BDDK’dan tüketici kredilerine ilişkin sınırlamalarda değişiklik

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nca (BDDK) kredi işlemlerine ilişkin yönetmelikte yapılan değişiklikle, kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçların finansmanı amacıyla doğrudan ilgili kurum veya kuruluşun hesabına ödeme yapılmak şartıyla kullandırılan kredilerin vadesi 48 ayı aşabilecek.

BDDK’nın Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Konut, taşıt ve tüketici kredilerine ilişkin sınırlamaların yer aldığı bölümde yapılan değişiklik kapsamında, tüketici kredilerinin vadesinin 48 ayı aşabileceği durumlara “kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçların finansmanı amacıyla doğrudan ilgili kurum veya kuruluşun hesabına ödeme yapılmak şartıyla kullandırılan krediler” dahil edildi.

Değişiklik sonrasında ilgili madde yönetmelikte şu şekilde belirlendi:

“Konut edinmeleri ve konut tadilatı kapsamında konutun mal veya hizmet alımı amacıyla tüketicilere kullandırılan krediler, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, diğer gayrimenkul alımı amaçlı krediler, eğitim ve öğrenim ücretinin finansmanı amacıyla kullandırılacak krediler ve kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçların finansmanı amacıyla doğrudan ilgili kurum veya kuruluşun hesabına ödeme yapılmak şartıyla kullandırılan krediler ile bu kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler hariç olmak üzere, tüketici kredilerinin vadesi kırk sekiz ayı aşamaz.”

Konut, taşıt ve tüketici kredilerine ilişkin sınırlamalara ilişkin bölüm, ilk kez 31 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Söz konusu maddede 27 Eylül 2016’da değişikliğe gidilerek, vadelerde düzenleme yapılmıştı.

Özel okul teşviklerinde üçüncü taksit ödemesi yapıldı

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), eğitim öğretimde devlet desteği kapsamında verilen teşvikin üçüncü taksiti olan toplam 361 milyon 100 bin 832 lira, okullara ödenmek üzere il ve ilçe saymanlıklarına gönderildi.

AA muhabirinin MEB yetkililerinden aldığı bilgiye göre, MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünce, 2017-2018 eğitim öğretim yılında, özel okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve temel liselerde okuyan öğrenciler için bu yıl toplam 1 milyar 208 milyon 98 bin 802 lira ödeme yapıldı.

Eğitim öğretimde devlet desteği kapsamında yapılan ödemelerin üçüncü taksidi olan 361 milyon 100 bin 832 lira, öğrenciler adına okullara ödenmek üzere il ve ilçe saymanlıklarına yollandı.

Bu yılki özel okul destek ödemeleri, bu ay yapılan üçüncü taksit ödemesinin ardından tamamlanmış oldu.

Öğrenciler adına 2018 Haziran ayı ödemeleri ile birlikte eğitim ve öğretim desteği uygulamasının başladığı 2014-2015 eğitim ve öğretim yılından itibaren toplam 4 milyar 67 milyon 802 bin 58 lira ödeme yapıldı.

Meslek lisesi öğrencilerinin de eğitim ve öğretim desteği ödemesi yapıldı

Ayrıca, Haziran 2018 itibarıyla 68 özel mesleki ve teknik Anadolu lisesinde, organize sanayi bölgeleri (OSB) içinde 20, OSB dışında 26 alanda 68 okulda okuyan 38 bin 750 öğrenci adına 64 milyon 170 bin 99 lira ödenek gönderildi. Bu yıl OSB’lerin içinde ve dışında okuyacak öğrenciler adına 216 milyon 934 bin 637 lira eğitim öğretim desteği gerçekleştirildi.

Bu ödemelerle, özel mesleki ve teknik eğitim okullarına 2012-2013 öğretim yılından itibaren verilen destek tutarı 486 milyon 968 bin 291 liraya ulaştı.

 

Ev sahipleri dikkat! Son 1 hafta

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde, günlük veya kısa süreli kiralanan konut ve tüm iş yerleri kiralamalarında ise, tutara bakılmaksızın kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracılığıyla gerçekleştirmesi zorunlu. Zorunluluklara uymayanlara kesilecek ceza ise, işleme konu tutarın yüzde 5’idir” dedi.

