3600 Ek Gösterge Nedir? Maaşlarda Değişiklik Olacak Mı? Kimler Yararlanacak?

3600 ek gösterge kimleri kapsıyor, ne zaman maaşlara ek gösterge zammı yansıyacak, 3600 ek gösterge son durum ne, 3600 ek gösterge zammı yürürlüğe girdi mi son haberleri ve ek gösterge zammı ile yeni gelişmeleri sizler için derledik.

Memurların, aylık ücretlerinin, emekli aylıklarının ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesinde önemli yeri olan unsurlardan biri olan ek gösterge ne kadar yüksek olursa maaş o kadar artar. Bu nedenle ek gösterge zammı hakkındaki tüm gelişmeler binlerce kişi tarafından yakından takip ediliyor. Ek gösterge rakamları unvan, hizmet sınıfı ve derecelere göre farklılık göstermektedir. Ek göstergesi 3600 olan bir memur ile, 2500 olan bir memurun alacağı zam oranı ya da maaş miktarı aynı olmayacaktır.

İKRAMİYELER DE ARTACAK

Ek göstergelerin 2200’den ve 3000’den 3.600’e çıkarılmasıyla birlikte polis, öğretmen, hemşire, din görevlisi ve şube müdürlerinin emeklilik ikramiyeleri ve emekli maaşları ciddi oranda artacak. Kıdem ve dereceye göre değişmesine rağmen ortalama olarak polislerde emekli maaşı 500 lira ikramiye ise 17 bin lira artacak. Öğretmenlerde de en az emekli maaşı artışı 500 lira olacak ve ikramiyelerdeki artış 13 bin lirayı geçecek. Ek göstergesi 2200’den 3.600’e çıkacak personelde ikramiye artışı 20 bin lirayı geçecek.

Dördün biri derecedeki 25 yıllık 3000 göstergedeki bir memurun 77 bin liralık ikramiyesi 3.600 ek göstergede 94 bin liraya çıkacak. 30 yıllık kıdemdeki memurda ikramiye 92 bin liradan 113 bin liraya yükselecek. Memurların kıdem süreleri ve derecelerine göre artışlar değişecek. Ancak ortalama rakamlara baktığımızda emekli maaşındaki artışların 500 lira, ikramiyedeki artışların da 17 bin lira civarında olacağı görülüyor.

MESLEKLERE GÖRE ARTIŞLAR

Birinci dereceden 30 yıllık polis emeklisinin aylığı 637 lira artacak. Emekli ikramiyesi Fiili hizmet zammı ile birlikte 27 bin 13 lira artacak. 25 yıllık polis emeklisinde artışlar ise maaşta 592 lira, ikramiyede 22 bin 739 lira olacak.

Birinci dereceden 30 yıllık emekli öğretmen, hemşire, din görevlisi ve idarecilerin emekli aylıkları 569 lira ikramiyeleri 20 bin 516 lira artacak.

12 MİLYON EMEKLİYE TEMMUZ ZAMMI

SSK ve Bağ-Kur emeklisi 6 aylık enflasyon değişimi kadar Ocak ve Temmuz’da zam alırken memurlar ve memur emeklileri de toplu sözleşmede belirlenen oran kadar Ocak ve Temmuz’da zamlı maaş alıyor. Memur emeklilerine ayrıca oluşan 6 aylık enflasyon toplu sözleşme zammından fazla ise fark da ödeniyor. Bu yıl da Temmuz ayında emeklilerin tümü zamlı maaş alacak. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin hangi oranda zam alacakları 3 Temmuz’da açıklanacak Haziran enflasyonu ile belli olacak. Ancak bu güne kadar 5 aylık enflasyon belli oldu. Bu oranda 6.39 oldu. Bunun üzerine bir aylık enflasyon da eklenecek. İkramiyelerin ilk bölümü Ramazan Bayramı öncesi ödendi. İkinci bin liralık bölüm ise Kurban Bayramı öncesi ödenecek.

Öğretmen, Vaiz ve Avukat emeklilerinin 2018 yılı maaş ve ikramiye miktarları;

EK GÖSTERGE NEDİR?

