Son cemre düştü

Son cemre düştü

Baharın müjdecisi olarak bilinen ve “kor halindeki ateş” anlamına gelen cemrelerin sonuncusu bugün toprağa düştü.

ZAFER BARIŞ

Arapça bir kelime olan cemre, ateş, kor, köz, sıcaklık anlamına geliyor. Şubatın 20’sinden sonra havaya, bir hafta sonra da suya düştüğü belirtilen cemrenin 7 gün sonra toprağa düştüğü, yani sıcaklığın toprakta da başladığına inanılır.

Eskiden yıl Kasım, 180 gün ve Hızır, 185 gün olarak ikiye ayrılırdı. Kasım; kasım ayının 8’inde başlar, 46’sında erbain, 86’sında da hamsin girer, kışın en soğuk 90 günü böylece geçerdi. Cemrelerin ilkinin, Kasımın 105’inde (19-20 Şubat) havaya, ikincisinin Kasımın 112’sinde (26-27 Şubat) suya, üçüncüsünün de Kasımın 119’unda (5-6 Mart) toprağa düştüğüne inanılırdı.

Prof. Dr. M. Öcal Oğuz, bir makalesinde cemre ile ilgili olarak, ”Dünyada bütün halk takvimleri ortaya çıktıkları coğrafyaların ve kültürün izlerini taşır ve hepsi de döngüseldir. Aslı Arapça ve köz veya ateş anlamına gelen cemrenin İslamlık öncesi Türk kültüründe imre şeklinde var olduğu mitoloji araştırmacıları tarafından söylenmektedir. Altay türkülerinde imre ya da imere denilen ruhun bu tarihlerde sırayla havaya, suya ve toprağa elindeki ateşi saçtığı söylenmektedir. Cemrelerden bir hafta sonra Nevruz geldiği ve Nevruz öncesinde ateş, hava, su ve toprak ile ilgili dört çarşambanın Azeri kültüründeki varlığı dikkate alınırsa, cemreler arasındaki ilişki bu bilgiyle pekiştirilebilir” bilgilerini verdi.

Bakan Akar, ABD Savunma Bakanı Esper ile görüştü

Bakan Akar, ABD Savunma Bakanı Esper ile görüştü

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Brüksel’de bulunan NATO Karargahı’nda ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile görüştü.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nın ikinci gün oturumlarına katılmak üzere geldiği NATO Karargahı’nda, ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile görüştü. Suriye ile Fırat’ın doğusundaki Barış Pınarı Harekatı başta olmak üzere savunma ve güvenlik konularının ele alındığı görüşmede, NATO ve ikili askeri ilişkiler üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu.
Görüşmede iki bakan, diyalogun sürdürülmesi konusunda mutabık kaldı.

SMO, bir evde teröristlere ait mühimmat ele geçirdi

SMO, bir evde teröristlere ait mühimmat ele geçirdi

Suriye Milli Ordusu (SMO), Barış Pınarı Harekatı ile terörden temizlenen Rasulayn ilçesinde bir evde terör örgütü YPG/PKK’ya ait mühimmat ele geçirdi.

Suriye Milli Ordusu (SMO) terörden arındırılan Rasulayn’da, terör örgütü YPG/PKK’nın kontrolündeki bir sivil eve baskın düzenledi. SMO, terör örgütünün silah deposu olarak kullandığı evde birçok mühimmat ele geçirdi. Evde oluşturulan gizli mühimmat deposunda el bombası ve mayın gibi patlayıcılar bulundu. Bomba ve mayınlar boş arazilerde kontrollü olarak patlatıldı.

Muhammed Rabah

Süper Lig’in en erken golü Fernando’dan

Süper Lig’in en erken golü Fernando’dan

Süper Lig’in 6. haftasında A. Alanyaspor sahasında D.G. Sivasspor ile karşı karşıya geldi. 1. dakikada ağları sarsan Fernando, Süper Lig’de bu sezon atılan en erken golü kaydetti.

1. dakikada Traore’nin pasında ceza sahasında topla buluşan Brezilyalı oyuncu Fernando, yerden sert vurarak meşin yuvarlağı ağlara gönderdi. Süper Lig’de bu sezon atılan en erken golün sahibi olan Fernando, spor severlerden büyük beğeni topladı.

Oğuzhan Sarzep

Türkiye’de kitap okuma oranı yüzde 0,1

Türkiye’de kitap okuma oranı yüzde 0,1

‘Türk Halkının Kitapla İmtihanı’ adlı rapora göre dünyada en fazla kitap okuyan ülkelerin başında, yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere bulunuyor. Türkiye ise yüzde 0,1’lik kitap okuma oranıyla 86’ncı sırada yer aldı.

Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Türk halkının kitap okuma alışkanlığını masaya yatırdı. DESAM’ın ‘Türk Halkının Kitapla İmtihanı’ isimli raporuna göre dünyada en fazla kitap okuyan ülkelerin başında, yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere var. Ardından, yüzde 14 ile Japonya geliyor. ABD’de bu oran yüzde 12 olarak göze çarparken İspanya’da yüzde 9. Türkiye ise yüzde 0,1’lik kitap okuma oranıyla 86’ncı sırada yer aldı. Türkiye’de en çok kitap okuma oranıyla Ankara birinci sırada yer alırken Urfa sonuncu sırada yer alıyor.

Türkiye’de kitap okuyanların yüzde 45’i aşk, yüzde 43’ü din (namaz hocası-dua kitapları), yüzde 12’si masal, fıkra, siyaset, kişisel gelişim kitapları okuyor.

Kitaba yılda 5,5 lira ayrılıyor

Rapora göre ayda cep telefonu ve iletişim masraflarına 173 lira ayıran 4 kişilik bir Türk ailesi kitaba ise yılda sadece 5,5 lira ayırıyor.

“Bu rakamlar Türkiye’ye yakışmıyor”

Raporla ilgili ön değerlendirmelerde bulunan DESAM Başkanı Gürkan Avcı, “Bu rakamlar Türkiye’ye yakışmıyor. Çocuklara mutlaka kitap okuma alışkanlığının kazandırılması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un biran önce kitap okuma ve okutma perspektifli vizyon politikası hazırlaması gerekir” dedi.

Avcı, “Türkiye’de kitap okunmuyor deniliyor. Elbette, istenen durumda değil, ideal durumda hiç değil, yapısal pek çok sorun var. Ama okunmasa bu kadar kitap üretimi nasıl olabilir? Üretim artıyor sonuçta. Bundan 40 – 50 sene önce Türkiye için okur -yazar olmak önemliydi. Ancak günümüzde sadece okur-yazar olmak değil, okumak ve yazmak gerekiyor. Bu Türkiye’nin önüne koyduğu hedefler doğrultusunda gelişim ve değişimi için zorunlu olduğu gibi çağdaş, güçlü ve saygın bir ülke olması için de şarttır” ifadelerini kullandı.

Dr. Özkaya: ”Yaklaşık 100 kişiden 30’u obezite hastalığıyla mücadele ediyor’

Dr. Özkaya: ”Yaklaşık 100 kişiden 30’u obezite hastalığıyla mücadele ediyor’

Dr. Rabia Demet Özkaya, ”Obezite, 21’inci yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından bir tanesi. Ülkemizde yaklaşık 100 kişiden 30’u obezite hastalığıyla mücadele ediyor. Obezite sadece şekilsel bir soruna değil, aynı zamanda kronik birçok komplikasyona yol açıyor” dedi.

Diyabet ve obezite tedavilerinde önde gelen sağlık firmalarından Novo Nordisk, Eczacılık Günü’nü kutlamak amacıyla Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde çeşitli etkinlikler düzenledi. Tedavi edilebilen kronik bir hastalık olan obeziteye de dikkat çekilen ve yüzlerce öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte vücut kitle endeksi (VKİ) ölçümleri gerçekleştirildi. Medipol Üniversitesi’nin VKİ 23 çıktı. Etkinlik ‘Harekete Geç’ sloganı ile eğlenceli ve hareketli bir ritim aktivitesi eşliğinde başladı.

Etkinlik kapsamasında düzenlenen ve Dr. Ecz. Metin Uyar’ın moderatörlüğünde yapılan ‘Alışkanlıkları’nı Değiştir’ konulu ilk panele, İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülkadir Ömer, İstanbul Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülden Omurtag, Psikolog Dr. Feyza Bayraktar ve Novo Nordisk Türkiye Medikal Direktörü Dr. Rabia Demet Özkaya konuşmacı olarak katıldı.

