Kadınlar erkeklerden daha sık idrar kaçırıyor!

Kadınlar erkeklerden daha sık idrar kaçırıyor

Türkiye’de idrar kaçırma konusunda son yıllarda önemli araştırmalara imza atılıyor. Hastalığın bu anlamda kadın ve erkeklerdeki yaş ve demografik bilgileri ortaya çıkmaya başladı. Yıllar geçtikçe idrar kaçırma sorununun toplumda arttığını belirten Kontinans Derneği Başkanı Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Oktay Demirkesen, hastalıkla ilgili önemli istatistik bilgiler verdi:

“İdrar kaçırma toplumda sık görülen bir durumdur. Öncelikli olarak belirtilmeli ki, idrar kaçırma kadınları daha çok etkilemektedir. Literatürde erkeklere göre en az 2 misli daha fazla görüldüğü belirtilen idrar kaçırma, Türkiye’nin batısında yapılan bir çalışmada, kadınlarda erkeklere nazaran yaklaşık 4 kat daha sık olarak saptanmıştır. Bu nedenle, idrar kaçırmadan bahsedilince akla ilk önce kadınlar gelmektedir.

2017’de yapılan araştırmalara göre Türkiye’de kadınların idrar kaçırma oranı %42,7

Türkiye’nin farklı bölgelerinde yapılan ve kadınlarda idrar kaçırmayı araştıran çalışmalarda idrar kaçırma oranları %23 ila %46 arasında değişmektedir. Nitekim 2017 yılı Ekim ayı başında yapılan 5. İşlevsel Üroloji ve Kadın Ürolojisi Kongresi’nde sunulan bir çalışmada, 12 farklı bölgedeki 16 ilde, 25-65 yaş arası kadınlarda idrar kaçırma oranları araştırılmıştır.

1179 hastanın sorgulandığı bu çalışmaya göre idrar kaçırma oranı %42,7 olarak saptanmıştır. Bu grubun %40’ı stres tipi yani eforla idrar kaçırma tariflemiş, %25,6’sı ise tuvalete yetişemeden idrar kaçırdığını belirtmiştir. Yine bu çalışmaya göre günlük hayatı belirgin düzeyde etkileyecek orta derece ve çok miktarda idrar kaçırdığını ifade edenlerin oranı ise %8,5’tir. Hasta seçimleri ve değişik coğrafi bölgeler bazı farklılıklara yol açsa da idrar kaçırma oranları dünyanın farklı ülkelerinde de yaklaşık olarak bu düzeylerdedir.

Kadın ve erkeklerde yaş ve cinsiyet açısından ise her iki cinste de idrar kaçırma oranları yaşla artar. Kadınlarda 40-60 yaş arası stres tipi idrar kaçırma sıklığında artış nedeniyle oranda hafif bir sıçrama söz konusudur ve daha sonra giderek artan bir seyir izler.

Erkeklerde ise idrar kaçırma kadınlardaki kadar ayrıntılı araştırılmamıştır. Erkeklerde erişkin dönemde çok nadir olan görülen idrar kaçırma, ileri yaşlarda sürekli bir artış gösterir. 75 yaş üstünde ise her iki cinste de yaklaşık olarak oranlar birbirine eşittir.

Tedavi olma isteği eğitim seviyesine göre değişiyor

İdrar kaçırma sorunu hakkında araştırılan konulardan biri de idrar kaçırmanın sosyo-ekonomik düzey ilişkisidir.

Sosyo-ekonomik düzey gebelik sayısı, vücut kitle indeksi, şeker hastalığı, depresyon, sigara ve menopoz zamanı gibi idrar kaçırmanın birçok risk faktörü ile ilişkilidir.

Sosyo-ekonomik düzey yükseldikçe idrar kaçırmayı ifade etme ve tedavi isteme oranı da artmaktadır. Ancak idrar kaçırma ve sosyo-ekonomik düzey arasında görülme sıklığı ve hastalarda yarattığı rahatsızlık hissi konusunda net yorumlarda bulunmak mümkün değildir. Ancak sadece eğitim durumu olarak ele alırsak, yaptığımız bir çalışmada üroloji ve kadın doğum polikliniklerine idrar kaçırma dışında yakınmalarla başvuran hastalarda eğitim düzeyi arttıkça idrar kaçırma oranının anlamlı olarak azaldığı, ancak tedavi olma isteğinin eğitim seviyesi ile değişmediği belirlenmiştir.” dedi.
 

 

Regl ağrısı nasıl azaltılır?