Ek gösterge memurların, aylık ücretlerinin, emekli aylıklarının ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesinde önemli yeri olan unsurlardan bir tanesidir. Ek göstergelerin yüksek olması emekli aylığı ve ikramiyesinin de yüksek olması demektir. Bu nedenle memurlar bulundukları unvanların 1 inci derece kadroları için belirlenen ek gösterge rakamlarının yüksek olmasını istemektedirler. Ek gösterge rakamları unvan, hizmet sınıfı ve derecelere göre farklılık göstermektedir. Ek göstergesi 3600 olan bir memur ile ,2500 olan bir memurun alacağı zam oranı ya da maaş miktarı aynı olmayacaktır.

Ek gösterge rakamı 3000 olan öğretmen ve hemşireler özellikle ek göstergelerin artışını beklemekteydi. Ek göstergenin özellikle emeklilik haklarına etkisinin fazla olması nedeniyle, memurlar emekli olmadan önce 3600 ek göstergeli bir göreve atanma ya da ek göstergelerinin bu düzeye çıkarılması isteği oluşturmaktadır. 657 sayılı Devlet Kanunu’na tabi olan öğretmen, polis, din görevlileri, hemşireler gibi birçok meslek grubu ek göstergelerin artışını dört gözle bekliyorlardı.

EK GÖSTERGE 3600 OLURSA NELER DEĞİŞECEK?

Ek gösterge hemşire ve öğretmenler için 3000’den 3600’e çıkarsa memur maaşları, emekli aylığı ve emekli ikramiyesinde büyük değişiklikler olacak. Ek göstergenin yükselmesi ile meydana gelecek maaş değişikliği aşağıdaki gibidir;

Ek gösterge 2200’den 3600’e çıkarsa;

AYLIK NET MAAŞ 23 TL

EMEKLİ MAAŞI 641 TL

EMEKLİ İKRAMİYESİ 123 BİN 121 TL

Ek gösterge 3000’den 3600’e çıkarsa;

AYLIK NET MAAŞ -38TL

EMEKLİ MAAŞ 569 TL

EMEKLİ İKRAMİYESİ 20 BİN 516 TL

İstanbul, Ankara ve İzmir neden ‘hayır’ dedi

İSTANBUL: KALELERDE OY KAYBI
8 Nisan’da Yenikapı’daki miting alanını dolduranlara Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ile birlikte hitap etmişti. Referandumdan bir gün önce de dörder miting yaparak İstanbul’da tüm ağırlıklarını hissettirdiler. Ancak son gün 4 ayrı yerde yapılan konuşmalar da evet oylarını iktidarın beklediği düzeye taşımadı.

İstanbul’da, CHP, HDP ve MHP içindeki muhaliflerin oluşturduğu ‘hayır’ bloğu az bir farkla öne geçmeyi başardı.

1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 48.72 oy alan AK Parti ile 8.59 oy alan MHP’nin oluşturduğu ‘evet’ bloğunda referandum matematiği İstanbul’da şaştı. Evet oyları yüzde 50’nin üzerine çıkamadı. İstanbul’da yüzde 50’nin üzerine çıkan ‘hayır’ oylarının temsilcileri, 1 Kasım 2015 seçimlerinde (CHP yüzde 30.44, HDP ise yüzde 10.55) oyların yüzde 40.99’unu toplamıştı. AK Parti geçen seçimlerde en yüksek oy aldığı Sultanbeyli, Sultangazi ve Esenler’de oy kaybı yaşadı.

BEŞİKTAŞ’TA REKOR
Hayır oylarının en yüksek çıktığı ilçe Beşiktaş oldu. Geçen seçimlerde CHP + HDP’nin yüzde 73.78 oranında oy aldığı Beşiktaş’ta hayır oyları yüzde 83’ü geçti. Beşiktaş’ı yüzde 80.2 ile Kadıköy, yüzde 77.42 ile Bakırköy izledi.

