Tavuk eti üretimi Aralık ayında azaldı

Tavuk eti üretimi Aralık ayında azaldı

Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre tavuk yumurtası üretimi yüzde 0,5, tavuk eti üretimi yüzde 1,4, kesilen tavuk sayısı yüzde 3,1, hindi eti üretimi ise yüzde 21,7 azaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2020 yılı Aralık ayı Kümes Hayvancılığı Üretimi verisini açıkladı. Buna göre, tavuk eti üretimi 181 bin 725 ton, tavuk yumurtası üretimi 1,7 milyar adet olarak gerçekleşti. Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre tavuk yumurtası üretimi yüzde 0,5, tavuk eti üretimi yüzde 1,4, kesilen tavuk sayısı yüzde 3,1, hindi eti üretimi ise yüzde 21,7 azaldı. Ocak-Aralık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre tavuk eti üretimi yüzde 0,1, kesilen tavuk sayısı yüzde 0,5, tavuk yumurtası üretimi yüzde 0,6, hindi eti üretimi ise yüzde 2,4 azaldı.

Aralık ayında bir önceki aya göre tavuk eti üretimi yüzde 7 artarak 181 bin 725 ton olarak gerçekleşti.
Aralık ayında bir önceki aya göre kesilen tavuk sayısı yüzde 5,4 artarak 100 milyon 414 bin adet oldu.
Aralık ayında bir önceki aya göre tavuk yumurtası üretimi yüzde 2,7 artarak 1,7 milyar adet oldu.
Aralık ayında bir önceki aya göre hindi eti üretimi yüzde 1,8 artarak 4 bin 670 ton olarak gerçekleşti.

Kayserili mobilyacı e-ihracat platformu üzerinden Nijerya’ya ihracat yaptı

Kayserili mobilyacı e-ihracat platformu üzerinden Nijerya’ya ihracat yaptı

Tanzanya’dan Fiji’ye, Madagaskar’dan Vietnam’a kadar Türk mobilyacıları dünyanın 173 farklı ülkesine ihracat yapıyor. E-ihracat platformalarının katkısıyla 2020’nin ilk 5 ayında koronavirüs salgınına rağmen 1 milyar doların üzerinde mobilya ihracatı gerçekleşti.

Türkiye’nin önemli mobilya üretim merkezlerinden Kayseri’de faaliyet gösteren Cihansan Mobilya, e-ihracat platformu TurkishExporter üzerinden Nijerya’ya mobilya ihracatı gerçekleştirdi. Halihazırda dünyanın dört bir yanındaki 50 ülkeye, yerli üretim modern sehpa, sandalye, mobilya aksesuarı ve bahçe salıncaklarını ihraç ettiklerini belirten Cihansan Mobilya İhracat Müdürü Ali Bağcivan, “E-ihracat faaliyetleri yerli üretici için yeni satış kanalları bulma noktasında da oldukça büyük kolaylık sağlıyor. Koronavirüs döneminde ihracat için tüm geleneksel satış ve pazarlama kanalları kapandı. İptal edilen ulusal ve uluslararası mobilya fuarlarına katılamamak da üreticiler için sorun oluşturdu. İlerleyen yıllarda yerli üreticiler için e-ihracatın rekabet anlamında elimizi güçlendirip fırsat sunacağını düşünüyoruz.” dedi.

İlk e-ihracat Nijerya’ya
Türkiye’deki üreticileri yurtdışındaki alıcılarla buluşturan e-ihracat platformu TurkishExporter’a kayıt oldukları ilk hafta Nijerya’dan sipariş aldıklarını söyleyen Ali Bağcivan, “Açıkçası bu durum bizi fazlasıyla memnun etti çünkü ihracat çalışmalarımızda yeni bir kanaldan ilerleyip müşteri kazandık. Sonrasında Asya’dan da siparişler alarak üretim hacmini de artırmış olduk. E-ihracat yoğun bir mesai ve zaman ayırmadan, pazar araştırması gibi maliyetli süreçlere girmeden, özellikle KOBİ’lere büyüme avantajı sağlıyor. TurkishExporter aracılığı ile önümüzdeki dönemlerde daha fazla ülkeye ve farklı müşterilere ulaşmayı hedefliyoruz. Şirket olarak önümüzdeki 2 yıl içerisinde üretimimizin yüzde 90’ını tamamen ihracata odaklayacağız.” şeklinde konuştu.

Türk mobilyası 173 ülkeye ihraç ediliyor
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 2020’nin ilk 5 ayında 1 milyar 19 milyon dolarlık mobilya ihracatı gerçekleştirildi. Bu ihracatta en büyük pay 154 milyon dolar ile Irak’ın olurken, onu takip eden Almanya’ya 83 milyon dolar değerinde mobilya ihracatı yapıldı. Türk mobilyaları yerli üreticiler tarafından koronavirüs salgınına rağmen dünya genelinde 173 ülkeye ulaştırıldı. Uzmanlar mobilyacıların ihracat için inovatif satış kanalları kullanmasıyla ihracatın çok daha fazla artacağını belirtiyor.