”Öncelikli amacımız, obeziteye çare bulmak”

Dr. Rabia Demet Özkaya şöyle konuştu: ”Bir sağlık firması olarak, Eczacılık Günü’nü Medipol Üniversitesi’nde eczacılık öğrenim gören arkadaşlarla birlikte geçirmek istedik. Odaklanmak istediğimiz bir diğer konu obezite. Obezite, 21’inci yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından bir tanesi. Ülkemizde yaklaşık 100 kişiden 30’u obezite hastalığıyla mücadele ediyor. Obezite sadece şekilsel bir sorun değil, aynı zamanda birçok ciddi komplikasyona yol açan kronik bir hastalıktır. Obezite hastalığı; kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon, eklem hastalıkları ve kanser gibi birçok hastalığın öncüsü. Özellikle bugün eczacılık fakültesi arkadaşlarımızla yeni bir hareketi hayata geçirmek için bir araya geldik. Hadi diyoruz, hareket edelim, alışkanlıklarımızı değiştirelim, dengeli beslenelim ve iyi yaşayalım. Hareket etmek ve iyi yaşamak, obezitenin engellenmesinde rol oynayacak. Bizim öncelikli amacımız, obeziteyi tedavi etmek”.

14 Mayıs Eczacılık Günü’nün, 50 yıldır çeşitli etkinliklerle kutlandığını söyleyen Prof. Dr. Gülden Omurtag, ”Bilimsel Eczacılığın 179’uncu yıl dönümü. Bu etkinliğimizde sektörün önde gelen bir sağlık firmasıyla obezite farkındalığı oluşturmaya çalışıyoruz. ‘Hadi Medipol’ sloganıyla yola çıktık. Eczacılar sağlıklı yaşam, dengeli beslenme ve iyi yaşama konusunda bireylere en yakın danışmanlık yapabilecek olan sağlık mensupları. Bu nedenle eczacıların, diyetisyenlerin ve hekimlerin hep bir arada, bu farkındalığı ülkemizdeki bireylerin sağlığı ve gelecek nesillerin sağlığı için oluşturmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu etkinliğin Eczacılar Günü’ne denk gelmesi bizim için önemli” dedi.

”Dünyada obez nüfusu 615 milyon oldu”

Obezite sayısının fazlalığına dikkat çeken Dr. Burak Cem, ”Bugün obezite alanında farkındalık oluşturmak için buradayız. Dünyada obez nüfusu 615 milyon oldu. Yani toplam nüfus olarak neredeyse 3’üncü büyük ülkesi diyebiliriz. Artık obez insan sayısı dünyadaki açlık sınırındaki insan sayısını geçmiş durumda. Yani çok yiyoruz, sağlıksız yiyoruz. Bugün genç eczacı adaylarımızın hayatlarına dokunabilirsek, biraz olsun farkındalık oluşturup insanları harekete geçirebilir ve sağlıklı beslenme ve iyi yaşamaya teşvik edebilirsek, onlar sayesinde toplumdaki obezite artışının önüne geçebiliriz” şeklinde konuştu.

Etkinlik kapsamında düzenlenen ‘Dengeli Beslen, İyi Yaşa’ konulu ikinci panel ise sunucu Murat Güloğlu’nun moderatörlüğünde, Diyetisyen ve Aşçı Ayça Alara Aycan ve Fitness Eğitmeni Murat Bür’ün katılımıyla gerçekleştirildi. Ayça Alara Aycan, kilo aldırmayan lezzetli tariflerini ve sırlarını öğrencilere yönelik pratik uygulama yöntemleriyle paylaşırken, Murat Bür, düzenli olarak yapılan sporun obezite riskini azaltarak sağlıklı yaşama olan katkısını sahnede göstererek anlattı.

Adem Gürer – Murat Ergin
 

“Erken tanı ve etkili tedavi ile cüzzam hastalığı az görülmekte”

“Erken tanı ve etkili tedavi ile cüzzam hastalığı az görülmekte”

Lepra (Cüzzam) hastalığı hakkında bilgi veren Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, Lepra hastalığının deri ve sinir sistemi olmak üzere tüm organ ve sistemleri etkileyen kronik bir bulaşıcı hastalık olduğunu, hastalığın tanısının deri muayenesi ile birlikte tanısal testlerle ve deriden biyopsi alınması ile konulabileceği bilgisini verdi.

“Cüzzam hastalığının görülme sıklığı giderek azalmakta”

Lepra (Cüzzam) hastalığının 1873 yılında Gerhard Armauer Hansen tarafından bulunan bir hastalık olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, lepra hastalığının başlıca deri ve sinir sistemi olmak üzere tüm organ ve sistemleri etkileyebilen kronik ve bulaşıcı multisistemik bir hastalık olduğunu belirtti. Mullaaziz şöyle devam etti, “Halk arasında Cüzzam hastalığı olarak da bilinen lepra hastalığı 15. Yüzyıl başında Avrupa’da yaygın olarak gözlenirken, erken tanı ve etkili tedavi ile 19. Yüzyıldan itibaren görülme sıklığı giderek azalmıştır. Günümüzde Portekiz, İspanya, İtalya, Yunanistan, Türkiye, Kıbrıs ve Güney Rusya’da bulunmaktadır.”
 