“Götürü gider yerine gerçek gider”

Götürü gider yöntemini seçen mükelleflerin, 3 bin 900 TL’lik istisna sonrasında bu seneden itibaren hasılatın ancak yüzde 15’ini düşebildiklerini belirten Özelmacıklı, “Artık gerçek gider yöntemi birçok mükellef açısından daha avantajlı hale geldi. Örneğin, evini kiraya verip kira ödeyenler, kiraya verilen gayrimenkul için yaptığınız onarım, bakım ve sigorta giderleri, gerçek giderde düşülebiliyor. Bu yıl 900 TL’yi geçen ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar ve gene konu konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün, iktisap yılından itibaren 5 yıl süre ile iktisap bedelinin yüzde 5’i düşülebiliyor. Belirli oranlarda, sahış sigorta primleri, eğitim ve sağlık harcamaları, bazı bağış ve yardımlar, sponsorluk harcamaları gibi birçok düşürülebilir kalem var” diye konuştu.

“Hazır beyan sistemi büyük kolaylık”

Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerinin, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak internet ortamında mükelleflerin onayına sunulduğu sistem olan Hazır Beyan Sistemi ile işlemlerin kolaylaştığını dile getiren Özelmacıklı, “Kira geliri elde eden mükellefler, kimlik bilgilerini girip özel güvenlik sorularını cevaplayarak ya da e-devlet üzerinden sisteme giriş yapabiliyorlar. Sistem üzerinden onaylanan kira geliri beyanına ilişkin ödemeler ise anlaşmalı bankalardan hatta kredi kartı ile veya tüm vergi dairelerinden yapılabiliyor” şeklinde konuştu.

“Emsal kira bedeline dikkat”

Özelmacıklı, “Mal sahibi gayrimenkulünü bedelsiz olarak ancak koruması amacı ile başkasının ikametine bırakabiliyor ya da annesi, babası, kardeşleri ve çocuklarına kullandırabiliyor. Bunun dışında konutunu bedelsiz olarak bir tanıdığa ya da farklı bir akrabaya verilmesi durumunda da vergi doğuyor. Emsal Kira bedeli olarak eğer bir özel kira takdiri yapılmamış ise, emlak vergi değerinin (belediyede kayıtlı değer) yüzde 5’inin emsal kira bedeli olarak dikkate alınıyor. Örneğin belediye emlak vergi değeri 350 bin TL gözüken bir taşınmazı arkadaşınızın kullanımına bıraktığınızda, bu değerin yüzde 5’i olan 17 bin 500 TL’yi kira geliri olarak beyan etmeniz gerekiyor” dedi.

Emine Erdoğan: Çocuk işlenmeyi bekleyen cevherdir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Çocuk tacizine tevessül eden her mahluk, en lanetli kelimelerle lanetlenmeli, en ağır hukuki cezaları almalıdır. Böylesine aşağılık bir mevzuyu konuşmak, ülkemiz, dünyamız adına utancın en büyüğüdür. Bugün gerek dünyada, gerekse ülkemizde bu sorunları temelinden çözecek etkin politikalar üretmeliyiz. Bu konu tüm toplumun ortak çabasıyla çözülebilir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanlığı ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) iş birliğiyle Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Deklarasyonu imzalandı. İmza töreninde konuşan Emine Erdoğan, 2018 yılının Türkiye’de ’Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı’ ilan edildiğini belirterek, “Allah’ın bize emanet olarak verdiği çocuklar bir iş gücü değildir, beşeri sermaye hiç değildir. Çocuk işlenmeyi bekleyen bir cevherdir, tertemiz bembeyaz bir sayfadır. Çocuğun yeri ne sokak, ne tarla, ne fabrikadır, çocuğun yeri okuldur. Çocuğun eline ne boya sandığı ne kağıt mendil ne tartı yakışır. Çocuğun eline en çok kalem, defter, kitap yakışır. Küçücük yaşta tarlada, sokakta çalışmak zorunda kalan çocuklar tüm toplumu ilgilendiren bir ayıptır” ifadelerini kullandı.
“Çocuklarla ilgili sorunları eğitimle çözebileceğimizi düşünüyorum” diyen Erdoğan, “2003 yılında bu nedenle ‘Haydi Kızlar Okula’ dedik. Çünkü erken yaşta evliliğin, çocuk işçiliğinin panzehiri okuldur, eğitimdir. Çok şükür ki güzel sonuçlar elde ettik. Binlerce kızımız eğitim aldı, meslek sahibi oldu. Çocuk mücevherini nasıl işlersek ona göre bir mücevher çıkar ortaya” şeklinde konuştu.

Emine Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek’in “Çocuk” şiirinden bir bölüm de okudu.