Su ürünlerinde rekor üretim

Su ürünlerinde rekor üretim

Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, 2019 yılının su üretimi açısından bereketli geçtiğini belirterek, “Yaptığımız çalışmalar ve sektöre sağladığımız destekler sayesinde su ürünleri üretimimiz tarihi bir rekor kırarak 836 bin tonun üzerine çıkmıştır” dedi.

Bakan Pakdemirli, 2019 yılı su ürünleri üretim verileriyle ilgili açıklamada bulundu.

Su ürünleri üretimi açısından bereketli bir yılı geride bıraktıklarını ifade eden Pakdemirli, “Bakanlığımız tarafından balıkçılık kaynaklarının korunmasına yönelik alınan kararlar, yapılan denetimler, üretimi artırmak için verilen teşvikler ve teknolojik gelişmelerin de etkisiyle, su ürünleri üretim miktarlarımız 2019 yılında geçmiş yıllara göre rekor bir artışla yüzde 33,1 artarak 836.523,7 tona ulaşmıştır. Toplam üretimin, yüzde 55,4’ünü su ürünleri avcılığı yüzde 44,6’sını ise yetiştiricilik ürünleri oluşturmuştur. İstatistiklere giren en yüksek toplam üretim miktarı 2007 yılında 772 bin ton olarak gerçekleşmişti” değerlendirmesinde bulundu.

Su ürünleri avcılığı yüzde 47,5 arttı

Bakan Pakdemirli, 2019 yılında avcılık yoluyla 463.167,7 ton, yetiştiricilik yoluyla ise 373.356 ton olarak üretim gerçekleştiğini belirterek, avcılığın bir önceki yıla göre yüzde 47,5 oranında arttığını söyledi.

Hamsi ve çaça avı miktarlarında önemli oranda artış görüldüğünü, palamut ve lüfer gibi balıkların avcılığında ise düşüş yaşandığını dile getiren Pakdemirli, balık avcılığındaki bu değişimin tür biyolojisi, besin durumu ve çevresel şartlardan kaynaklandığı belirtti.

Pakdemirli, su ürünleri yetiştiricilik üretiminin ise her yıl olduğu gibi geçen yıl büyümeye devam ettiğini, bu kapsamda çipura, levrek ve alabalık üretiminin önemli miktarda arttığını dile getirdi.

Çipura üretiminde artış yüzde 30 oldu

Son yıllarda özellikle deniz balıkları yetiştiriciliğinde hızlı bir artış görüldüğünü ifade eden Pakdemirli, “2019 yılında, çipura üretimi yüzde 30 artarak 99,7 bin tona, levrek üretimi ise yüzde 17,5 oranında artışla 137,4 bin tona ulaşmıştır. Toplam yetiştiricilik üretimi ise yüzde 18,7 büyümüştür” dedi.

Su ürünleri ihracatı 1 milyar doları geçti

Su ürünleri üretimi ve yetiştiriciliğindeki artışın ihracata da yansıdığının altını çizen Pakdemirli, şöyle konuştu:
“2019 yılında ihracat bir önceki yıla göre miktar olarak yüzde 12,8 artarak 200 bin tona, değer olarak ise yüzde 7,8 oranında artışla 1 milyar 30 milyon dolara ulaşmıştır. İthalatımız ise 90 bin ton ve değer olarak 189 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ülkemiz su ürünleri dış ticaretinde net ihracatçı ülke konumundadır. 100’e yakın ülkeye su ürünleri ihracatı yaptık.”

Yapılan yasal düzenleme sektöre olumlu yansıyacak

Bakan Pakdemirli, kasım ayında yapılan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’ndaki bazı değişikliklerin sektöre olumlu yansıyacağını belirterek, “Bu düzenlemenin stoklar üzerinde olan olumlu yansımaları şimdiden görülmeye başladı. Önümüzdeki 4-5 yıl içerisinde deniz kaynaklarımız bugünden çok daha iyi durumda olacaktır. Şimdiden ulaştığımız 2023 yılı hedefimizi ise revize ettik. Bu hedefimizi güzide kaynaklarımızdan efektif şekilde yararlanarak, koruma ve kullanma dengesini göz önünde bulundurarak yakalayacağız” diye konuştu.
Bakan Pakdemirli, insan beslenmesi için vazgeçilmez bir protein kaynağı olan su ürünlerinin ekonomi ve istihdama önemli katkılar sağladığını da belirtti.

