Demans nedir? Evlilik demansı etkiler mi?

Evli çiftlere kıyasla bekarların %42, eşini kaybeden kişilerin %20 daha fazla demans riski taşıdığı ortaya çıktı.

Yapılan bir araştırmanın sonucuna göre evli olmak, demansı bertaraf edebiliyor. Araştırmalar, bekar veya eşini kaybetmiş olanların bu hastalığa yakalanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya çıkarınca, uzmanlar sosyal etkileşimin bu bulguları açıklayabileceğini ifade etti. Araştırma kapsamında Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika ve Asya’dan 800.000’den fazla kişiyle demans ve medeni duruma dair yapılan 15 araştırmanın analizi yapıldı.

Nöroloji, Nöroşirurji ve Psikiyatri Dergisi’nde yayımlanan araştırma, hayatları boyunca bekar kalanların, evli çiftlere kıyasla %42 daha fazla demans riski taşıdığını ortaya çıkardı. Araştırmacılar eşini kaybedenlerin, evlilere kıyasla %20 daha fazla risk taşıdığı sonucuna vardılar ancak boşanmış çiftlerin, hala evli olanlara kıyasla artan bir risk taşıdıklarına dair bir bulguya rastlanmadı.

University College London’dan uzmanlar önderliğinde yapılan araştırmalar, evli kişilerin daha sağlıklı yaşam tarzları benimsediğini gösteriyor. Bu kişiler, bekarlara kıyasla ayrıca sosyal olarak daha fazla aktif olabilirler. Tüm bunlara ek olarak eşini kaybeden insanlarda gözlenen etkinin, yaşadıkları kayıptan kaynaklanan strese bağlı olabileceği ifade edildi. Bir diğer açıklamaysa, demans gelişiminin altta yatan diğer algısal veya kişisel özelliklerle ilgili olabileceği yönünde.

İngiltere Alzheimer Araştırmaları’ndan Dr. Laura Phipps araştırma hakkında “Evli çiftlerin genelde daha uzun yaşadıkları, daha iyi bir sağlıkları olduğunu gösteren, bu bağlantıya katkısı olacak bir çok farklı faktörü içeren çok güçlü araştırmalar var. Evli olanlar, ekonomik açıdan daha iyi bir konumda olma eğilimindeler bu da sağlığımızla derinden ilişkili bir faktör” diye konuştu.

“Eşler, sağlıklı alışkanlıklar edinmeye cesaretlendirebilir, partnerlerinin sağlığına göz-kulak olabilir ve önemli bir sosyal destek sağlayabilir. Araştırmaya göre sosyal etkileşim, kognitif rezerv (insanların Alzheimer gibi bir hastalıkla, semptomlar ortaya çıkmadan önce daha uzun süre işlev görebilmelerine imkan veren zihinsel bir direnç) oluşturmaya yardım edebilir.”

Dr. Laura Phipps, konu ile ilgili son olarak şunları söylüyor: “Fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak aktif olmak, sağlıklı bir yaşam tarzının önemli alanları ve bunlar, medeni durumları ne olursa olsun herkesin üzerinde çalışabileceği şeyler.”

Yaşla aşkın ne alakası var!



Nişanlandıktan 53 yıl sonra evlenen çift…



Gelin 84, damat 91 yaşında…



Vivian ve Alice, evlenebilmek için 90’lı yaşlarını beklediler!



98 yaşındaki Ted, sevgilisi Jean’e hala aşıkken evlendi!



Bakımevinde tanışan çift, gelinin 100. yaşgününde evlendi…



85 yaşındaki çift, boşanmalarından 45 yıl sonra tekrar evlenmeye karar vermiş…



İlk öpüşmelerinin ardından 45 yıl geçti ve sonunda evlendiler!



97 yaşındaki John ile 78 yaşındaki Altha, 5 aylık flört sürecinin ardından evlendiler. İkisinin de ikinci evliliği…



Yine bir bakımevinde tanışan çift, İngiltere’nin en yaşlı karı-kocası ilan edildi!



Tanıştıktan 80 yıl sonra evlendiler: Jose 103, Martina ise 93 yaşında!



15 yıldır sevgili olan 90’lık çift, düğünlerinde gülücükler saçtı!



Şık bir gelin ve damat olmak için de asla geç değil!



Yaşlı çifti dostları yalnız bırakmamış…



Yaş kaç olursa olsun, aşk aşktır!



Tutkulu bir düğün öpücüğü…



Çiftin mutluluğu yüzlerinden okunuyor!



Çiftin mutluluğu yüzlerinden okunuyor!



Ellen ve Terry, gerçek aşkı bulduklarını söylüyor…



Çiftin mutluluğu yüzlerinden okunuyor!



Gelin, 60 yaşında ikinci evliliğini yaparken çocukları ve torunları eğlenceyi kaçırmamış!



İkinci Dünya Savaşı’ndan önce alelacele evlenmiş olan çift, düğün için hala geç olmadığına karar vermiş…



Gelin 86, damat 94 yaşında…



Kır düğünü hayali sonunda gerçek oldu!



Zerafetin de yaşı yok…



84 yaşındaki Larry ile 87 yaşındaki Florence, emekliler evinde tanışıp evlenmeye karar vermişler…

Yaratıcı ev aksesuarları

Evinizi farklılaştıracak ve akılda kalıcı kılacak ilginç ev aksesuarları ile dekor etmek isterseniz işte size örnekler.

Akvaryumlu yatak


Odayı karanlık bir ormana çeviren avize


Açık ve kapalı hava havuzu


Salıncak şeklinde sandalyeler


Cam zemin


Bilardo masası olabilen bir yemek masası


Hamak yatak


Merdiven altı çekmeceleri


Arkabahçe sineması


Ping-pong masası olabilen kapı


Ping-pong masası olabilen kapı


Yağmur yağdığında müzik yapan duvar


Cam küvet


Mutfakta dikey taze baharat bitkileri


Kitaplıklı merdiven


Kitaplıklı merdiven


Arka bahçe kumsalı


Mutfakta şarap mahzeni


Çocuklar için ağaç ev


Korsan yatak odası


İçinde yürüyebileceğiniz havuz


Renkli parçalardan kapı


Merdivenlerin üzerinde hamak


Merdivenlerin üzerinde hamak


Yatak odasında buz sarkıtları


Yatak odasında kaykay parkı


Arka bahçe ofisi


Dubleks evler için kaydırak


Dubleks evler için kaydırak


Evin çevresinde kedi için yürüyüş yolu


Şömine şeklinde masa


Tenis masası olabilen mutfak tezgahı


Balkon havuzu


Çalışma masası altında kum zemin


Oda içinde kediler için yürüyüş parkuru


Sehpa şöminesi


Dünyaya yön veren 6 anne

Onlar dünyanın adından en çok söz ettiği, güçlü kadınlar… Ve hepsi anne. Ancak çocukları, annelerinin tüm bu gösterişli işlerinin arka planında sakin bir hayat yaşıyor


BEYONCE

Defalarca ‘dünyanın en etkili kadını’ seçilen Beyonce aynı zamanda dünyanın en çok kazanan ünlülerinden biri. Ama hiçbiri onun için annelikten daha önemli değil. Rapçi sevgilisi Jay Z ile olan uzun soluklu birlikteliklerini evlenerek taçlandıran pop yıldızı, 8 Ocak 2012’de New York’ta Blue Ivy adında bir kız çocuğu dünyaya getirmişti. Hamilelik stili ve sosyal medyada paylaştığı fotoğraflarıyla da adından sıkça söz ettiren yıldız, vücut ölçülerinin bozulmasından kaygı duymuyor olacak ki şimdi de ikiz çocuk annesi oldu.