AK Parti 1 Kasım 2015’de Sultanbeyli’de yüzde 66.93 ile en yüksek oyu almıştı. MHP ise yüzde 5.24 (AK Parti + MHP toplamda 72.76) oya ulaşmıştı. Sultanbeyli’de evet oyları bu kez yüzde 70.48’de kaldı. Sultanbeyli’den son seçimde yüzde 24.57 oy çıkaran CHP + HDP ise hayır oylarını yüzde 29.5’a yükseltti.

ÜSKÜDAR’DA HAYIR
Esenler’de AK Parti yüzde 65.4, MHP yüzde 7.63 (toplamda yüzde 73) oy almışlardı. Referandumda iki parti toplam 66.4’de kaldı. 1 Kasım’da yüzde 24.47 oy alan CHP + HDP ise 16 Nisan’da yüzde 33.57’ye ulaştı.

AK Parti’nin 1 Kasım seçiminde İstanbul’da yüzde 60.58 ile en yüksek oy çıkardığı 3’üncü ilçe olan Sultangazi’de MHP ile toplam 65.82 olan oyları, referandumda yüzde 61.61’de kaldı. CHP ve HDP’nin yüzde 31.98 olan oy oranı yüzde 38.98’e yükseldi.

AK Parti’nin kalelerinden biri olan Fatih’te ‘evet’çiler yüzde 51.4 ile ucu ucuna önde bitirdi. Eyüp’te tam tersi oldu ve yüzde 51.4 ile ‘hayır’cılar öndeydi. Dikkat çeken bir diğer sonuç da Üsküdar’dan geldi. 1 Kasım seçiminde yüzde 57.47 olan AK Parti + MHP oyları, referandumda yüzde 46.8’le hayır cephesinin gerisinde kaldı. Oy kaybı yüzde 10’u aştı. / Celal KORKUT


ANKARA: ÇANKAYA ETKİSİ
BAŞKENT Ankara’da nefes nefese bir yarış yaşandı. Önce evet oyları öndeydi, saatler ilerledikçe hayır oyları öne geçti. Siyasetin merkezi olan Başkent aynı zamanda memur şehri olarak bilinir. Ancak Ankara eski Ankara değil; sadece memur şehri olarak kalmadı, ticaretin, savunma sanayinin, inşaat sektörünün de kalbi konumuna geldi. Tüm bunlardan önemlisi Ankara eğitim seviyesi açısından Türkiye’nin en önde gelen şehirlerinden biri. Üstelik son yıllarda kentleşme oranı da çok yükseldi. AK Parti referandum sürecinde yaptırdığı araştırmalarda tam da bu konuyla karşı karşıya kaldı. Strateji ekibinin en çok tartıştığı konulardan biri buydu. Araştırmalarda eğitimli kesimin ve kentlileşme oranının yüksek olduğu illerde seçmenin ‘hayır’ diyeceği ortaya çıkmıştı. Eğitimli ve kentleşme oranı yüksek yerlerde yaşayan seçmenin beklentisi yüksek. Araştırmalara göre üstelik eğitim arttıkça iktidara yönelik eleştiriler de artıyor.

ÇANKAYA VE YENİMAHALLE ETKİSİ
Böyle bir atmosferde gidilen referandum sürecinde İstanbul ile birlikte sonucu merak edilen şehir Ankara’daydı. Başkentte Türkiye’nin aksine referandum sonucu yüzde 51 ile hayır çıktı. Ankara’daki hayıra götüren sonucu ilçe ilçe değerlendirecek olursak CHP’nin kalesi olan Çankaya’da yüzde 78.2 gibi bir oranla seçmen hayır yönünde oy kullandı. Başkentte seçmen sayısının en yoğun olduğu Çankaya’daki farka, yine CHP’li belediye tarafından yönetilen Yenimahalle İlçesindeki yüzde 57.5’lik hayır eklenince Başkent’teki tablo değişti. 25 ilçesi bulunan başkentte ikisi AK Partili, biri MHP’li belediye başkanları tarafından yönetilen Etimesgut (MHP ), Mamak (AK Parti) ve Elmadağ da (AK Parti ) hayır oranlarının yüksek olduğu yerlerdi.