Tayvanlı şirketten salgına karşı dezenfektan cihazı

Tayvanlı şirketten salgına karşı dezenfektan cihazı

Tayvan’daki Endüstriyel Teknoloji Araştırma Enstitüsü’nün start-up şirketi ELECLEAN, salgına karşı koruyucu niteliğindeki ELECLEAN 360 adlı yeni ürününü duyurdu.

Tayvanlı şirket ELECLEAN salgına karşı koruyucu olması için ELECLEAN 360 adlı yeni ürününü duyurdu. Verilen bilgiye ürün, hidrojen peroksit ve hidroksil radikalleri içeren ve belirtilen özellikleri kanıtlanmış olan ROS çözeltisi içermektedir: H1N1, patojenik bakteri, kokular ve toksik formaldehite karşı etkili olup virüslere ve diğer zararlı patojenlere karşı yüzde 90’dan yüksek başarı oranına sahip. Kazara solunması halinde dahi cilde ve gözlere zarar vermiyor. Ayrıca, yeni ürün kullanıcılara kullanımı düzenleme olanağı tanıyan esnek parametrelerle birlikte akıllı kılavuza sahip ve her elektrod modülü, 25 binden fazla kişide dezenfeksiyon sağlayabilir.

ELECLEAN CEO’su Dr. Chen konu hakkında şöyle konuştu: ‘’Amacımız, tüketiciler için herhangi bir kimyasal katkı maddesi içermeyen etkili ve güvenli bir dezenfektan üretmektedir. COVID-19 pandemisi süresince dünya medyası, alkol esaslı dezenfektan kullanımının oldukça sınırlı etkiye sahip olduğunu bildirmiştir. Ayrıca, alkol esaslı dezenfektan kullanımı, havadaki alkol konsantrasyonunu arttırarak oda sıcaklığının artmasına ve yangın riskine sebebiyet verebilir. Son olarak, en önemli noktalardan birisi de ürünümüzün, Pediatrics, Cathay General Hospital’ın Eski Direktörü Dr. Hung-Tsai Liao tarafından tavsiye edilmesidir. Ürünümüzün sağlık ve güvenlik tasarımı, Avrupa standardıyla uyumludur. Giysilerdeki ve ayakkabılardaki mikro organizmalar/virüsler sadece birkaç saniye içinde etkin bir şekilde azaltılmaktadır. Bir doktor olarak güvenli ve etkili dezenfeksiyon, insanların hayatını kurtardığımız işyerimizde kritik role sahiptir”.

Bin 500 Arap yatırımcı İstanbul’da

Bin 500 Arap yatırımcı İstanbul’da

Türk Arap Ülkeleri İşbirliği Derneği (TÜRAP) ve Turab Expo, bu yıl 3’üncüsünü düzenlediği ‘Gayrimenkul Proje Geliştirme ve Finansman Fuarı’nda, bin 500 Arap yatırımcıyı Türkiye’deki gayrimenkul firmalarıyla buluşturdu.

Turab Expo 6’ncı Türk-Arap Yapı İnşaat Malzemeleri ve Teknolojileri ile 3’üncü Türk-Arap Gayrimenkul Proje Yatırım ve Finansman Fuarı, 20-22 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da bir otelde gerçekleştiriliyor. Türkiye’deki konut üreticilerinin, Arap yatırımcılarla yüz yüze yatırım fırsatlarını değerlendirme imkanı bulduğu organizasyonda TÜRAP, 19 Arap ülkesinde kurduğu organizasyon aracılığı ile fuara katılan Türk firmaların konutlarının Arap ülkelerinde satışına aracılık ediyor. Etkinliğe bin 500 Arap yatırımcının katıldığı belirtildi.

Etkinliğin açılışına Bahreyn Büyükelçisi Dr. İbrahim Yusuf Al-Abdullah, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı ve AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammet Balta, TÜRAP Başkanı Sabuhi Attar, Arap ve Türk iş adamları, STK temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

”Türkiye’ye yatırım yapan kaybetmez, kazanır”

Açılışta konuşan Milletvekili Muhammet Balta, ”Trabzon şehrine Arap ülkelerinden yılda 500 bin turist geliyor. Geldikleri zaman onlar da mutlu oluyor, bölge halkı da mutlu oluyor. Bölge halkı onları yabancı olarak görmüyor. Gelenek, görenek ve yaşam tarzları aynı. Birbirlerine dilden değil, gönülden bağlılar. O zaman Türkiye’nin bu fırsatlarını ve Arap ülkelerindeki bu fırsatları birleştirerek halklarımızın ve gelecek nesillerimizin daha rahat ortamda yaşayabilmesi için hep beraber gelişmeliyiz. Ülkelerimizi geliştirmeliyiz. Ülkelerimizin insanlarını zengin yapmalıyız. Bu güç bizde var. Önemli olan böyle ortamları yılın her gününe yamak. Bu çalıştayın hem Türkiye açısından hem de Arap ülkeleri açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. İki günlük fuarın çok önemli neticeler doğuracağına inanıyorum. Yatırımcı konuya her zaman kar olarak bakar. Türkiye’ye yatırım yapan kaybetmez, kazanır. Arap ülkelerindeki iş adamalarıyla beraber ortaklık yapan da kaybetmez, kazanır” dedi.