CHRISTINE LAGARDE
2 oğlu var

Küresel mali düzeni o sağlıyor, bilanço açığı olan ülkelere kısa ve uzun vadeli kredi vererek denge buluyor, ülkelerin kur politikalarını gözetleyip borçlarını ödeyememeleri halinde taraflar arasında orta yolu buluyor. O Uluslararası Para Fonu (IMF) tarihinin “ilk kadın başkanı” Christine Lagarde… Paris’te doğan, aslında bir avukat olan Christine Madeleine Odette Lagarde, gözlerden uzak bir hayat yaşıyor. Hatta öyle ki çoğu kişi çocuk sahibi olduğuna bile inanmıyor. 2 erkek çocuk annesi olan başkan, aynı zamanda Fransa’nın ilk kadın maliye bakanı olarak da tarihe geçmişti. Finans piyasasının gri saçlı, uzun boylu maskülen liderinin oğullarının isimleri Pierre-Henri ve Thomas.


JANET YELLEN
Nobelli eş, Harvard’lı profesör oğul

Küresel piyasalar nefesini tutup onun iki dudağı arasından çıkacak kelimeleri bekliyor. Dünyanın en büyük ekonomisini yöneten Amerika Merkez Bankası (FED) Başkanı Janet Yellen’dan söz ediyoruz. Brown Üniversitesi’nde en yüksek şeref derecesiyle ekonomi öğrenimini, Yale Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan, Harvard Üniversitesi’nde yardımcı doçentlik yaptıktan sonra FED’e ekonomist olarak giren Yellen, özel hayatına dair konuşmuyor. 2014’te Amerika Merkez Bankası’nın 100 yıllık tarihinde başkanlık koltuğuna geçen ilk kadın olan Yellen’ın Amerika Merkez Bankası’nda genç birer ekonomist olarak çalışırken tanıştığı, Nobel ödüllü ekonomist eşi George Akerlof ile bir çocukları var. Yellen’ın Harvard mezunu oğlu Robert, İngiltere’deki Warwick Üniversitesi’nde ekonomi profesörü.


SHERYL SANDBERG
‘Babalarının ölüm haberini vermek hayatımın en kötü anıydı’

Sayısız kez ‘dünyanın en başarılı’ ve ‘etkili işkadını’ seçilen, en büyük teknoloji şirketlerinde üst düzey görevlerde yer alan, Facebook’un COO’su Sheryl Sandberg de bir anne. Sandberg, 2015’te eşinin vefat etmesinin ardından çocuklarının hem annesi hem de babası oldu ve şimdi bu mücadelesini anlatarak kadınlara ilham veriyor. “Tatilde Dave’i kaybettim. Uçak seyahatimin ardından eve varıp 7 yaşındaki kızım ve 10 yaşındaki oğluma babalarının öldüğünün haberini vermek hayatımda yaşadığım en kötü deneyimdi” diyen Sandberg ayrıca gerek yazdığı kitaplar gerek TED konuşmalarıyla kadınların iş hayatında yöneticilik pozisyonlarında çok az yer aldıklarına dikkat çekiyor ve onları cesaretlendirmek için her yolu deniyor.


ADELE
Oğlu büyüyene kadar dünya turnesi yok

Gerçek adı Adele Laurie Blue Adkins olan İngiliz şarkıcı Adele, 125 milyon sterlinlik mal varlığıyla İngiltere’nin en zengin kadın müzisyeni. 29 yaşındaki Grammy ödüllü şarkıcı oğlu Angelo’nun büyümesine tanıklık etmek ve ona dair hiçbir şeyi kaçırmak istemediği için yaklaşık 10 yıl dünya turnesi yapmayacağını söyleyerek hayranlarını üzmüştü. Bir defasında oğlundan sonra değişen hayatını Adele şöyle özetlemişti: “Angelo, başlı başına kendimle gurur duyma sebebim. Anne olduktan sonra gerçek anlamda yaşadığımı hissetmeye başladım. Anneliğin bana daha neler göstereceğini görmek için sabırsızlanıyorum…”


SUSAN WOJCICKI
5 çocuğuyla akşam yemeğini kaçırmıyor
2006’da Google tarafından 1.65 milyar dolara satın alınan Youtube’un 48 yaşındaki CEO’su Susan Wojcicki, ‘dünyanın en güçlü kadınları’ listesinde başı çeken isimlerden. Daha önce Google’da üst düzey yöneticilik yapan Wojcicki, 1988’de Google’ın ilk çalışma alanına ev sahipliği yapan garajı ile de tanınıyor. Stresli iş temposu hiç bitmeyen 5 çocuk annesinin iş yaşantısı ne kadar yoğun olursa olsun, o çocuklarıyla akşam yemeği yiyebilmek için koşa koşa eve gidiyor. Annelikle profesyonel yaşantının bir şekilde dengelenebileceğine inanan Wojcicki, yaptığı konuşmalarda mutlaka çalışan annelerin ülke ekonomisine yaptıkları katkıya vurgu yapıyor, onların haklarını savunuyor. Annelik deneyiminin hayat gayesini artırdığını ve kendisini daha güçlü kıldığını sık sık dile getiriyor.

Haber: Sema Ereren

Organik tercih etmeniz gerekmeyen gıdalar

Yalnızca zirai ilaca maruz kalmamak için ödediğiniz bedelin neredeyse %50 fazlasını ödemeye razı olduğunuz şey, organik meyve ve sebzeler, gerçekten bu bedele değer mi acaba? Belki eder, belki de etmez.

Zirai ilaç kullanımı, ekilen ürüne, bölgeye göre ve bazı faktörlere göre değişiklik gösterir. Bir şeyin organik olması demek o şeyin zirai ilaç kalıntısına sahip olmayacağı anlamına gelmiyor.
Örneğin, bazı organik tarım ürünlerinde, sınırlı da olsa bazı zirai ilaçların kullanılmasına izin veriliyor.

Zirai ilaçlara maruz kalmak, bazı grupların iddia ettiği kadar tehlikeli bir şey değil üstelik, çünkü suyla yıkamak demek bu kalıntılardan ciddi anlamda kurtulabileceğiniz anlamına da geliyor.

Ancak, özellikle bazı zirai ilaç kalıntılarının çocukların sağlığını etkilediğine dair kanıtlar mevcut.

Dönem dönem çıkan bazı tartışmalarda uzmanlar, zirai ilaç kalıntılarının çocuklar üzerinde ciddi etkileri olduğunu tartışıyorlar ve yeme alışkanlıklarına organik meyve ve sebzeler katılması gerektiğinin önemini vurguluyorlar.

Bu çıkan tartışmaları ise sakinleştirecek Zirai İlaç Bilgi Programı, her ne kadar raporlar anlaşılması zor olsa da, bizler için organikler ve zirai ilaç kalıntıları üzerine araştırmalar yapıyor. Bulgulara göre ise elimize, kar amacı gütmeyen bir kuruluş tarafından ortaya 15 adet temiz yiyecek geliyor. Peki ne demek bu? Bu sebze ve meyveler, kalıntı açısından temiz ve geleneksel yollarla üretilseler bile organiklerinden çok da farkı olmayan sebze ve meyveler. Üstelik maliyet olarak da organiklere göre daha ucuza alabileceğiniz ürünler. Bu temiz ürünlere karar verilirken 6 farklı kriter göz önüne alınmış ve önerilmiş. İşte bu ürünlerin listesi:

Organik almaya gerek olmayan sebze ve meyveler



Süt mısır
Geleneksel olarak üretilen süt mısırda ancak %1 oranında zirai ilaç kalıntısına rastlanıyor.



Avokado
Avokado, süt mısırla aynı yüzdeye sahip.



Ananas



Dondurulmuş bezelye
Araştırmanın sonucuna göre örnekler içinde ancak %5lik bir dilim içerisinde bir ya da iki kadar zirai ilaç kalıntısı görülüyor.



Patlıcan



Greyfurt



Karnabahar



Kavun



Kış kavunu



Kivi



Kuşkonmaz



Lahana



Mango



Papaya



Soğan

Mozzarella peynirli sandviç

Malzemeleri sırasıyla bagel’ın içine yerleştirdikten sonra mozzarella’nın üzerine zeytinyağı ve fesleğen sos gezdirin.