GÖKÇEK ‘YÜZDE 58 EVET’ DEMİŞTİ
Başkentte genel tabloya bakacak olursak 25 ilçenin yalnızca 5’inde hayır oylarının önde çıkmasına rağmen Türkiye’deki fotoğrafın aksine başkentin tercihi ‘hayır’ oldu. Seçimden bir gün önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in yüzde 58 olarak açıkladığı ‘evet’ oyları beklenenin neredeyse yüzde 10 altında kaldı. AK Parti geçmiş seçimlerde olduğu gibi dış ilçelerden yüksek oy aldı. Çamlıdere yüzde 84, Akyurt yüzde 79, Pursaklar yüzde 76 ‘evet’ dedi ve aradaki farkın daha da fazla açılmasını engelledi.

YÜZDE 14’LÜK KAYIP
1 Kasım 2016 seçim sonuçlarına bakınca Ankara’da AK Parti’nin yüzde 48.98, MHP’nin yüzde 14.01 oy oranı vardı. Evet bloğu başkentte yüzde 63’ü oluşturuyordu. Bu oran referanduma yansımadı. AK Parti’den yapılan ilk değerlendirmede 1 Kasım seçimlerine göre arada oluşan yüzde 14’lük kaybın ana gerekçeleri olarak bunun bir sistem değişikliği olarak görülmesi, eğitim seviyesi ve kentlileşme oranı ile de ‘hayır’ arasında ters orantı olması gösteriliyor. / Hande FIRAT

İZMİR: EVET HÜSRANI
REFERANDUMDA en fazla merak edilen sonuçların başında İzmir geliyordu. Başbakan Binali Yıldırım’ın özellikle son hafta üç gün kaldığı ve semt semt dolaştığı İzmir’de ‘evet’ cephesini hayal kırıklığına sokan sonuçlar çıktı. İzmir’de 1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 42.38 olan evet cephesi, anayasa referandumunda yüzde 11.14 kayıpla yüzde 31.24’e gerilirken; yüzde 55.40 olan hayır cephesi ise oylarını yüzde 13.36 artırarak 68.76’ya yükseltti. Evet oylarının beklentilerin altında kalmasında MHP seçmeninin yeterli desteği sandığa yansıtamamasının da etkisi oldu. İlçe bazında sonuçları incelediğimizde tablo şöyle oluştu. 

HAYIR OYLARI YÜKSELDİ
Konak’ta yüzde 62.4 olan hayır cephesi oyları 72.61’e çıkarken; evet cephesi oyları yüzde 35.5’ten yüzde 27.39’a geriledi. Karşıyaka’da oylarını yüzde 10.1 artıran hayır cephesi yüzde 73’ten yüzde 83.10’a yükseldi; evet cephesinin ise yüzde 25 olan oyu 16.90’a geriledi. Balçova’da hayır bloğu oyları ise yüzde 66’dan 78.51’e yükselirken; 32.1 olan evet cephesi oyları 21.49’a indi. Buca’da ise yüzde 51 olan hayır cephesi oyları 15.09 artarak 66.09 oldu; evet cephesi ise 46.8’den 33.91’e geriledi. Bornova’da hayır cephesi oylarını yüzde 54.1’den yüzde 68.41’e yükseltti; evet cephesi ise yüzde 11.41 azalışla 43’ten 31.59’a geriledi.

İzmir’de AK Parti ve MHP’nin önemli ilçelerinden Bergama’da ise 1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 46.1 oy alan hayır cephesi bu kez 59.44’e ulaştı; evet cephesinin ise 51.1 olan oyları 40.56’ya düştü. Beydağ’da ise yüzde 49.8 olan hayır cephesi oyları yüzde 18.63 artarak 68.43’e ulaştı; evet cephesi oyları ise 44.8’den 31.57’ye indi. Kiraz’da oylarını yüzde 18.81 artırmayı başaran hayır bloğunun oy oranı yüzde 35.2’den 54.01’e çıktı; evet cephesi ise 14.11 kayıpla 60.1’den 45.99’a düştü. Ödemiş’te yüzde 45.1’lik olan hayır cephesi oyları yüzde 60.64’e yükseldi; yüzde 52 olan evet bloğu oyları ise yüzde 39.36’da kaldı. / Deniz SİPAHİ