”Buradaki mevcut yapı 1 milyar dolar üzerinde”

Fuar hakkında bilgi veren TÜRAP Başkanı Sabuhi Attar, ”Fuar, büyük altyapı çalışmasıyla bu hale geldi. Sadece fuar değil, bir zirve yapıyoruz; Türk Arap Zirvesi ve Türk Arap Ekonomi Çalışması’nı yapıyoruz. Geniş bir ekonomi çevresi katılım sağlıyor. Hem Arap ülkelerinden ticaret odaları, iş adamları hem de Türkiye’den aynı şekilde ticaret odaları ve iş adamları burada hep beraber ekonomiye katkı vermek için çalışmalar yapıyor. Buradaki mevcut yapı 1 milyar dolar üzerindeki bir çalışmadır. Güçlü 230 Türk firmasıyla beraber Arap ülkelerine ve iş adamlarına tanıtım yapıyoruz. Daha iyi verim sağlamak için çaba harcıyoruz. 20 ülkenin üzerinden katılım var. Arap ülkelerinin dışında Türk ülkelerinden katılım var. Fuarda ikili görüşmeler yapıyor; önemli olan da bu görüşmelerin yapılmasıdır. Bu görüşmelerde alışverişler yapılmasını ve ortaklıkların kurulmasını sağlamaya çalışıyoruz. Türkiye’yi en iyi şekilde tanıtmak istiyoruz. Hem Türkiye’nin bu tanıtıma ihtiyacı var hem de Arap ülkelerinin bu tanıtıma ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

Turizmci hazır, tatilcileri bekliyor

Turizmci hazır, tatilcileri bekliyor

Turizmci Yavuz Torunoğullar, ”Turizmde 2020 için rezervasyon yok ama iptal eden, fikrini değiştiren insanlardan 2021 için çok büyük bir talep var” dedi.

Orka Hotels Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Torunoğulları, turizm sektörüne dair değerlendirmelerde bulundu.Torunoğulları, Turizmde 2020 için rezervasyon yok ama iptal eden, fikrini değiştiren insanlardan 2021 için çok büyük bir talep var. Özelikle İngiltere’de şu anda satışlar 2021 için şu anda olağanüstü” dedi.

Torunoğulları, Dalaman bölgesinin en büyük pazarı İngiltere’nin 15 Temmuz’dan önce açılmasını beklemediğini belirtti. Torunoğulları, ”15 Temmuz da en iyimser tahmin. Çünkü orada da devlet tarafından açıklanmış bir tarih yok. Dalaman’a gelen her iki yolcudan biri İngiliz. Fethiye ölçeğinde bakıldığında ise bu oran yüzde 66. Bu nedenle bizim burada birtakım kararlar alıp harekete geçebilmemiz için, İngiltere’deki gelişmeleri ve hamleleri görmemiz lazım” açıklamasında bulundu.

İngiltere’nin yanında bölgede son iki senedir gelişen bir Rusya pazarı olduğuna dikkat çeken Torunoğulları, ”İngiltere ile Rusya’yı üst üste koyduğunuzda, Dalaman Havalimanı’ndaki toplam operasyonun yaklaşık yüzde 65’ine denk geliyor. Haliyle bu iki ülkeden resmi bir açıklama ve faaliyet olmadan bizim gerçekçi bir plan yapmamız da çok ihtimal değil” dedi.

”İç pazarın sezona ne şekilde yansıyacağını kestiremiyoruz”
Ege’nin bu yıl iç pazardan daha fazla ziyaretçi alabileceği şeklindeki değerlendirmelere temkinli yaklaşan Torunoğulları, ”Türkiye’nin en iyi döneminde bile iç pazarın payı yüzde 15. Gerçekçi olalım. 40 milyon yabancı turist konaklattığımız dönemde iç pazarın en iyi olduğu dönemdeki rakamlar 5-6 milyon. Şimdi ortada ekonomik sorunlar var, pandemi sorunu var, sağlık sorunu var. Bunları da göz önünde bulundurursak, iç pazarın ne kadar aktif olacağını, sezona ne şekilde yansıyacağını kestiremiyoruz. Biz yerli pazarla ilgili kontratlarımızı 2019’un sonlarında yaptık. Ortada değişen ekonomik gerekçeler var, tedarik süreci var, birçok şeyin fiyatı zaten fazla arttı. Dolayısıyla şu anda hiçbir otelci hangi şartlarda neyi hangi dolulukla pazarlayacağını söyleyemez” ifadelerini kullandı.