Regl dönemini kimi kadın sancısız ve rahat atlatırken kimisi de kasık, sırt ve göğüs ağrısı çekerek bu durumu atlatıyor. Regli döneminde hareketsiz kalmak, sağlıksız beslenmek ve kendinizi aşırı yormak ağrılarınızın artmasına sebep olur. Ağrılarınızı nasıl azaltabileceğinizi paylaşıyoruz.

Hareket edin

Regl döneminde hareketlerinizi kısıtlamak yerine olabildiğince hareket etmeniz, şişliklerinizin inmesine ve kramplarınızın geçmesine destek olacaktır. Yoga gibi egzersizler kalçaları açma ve gerginliği azaltmada yardımcı olur.
 
Yoga yapmasanız bile, mutlu ve sağlıklı bir dönem geçirmek için yapacağınız her egzersiz size iyi gelecektir, baş ağrılarınızı hafifletebilir, ruhsal durumunuzu artırabilir ve kaygıları azaltabilir. 

Sağlıklı beslenin

İlaç içmekten kaçının. Vücudunuzun ilaca değil vitamin, mineral ve life ihtiyacı var. Hafif pişmiş yeşillikler ve sebzeler tüketin. Elinizin altında sağlıklı karbonhidrat bulundurun. Yediklerinize dikkat etmeniz ağrılarınızın azalmasına yardımcı olacak.

Kendinizi eğitin

Vücudunuzun hakkında öğrenecek çok şey var. Döngünüz, hormonel dalgalanmalara ve yaşam tarzınıza olan etkisi hakkında bilgi edinin. Araştırmalara göre, insanların kendine doğru yolculuk yapması mükemmel bir şeydir. Kendinizi tanırsanız bedeninizi görme ve işleme biçiminiz tamamen yenilenecektir.

Kendinize zaman ayırın

Kitap okumak, meditasyon yapmak, uyumak veya sosyal medyadan alışveriş yapmak… Evet, kendinizi nasıl rahat hissedecekseniz öyle davranın. Arkadaşlarınızla dışarı çıkmak istemiyorsanız kendinizi zorunda hissetmek yerine yalnız kalın, bu size daha iyi gelecektir.

Vücudunuzu rahatlatın

Duş almak bu dönemlerinizde sizi rahatlatacak en önemli şeylerden biri. Ilık su kramplarınızı yatıştırarak, cildinizi rahatlatacaktır. Bu dönemde çok fazla çikolata isteği duyuyorsanız vücudunuz magnezyum isteyebilir. Duşunuz sırasında epsom tuzları kullanarak vücudunuzun magnezyum ihtiyacını karşılayabilirsiniz.

Kendinizi şımartın

Canınız çikolata istiyorsa, çikolata yiyin! Küçük davranışlara bulunmak bu döneminizde önemlidir, vücudunuzun zihinsel dengesi ve mutluluğunuzu arttırır. Vücudunuzu hak ettiği sevgiden ve hoşgörülerden mahrum bırakmayın. Regl sürecinizde dinlenmek ve yenilenmek için kendinize zaman verin. Vücudunuza teşekkür edin.
 

Adet dönemi hakkında hayatınızı değiştirecek bilgiler

Her 10 kadından birinde bu hastalık görülüyor

Ekonomiyi, iş hayatını ve gündelik yaşamı olumsuz etkileyen ve “çağın hastalığı” olarak tanımlanan fibromiyalji dünya nüfusunun yüzde 3-6 sını etkileyecek kadar yaygın bir sorun. Ancak hastalık tek bir şikayetten ziyade, yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, yorgunluk, bitkinlik, halsizlik, uyku düzensizlikleri, depresif ataklar ve bazen de spastik kolit denilen birçok problemin eşlik ettiği genel bir sendrom olarak tanımlanıyor. 

Amerika’da yapılan istatistiklere göre, fibromiyalji iş gücü kaybına yol açtığı için, maliyeti en yüksek hastalıklar sıralamasında, kalp hastalıklarının ardından ikinci sırada bulunuyor. Fizik Tedavi Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ferda Özdemir, sorunun giderek yaygınlaşmasına karşın, fibromiyalji teşhisinin konulması çok da kolay olmadığını hatırlatıyor. Her üç hastadan yalnızca biri doğru tanı alarak tedaviye başlıyor. Ancak birçok sistemi etkilemesi nedeniyle, tedavide de sabır, kararlılığın yanı sıra multidisipliner yaklaşımı da zorunlu kılıyor. 

Titiz ve hassas yapılıysanız dikkat!