Malzemeler:

1 adet zeytinli bagel

1 paket suda mozzarella

1/2 domates

15 gr. Akdeniz yeşilliği

Yapılışı:

Malzemeleri sırasıyla bagel’ın içine yerleştirdikten sonra mozzarella’nın üzerine zeytinyağı ve fesleğen sos gezdirin.

Emzirme döneminde egzersiz yapılabilir mi?

Emziren anneler spor yapabilir mi? Emzirme döneminde egzersiz yapmak doğru mudur? Spor yapmak anne sütünü azaltır mı? Nasıl etkiler?

Emziren anneler spor ve fiziksel egzersiz yapmaya çekinir ama araştırmalara göre emziren annelerin orta seviye egzersiz yapmaları sağlıklıdır.

Emzirme döneminde spor yaparken dikkat edilmesi gerekenler
Kendinizi ve bedeninizi dinleyin, kademeli olarak egzersiz yoğunluğunu arttırın.
Daha rahat olmak için egzersiz yapmadan önce bebeğinizi emzirin.
Rahat ve yeterince destekleyen bir sütyen kullanin
Yeterince su içmeye özen gösterin.

Emziren anneler ne zaman spor yapmaya başlayabilir?
Bebeğin ilk 40 günü spor ve egzersiz yapmak önerilmiyor. Doğum şekliniz ne olursa olsun, vücudun doğumdan sonra toparlanması, iyileşmesi için zaman tanımanız ve bebeginizle birlikte bol bol dinlenmeniz gerekir. Doğumdan 6-8 haftadan sonra artık kademeli olarak egzersiz yapmaya başlanabilir. Sezaryen doğum yaptıysanız doktorunuzun onayıyla başlamanız gerekir.


Egzersiz süt miktarını olumsuz etkiler mi?

Hayır, bu konuda birkaç bilimsel çalışma mevcut ve hepsi de aynı sonuca varıyor; egzersiz yapmanız süt miktarınızı azaltmaz. [1, 2]

Spor yapmak anne sütü içeriklerini ve özelliklerini etkiler mi?

Orta seviye egzersiz yapmanın anne sütünün içindekileri etkilemediğini tespit edilmiştir.
Bağışıklık faktörleri (IgA, Lizozim, laktoferin), mineraller (kalsiyum, sodyum, magnezyum, fosfor, potasyum), yağlar, proteinler ve laktoz oranları değişmemektedir. [3, 4, 5]
Aşırı yorulacak şekilde egzersiz yaptıktan sonra ve 1 buçuk saat boyunca laktik asit belirgin bir artış gösterir ama bebeğiniz için laktik asitin bilinen bir zararı yoktur.
Orta seviyede (aşırı yorulacak kadar değil) egzersiz yapan annelerde laktik asit artışı görülmemiştir. [6, 7]


Emzirirken spor yaparsam bebeğimin büyümesi ve gelişimi etkilenir mi?

Hayır, araştırmalara göre, egzersiz bebeğin büyümesi ve gelişimini olumsuz etkilemediği için tüm emziren anneler egzersiz için teşvik edilebilir. [8]


Spor yaptıktan sonra bebeğim memeyi reddederse?

Nadiren görülen bu durum, ter kokusu ile alakalı olabilir. Bebeğiniz memeyi reddederse, duş yaptıktan sonra emzirmeyi deneyebilirsiniz. Çok yoğun spor yaptıysanız emzirmeden önce biraz bekleyin. Spordan sonra bebeğiniz memeyi reddediyorsa daha az yoğunlukta egzersiz yapmanız gerekebilir.

Bebeğinizle birlikte egzersiz yapabilirsiniz!
Yazı: Emzirme Danışmanı Charlotte Codron, IBCLC, La Leche League Lideri

“In lactating women, several studies have collectively determined that neither acute nor regular exercise has adverse effects on a mother’s ability to successfully breast-feed.”

Larson-Meyer DE. Effect of Postpartum Exercise on Mothers and their Offspring: A Review of the Literature. Obes Res. 2002 Aug;10(8):841-53.
Kaynak:
The Effect of Physical Activity on Human Milk Macronutrient Content and Its Volume, Moria Be’er et al. 2020, https://doi.org/10.1089/bfm.2019.0292

Referanslar:
[1] Cary GB, Quinn TJ. Exercise and lactation: are they compatible? Can J Appl Physiol. 2001 Feb;26(1):55-75. Şuradan alındı: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11173670

[2] Be’er M. et al. The Effect of Physical Activity on Human Milk Macronutrient Content and Its Volume, Moria Be’er et al. 2020 June. Şuradan alındı: https://doi.org/10.1089/bfm.2019.0292

[3] Lovelady CA, Hunter CP, Geigerman C. Effect of Exercise on Immunologic Factors in Breast Milk. Pediatrics 2003 February;111(2):e148-e152. Şuradan alındı: http://pediatrics.aappublications.org/content/111/2/e148.full

[4] Quinn TJ, Carey GB. Does exercise intensity or diet influence lactic acid accumulation in breast milk? Med Sci Sports Exerc. 1999 Jan;31(1):105-10. Şuradan alındı: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9927017?dopt=Abstract

[5] Fly AD, Uhlin KL, Wallace JP. Major mineral concentrations in human milk do not change after maximal exercise testing. Am J Clin Nutr. 1998 Aug;68(2):345-9. Şuradan alındı: https://academic.oup.com/ajcn/article/68/2/345/4648740

[6] Carey GB, Quinn TJ, Goodwin SE. Breast milk composition after exercise of different intensities. J Hum Lact. 1997 Jun;13(2):115-20. Şuradan alındı: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9233201?dopt=Abstract

[7] Wallace JP, Rabin J. The concentration of lactic acid in breast milk following maximal exercise. Int J Sports Med. 1991 Jun;12(3):328-31. Şuradan alındı: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/1889945?dopt=Abstract

[8] Daley AJ, et al. Maternal Exercise and Growth in Breastfed Infants: A Meta-analysis of Randomized Controlled Trials. Pediatrics 2012. doi: 10.1542/peds.2011-2485. Published online June 18, 2012. Şuradan alındı

[9] Wright KS, Quinn TJ, Carey GB. Infant acceptance of breast milk after maternal exercise. Pediatrics. 2002 Apr;109(4):585-9. Şuradan alındı: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11927700?dopt=Abstract

Doğanın uygarlığı yendiği 50 an

Doğa, insan elinin yaptığı her yapıdan daha güçlü olduğunu bir kez daha ispatlıyor…


Terk edilmiş bir bacanın içinden büyüyen ağaç


Terk edilmiş bir silonun içinde büyüyen güzel bir ağaç


Almanya’da terk edilmiş Putzar Kalesi’ndeki kapı bekçisi


Houtouwan, Çin’deki bu balıkçı köyü 1990’larda terk edilmiş.


Tayvan’da ormandaki bir demiryolu hattı


Dur işaretinin içinden büyümeyi başarabilmiş bir ağaç


Bu asma, adeta rüzgar çanımı susturmak için sandalyeye tırmanmış.


Bangladeş’teki Kutsal Bodhi Ağacı tarafından sıkıca kucaklanan eski Shiva Tapınağı


Terk edilmiş bir sinagog


Sahte çimlerin arasından büyüyen gerçek bir çim


İrlanda’da terk edilmiş bir kale


Susam Sokağı’nı izleyenler kimler?


Doğa tarafından geri kazanılan ve bir adaya döndürülen gemi enkazı


Yürüyüş tabelası etrafında büyüyen ağaç


İtalya’da bir mağaranın lavabosunda bulunan dikitlerle kaplanmış 130.000 yıllık Neandertal kafatası


Kökler kaldırım desenine göre büyüyor.