Oteller açıldığında önlerinde temmuz, ağustos ve eylül ayları bulunduğunu söyleyen Torunoğulları, grup bünyesindeki otellerin elinde bulunan rezervasyonların yüzde 20 civarında olduğunu ve yapılmış rezervasyonlarda da sürekli iptaller geldiğini ifade etti. Torunoğulları, ”Yeni rezervasyon akışı ise son derece zayıf. Dolayısıyla otelleri yüzde 20 kapasiteyle açmayı planlamak zaten zararın 2’ye 3’e katlanması anlamına gelir. Buna bağlı olarak, 1.2 milyon yatağın bulunduğu ülkede 5-6 milyonluk iç pazara güvenmeyi açıkçası çok gerçekçi bulmuyorum” değerlendirmesini yaptı.

”Otelleri bir haftada açabilecek durumdayız”
Torunoğulları, sözlerine şöyle devam etti: ”Otellerin en büyük gider kalemi personel. Hükümetin açıkladığı ve 30 Haziran’a kadar devam edecek kısa çalışma ödeneği var. Bu nedenle birçok otel açılış planlamasını 1 Temmuz’a göre yapacaktır. Biz de bunu dikkate alarak 1 Temmuz tarihli bir hedef belirlemiştik. Ama diğer taraftan Fethiye merkezde bulunan butik otelimizi 15 Haziran’da açabilir miyiz diye bir hazırlığa giriştik. Diğer otellerimizde zaten kıştan bu yana bir hazırlık sürecimiz var. Bu nedenle İngiltere’deki, Rusya’daki tur operatörleri ”satışa açtık” dediği anda otelleri bir haftada aktif edebilecek konumdayız. Diğer yandan personel bekliyor. Kısa çalışma ödeneği süresi bittiğinde biz oteli açamazsak personel ne olacak? Bir sonraki yılın mart ayına kadar ciddi bir süre var. Bu anlamda ucu açık çok fazla belirsizlik var”.

”Aynı kategorideki tesislerin operasyonlarını birleştireceğiz”
Aynı kategoride olan tesislerin operasyonlarını birleştirme kararı aldıklarını ifade eden Torunoğulları, ”Ama tabii bu kötü senaryo. Operasyonlar başlarsa biz bütün otellerimizi açacağız. İngiltere ve Rusya ağustosa ve eylüle sarkarsa aynı kategorideki tesislerin operasyonlarını birleştirerek maliyetleri düşürme yoluna gideceğiz” dedi.

”Tur operatörleri mart ayında ön ödemelerle ilgili fren yaptı”
Tur operatörlerine dikkat çeken Torunoğulları, ”Tur operatörleri ile yaptığımız kontratlar gereği, ön ödemeler aylara göre planlanır. Şubatta ortaya çıkıp martta bizde de aktif hale gelen pandemi nedeniyle asıl yapmaları gereken ön ödemelerle ilgili fren yaptılar. Dolayısıyla biz, beklediğimiz ön ödemenin, Türkiye geneli için söylüyorum, yüzde 25-30’unu alabildik. O nedenle ön ödeme riskimiz bir önceki yıla kıyasla aslında daha az. Ama ortada pandemi şartları olunca bu bile fazla. Tur operatörlerinin de pandemi nedeniyle finansal planlamalarını yapabilmek ve faaliyetlerini devam ettirebilmek içi ön ödemelerle ilgili talepleri oldu. Ama şimdiye kadar tur operatörlerinin bize bu konuda zorlayıcı bir dil kullandıklarını ya da bizi zorladıklarını söylersem haksızlık etmiş olurum. Onlar bunu talep ettiler, biz de bu ödemelerin 2021 konaklamalarına mahsup edileceğini söyledik. Karşılıklı görüşmelerimiz devam ediyor. Ancak yaşanan pandemi başka bir sıkıntıyı ortaya çıkardı. Tur operatörlerinin pandemi kaynaklı sıkıntılarından dolayı 2021’de ön ödeme diye bir kavramın kalacağını düşünmüyorum. Peki böyle bir durumda biz 2021 yaz sezonuna nasıl hazırlanacağız? Böyle de bir soru işareti var” diye konuştu.

”Bütün kayıplar 2021 sezonuna binecek”
”Geçen yıl Thomas Cook’un iflasından dolayı çok ciddi zararlarımız oldu” diyen Torunoğulları, ”Hem kesilmiş faturalarımızı tahsis edemedik hem de ekim ayına kadar ciroyu kaybettik. Böyle bir yükümüz vardı zaten. Biz o kaybı 2019’da telafi edelim derken bu sefer pandemi çıktı. Dolayısıyla hem 2019’un kayıpları hem 2020’nin kayıpları hem de 2021’nin kış dönemi hazırlıkları 2021’in üstüne yük olacak. Bu nedenle ciddi bir ekonomik sıkıntı ile karşı karşıya olacağımız aşikar” açıklamasında bulundu.