“Çocuk tacizine tevessül eden her mahluk, en lanetli kelimelerle lanetlenmeli, en ağır hukuki cezaları almalıdır”
Çocuk istismarı konusuna da değinen Erdoğan, “Çocuk istismarı insanlığın yüz karası, toplumların en büyük ayıbıdır, dehşetli felaketlerin davetçisi bir konudur. Çocuk tacizine tevessül eden her mahluk, en lanetli kelimelerle lanetlenmeli, en ağır hukuki cezaları almalıdır. Böylesine aşağılık bir mevzuyu konuşmak, ülkemiz, dünyamız adına utancın en büyüğüdür. Nazım Hikmet ne kadar öz biçimde ifade etmiş, ‘Çınarı yıkmak için baltayı köküne vururlar’ diye. ‘Onlar umudun temeli, onlar köküdür memleketin, dallara yürüyen su bu kökte saklıdır.’ Çocuklarını koruyamayan, tacizin konusu haline getiren toplumlar insanları yaşatacak damarları tıkar, kurutur. İnsanlık onurunu yerle yeksan eder. Bugün gerek dünyada, gerekse ülkemizde bu sorunları temelinden çözecek etkin politikalar üretmeliyiz. Hükümetimiz bu konuda kararlı bir adım atarak bir komisyon kurdu ve inşallah aktif çalışmalara başladı. Fakat şunu unutmayalım; bu konu tüm toplumun ortak çabasıyla çözülebilir. Çocukların istismarını kurumsal haline getiren tüm sebepler iyi tespit edilmeli, çözüme hepimiz ortak olmalıyız. Çözüme faydası olmayanlar sorunun tarafı olurlar. Bu mesele aklı ve vicdanı olan her ferdin meselesidir. Çocukların güvende olmadığı bir toplum asla güvende değildir. Güvenin çatısı ise aile ve okuldur” açıklamasında bulundu.

“Bakanlıklarımızın bu ortak işbirliği, ülkemizdeki çocuk işçilik oranını yüzde 2’nin altına düşürmek amaçlıdır”
Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Tüm sorunlarımızdan sivrisinekleri öldürmekten çok bataklığı kurutmak için çabalamalıyız. Mevsimlik tarım işçiliği, mültecilik gibi çocukları eğitimden mahrum bırakan sorunları temelinden çözmek durumundayız. Suriye savaşının tetiklediği insani kriz ne yazık ki çocuk işçiliği oranını daha da arttırmıştır. Önce bataklığı kurutmalı, eğitim imkanları ve kalitesini daha da artırmalıyız. Mevsimlik tarım işlerinde çocukların çalışmasının çözümü, aileleri bilinçlendirmek ve eğitime ulaşım imkanını artırmaktır. İnşallah bakanlıklarımızın bu ortak işbirliği, ülkemizdeki çocuk işçilik oranını yüzde 2’nin altına düşürmek amaçlıdır. 1994 yılındaki yüzde 15’lik oranı, 2000’li yıllarda yüzde 5’lere düşüren bir siyasi irade inanıyorum ki bunu da başaracak, hatta sıfırlayacaktır.”

“Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık” diyen Erdoğan, “Bu bilinçle çocuklarımızı ilgilendiren tüm sorunları çözmek boynumuzun borcudur. 2018 yılının çocuk işçiliği ile mücadele yılı ilan edilmesi noktasında gösterdikleri duyarlılık nedeniyle başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız olmak üzere tüm bakanlıklarımıza teşekkür ediyorum. Seferberlik sonucunun parlaklığı, geleceğimizin de parlaklığıdır” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından TZOB, TİSK, TESK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ, TOBB, ILO Türkiye, Kalkınma, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor, İçişleri, Aile Sosyal Politikalar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarının katılımıyla Emine Erdoğan’ın himayesinde Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Deklarasyonu imzalandı.

Vali yardımcısının eşine kafa atıp burnunu kırdı

Olay bugün Muratpaşa ilçesi Dumlupınar Bulvarı üzerinde bulunan Özel İdare lojmanları girişinde meydana geldi. İddiaya göre, güvenlik görevlisi A.Ş., lojmanların yanındaki Antalya İl Jandarma Komutanlığında işi olduğu gerekçesiyle otomobilini Vali Yardımcısı Canan Hançer Baştürk’ün otomobilinin önüne bıraktı. Bu sırada misafirleri Elman İbrahim ile otomobillerinin yanına gelen vali yardımcısının eşi Cumhur Baştürk, A.Ş.’den aracını çekmesini istedi. Baştürk’ün ikazına rağmen jandarmaya gideceğini belirten A.Ş., ikazların devam etmesi üzerine sinirlenerek Baştürk’e saldırıp kafa attı. Daha önce burnundan ameliyat olduğu öğrenilen Baştürk, kanlar içerisinde yere yığılırken kavgayı ayırmaya çalışan Baştürk’ün misafiri Elman İbrahim’in sol kaşı açıldı.