Fibromiyalji sendromunun neden geliştiği tam olarak bilinemiyor. Yapılan araştırmalarda; uyku bozukluğu, ağrı algılama bozukluğu, santral sinir sisteminde nörotransmitter denilen maddelerin dengesizliği, sinir sistemi ve hormonal sistem bozukluğu, kas ve kas işlevlerinin bozukluğu, sempatik sistemin aşırı çalışması gibi birçok sorunun etken olabileceği düşünülüyor. Ancak bu sendromu yaşayan kişilerin bazı ortak karakteristik özellikleri bulunuyor. Prof. Dr. Ferda Özdemir, “Hassas yapılı, her şeyden çabuk etkilenen, kendilerinden beklentileri yüksek olan, mükemmeliyetçi, çok titiz ve duygu durumları çok çabuk değişen kişilerin hastalığıdır. Bu kişilerin stresli zamanlarında ağrılarının artma ihtimali de çok yüksektir” diyor. 

Fibromiyalji tedavisindeki yeni yaklaşımlar

Fizik Tedavi Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ferda Özdemir, fibromiyaljiyi kontrol altına almak için tedavinin olmazsa olmazlarını anlatıyor…

1- Hem hasta hem de yakınlarının eğitimi

Kronik hastalıkların tümünde olduğu gibi fibromiyalji tedavisinin merkezinde de hastanın kendisi yer alıyor. Bu nedenle etkili sonuçlara ulaşabilmek için öncelikle hastanın ve yakınlarının bilgilendirilmesi ve eğitimi gerekiyor. Son yıllarda yurt dışında ve ülkemizde hasta ve çevresinin eğitimi amacıyla teorik ve egzersiz uygulamalarını kapsayan “Fibromiyalji Okulu” adıyla anılan eğitim programları tedavi başarısının daha da kalıcı sonuçlara ulaşmasına yardımcı oluyor. 

2- Yeni geliştirilen ajanlarla etkin ilaç tedavisi

Fibromiyalji sendromunda ilaç tedavisinde; genellikle kas gevşeticiler, ağrı kesiciler, antidepresanlar, uyku düzenleyici ilaçlar, mineral ve antioksidan vitaminler uygulanıyor. Prof. Dr. Ferda Özdemir, son yıllarda gabapentin türevlerinin yer aldığı ilaçlardan da etkin sonuçlar alınabildiğini hatırlatıyor. Ayrıca birçok ilacın fibromiyalji tedavisinde denendiği bazılarının başarılı olduğu biliniyor. 

3- Fizik tedavi uygulamaları

Hastalığın tedavisinde fizik tedavi uygulamalarının önemli bir yeri bulunuyor. Sıcak paketler, derin ısıtıcılar ve ağrı kesici özelliği olan elektriksel akımlar ile olumlu sonuçlar alınabiliyor. Prof. Dr. Ferda Özdemir, bunun yanı sıra fizik tedavinin rutin uygulamaları arasına henüz girmemiş manyetik alan ve kriyoterapi gibi yöntemlerin de fibromiyalji sendromunda oldukça etkin sonuçlar verdiğini hatırlatıyor. 

4- Doğru ve düzenli egzersiz

Egzersiz, hem tedavinin, hem de korunmanın olmazsa olmaz unsurlarından biri olarak gösteriliyor. Egzersiz yapılmadığı takdirde hastalar diğer tedavilerden sınırlı yarar görüyor. Gevşeme ve germe egzersizleri, eklem hareket açıklığı egzersizleri, pilates, yürüyüş, yüzme ve bisiklete binme tercih edilebilecek alternatifler arasında yer alıyor. Egzersiz programlarının hastaya göre ayarlanması da son derece önem taşıyor. Ayrıca, etkili sonuçlar alınabilmesi için haftada üç kez uygulamak gerekiyor. 

5- Suyun iyileştirici gücü

Fibromiyalji sendromunda kaplıca tedavisi, gerek ortamın değiştirilmesi gerekse suyun sıcaklık, mineral içeriği ve radyoaktivite gibi özellikleri sayesinde olumlu yarar sağlıyor. Suyla yapılan girdap banyoları, tazyikli duşlar bu katkıyı daha da kuvvetlendiriyor. Kaplıcalardan olumlu etki alınması için 21 seans sürdürülmesi öneriliyor.

6- Güneşsiz olmaz!

Gerek sunduğu sıcaklık, gerekse ultraviyole etkisi ile güneşlenme birçok hastada uzun süren rahatlama sağlıyor. Bu nedenle hastaların ağrılarında, güneşlenme ve yüzme fırsatını buldukları yaz aylarında kış aylarına göre önemli düzelmeler görülüyor. Sadece yaz aylarında değil, kış güneşi fırsatlarını da değerlendirmek önem taşıyor. 

Seks sonrası kanama olması normal mi?