Terk edilmiş serada devasa büyüyen bir Agave


Taş duvardan büyüyen bir ağaç


Bu ağaç korkuluğun etrafında büyümüş.


Yeni Zelanda’da terk edilmiş bir köprü


Almanya’da bir villa


Doğayla bir olmuş bir araba


Boothbay, Maine’de bir yürüyüş sırasında bulunmuş


Quinta Da Regaleira, Portekiz’de kabul edilme töreninin yapıldığı yosun tutmuş bir bina


Bir korkulukta büyüyen meşe ağacı


Eski bir tren yolu


Süpürgeye tutunan bir bitki


“Doğa gemisi ‘Bayan Heimliche Liebe'”


Terk edilmiş ve Kaliforniya’da çöl tarafından geri alınan ev


Fukuşima felaketinden kalan radyoaktif arabalar yavaş yavaş doğaya yeniliyor.


Terk edilmiş bir sera


Doğaya bırakılmış bir piyano


Sarmaşığın aldığı bir araba


1965 ve 2021 arasındaki fark ortada.


Düşmüş mezar taşının yazılarında büyüyen yarı okunaklı yosunlar


Doğa tarafından geri kazanılan terk edilmiş bir yer


Daire şeklindeki çatı deliği altında büyüyen daire şeklindeki eğreltiotu


Terk edilmiş bir tank


Doğa tarafından ele geçirilen terk edilmiş bir roller coaster


Mexico City’nin yaya köprüsünde bir şekilde büyüyen bir ağaç


Bu örtü ekim ayından beriorada duruyor. Bir sarmaşık ise sadece siyah renkli kısımlarında büyümeye devam ediyor.


“World Discoverer” bir Alman yolcu gemisiydi. Sandfly Geçidinde keşfedilememiş bir resif çarptı ve durumu ortada… (Solomon Adaları, 29 Nisan 2000)


40 yıl önce motoru haczedilen ilk arabasının hala bıraktığı yerde olup olmadığına bakan bir baba


Bu ağaç adeta işareti yutuyor.


Kapı o kadar uzun süre açık kalmış ki artık etrafında bir çalı büyümüş.


Tayvan, Keelung’daki bir apartman kompleksi ağaçlar tarafından yavaşça saklanıyor.


Bir vagon tekerleğinin etrafında büyüyen bir ağaç


Doğanın devralmaya başladığı terk edilmiş bir kağıt fabrikası


Kapalı pencerenin içinden büyüyen bir bitki


Güney Avrupa’da bir otel

Bahar yorgunluğu nedir?

Bahar yorgunluğu nedir, tedavisi nasıldır, belirtileri nelerdir? Uzmanlar, bahar yorgunluğuna dair bilmeniz gerekenleri anlattı.


Bahar yorgunluğu nedir?

Memorial Ataşehir Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı bahar yorgunluğunu şöyle anlatıyor:

“Mevsim geçiş dönemlerinde sürekli değişen hava şartları, insan sağlığı ve günlük hayat temposunu etkiler. Bahar ayları havadaki pozitif ve negatif yüklü iyonların artması da insan biyoritminde olumlu ya da olumsuz etkilere neden olur. Pozitif iyonlar insanı daha zinde hissettirirken; negatif iyonların artması insanın kendini daha halsiz hissetmesinde ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasında etkili olur. Bu dönemde vücudun daha aktif olmasını sağlayacak hormonlar salgılanmasına karşın; kişide vitamin eksikliği ve beslenme bozukluğu varsa, vücut buna uyum gösteremez ve yorgunluk hissi artar. Bahar yorgunluğu dediğimiz şey de tam olarak budur.


Bahar yorgunluğu uzun sürerse…

Yorgunluk, vücudumuzun fiziksel çalışmaya, psikolojik strese, uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevap olarak tanımlanır. Yorgunluk fizyolojik bir cevap olabildiği gibi bazı hastalıkların ön belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Bu nedenle yorgunluk uzun sürdüğünde mutlaka altta yatan nedenlerin araştırılması gerekir. Kansızlık, enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi hastalıkları, tümörler, yeme bozuklukları, tiroit hastalıkları, kronik yorgunluk sendromu, uyku bozuklukları, stres, depresyon gibi sebepler yorgunluk için araştırılması gereken sorunlar arasında gelir. Yorgunluk uzar ve kişinin gündelik işlevlerini bozacak hale gelirse ya da okul veya işyerindeki performansı engelleyecek boyuta ulaşırsa bu durumu bahar yorgunluğu diye geçiştirmemek gerekir. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında mevsimlerin, ışığın, ısının rolü vardır; ancak bahar yorgunluğu diye geçiştirildiği takdirde tedavisi gecikebilecek bazı psikiyatrik durumlar da söz konusu olabilir. Sadece psikiyatrik değil, hem bedensel hem ruhsal belirtilerle giden başka durumları da unutmamak gereklidir. Uzun süren yorgunluklarda, depresyon, kaygı bozuklukları, demans ( bunama), eşzamanlı alkol ve/veya madde kullanımı, birincil uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, hatta şizofreninin bile tanılar arasında düşünülüp araştırılması gerekir.”


Bahar yorgunluğunun belirtileri nelerdir?

Dahiliye Uzmanı Dr. Sertuğ Akkorlu, bahar yorgunluğunun belirtileri ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Bahar aylarında en sık alerjik reaksiyonlar, kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, romatizma, solunum yolu hastalıkları ve mide rahatsızlıklarının artış gösterdiğine dikkat çeken Dr. Sertuğ Akkorlu, bazen bu uyum sürecinin çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle zor geçebildiğini söyledi. Dr. Akkorlu “Mide yanmaları, psikolojik bunalımlar, çarpıntı, kas yorgunluğu ve uykuya meyil gibi şikayetler; uyum döneminde en sık karşılaşılan fiziksel şikayetler arasında yer alıyor. Güneş ışınlarını hissetmeye başladığımız şu günlerde, bol bol güneşlenmenin fiziksel sağlığımız kadar, gri kış günlerinin bunalttığı ruh sağlığımız açısından da oldukça faydalı olduğunu söylemek kuşkusuz yanlış olmaz” dedi.


Bahar yorgunluk nedenleri nelerdir?

Her yorgunluğu bahara bağlamanın doğru olmadığını vurgulayan Dr. Akkorlu, genel olarak kronik yorgunluk, mutsuzluk yorgunluğu ve mevsimsel değişikliğe bağlı yorgunluklar olmak üzeri üç tip yorgunluktan bahsetti. Bu üç tip yorgunluğun birbirinden çok farklı nedenlere dayandığını belirten Dr. Akkorlu, “Etrafımızda sıklıkla yorgunluktan şikayet eden insanlarla karşılaşmak mümkündür. Bazı insanlar eklem ağrıları gibi fiziksel bir halsizlikten bahsederken bazılarının da, psikolojik anlamda, ne yaparsa yapsın dinlenemediği sonucuna ulaşabiliriz” diye konuştu.

Bahar yorgunluğunu atmak için neler yapmalı?

Diyetisyen Olcay Barış, baharı zinde geçirmemiz için beslenmemizde dikkat etmemiz gereken noktaları anlattı.

Bahar yorgunluğu ile baş etmenin öncelikli yolu bilinçli beslenmekten geçiyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Olcay Barış baharı zinde geçirmeniz için beslenmemizde dikkat etmeniz gereken noktaları anlattı.


Güne mutlaka kahvaltı ile başlayın

Sabah kahvaltısı bahar mevsiminde çok daha önemli bir hale geliyor. Güçlü bir kahvaltı hem zindelik hem de mutluluk veriyor. Yağlı, ağır bir kahvaltıdan kaçınarak sofranızda mevsim sebze ve meyvelerine bolca yer verin. Özellikle içerdiği C vitamini açısından zengin olan kırmızı biber ve tüm yeşillikleri kahvaltı tabağınızda bulundurun.