“Cüzzam hastalığının tek kaynağı insandır”

Lepra hastalığının tek kaynağının insan olduğunu söyleyen Mullaaziz, çoğunlukla tedavi edilmemiş hastaların derisindeki yaralara temasla, ağız veya burun salgıları ile yakın ve uzun süreli temas sonucu damlacık yolu ile bulaştığını ve Mycobacterium Leprae hastalığının çok yavaş çoğaldığı bilgisini verdi. Hastalığın kuluçka süresinin üç veya on iki yıl arasında değişiklik gösterdiğini belirten Mullaaziz, “Hastalığın kuluçka süresi üç veya on iki yıl arasında değişmekle birlikte ortalaması iki veya dört yıldır. Belirtilerin görülmesi bazen otuz yılı bile bulabilir. Çocuklar Lepra hastalığına karşı daha duyarlıdır. Doğal bağışıklığın yanında bebeklik çağında yapılan tüberküloz aşısı vücut direncini artırarak lepra hastalığına yakalanmayı önlemektedir. Bu nedenle tüberküloz aşısı tüberkülozun yanında lepra hastalığından da korumakta” dedi.

Tüberkülod lepra

Hastalığın klinik bulguları hakkında bilgi veren Mullaaziz, hastalığın klinik bulgularının deride soluk beyaz veya kırmızı renkli doku bozuklukları, geniş yayılımlı çevresel sinir sistemi, göz, kemik, kas ve diğer dokuların tutulduğu şekil bozuklukları ve sakatlıkları içeren geniş bir tabloya kadar değiştiğini belirtti. Lepra hastalığının şiddetinin kişinin hücresel bağışıklık sisteminin gücü ile birebir ilişkili olduğunu söyleyen Mullaaziz, “Bağışıklık sistemi iyi olan bir kişide tüberkülod lepra şekli görülür. Bu tür cüzam çoğunlukla çevresel sinir sistemini etkiler. Bu hastalığa yakalanan kişiler yüz felci geçirebilir. El kaslarına gelen bazı sinirlerin felci sonucunda pençe el görünümünü alır. Duyu sinirlerinin felci sonucu ısı temas ve ağrı hislerinin ortadan kalkması söz konusudur. Ter bezleri de çalışmadığından deride kuruluk giderek artar ve deri dökülmeye başlar” dedi.

Lepromatöz lepra

Bağışıklık sistemi zayıf kişilerde ise Lepromatöz lepra hastalığının görüldüğünü, Lepromatöz lepra hastalığının cüzamın en kötü tipi olduğu ve bu hastalığın vücut direncinin tamamen hasarlı olduğunu belirten Mullaaziz, şöyle devam etti; “Hastalık etkeni olan yaralar çok sayıda ve etkin olurlar. Küçük, çok sayıda ve gövdede simetrik olarak yayılmış, sınırları keskin olmayan, parlak bakır kırmızısı renginde lekeler söz konusudur. Bu lekelerin olduğu deri bölgeleri zamanla duyu kayıplarına uğrarlar. Yüz, ense, meme başı ve üreme organlarında yerleşen, leprom adı verilen sert açık kahverengi lekeler belirir. Yüze yerleştiklerinde arslan yüzü denilen yüz görünümünü ortaya çıkarırlar. Lepromlar ayrıca semer burun denilen burun çöküntüsüne, damak delinmesine, göz kapaklarının düşmesine, ses kısıklığına, parmakların kendiliğinden kopmasına da yol açarlar. Lepromlar iyileşecek olurlarsa mutlaka yerlerinde iz bırakırlar.”

Tanısı

Hastalığın tanısının deri muayenesi ile birlikte tanısal testlerle deriden biyopsi alınması ile konulabileceğini ve hastalığın tanısı konulduğunda kontrol altına alınabilinen bir hastalık olduğunu Mullaaziz, “Hastalığın tedavisi çoklu ilaçların kullanımı ile az basilli vakalarda 6 ay, bol basilli vakalarda 2 yıl süreli olabilir. Lepra hastalarının tedavileri ve takipleri deri ve zührevi hastalıkları kliniklerinde yapılmaktadır. Türkiye’de Prof. Dr. Türkan Saylan’ın öncülüğünde 1976’da kurulan Cüzamla Savaş Derneği’nin sayesinde hastalık kontrol altına alınmış ve görülme sıklığı büyük oranda azalmıştır” diyerek cümlelerini sonlandırdı.