”Tur operatörleri ön ödeme şartlarını yerine getirmezse ne olacak?”
Gelen rezervasyonların yüzde 90’ı 2021’e yönelik olduğuna vurgu yapan Torunoğulları, ”Peki tur operatörleri bu rezervasyonları hangi fiyatla kayda alıyorlar? Bizim 2020 için yaptığımız kontratlarla. Özelikle İngiltere’de şu anda satışlar 2021 için şu anda çok olağanüstü. Biz kontrat yenilemedik. Mevcut kontratlarda zaten ön ödeme şartları ve periyotları belli. Şimdi tur operatörü o ön ödeme şartlarını gerçekleştirmezse biz o rezervasyonu o fiyatta kabul etmeyeceğiz. Pandemi sonrasında üzerinde konuşmamız gereken bunun gibi çok sayıda konu var. Ama geçmişteki işbirliğimiz ve tecrübemizle bu konuları konuşarak aşacağımızı düşünüyorum. Bu arada şunun altını tekrar çizmek gerekir; 2020 için rezervasyon yok ama iptal eden, fikrini değiştiren insanlardan 2021 için çok büyük bir talep var” şeklinde konuştu.

”Dalaman bölgesi Thomas Cook iflasından 65 milyon pound zarar etti”
Grup olarak Thomas Cook’un iflasında 500 bin pound kayıp yaşadıklarını vurgulayan Torunoğulları, ”Buna eylül sonrası ciro kaybını ve 2021’e dönük rezervasyonları da eklediğinizde rakam 1.5 milyon poundu buluyor. Bizim Thomas Cookla, otellerin yatırımı ile ilgili uzun planlı bir sözleşmemiz vardı. Bu nedenle kaybımızın yüzde 80’ini yatırımdan kaynaklı hesabımıza mahsup ettik. Ticaret Odası bünyesinde o dönem bir değerlendirme yapmıştık. Belki bilgileri teyit etmek gerekir ama aldığım bilgiler Dalaman bölgesi Thomas Cook’un iflasından 65 milyon kaybetti ve bu miktarın yarısının Fethiye bölgesinde olduğu yönünde. Bu arada bir konuyu daha hatırlatmakta fayda var. Thomas Cook’un iflasından doğan zararla ilgili Bakanlık bir kredi açtığını açıklamıştı. Bunu bizzat bakan bey açıkladı. Bununla ilgili olarak tahsil edemediğimiz faturaları hem vergi dairesine hem de Bakanlığa kaydettirdik. Ama bugüne kadar biz bir liralık kredi kullanmadık, kullananı da duymadık. Mağdur olduk ve bu gerçeğin de bilinmesi gerekir. Bununla ilgili olarak, Thomas Cook’un iflasından kaynaklı bir kredi kullanıp kullanamayacağımızı bankalara da sorduğumuzda olumsuz yanıt aldık” ifadelerini kullandı.

”Fiyat indirimi talebiyle gelirlerse direkt reddederim”
Torunoğulları, sözlerini şöyle tamamladı: ”Tur operatörlerinin pandemi nedeniyle insanların alım gücünün düştüğünü belirterek fiyatlarda indirim isteyeceğini zannetmiyorum. Çünkü ortada bir maliyet artışı var. Dolayısıyla böyle bir taleple gelirlerse ben direkt reddederim. İşin bir değeri var. Bunun altında yaparsanız zaten kafadan zarar etmeyi kabul etmiş olursunuz”.

Tarım-GFE aylık yüzde 1,71 arttı

Tarım-GFE aylık yüzde 1,71 arttı

Tarımsal girdi fiyat endeksi, 2021 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 1,71 arttı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı Nisan ayı tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) verisini açıkladı. Buna göre, Tarım-GFE Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 1,71, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 6,55, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,15 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13,92 artış gösterdi.
Ana gruplar itibariyle bir önceki aya göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi yüzde 1,69, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksi yüzde 1,85 artış gösterdi. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi yüzde 21,89, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksi yüzde 23,72 artış gösterdi.

Yıllık en fazla artış yüzde 41,78 ile gübre ve toprak geliştiriciler alt grubunda oldu

Yıllık en fazla artış gösteren diğer alt gruplar ise yüzde 36,54 ile çiftlik binaları (ikamet amaçlı olmayanlar) ve yüzde 32,68 ile bina bakım masrafları oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren alt gruplar ise sırasıyla yüzde 5,85 ile tohum ve dikim materyali, yüzde 11,09 ile tarımsal ilaçlar ve yüzde 16,10 ile diğer mal ve hizmetler oldu.