Su içmek için susamayı beklemeyin!

İlkbaharda günlük tüketilen su miktarını biraz arttırmak, vücut direncinin sağlanması ve toksinlerin atılması için oldukça faydalı. Bu yüzden günde en az 2-2.5 litre su içmeyi ihmal etmeyin. Tuz alımını azaltmak da ödemin azalması için oldukça önemli. Bunun için çeşni ve baharatlarla beraber limon ve sirkeyi kullanabilirsiniz.


Kuruyemişlerle ara öğünlerinizi renklendirin!

Özellikle fındık, badem ve ceviz içerdikleri E vitamini, lif, magnezyum ve omega-3 yağ asitleri nedeniyle yorgunluğun düşmanı olan besinler. Günde 10 fındık veya 6-8 adet badem ya da 2 adet ceviz tüketmek, baharı enerjik geçirmeniz için gerekiyor. Ancak yüksek enerjileri nedeniyle bu besinleri daha fazla tüketmeyin.


Probiyotik etkisi ile kefiri unutmayın!

Kefir, içerdiği probiyotik bakteriler ile bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Güçlü bir bağışıklık sistemi de bahar yorgunluğunu kolay atlatmanızı sağlıyor. Her gece bir bardak kefir tüketmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecektir.


Koyu yeşil yapraklı sebzeleri gün içinde mutlaka tüketin!

Potasyum ve folik asit açısından zengin olan koyu yeşil yapraklı sebzeler yorgunluğu önleyip, baharı enerjik geçirmenize yardımcı oluyor. Her öğünde mutlaka koyu yeşil yapraklı sebzelere yer vermeyi ihmal etmeyin.


Tam tahıllar her öğünde bulunmalı!

Tam buğday, çavdar ve yulaf gibi tam tahıl ürünlerini zengin lif içerikleri, kan şekerini düzenlemeleri ve yüksek oranda B vitamini içermeleri nedeniyle baharda en yakın dostunuz olması gereken besinlerden. Her öğünde sofranızda tam tahılları besinlerin olmasına özen gösterin.


Yemeklere acı kırmızıbiber serpin

Acı kırmızıbiberin içindeki ‘capsacin’ adlı madde damakta endorfin salgılamasını sağlıyor. Malum, endorfin hormonu da insana mutluluk veriyor.


Tatlılara el sürmeyin

Pasta, kek ve bisküvi gibi besinleri mümkün olduğunca tüketmeyin. Bu ürünlerde bolca bulunan basit şeker, kan şekeri seviyenizin birden yükselmesine yol açıyor. Ardından kan şekeriniz yükseldiği gibi hızla da düşüyor. Pankreas da bunun sonucunda yüksek dozda insülin salgılayarak kendinizi iyice bitkin hissetmenize neden oluyor.

Antioksidanlarla bağışıklık sisteminizi güçlendirin!

C vitamini- Günlük bir adet orta boy kivi C vitamini gereksinimini karşılıyor. Limon, portakal, çilek, greyfurt, kivi, dolmalık biber, enginar, brokoli, fasulye, maydanoz, ahududu ve kuşburnunda var. Serbest radikallere karşı savunma mekanizmasını geliştiriyor.

E vitamini – Günlük 1 avuç fındık E vitamini ihtiyacının büyük çoğunu karşılıyor. Ayçiçek yağı, zeytinyağı, fındık, badem, soya, ceviz ve fıstık türlerinde bulunuyor. Hem erkekte hem de kadında kalp krizi riskini azaltıyor, birçok kanser türüne karşı da vücudumuzu koruyor.

A vitamini- Günlük 1 adet havuç A vitamini ihtiyacını karşılıyor. Havuç, ıspanak, kabak, marul, brokoli, karaciğer ve domateste bulunuyor. Bağışıklık sistemi hücrelerinin sayısında önemli derecede artış sağlıyor.


Bitki çaylarını ihmal etmeyin!

Aşağıda yer alan bitki çaylarından günde bir fincan içmeniz, bahar yorgunluğunu atlatmanıza yardımcı olacaktır.

Ekinezya: A, C ve E vitaminleri bağışıklık sistemini güçlendirerek vücut direncini artırıyor.

Kuşburnu: A, B1, B2, C, E ve K vitaminlerinin yanı sıra mineraller, özellikle fosfor ve potasyum bakımından zengin. Etkin bir kan temizleyici, bağırsak yumuşatıcı olan kuşburnu C vitamini zenginliğinden ötürü vücudun gelişmesini düzenliyor ve bahar yorgunluğuna bire bir geliyor.

Adaçayı: Güçlü antioksidan özelliğinin yanı sıra A, B ve C vitaminleri içeriyor. Özellikle dolaşım, sindirim sistemi ve hafıza üzerinde olumlu etkileri var. Adaçayı bahar aylarında etkili olan yorgunlukla baş edebilmek için birebir.

Baharda enerjinizi yüksek tutacak öneriler

Psikiyartist Dr. Bora Telaferli: “Verimli bir hayat bahar yorgunluğunu engelliyor” diyor.

Baharın gelmesiyle birlikte insanların birçoğu sabahları ya erken uyanıyor ya da yataktan kalkmak istemiyor. Adeta uzun ve yorucu bir günün nasıl geçeceği düşüncesi, kişinin gün boyunca kendini yorgun, bitkin ve keyifsiz hissetmesine neden oluyor. Bahar yorgunluğunun bir hastalık değil, doğal bir süreç olduğuna dikkat çeken Neolife Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Bora Telaferli, “Doğa uzun bir kışın ardından uyanmaya başlarken, insanların buna direniyor olması tezat bir durum teşkil ediyor. Oysa gündüz ve gece gibi mevsimler de bir döngü içinde birbirini izliyor ve her canlı, bu döngüye uyum sağlamaya çalışarak varlığını sürdürüyor. Ne var ki, metabolizmanın bu duruma uyumu bir anda gerçekleşmiyor, belli bir zamana yayılıyor. Vücudun biyolojik saatinin yeni durumlara uyumunda proteinler, vitaminler, mineraller, hormonlar, ışık ve uyku gibi birçok faktör rol alıyor. Vücut, kış ve bahar aylarında farklı bir tempoda çalışıyor ve bu geçiş döneminde organizma önceliklerini değiştirerek yavaş yavaş temposunu yükseltiyor ve belli bir süre ihmal ettiği serotonin gibi hormonları daha fazla üretiyor. Ancak bu dengelerin sağlanması birkaç haftayı alabiliyor. Bu doğal sürece, vücudun ritmini bozan yaz saati uygulaması da eklenince, bahar aylarındaki yorgunluk hissi zirve noktasına ulaşıyor” diyor.

Genel olarak kendine iyi bakan, üretken ve tatminkâr bir yaşam süren kişilerin bu döneme uyum sağlaması için özel bir şey yapmasına gerek yok. Bahar yorgunluğunu yoğun olarak yaşayan kişiler için öneriler…

Beklentiniz olsun, planlı yaşayın, sabah sizi yataktan çıkmaya ve bir an önce güne başlamaya davet edecek nedenleriniz olsun.

Program yapın ve size eşlik edecek kişileri programınıza dâhil edin.

Düzenli spor yapmaya özen gösterin.

Bedeninizi çalıştırın, çalışmaya alıştırın ki ruhunuz tembellik istese de, bedeniniz sizi harekete geçirsin.

Sanata, müziğe, ilgi alanlarınıza zaman ayırın. Siz de kendi üretimlerinizi başkaları ile paylaşın.

Sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmeye dikkat edin.

Unutmayın! Bahar yorgunluğu denilen bu durumu atlatabilmek için, her bahar olduğu gibi birkaç tembellik gününün ardından sokağa çıkmak ve doğanın uyanışına yakından tanık olmak enerjinizi artırmak için yeterli olacaktır.

