın meydanlarda neden evet denilmesini gerektiğini anlatmadığını belirterek, “Miting meydanlarında referandum konusu Kemal Kılıçdaroğlu. Sanki ben referandum istemişim de benimle ilgili anayasada bir konu var, biz bunu tartışıyoruz” dedi.

KOLEKTİF SUÇ YARATILDI
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet iddianamesi sonrasında gazeteden yeni kişilerin gözaltına alınması ve FETÖ/PDY medya yapılanması soruşturmasından tutuklu, aralarında Atilla Taş ve Murat Aksoy’un da bulunduğu bir grup sanığın tahliye kararının ardından cezaevinden çıkar çıkmaz yeniden gözaltına alınmalarıyla ilgili bir soru üzerine de şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’de insanlarımız yarı açık cezaevinde yaşıyor. Bunu kanıtlayan yüzlerce örnek gösterebiliriz. Evrensel hukukta bile olmayan kolektif suç kavramı yaratıldı. Savcının; bir kişiyi suçladığı zaman, o kişinin eşinin ve çocuklarının pasaportunu elinden alan, onları da suçlu gibi gören bir hukuk düzeni oluşmaya başladı.”

Serbest bırakma kararının ardından yeniden gözaltı kararının, ‘siyasi otoritenin izni olmadan hiçbir hâkimin gözaltına alınanları ve tutukluları bırakamayacağı anlamına geldiğini’ savunan Kılıçdaroğlu “Bu ne anlama geliyor, Hitler döneminin Almanyası. Bunun Türkçesi bu” dedi. Tahliye kararı veren hâkim ile savcının kamuoyundan gelen tepki ileri sürülerek açığa alındığını hatırlatan muhalefet lideri, “Kamuoyundan gelen tepki üzerine mi adalet dağıtılıyor yoksa hukukun üstünlüğü kuralına göre mi? Hukukun üstünlüğü geçerli olmalıdır” diye konuştu.