Kılıçdaroğlu’ndan TRT’ye canlı yayın tepkisi

İNSANLIĞA KARŞI SUÇTUR
“Kimyasal silah kullanılması insanlığa karşı suçtur. Bu suçu kim hangi gerekçe ile işlerse işlesin, bütün dünyanın karşı çıkması gerekir. Bu suçu işleyenlerin süratle yakalanıp, evrensel kurallar içinde yargılanması gerekir. Bütün uluslararası sözleşmelerde kimyasal silah kullanmak yasaktır. Savaşta dahi çoluk çocuk demeden, bütün canlılar için ölümü öngörün silahtır, kimyasal silah. Küçücük çocukların hayatlarını kaybettiğini televizyon ekranlarından izliyoruz. Bu konuda bütün insanlığın ortak davranması lazım.

ORTAK KARAR ÇIKMALI
Bizi üzen bir şey var BM Güvenlik Konseyi’nden şu ana kadar ortak bir karar çıkmış değil. Bu ortak kararın mutlaka bir şekilde çıkması lazım. Asıl bu işin sorumluları, failler bütün bunların ortaya konması, uluslararası araştırma için BM’nin görev vermesi ve bunların Suriye’de çalışmaları, artı Suriye hükümetinin de hiçbir engel çıkarmaması gerekir. Olayın bütün safhasının açıklığa kavuşturulması gerekir. ABD’nin Suriye’yi vurmuş olması, Rusya’nın buna karşı farklı bir tedbir göstermesi, iki ülkenin de yapması gereken ortak eylem birlikte bu olayı aydınlığa çıkarmaları ve bunun için çaba harcamaları gerekir. Bu gerçekleşirse kimyasal silahı kullananlar saptanır ve uluslararası mahkemelerde yargılanırlarsa, gerekli cezaları alırlarsa bu konuda insanlık önemli bir adım atmış olacaktır.

TÜRKİYE’NİN POZİSYONU
Kimyasal silah konusunda Türkiye’nin tepki vermesinden daha doğal bir şey olamaz. Elbette tepki verilmeli. Biz başından beri Suriye’deki savaşın sonlandırılmasını, özellikle egemen iki ayrı devlet var o coğrafyada, Rusya ve ABD artı İran var o coğrafyada söz sahibi olan, Türkiye’nin de olması lazım, bin 100 kilometrelik sınırı var. Dolayısıyla bu olayın üzerine bütün ülkelerin kararlılıkla yürümesi, olayın soruşturulması, varsa faillerinin ki olacağı görülüyor, bilinen bir olay varsa faillerinin ki bilinen bir olay, insanlar  hayatlarını kaybettiler, bu faillerin bulunması lazım. Türkiye, Suriye’de barışın sağlanmasını, iki devlete de, hem ABD hem Rusya’ya ortak hareket etmelerini, iç savaşın bir an önce sonlandırmalarını, bu olayın üzerine iki ülkenin kararlıkla gidip faillerin mutlaka uluslararası mahkemelere çıkartılmaları konusundaki düşüncelerini dünyaya duyurabilmeli, bu konuda daha aktif rol üstlenebilir diye düşünüyorum.

SORUMLU TÜRKİYE
Suriye’deki olayların başlangıcına baktığımız zaman, bizim Suriye’de ne işimiz var, şu ya da bu şekilde neden içişlerine müdahale ettik, muhalifleri neden Türkiye’ye getirdik, burada silahlandırdık, Suriye’nin parçalanmasına neden göz yumduk, bunların hepsinin sorgulanması lazım. Keşke mümkün olabilseydi, Dışişleri Bakanı bu konuda, daha sonra Suriye politikasının yanlışlığını vurguladılar zaten. Bu tablonun ortaya çıkmasının temel nedenlerinden birisi de Türkiye’nin Suriye’de izlediği yanış politikadır. Türkiye o yanlış adımları atmasa Suriye ve Ortadoğu’da böyle bir tablo çıkmazdı, çıkmışsa sorumlularından birisi de Türkiye’nin dış politikasıdır.