Bahara özel beslenme önerileri

Anadolu Sağlık Merkezi Tamamlayıcı Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Bahar aylarında enfeksiyonlarla baş edebilmek için bağışıklık sistemimizi güçlendirmeliyiz. Bunun için günde en az 5 porsiyon olmak şartıyla meyve ve sebze tüketimini artırmak, yeterli vitamin ve mineral alımı için çok önemli” açıklamasında bulundu.

Bahar aylarında bağışıklık sistemini güçlendirmek çok önemli. Bağışıklık sitemini güçlendirmek için C vitamini, A vitamini ve E vitaminine olan ihtiyacın fazla olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek “Yeşil sebzeler karnabahar, portakal, limon, mandalina, kuşburnu gibi besinler bol miktarda C vitamini içerir. Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, kuru baklagiller, tahin gibi besinlerde bulunan E vitamini açısından güçlüyken, yumurta, süt, balık, ıspanak, havuç, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze ve meyvelerde bulunan A vitamini de güçlü bir antioksidandır. Probiyotikler bağışıklık sistemini güçlendirerek sindirimi kolaylaştırır ve bağırsaklarda üretilen vitaminlerin sentezinde rol alırlar. Düzenli spor yapmak, düzenli beslenmek, vitamin ve mineral eksikliklerini gidermek, sigaradan uzak durmak, bol su tüketmek ve uykuya dikkat etmek bağışıklık sistemine ek olarak bahar yorgunluğunu da önler” dedi.


Beslenme yaşa ve cinsiyete göre olmalı

Fiziksel aktivitenin azaldığı kış aylarından sonra spor ya da yürüyüş yapmanın kilo vermeyi de kolaylaştırdığını söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Örnek “Bununla birlikte bağışıklık sistemimizi zayıf düşürmeyecek kişiye özel hazırlanmış beslenme programına uyum sağlamak çok önemli. Her yaşta ve dönemde enerji ve protein gereksinimleri farklılık gösterebilir. Büyüme ve gelişme çağında, gebe-emziklilik gibi dönemlerde protein ve kalsiyumun uygun miktarlarda alındığından emin olunmalı. Yaş arttıkça gençlik dönemlerine göre metabolizma yavaşlayacağından kalori kısıtlaması gerekebilir. Kadınların genel olarak yağ oranı erkeklerden daha fazladır. Bu nedenle erkeklerin metabolizmaları daha hızlı çalışır. Kadınların menopoz döneminde metabolizması biraz daha düşerken bu dönemde kalsiyum alımına da dikkat edilerek süt, yoğurt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler tüketilmeli. Kalp hastalıkları ise erkeklerde daha sık rastlanıyor. Bu nedenle erkeklerin az yağlı, şekersiz, lifli ve dengeli beslenme ile birlikte fiziksel aktivitelerini arttırmaları gerekiyor” şeklinde konuştu.


Sebze ağırlıklı beslenme sadece sebze tüketmek demek değil

Sebze ağırlıklı beslenmenin doğru olduğunu ancak sadece sebze yemek şeklinde olmaması gerektiğine değinen Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek “Beslenmede diğer besinlerle bir denge oluşturmalı. Vitamin-mineral veya diğer besin destekleri takviyesi sağlıklı ve dengeli beslenen, ideal kilosunu bu şekilde koruyabilen, kronik bir hastalığı olmayan, eksikliği görülmemiş kişilerde gerekli değil” ifadelerini kullandı.


Kronik hastalığı olanlar bahar aylarında enfeksiyonlara karşı dikkatli olmalı

Bahar aylarında en çok dikkat etmesi gereken hasta gruplarının başında kanser hastalarının geldiğini vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek “Bağışıklık sistemi zayıflayabilen kanser hastalarının bahar aylarında dikkat etmesi gerekir. Ayrıca diyabet hastaları için enfeksiyon metabolik olarak sıkıntılı süreçlere sokabileceği için onların da dikkatli olması gerekir. Mevsim geçişlerinde kanser, akciğer hastaları, astım hastaları, alerjik kişiler, diyabet hastaları enfeksiyon riskine açık oldukları için özellikle etkilenebilirler” açıklamasında bulundu.


Baharda zindelik veren 8 besin

Baharın gelmesiyle doğa canlanırken pek çoğumuz bu uyanışa eşlik edecek enerjiyi içimizde bulamayabiliyoruz. Erken yatıp uyusak bile sabah uykumuzu alamamış gibi uyanıyor, gün boyu uykulu hatta kolumuzu bile kıpırdatamayacak kadar güçsüz hissedebiliyoruz. Bahar yorgunluğu tam da halsizlik, uykuya meyil ve depresif ruh hali gibi belirtilerle gösteriyor kendini. Acıbadem Altunizade Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Ertan, “Baharla birlikte ısı ve nem oranının değişmesi, bu nedenle dolaşım sisteminde ödemler oluşması, vücudumuzda salgılanan hormonların etkilenmesi ve vitamin mineral depolarının hızlanan metabolizmaya ayak uyduramaması yorgun hissetmeye neden olur. Özellikle D vitamini açısından çok zengin geçmeyen kış aylarının sonunda D vitamini depolarının boşalması halinde de bahar yorgunluğu fazlasıyla kendini gösterir“ diyor. Yorgunluğun altında ciddi bir hastalık yoksa beslenmeye dikkat edilerek, özellikle bazı besinleri tüketmeyi ihmal etmeyerek bu sorunun giderilebileceğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Ertan, çilekten kuşkonmaza baharda zindelik veren 8 besini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.


Çilek

Bahar yorgunluğunun önlenmesinde etkili olan potasyumdan ve vücut direncinin artırılmasını sağlayan antioksidanlardan zengin bir ilkbahar meyvesi çilek. Yorgunluğa yol açan ödemin atılmasında da fayda sağlıyor. Su ve lif oranı yüksek bir meyve olduğu için hem tok tutucu, hem glisemik indeksi düşük hem de diyet yapanlar için iyi bir meyve. Ancak karbonhidrat içeriği yüksek olduğu için lezzetine kanıp aşırıya kaçmayın.


Semizotu

Çok büyük kısmı sudan oluşmasına rağmen yapısında bağışıklık kuvvetlendirici birçok besin öğesi bulunduruyor. Sebzeler arasında omega 3 yağ asitlerinden en zengin sebze ki; omega 3 yağ asitleri bağışıklığın kuvvetlendirilmesinde çok büyük önem taşıyor. Demir ve kalsiyum açısından da zengin olan semizotu bu minerallerin deposunu doldurmada da vücuda yardım ediyor. Bu sayede bahar yorgunluğunu hissetmez veya çok kısa zamanda atlatabilirsiniz.


Enginar

Baharın şifalı besinlerinden olan enginar; A vitamini, C vitamini, niasin, potasyum ve liften zengin içeriğiyle sindirim sisteminin iyi çalışmasını ve toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmasını kolaylaştırıyor. Bahar yorgunluğuna karşı mücadele ederek, enerjik hissetmenizi sağlıyor. Enginarı çiğ veya pişmiş olarak haftada 2 kez tüketmeniz sağlığınız açısından faydalı.


Kuşkonmaz

Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Ertan “Kuşkonmaz lif oranı yüksek, karbonhidratı düşük bir sebzedir. Yapısında bulunan lifler doğal müshil etkisi yaparak bağırsak hareketlerini artırır ve dolaşımın hızlanmasını sağlar. Yüksek oranda A, B ve K vitamini ile magnezyum ve folik asitten zengin içeriği sayesinde bağışıklığı kuvvetlendirir ve kendinizi dirençli hissetmenize yardımcı olur“ diyor.


Bezelye

Kalsiyum, demir ve potasyumdan zengin bir besin olan bezelye bu içeriği sayesinde günlük mineral ihtiyacını karşılamada önemli bir besin. Mineral depolarının dolu olması vücudun hastalıklara karşı direncini artırıyor. A ve B vitamini içeriği sayesinde bağışıklığı kuvvetlendiriyor. Yine yapısında yer alan klorofil ile güçlü bir antioksidan olan bezelye, hastalıklara karşı vücut direncini artırıyor.