Kavganın ardından ihbar üzerine olay yerine çok sayıda polis sevk edildi. Yerde yatan Baştürk ve misafiri, çağrılan ambulansla Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldü. Tedaviye alınan Baştürk’ün kırılan burnunun alçıya alındığı belirtilirken, misafirinin ise kaşına 12 dikiş atıldığı öğrenildi.

Olaydan sonra kaçan şahıs asayiş şube ekipleri tarafından kısa sürede yakalandı. Sorgusu devam eden A.Ş.’nin işlemlerinin tamamlanmasının ardından yarın adliyeye sevk edileceği öğrenildi.

Mustafa Destici seçim ittifakının oy oranını açıkladı

Destici,  “Benim tahminim; AK Parti, MHP ve BBP seçim ittifakı önümüzdeki seçimlerde çok  rahatlıkla yüzde 55 ila yüzde 60 arasındaki bir oyla seçimden galip çıkacak ve  Türkiye tamamıyla yeni sistemle yönetilmeye başlanacak.” dedi. Destici, kentteki programı kapsamında Akbez Mevkisi’ndeki bir  restoranda, partisinin Hatay il teşkilatı üyeleriyle bir araya geldi.

Destici, burada AA muhabirine yaptığı açıklamada, 16 Nisan’daki  referandum kararıyla sistemin değiştiğini, Türkiye’nin 1980 darbe anayasasından  ve bunun ürünü olan sistemden kurtulduğunu söyledi. Yeni sistemin hayata geçmeye başladığını ve ilgili uyum yasaları  sürecinin işlediğini ifade eden Destici, bunu önemsedikleri için yaptıkları  çalışmaları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve siyasi partilerle  paylaştıklarını belirtti.

Destici, siyasi partiler yasasının ve seçim kanunun  demokratikleştirilmesi gerektiğini dile getirerek, “Meclise sunulan, bunun önemli  ayaklarından birisi. Önümüzdeki aylarda bu siyasi partiler yasası ve seçim  kanunuyla ilgili yeni teklifler de gelecek. Yerel seçimler önce yapılacağı için  bu yeni yapılan değişiklik onu kapsıyor. İttifak meselesi de bununla netleşti.  Paketle ittifakın nasıl ve hangi şartlarda yapılacağı belirtildi.” ifadesini  kullandı.

“Müthiş bir memnuniyet var”

Öncekinin darbeci ve statükoyu savunan bir yasa olduğunu anlatan  Destici, önceki yasada ittifakla ilgili yasal altyapı olmadığını bildirdi. Destici, AK Parti, MHP ve BBP’nin ortaya koyduğu irade beyanının çok  önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Hangi şekilde olursa olsun bu ittifak inşallah sağlanacaktır. Yeni  sistem bu ittifakın başarısına bağlıdır. Başarılı olacaktır. Benim tahminim; AK  Parti, MHP ve BBP seçim ittifakı önümüzdeki seçimlerde çok rahatlıkla yüzde 55  ila yüzde 60 arasındaki bir oyla seçimden galip çıkacak ve Türkiye tamamıyla yeni  sistemle yönetilmeye başlanacak. Hem yönetimde istikrar sağlanacak hem de  Mecliste temsilde adalet daha güçlü bir şekilde yerine gelecek. Vatandaşlarımızla  konuşuyoruz, sokakta esnafımızla görüştük. İnanılmaz bir memnuniyet var. ‘Bunu  sonuna kadar götürün başkanım.’ diyorlar. Müthiş bir memnuniyet var. Verdiğimiz  kararın ne kadar doğru olduğunu, durduğumuz yerin ne kadar olduğunu da buradan  görüyoruz.”

“İdam cezasının getirilmesi lazım”

Destici, yıllardır çocuk istismarlarının Türkiye’de herkesin yüreğini  yaktığını aktardı. Çocuk istismarlarının önlenmesine ilişkin tedbirlerin alınması  gerektiğini anlatan Destici, şöyle devam etti:

 “Daha önce de BBP olarak bununla ilgili çok acil tedbirler alınmasını,  cezaların ağırlaştırılmasını, mutlaka ama mutlaka idam cezasının bu suçlar için  getirilmesini dile getirmiştik. Referandum yaptık, halkın yüzde 98’i buna ‘evet’  diyor. Mutlaka bu idam cezasının getirilmesi lazım.” şeklinde konuştu. Destici, bunun tek başına da çözüm olmadığını, eğitim başta olmak  üzere yasal düzenlemelerin de yapılması gerektiğini belirtti.