Aylık en fazla artış yüzde 5,73 ile gübre ve toprak geliştiriciler alt grubunda oldu

Alt gruplar itibariyle, bir önceki aya göre en fazla artış gösteren diğer alt gruplar ise yüzde 4,29 ile makine bakım masrafları ve yüzde 4,19 ile çiftlik binaları (ikamet amaçlı olmayanlar) oldu. Buna karşılık, aylık en az artış gösteren alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 0,83 ile tarımsal ilaçlar ve yüzde 0,84 ile malzemeler oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 0,94 ile enerji ve yağlar oldu.
 

Sarımsakta stokçulara ekmek yok!

Sarımsakta stokçulara ekmek yok!

Komşu ülkelerde koronavirüs vakalarının ortaya çıkmasının ardından fırsatçılar artarken özellikle bağışıklık sistemini güçlendiren gıdalarla ilgili spekülasyonlar yapılmaya başladı. Bu gıdaların başında sarımsak geliyor.

Uzmanların ‘sık sık sarımsak tüketilmeli’ açıklamalarından sonra gözlerini bu ürüne diken fırsatçılar, bu defa umduğunu bulamayacak. Gazetemize konuşan Sarımsak Üreticileri Birliği Başkanı Abdullah Eligüzel “Şu anda sarımsağın kilogramı 45 lira civarında. Son bir aydır sadece 5 liralık bir değişim oldu. Koronavirüs sebebiyle bir fiyat artışı beklenmiyor” dedi. Maskede yaşanan stokçuluk faaliyetlerinin sarımsakta olamayacağına dikkat çeken Eligüzeloğlu “Sarımsakta sezon sonuna geldik. Bir ay sonra kimsenin elinde sarımsak kalmaz. Soğuk hava deposu imkânı olmadığından stokçuluk yapılamaz. Saklanılan yerde filizlenir. Kimsenin işine yaramaz. Bize şimdilik stokçuluk yapıldığına dair bir şikâyet gelmedi. Ürün de gayet yeterli” diye konuştu.
Fırsatçıların radarında olan sarımsakta mevcut duruma bakıldığında, toplamda 150 bin dekar alanda yıllık 140 bin ton üretim yapılıyor. Bu üretimin yaklaşık yüzde 25’i taze olarak tüketilirken, kişi başı tüketim 1,5-2 kilogram arasında değişiyor. Yine sarımsakta ihracat ve ithalat dengesi de incelendiğinde, üretim miktarına göre ihracat düşük seviyelerde seyrediyor. Son yıllarda ortalama 408 bin ton sarımsak ihracatı gerçekleştirilirken, elde edilen gelir 526 bin dolar oldu. Diğer yandan geçtiğimiz yılın ilk 8 ayında bin 500 ton da sarımsak ithal edildi.

Türkiye Gazetesi

PÜİS Genel Başkanı Okumuş’tan taban fiyat açıklaması

PÜİS Genel Başkanı Okumuş’tan taban fiyat açıklaması

Petrol Ürünleri İşverenleri Sendikası (PÜİS) Genel Başkanı İmran Okumuş, “Bizim için tüketici baş tacıdır, ekmek teknemizdir. Sektörün tamamına dolandırıcılıkla tüketiciyi yanıltıyor gibi söylemler bizi çok üzmüştür“ dedi.

PÜİS Genel Başkanı İmran Okumuş, sendikanın genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısında, Enerji Piyasası Düzenlenme Kurulunun (EPDK) tavan fiyat uygulamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Okumuş, “Bu karar 2005 yılından bu zamana alınan 4. karardır. Biz devletimizin çıkardığı kanunlara çok saygı duyan bir sendikayız. Bunu asla hiçbir zaman eleştirmedik, devletçi bir yanımız vardır. Bizim üzüntümüz, sektörün dolandırıcılıkla suçlanmasıdır. Bizi üzen bu sektörün tüketiciyi yanılttığı, mağdur ettiği ve dolandırdığı şekliyle açıklanmasıdır. Herkes çok iyi bilir ki akaryakıt sektöründe, akaryakıt fiyatlarının oluşumunda akaryakıt bayilerinin hiçbir dahili yoktur. Akaryakıt bayileri dağıtım şirketlerinin tavsiye fiyatlarına uyarak tüketiciye ürünlerini sattığı ürünü arz eder. Bizim için tüketici baş tacıdır, ekmek teknemizdir. Sektörün tamamına dolandırıcılıkla tüketiciyi yanıltıyor gibi söylemler bizi çok üzmüştür. Bu sektörün bunu hak etmediğini düşünüyorum. Kanunlara saygılıyız. Eğer ortada bir suç varsa, tüketici mağdur edilmiş ise kim dolandırıcılık yapmış ise bunun belirlenip cezanın ona verilmesini yıllardır savunuyoruz. 13 bin akaryakıt bayisinin dolandırıcılıkla itham edilmesi, tüketiciyi mağdur ediyor söylemi bu sektöre söylenmiş utandırıcı bir durumdur. Kabul etmiyor, kınıyoruz” dedi.