Kabak

A vitamini, lif ve potasyumdan zengin bir sebze olan kabak sıcak ya da soğuk tüketebileceğiniz önemli bir besin. İçeriğindeki A vitamini bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor, vücut direncini artırıyor. Su oranı yüsek olduğu için kalori değeri de oldukça düşük. İçerdiği lif ve potasyum sayesinde bağırsak çalışma hızını artırdığı için; halsizlik ve yorgunluğun önemli bir nedeni olan ödemin vücuttan atılmasını sağlayarak zindelik veriyor.


Salatalık

Potasyumdan zengin bir besin olduğundan bu sayede ödemin atılmasını sağlıyor. Su oranı yüksek olduğu için sıvı dolaşımının ve bağırsak hareketlerinin artmasına yardımcı oluyor. Bağırsak hareketlerinin artması ise vücuttan toksinlerin uzaklaştırılmasını ve zindeliğin artmasını sağlıyor. Enerji değeri çok düşük olduğu için diyet yapanlar için bulunmaz bir besin.


Taze yeşillikler

Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Ertan “Roka, nane, maydanoz gibi taze yeşillikler içerdikleri yüksek klorofil ile iyi birer antioksidan özellikte olan sebzelerdir. Lif oranlarının yüksekliği ile bağırsak hareketlerini artırırlar. C vitamini içerikleri yüksektir. Bu nedenle çiğ olarak da bol olarak tüketilmelidirler. Genel olarak her biri de su atıcı özellik gösterdikleri için iyi birer ödem sökücüdürler“ diyor.

Bahar aylarında vitamin ihtiyacı artıyor

Tüm kış mevsimi boyunca soğuk havalar nedeniyle kapalı mekanlarda vakit geçirmek ve daha az hareket etmek durumunda kaldık. Metabolizma sistemimiz ise soğuğa karşı vücudu koruma altına aldığı için daha yavaş çalışmaya başladı. Tüm bu olanlara bir de kış aylarının getirdiği kasvet eklendiğinde birçoğumuz, başta daha fazla yeme eğilimi olmak üzere çeşitli depresyon belirtileriyle karşılaşır oldu. Fakat artık dondurucu ve zorlu bir kışı daha bitirdik ve bahara kavuştuk. Tüm bu değişiklikleri geride bırakıyor ve kilo artışına “dur” diyoruz. Central Hospital’dan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Buket Yavuz Koçoğlu, bahar beslenmesi konusunda bazı tüyolar veriyor.


Mevsimine uygun meyve ve sebzeler tüketilmeli

Bahar aylarında mevsim geçişleri nedeniyle grip, nezle ve alerji gibi hastalıklara yakalanma riski de yükseliyor. Bu hastalıklarla karşılaşmamak için ise bağışıklık sistemini güçlendirilmek ve korumak büyük önem taşıyor. Bunun yolu da sağlıklı beslenmekten geçiyor. Mevsim değişikliği sebebiyle ortaya çıkan tüm bu problemlerden korunabilmek için, mevsimin getirdiği meyve sebzelerden yeterli ve dengeli şekilde faydalanmak gerekiyor. Çünkü mevsiminde yetişen her sebze ve meyve, vücudu o mevsimin hastalıklarına karşı koruyan içeriklere sahiptir.


Güne sağlam bir kahvaltı ile başlanmalı

Her mevsim olduğu gibi bahar aylarında da güne muhakkak kahvaltı ile başlanmalıdır. Sabah yapılacak sağlam bir kahvaltı vücut direncini korurken, metabolizma hızının düşmesine de engel olur. Ayrıca gün içerisinde özellikle ara öğünlerde küçük bir avuç kadar badem, fındık ve mandalina gibi meyveler tüketilmelidir. Bunların yanı sıra haftada 2 defa balık, 1 kez de kuru baklagil tüketimi vücudun toparlanmasına katkı sağlayacaktır.


Günde en az 1,5 litre su şart

Bahar aylarında da bol bol su tüketilmesi gerektiği bilinmelidir. Fakat yüksek sıcaklıkların yaşanmadığı mevsimlerde susuzluk hissi fark edilemediğinden su tüketimi unutulabiliyor. Hatta havaların bir sıcak bir soğuk seyrettiği bahar mevsiminde daha çok sıcak içeceklere rağbet edilebiliyor. Fakat bilinmelidir ki çay ve kahve tarzı içecekler, suyun yerini tutmamasının aksine vücuttan su atımına sebep oluyor. Bu da vücutta daha fazla su ihtiyacı oluşmasına zemin hazırlıyor. Eğer sıklıkla sıcak içecek tüketiliyorsa günde minimum 1,5 litre su içilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Egzersiz programı uygulanıyorsa bu miktar daha da arttırılmalıdır.


Vitamin, protein ve demir içeren gıdalar sofradan eksik edilmemeli

Yavaşlayan ve güçlenmeye ihtiyaç duyan bağışıklık sistemi, maydanoz, biber, turunçgiller, soğan, kereviz ve brokoli gibi sebzeler ve çilek ve kivi gibi C vitamini içeren meyvelerle desteklenmelidir. Mevsim değişikliğiyle birlikte artan stresi azaltmak için ise B vitamini yönünden zengin yeşil yapraklı sebzeler, et ve süt ürünleri bahar aylarında sofralardan eksik edilmemelidir. Deniz ürünleri, tahıllar, yumurta, brokoli, lahana, mantar ve turp da iyi bir selenyum kaynağıdır.


Kuru baklagil, yağlı tohumlar ve posalı meyvelerin tüketimi önemli

Toplumumuzda sıkça tüketilen kuru baklagiller, iyi birer bitkisel protein kaynağı olmakla birlikte önemli oranda demir, çinko ve selenyum içerir. Fındık, badem, ceviz gibi yağlı tohumlar da magnezyum, selenyum ve çinko bakımından oldukça zengindir. Havuç ve balkabağı A vitamininin öncüsü beta karoten kaynağıdır. Sarımsak ve soğan ise antimikrobiyal ve antiviral içeriği ile halk arasında bilindiği gibi antibiyotik bir etkiye sahiptir. Ayrıca posa içeriği yüksek meyve ve sebzeler de sindirim mekanizmasının, dolayısıyla bağışıklık sisteminin korunmasında pay sahibidir.


Daha güçlü bir bağışıklık sistemi için probiyotiklere yer açılmalı

Hareketsizliğe ve beslenmeye bağlı olarak oluşan bağırsak problemlerini en aza indirmek için beslenmede muhakkak probiyotik gıdalara yer açılmalıdır. Yoğurt, kefir, turşu önemli probiyotik kaynaklarındandır. Ayrıca probiyotikler bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde de büyük öneme sahiptir.


Bilinçsiz vitamin takviyesine dikkat

Ekranlarda sürekli dönen reklamların etkisiyle kişiler, gereksiz vitamin ve mineral kullanımına yönelebiliyor. Fakat reklamlara aldanarak, bir doktora danışmadan ve vücut değerlerinde eksiklik olup olmadığına bakılmadan vitamin-mineral takviyesi almak doğru değildir. Unutulmamalıdır ki bu tabletler bilinçsiz kullanıldığında saç dökülmesi, bulantı hatta anemi gibi birçok rahatsızlığa yol açabilen yan etkilerin ortaya çıkmasını tetikleyebilir.


Haftanın 3 günü egzersiz yapılmalı

Yaz mevsimine oranla diğer aylarda azalan fiziksel aktivite ve yemeklerin gece geç saatlerde yenmesi vücut ağırlığına artış olarak yansıyabiliyor. Bu artış da, mevsimsel depresyonu beraberinde getirebiliyor. Hem kilo artışını hem de depresyon belirtilerini ortadan kaldırabilmek için ise düzenli fiziksel aktivite gerekiyor. Bu nedenle haftanın en az 3 günü, 40 dakika süreli ve tempolu egzersizler yapılmalıdır. Böylece zihni boşaltma fırsatı bulunurken vücut ağırlığı da korunabilir.