İKİ KİLİT İSİM NEDEN YOK
(Kontrollü darbe ididası) Darbe bitti, darbeleri araştırma komisyonu kuruldu. 15 Temmuz darbe girişimini araştıracak olan komisyona darbenin iki kilit önemli isim davet edilmesine karşın gelmediler. Bir parlamento düşünün, Gazi Meclis düşünün, bu Meclis diyor ki, ‘ben bu darbe girişimini araştıracağım ve bilinmeyen noktaları aydınlatacağım.’ Niçin engelleniyor, bana bunun cevabını birisi versin. Darbeleri Araştırma Komisyonu’na, muhalefetin istediği ve bütün gerçeklerin ortaya çıkması için çaba gösterdiği bir ortamda, arzu ettiği kişiler Başkan’a bildirilmesine rağmen başkan davet etmiyor. Niçin? Hükümet bunların parlamentoya gelip bilgi vermesini neden engelliyor. Önümüzdeki günlerde bu konuyu çok tartışacağız. Bu darbenin çikolatacı, memur, asker, sanayici, esnaf ayağı var, siyasi ayağı yok. Kim inanır buna. Bir darbeyi bir hükümet örterse, kapatmak isterse, araştırılmasın derse ne dersiniz buna.  Meclis mi büyük yoksa sadece iki kişi mi büyük, neden gelip bilgi vermezler. Başka ayrıntılar var ama şimdilik bu kadar yeter.

KÜLAHIMA ANLATMASIN
(MİT’in Adil Özsüz açıklaması) Adil Öksüz ismini telaffuz edince güvenlik zafiyeti mi çıkıyor ortaya. Bu ismi ilk kez dillendiren ve kamuoyunu bu isme dikkat çektiren benim, iki telefonu olacak konuşacak, GPRS cihazı olacak kimse müdahale etmeyecek, herkes tutuklanacak Adil Öksüz tutuklanmayacak, herkese kelepçe vurulacak ona vurulmayacak ve darbeden çok önce Adil Öksüz’ün Deniz Kuvvetleri imamı olduğuna ilişkin iddianame olacak. Bunun akılla, mantıkla tutan bir yanı var mı? Kollanmıyorsa neden herkesin cep telefonu alınıyor da onun alınmıyor. Kimse benim külahıma bir şey anlatmasın.

NEDEN AÇIKLAYAMIYORLAR
ByLock kullananların kaç kişi olduğunu onlar biliyorlar, rakamları ben verdim, neden açıklamıyorlar. Bütün belgeler ellerinde. Bir darbe olacak, darbeden sonra Türkiye’yi kimler yönetecek? Kim cumhurbaşkanı, kim başbakan, kimler bakan olacaktı. Biz 12 Mart, 12 Eylül darbesini de gördük, bu işin bir siyasi ayağı yok mu? 250 bini aşkın ByLock kullanan var ve bir tane siyasetçi yok. Diyorlar ki bize inanın, açıklasınlar yeri geldiğinde bizi suçluyorlar değil mi. Ben de diyorum ki, Neden bizi suçluyorsunuz, belgeleri açıklayın. Açıklayabiliyorlar mı, açıklayamıyorlar.

O VEKİL İNCELENİYOR
Konu inceleniyor, bu yoğunluk içerisinde başka bir şeye odaklanmamız çok zor, biz anayasaya odaklandık. Kim kimi denize döküyor, bunların doğru olmadığını ifade ettim zaten. Daha kucaklayıcı, kapsayıcı bir dil kullanmamız gerektiğini… Bu bir anayasa değişikliği hangi gerekçelerle katılıyoruz, hangi gerekçelerle katılmıyoruz, bunu sakin bir dille anlatılması lazım.