Çin’deki salgında ölü sayısı 6’ya çıktı

Çin’deki salgında ölü sayısı 6’ya çıktı

Çin’de ortaya çıkan yeni tür corona virüsünden kaynaklı salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 6’ya yükseldiği bildirildi.

Çin Ulusal Sağlık Komisyonu, Wuhan’da corona virüsü nedeniyle rahatsızlanan ve tedavi altına alınan 48 yaşındaki bir kadın ile 66 yaşındaki bir erkeğin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Ülkede şu ana kadar görülen toplam vaka sayısı ise 291 olarak açıklanırken, vakaların 270’inin, salgının ilk kez ortaya çıktığı Wuhan’da görüldüğü ifade edildi. Ayrıca 15 sağlık personelinin salgından etkilendiği, bu kişilerden birinin durumunun ağır olduğu belirtildi.

Tayvan’daki ilk vaka

Diğer yandan, Tayvan’da da söz konusu virüsten kaynaklı ilk vakaya rastlandığı açıklandı. Salgının başladığı Wuhan kentinden yakın tarihte Tayvan’a giden 55 yaşındaki bir kadının zatürre teşhisiyle tedavi altına alındığı, hastanın vücudunda yeni corona virüsüne rastlandığı kaydedildi. Daha önce Çin sınırları dışında Tayland’da iki, Güney Kore’de ve Japonya’da birer vaka tespit edilmişti.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2019-nCoV adı verilen virüse ilk kez Çin’in orta kesimindeki Hubei eyaletinin merkezi Wuhan kentinde rastlanmıştı. Çinli sağlık birimleri, 11 milyonluk nüfusa sahip kentteki tedbirlerin sıkılaştırıldığını, tur gruplarının kenti terk etmelerinin yasaklandığını açıkladı.

Dünya Sağlık Örgütü, yeni virüsün yayılma tehlikesine karşı dünya genelindeki hastaneleri uyarmıştı. Çin Ulusal Sağlık Komisyonu uzmanlarından Zhong Nanshan da dün Çin devlet televizyonunun yayınına katılarak hastalığın insandan insana bulaşabildiğini açıklamıştı.

Bayram trafiği öncesi endişe

Çin’de Ay takvimine göre gelecek hafta yeni yıla girilecek. Yeni yılla birlikte başlayacak Bahar Bayramı’nda yaşanacak yoğun seyahat süreci salgının yayılması konusunda da endişelere yol açıyor. Çinli yetkililer, dünyanın en büyük iç göç hareketi olarak nitelendirilen dönemde vatandaşlara maske takmaları ve hijyene önem vermeleri gibi uyarılarda bulunuyor.

Cenk Özkömür
 

Boluspor’da, Giray Bulak dönemi sona erdi

Boluspor’da, Giray Bulak dönemi sona erdi

TFF 1. Lig ekiplerinden Boluspor, Teknik Direktör Giray Bulak ile karşılıklı anlaşarak yollarını ayırdı.

TFF 1. Lig ekiplerinden Boluspor’un, ligin ilk 4 haftasında aldığı 3 mağlubiyet ve 1 beraberlik sonrasında, yönetim kurulu dün acil olarak toplandı. Yapılan toplantıda sezon öncesi anlaşılan Teknik Direktör Giray Bulak ile yolları ayırma kararı alındı. Kırmızı-beyazlı ekibin 4 haftada sadece 1 puan toplamasının ardından yönetim kurulunun aldığı karar Giray Bulak’a iletildi. Bulak ile yapılan görüşme sonrasında karşılıklı anlaşılarak sözleşme feshedildi.
Ligin henüz 4. haftasında hoca değişikliğine giden Boluspor’da, yeni teknik direktör arayışlarına başlandı.

Faruk Çidem
 

Çankırı’da 20 köy yolu kapandı

Çankırı’da 20 köy yolu kapandı

Çankırı genelinde etkisini gösteren kar yağışından dolayı 20 köy yolu ulaşıma kapandı.

İl Özel İdaresi’nden edinilen bilgiye göre, Ilgaz’da 4, Orta’da 6, Kurşunlu’da 4, Atkaracalar’da da 6 köy yoluna ulaşım sağlanamıyor. Ekipler tarafından yapılan çalışmalarda 111 köy yolu ulaşıma açıldı. Ekipler kapalı yolları açmak için çalışmalarını sürdürüyor.

Hilmi Çelikel