Enerji ihtiyacı karbonhidratlı yiyeceklere yönlendirmesin

Mevsim değişikliğinde yeterli uyku alınmadığında, yorgunluk ve halsizlik sebebiyle konsantrasyon ve performans düşüklüğü yaşanabilir. Bu durumlarda genellikle gereken enerjiyi yiyeceklerle karşılama ihtiyacı duyulur. Kişiler de enerji kazanabilmek için karbonhidrattan zengin yiyeceklerin tüketimine yönelir. Dengeli beslenemeyen vücudun ise bağışıklık sistemi zayıflar. Bu nedenle bahar aylarında yeterli ve düzenli uyumaya ayrıca dikkat edilmelidir.



Güneş ışınları değerlendirilmeli

Bahar mevsiminde güneş yavaş yavaş sıcak yüzünü hissettirmeye başlar. İşte böyle günlerde yazın depolanan D vitamini seviyesini dengede tutabilmek için mutlaka güneşten faydalanılmalıdır. Yalnızca yüz ve kolların ön kısımlarının 15-20 dakika güneşlendirilmesi yeterli olacaktır.

Bahar yorgunluğunuzu alacak 10 tavsiye



Sabah kalkınca çalışma ortamını, odanızı, evinizi iyi havalandırın. Oksijen sizi daha enerjik kılabilir.



Mevsimine uygun meyve tüketin.



Günde 7- 8 saat uyumaya çalışın. Uyku düzeninizi sağlamak daha iyi hissetmenizi sağlayacak.



Düzenli egzersiz ve yürüyüşler yapın.



Kısa ve sık dinlenme aralıkları ile çalışın.



Sıvı tüketimine dikkat edin. Günde 8-10 bardak su tüketin.



Mümkünse sabahları ılık bir duş alın.



Beslenmenize dikkat edin. Kahvaltıyı kesinlikle atlamayın. Az az, sık sık yemek yemeği tercih edin.



Çay, kahve gibi kafeinli içecekleri az kullanın.



Sigara içmeyin.

Kurretülayn Matur kimdir? Instagram’da neler paylaşıyor?

Survivor yarışmacısı Semih Öztürk’ün sevgilisi Ütopya yarışmacısı Kurretülayn Matur kimdir, nereli, kaç yaşında, ne iş yapar ve sosyal medyada neler paylaşır hepsini sizin için derledik.


1990 Ankara doğumlu. İsminin anlamı arapçada Nur Gözlü demek. Babası Mardin, Annesi Ispartalıdır. Kurretülayn 7 yıldır İstanbul’da yaşıyor, ailesi ise Karaman’da. 164 cm boyunda.


Kurretülayn tiyatro oyuncusu. Örnek aldığı isim ise Audrey Hepburn’dür.


En büyük hobileri arasında yemek yapmak var.


2012 yılında “Kazanmak için 1 dakika” isimli yarışmaya katıldı. Bu yarışmadan 16bin tl para kazandı.


Aynı zamanda 2012 yılında “Merhaba Hayat” isimli dizi de rol aldı.


2014 yılında “Ütopya” yarışmasına katıldı.


Aldığı Eğitimler :
2012 – Oyuncu Koçu – Turgay Tanülkü2011 – İstanbul Pana Sinema Akademisi2011 – İstanbul Fırat Kültür Merkezi – Tiyatro Okulu2010 – Ankara Ritüel Sanat Merkezi – Tiyatro2010 – Anadolu Üniversitesi – Medya ve İletişim


AŞK ‘ımza Destek Olanlara Gelsin


Ben bu hediye olayını çok sevdim, Bide Pisicik kızım kemirmese hediyelerimi daha iyi olacaktı.


Biraz Güneşli , Biraz efil efil tatlı bir gün olsun


BUGÜN KRİTİK GÜN


Dedektif İş Başında


En güzel Ramazan sevgiliyle olan Ramazan… Ne de güzel geçmişti geçen sene Ütopya ‘da


Hasret bir ömür sürer… Kavuşmak bir dakika


Hoşgeldin 11 Ayın Sultanı..


ı love you


Ne varsa yine Keçi ‘de var


Nifaksız , samimiyet dolu , huzurlu bir gün diliyorum herkese


OYLAMA BAŞLADI


Retro Aşkına


retroya yolculuk


Sanırım bütün yazı bu retro terliklerimle geçireceğim


semihle görüntülü konuşamayınca ben


SemihÖztürk ‘ün En Güncel Resmi Sayfası


SemihÖztürk’ün Tişörtleri ve saatleri şuan @karakoykarinca ‘nın düzenlemiş olduğu #KaraköyTasarımPazarı ‘nda


Sevdiceğim Bu Hafta Sms 1.i olarak Survivor ‘da davasına devam ediyor. Desteğiniz için Teşekkür ederim İyi geceler


Sokakta Hayat Var

Kadınlar hangi erkekleri çıplak görmek ister?

Game of Thrones dizisinin Türk oyuncusu Sibel Kekilli, “Yalnız kadınlar değil, erkekler de soyunmalı” deyince, araştırdık. İşte Türk kadınlarının ekranda çıplak görmekten hoşlandığı jönlerde top 5…


Dünyaca ünlü Game of Thrones dizisinin Türk oyuncusu Sibel Kekilli, hafta içinde “Neden hep kadınlar çıplak ki bu dizide? Erkekler de soyunmalı. Tabii yakışıklı olanları kastediyorum” dedi. Kekilli’nin bu cevabıyla beraber akıllarda bir soru belirdi.

Türk kadınlarının ekranda çıplak görmek istediği jönler kim?

İnternette küçük bir anketle 100 kadına, daha önce yapılmış anketlerden yola çıkarak en popüler 10 erkek oyuncu arasında hangisini çıplak görmek isteyeceklerini sorduk. Ardından Youtube’daki videolarının tıklanma oranlarıyla karşılaştırıp teyit de ettik. İşte sonuçlar…

Aslı Öztürk


5 – Mehmet Günsür
Anketteki oyların yüzde 5’i Günsür’un oldu. Şu an için yeni bir projede yer almayan oyuncunun 1997’de çektiği Hamam filmindeki çıplak hamam sahnesi Youtube’da 899 bin kez izlenmiş.


4 – Burak Özçivit
Özçivit anketteki oyların yüzde 16’sını aldı. Oyuncunun Muhteşem Yüzyıl’daki halvet sahnesi sadece 122 bin kez izlenmiş ama aynı dizideki tek öpüşme sahnesi 1.126.223 kez tıklanmış.


3 – Çağatay Ulusoy
Genç oyuncu henüz üç-dört yıldır oyunculuk yapmasına rağmen yüzde 17’lik oy oranıyla listenin üçüncü sırasında yer aldı. Youtube’daysa Ulusoy’un 2 yıl önce Adını Feriha Koydum dizisindeki gerdek sahnesi 1.624.997 kez izlenmiş.


2 – Kenan İmirzalıoğlu
Anketteki oyların yüzde 21’i de İmirzalıoğlu’nun oldu. Başrollerini Cansu Dere’yle paylaştığı Ezel dizisindeki sevişme sahnesi 1.326.283 tık almış.


1 – Kıvanç Tatlıtuğ
Tatlıtuğ, oyların yüzde 29’unu alarak ilk sırada yer aldı. 3 sene önce başrol oynadığı Aşk-ı Memnu dizisinde, Beren Saat’le birlikte canlandırdıkları sevişme sahnesi de tam 13.123.670 kez tıklanmıştı. Kıvanç Tatlıtuğ’un bu dizideki söz konusu sahne dışında internette başka aynı tür videosu olmamasına rağmen listedeki diğer bütün oyunculara fark attı.