ANAYASA İLE ŞAHSIMIN NE İGİSİ VAR
Biz doğru olmadığını ve gerekçelerini anlatıyoruz ama karşıdaki arkadaşlarımız, özellikle Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve Bahçeli neden evet oyu kullanılması gerektiğini şu ana kadar öğrenmiş değilim. Onların ‘evet’ oyu kullanmakla ilgili dayandıkları tek gerekçe benim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü, iyi de bunun anayasa ile ne ilgisi var. 18 maddeye baktım acaba benim bilmediğim ismimin geçtiği, görev alanımla ilgili bir düzenleme var da o mu tartışılıyor diye, bulamadım. Yok öyle bir şey. Bana hak etmediğim en ağır ifadelerle sadırılıyor. Ben bunu bu milletin vicdanına teslim ediyorum. Ne yaptım ben, kamuda görev yaptığım süre içerisinde beş kuruşluk yolsuzluk mu yaptım, bütün hesaplarım incelendi.

BENİM ÇOCUĞUM ASKERE GİDİYOR
Ben kişisel çıkar peşinde koşan değilim, makam peşinde koşan değilim, ben ilerde kendime, çocuklarıma belli ikballer hazırlayacak bir sürecin içine asla düşünmedim. Kendi çocuklarım için ikbal de aramıyorum. Onların çocuklarının tamamı bedelli askerlik yaptı bazılarının ki hiç askerlik yapmadı, benim çocuğum askere gidiyor. Neden, bu ülkede garibanın çocuğu askere gidiyorsa benim çocuğum da gidecek. Ben bunu söylüyorum ama ben suçlanıyorum, her türlü hakarete maruz kalıyorum, onun için bunları bu büyük milletin erdemine teslim ediyorum.

CANLI YAYIN KRİZİ
Ağırlıklı olarak bir kişiyi yetkilendiren maddelere karşıyız. Bakın tek adam rejimine en tipik örneği bu akşam yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor, bana saat 19.00’da televizyon programı yapılacak denmiş ama onun sözü kesilemiyor, kimse kesmeye cesaret edemiyor, Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor, başımız belaya girmesin, anamuhalefet partisinin genel başkanı kibar bir insandır, o biraz bekler, biz 19.30’da devreye gireriz… (Sunucu: Nezaketiniz için çok teşekkür ederiz, inanın siz de olsanız Cumhurbaşkanı TRT kurumsal olarak beklerdi. Burası kamu kuruluşu, o da devletin tepesindeki insan olduğu için, kim olsa önemli değil siz de olsanız cumhurbaşkanlığı beklenebilir) İster kamu ister özel bütün televizyonların bir programları vardır, önceden deklare edilir, olağanüstü bir durum olmadığı takdirde normal program akışına uyulur. Bu program akışının dışında bir olay. Tek adamlığın yarattığı bir sıradan olay. İşin özü şudur; biz tek adam rejimine karşıyız. Şunu ben merak ediyorum, parlamenter demokratik rejimden neden vazgeçiyoruz. Tek adam sözcüğünü kendileri de kullandı.

EŞİT DEĞİL
Şu programı almak için araya bir sürü şey koyduk. Sayın Numan Kurtulmuş’la konuştuk. Benim param da var burada. Tarafsız, eşit davranması lazım. Sayın Başbakan TRT’ye çıkarken bütün kanallarda verilir, biz çıktığımızda dar alanda verilirse eşit değildir.

HEPSİNİ İKNA EDERDİM
(Evet çadırını ziyareti) Hiçbir sorun olmadı, gayet güzel geçti. Gençlerle biraz sohbet ettik, bana sordular. Bana süre verilseydi ben oradaki bütün gençleri ikna ederdim. Bu konuda son derece iddialıyım. Nitekim 18 yaşı sorduklarında 18 yaşa karşı değiliz. Ama 18 yaşında milletvekili olup ömür boyu askerlikten muafiyete biz buna karşıyız dedim. Ses çıkarmadılar. Çünkü onların da bir vicdanı var.”

 

Kılıçdaroğlundan TRTye canlı yayın tepkisi