 Destici, şöyle konuştu:”Tedbirler, Avrupai tedbirlerle sınırlı kalmamalı. Çünkü biz  farklıyız. Onların kültürüyle bizim kültürümüz farklı. Elbette ki iyi olanı,  doğru olanı alırız ama biz kendi kültürümüze göre, Türk milletinin kültürüne,  yapısına, Türk İslam kültürüne uygun tedbirler almak zorundayız.  Dolayısıyla da  bunları bir an önce uygulamaya sokmak zorundayız. Bu suçu işleyen hain de mutlaka  ama mutlaka cezasını idamla ödemesi lazım.”

Milyonlarca insan için çok ciddi tehdit! Türkiye’yi de ilgilendiriyor

FAO’nun yayınladığı rapora göre Avrupa, Afrika ve Asya’da ilerleme gösteren buğday pası hastalığı bir milyondan fazla insanın gıda ve geçim kaynağını tehdit ediyor. Rüzgarla taşınan buğday pası sporları uzun mesafelere hızla yayılabiliyor ve bu durum işlenmemiş veya hassas buğday çeşitlerinde yüzde 100’e kadar ürün kaybına yol açıyor.

Buğday pası bulaştığı bitkilerde hastalık; sararmış yapraklar, siyah saplar ve büzüşüp kuruyan taneler ile kendini gösteriyor. Hastalık birçok ülkede ciddi bir sorun ve özellikle küçük çiftlik sahiplerini etkiliyor

FAO’DAN BUĞDAY HASTALIKLARIYLA İLGİLİ YENİ KİTAP

FAO buğday hastalıklarıyla ilgili 25 yıllık bilimsel araştırmaları özetleyen, bitkilerin korunması ve ıslahı konusunda bilim insanlarına önemli bulgular sağlayan ve çiftçilere, büyük emtia üreticilerine ve bitki koruma uzmanlarına pratik değerler sunan Rusça yeni bir kitap yayınladı.

FAO Tarım Yetkilisi Hafiz Muminjanov, Dirençli buğday çeşitlerinin geliştirilmesi ve bunların çiftçilere teşvik edilmesi zararın sınırlanması ve saldırgan paslar ve diğer hastalıklarla mücadele için kilit rolde. Yeni kitap buğday hastalıklarının doğasını daha iyi anlamak ve verimliliğin sürdürülebilir şekilde arttırılmasında entegre bir yaklaşım uygulanması için hem bilim insanları hem de çiftçiler için değerli bilgiler sağlıyor diye konuştu.

Muminjanov, hastalıkların izlenmesi ve gözetimi, sıcak noktalar üzerindeki ticari ve çiftçi buğday çeşitlerinin taranması ve yapay aşı kullanımı kayıpları önlemek için önemli adımlar diye etkiledi. FAO Tarım Yetkilisi saldırgan buğday pası ırklarının bölgesel gıda ve beslenme güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirterek hastalığın sürekli gözetiminin ve programlı yönetiminin çok önemli olduğunu söyledi.

365 sayfalık kitabın yazarı Murat Koyshibayev, Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi ve Uluslararası Kurak Alanlarda Tarımsal Araştırma Merkezi için 25 yıldan fazla süre çalıştı. Koyshibayev FAOnun Orta Asya ve Kuzey Kazakistan’daki buğday bitki sağlığı araştırmalarını yapmak üzere düzenlediği birçok programa da katıldı.

FAO, Borlaug Küresel Pas Girişimi üyesi olarak buğday pas hastalıklarını izleme ve yönetme çabalarını destekliyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü yetkililerin ve çiftçilerin eğitiminde, kurumlar ve paydaşlar arasındaki bağlantıları güçlendirmede ve araştırmacılar, yayım organizasyonları ve çiftçiler arasındaki bağlantıları attırmada önemli bir rol oynamaktadır. FAO gerekli durumlarda acil müdahalelerde de yardımcı oluyor.

FAO buğday hastalıklarıyla mücadelede etkilenen ülkelerdeki pas uzmanlarının ortaya çıkan buğday pası ırklarını tespit etme ve bunlarla etkin bir şekilde mücadele etmeleri için yeteneklerini geliştirmeleri amacıyla teknik destek ve eğitim sağlıyor. Ayrıca örgüt yeni araştırmalar için pas örneklerinin toplanması ve anketlerin yürütülmesi için bir forum da sunuyor.