“Tasvip etmediğimiz söylemin düzeltilmesini istiyoruz”
Yaşanılan mağduriyetin giderilmesini talep ettiklerini belirten Okumuş, “Biz söylediğim gibi kanunlara saygılıyız ama hak aramayı da kavga etmeden, edep dilini kullanarak hep geçmişte olduğu gibi bugün de savunacağız. Buradan özellikle bir ricamız var, bir kamu görevlisinin söylemiyle hiçbir meslektaşımızın devlete küsmeyeceğini buradan söylemek isteriz. Bizim talebimiz şudur, sektörün bu onurunu kıran, sektörü üzen, tasvip etmediğimiz söylemin düzeltilmesini istiyoruz. Mazlumlara ve mağdurlara sahip çıktığını bildiğimiz Cumhurbaşkanımızdan bu mağduriyetin ortadan kaldırılmasını rica ediyor ve yapılan uygulamanın kaldırılması talimatı vermesini istiyoruz. 6 yıldır ısrarla söylediğimiz devletin hazinesi soyuluyor, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği çalınıyor diye her platformda bunu dile getiriyoruz” ifadelerine yer verdi.

“Tavan fiyata değil, taban fiyata ihtiyacı vardır”
Sektörün taban fiyat uygulamasına ihtiyacı olduğunu söyleyen Okumuş, “Özellikle Enerji Piyasası Kuruluna anlattık. Bugün sektörün tavan fiyata değil, taban fiyata ihtiyacı vardır. Taban fiyat uygulamasını mutlaka gündeme getirip, bu sektörün eskiden olduğu gibi meslek onurunun getirilmesi için talepte bulunduk. Bizler taban fiyat uygulaması bekliyor ve bunu Cumhurbaşkanımızdan rica ediyoruz. Müşterinin, tüketicinin tercih hakkı var. Kanunen akaryakıt istasyonları sattığı ürünün fiyatını panoda göstermek zorundadır. Müşteri nerede uygun buluyorsa oradan alıyor. Fatura satan, otomasyon ile oynayan, kasayı sıfırlayan, sektöre ve ülkemize zarar verenlerin hala ticarete devam etmesine bir anlam veremiyoruz. Onlarla mücadele yerine işini düzgün, dürüst yapan iş insanlarının dolandırıcılıkla suçlanması bizi üzmüştür” dedi.

Ali Nargüner – Ömer Faruk Karataş – İbrahim Berat Yılmaz

Süt ve süt ürünleri üretimi verileri açıklandı

Süt ve süt ürünleri üretimi verileri açıklandı

Ticari süt işletmelerince Eylül ayında 772 bin 552 ton inek sütü toplandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2020 Eylül dönemi süt ve süt ürünleri üretimi verilerini açıkladı. Buna göre, Ticari süt işletmelerince Eylül ayında 772 bin 552 ton inek sütü toplandı. Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre toplanan inek sütü miktarı yüzde 5,7 arttı, Ocak-Eylül döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4 arttı.

Eylül ayında ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü yağ oranı ortalama yüzde 3,5, protein oranı ise ortalama yüzde 3,2 olarak tespit edildi.

Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ticari süt işletmeleri tarafından yapılan içme sütü üretimi yüzde 14,2 artarak 128 bin 957 ton olarak gerçekleşti. Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre içme sütü üretimi yüzde 12,1 artarak 1 milyon 200 bin 860 ton olarak gerçekleşti.

Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ticari süt işletmeleri tarafından yapılan yoğurt üretimi yüzde 8,8 artarak 110 bin 346 ton, Ocak-Eylül döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,9 azalarak 843 bin 535 ton olarak gerçekleşti.

Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, tam yağlı süt tozu üretimi yüzde 29,6, yağsız süt tozu yüzde 25,1, kaymak üretimi yüzde 19,2, inek peyniri üretimi yüzde 16,2 artarken, tereyağı üretimi yüzde 2,1, ayran üretimi yüzde 10,4, diğer peynirler (koyun, keçi, manda ve karışık sütlerden elde edilen peynir çeşitleri) yüzde 18,6 azalmıştır.

Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre tam yağlı süt tozu yüzde 12,9, inek peyniri yüzde 10,3, tereyağı üretimi yüzde 6,9, kaymak üretimi yüzde 5,4, yağsız süt tozu yüzde 4,7 artarken, diğer peynirler (koyun, keçi, manda ve karışık sütlerden elde edilen peynir çeşitleri) yüzde 7,1 ve ayran üretimi yüzde 13,6 azalmıştır.