Kadınların yaklaşık %9’u hayatlarının belli bir döneminde cinsel ilişkiden sonra ertesi gün adı verilen cinsel ilişkiden sonra hamile kalmayı önleyici hap kullanırlar. Bu hap vajinada kanama yapabilir. Kanama yaşadığınız zaman vajinanızın dinlenmesi için birkaç gün verin kendinize ve mutlaka bir doktora görünün. Cinsel ilişkiden sonra kanama yapan her şeyi haberimizin içerisinde bulabilirsiniz.

İlk cinsel birleşmede görülen kanama

İlk kez cinsel birliktelik yaşadığınızda kanamanızın olması normaldir. Bu kanama kızlık zarının yırtılmasıyla olur. Kızlık zarı vajina içerisinde ince bir doku parçası olarak yer alır. Kızlık zarının yırtılmasıyla olan kanama hafif veya orta derecede olabilir. Kızlık zarı ilk cinsel ilişkide yırtılacak diye bir durum yoktur. Kişiden kişiye farklılık gösterebileceği gibi doğum esnasında da yırtılabilir. Kızlık zarı kişileri regl olmadan önce enfeksiyonlardan korur. Kişi regl olduktan sonra kızlık zarının hiçbir koruyuculuğu kalmaz. Kızlık zarı bisikletten düşmek gibi nedenlerle yırtılmaz sadece cinsel birleşme ile yırtılır.

Kanamanın tehlikeli olduğunu nasıl anlarız?

Cinsel ilişki sırasında gelen kanın birçok sebebi olabilir. Kanın gelebileceği birçok kaynak vardır. Kanama hymende, rahim girişinde veya vajina duvarlarında meydana gelebilir. Bu kanamanın sebebini kendi başınıza anlamanız mümkün değildir. Kanamanın şiddeti ne olursa olsun vajinal semptomlardan kaynaklı ve tehlikeli olabilir. Kanama eğer birkaç saatten fazla sürüyor ve büyük parçalar halinde oluyorsa ped takma ihtiyacı hissediyorsanız, cinsel ilişkiden sonra kanamanız durmuyorsa hemen jinekologunuza görünmekte fayda var. Ama çoğu kadındaki kanamanın sebebi cinsel ilişki sırasında vajina duvarında oluşan yırtılma ve çiziklerden kaynaklı olur.

Jinekologa ne zaman gitmek gerekir?

Kanamanız hemen geçse bile, ağrı ya da acı hissettirmese bile jinekologunuzu görmenizde fayda var. Cinsel ilişki sırasındaki kanama her zaman cinsel ilişki kaynaklı olmayabilir. Bu kanamanın sebebi farklı hastalıklar olabilir. Bu hastalıklar HPV, AIDS, yumurtalık kisti, vajinal polipler ve en önemlisi rahim ağzı kanseri olabilir. Bu sebeple kanama önemsiz gözükse bile jinekologa gözükmek gerekir. 6 ayda bir kontrole giderek sağlığınızı koruyabilirsiniz. Doktorunuz size bir takım testler uygulayarak kanamanın sebebini söyleyecek ve tedavi için gerekli yolu çizecektir.

Kanamayı nasıl durdurabilirsiniz?

Eşinizle gün içerisinde sıklıkla cinsel ilişkiye giriyorsanız vajinanızda kuruluk problemi yaşayabilirsiniz ve bu vajina duvarında kanamalara sebep olabilir. Bu kanama zorluktan kaynaklık olabilir, kanamayı önlemek için kayganlaştırıcı kullanabilirsiniz. 
 

Her 10 kadından birinde bu hastalık görülüyor

Genital bölgede kaşıntı neden olur?

Ganital bölgede kaşıntı meydana gelmesi oldukça sinir bozucu ve rahatsız edici vbir durumdur. Genital bölgede meydana gelen ani kaşıntılar kişinin sosyal hayatında da büyük sıkıntılara neden olabilmektedir. Bu nedenlerden dolayı genital kaşınıtının neden olduğu araştırılmalı sonrasında ise muhakkak bir uzmana danışılarak tedavi yöntemi belirlenmelidir. 

Vajinal temizliğe dikkat!

Gental bölgede kaşıntı neden olur?

Genital bölgede kaşıntının meydana gelmesinde bir çok etken mevcuttur. Bu etkernlerden en önemlileri mantar hastalıklarıdır. Ancak genital bölgede meydana gelen kaşıntının mantar hastalığı dışında da bir çok sebebi bulunabilmektedir.

Genital bölgede meydana gelejn kaşıntının nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1- Cinsel yolla bulaşan hastalıklar 

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, genital siğiller vs. genital bölgede ciddi bir kaşınmanın oluşmasına neden olabilir.  Genital bölgede kaşıntıya neden olan hastalıklar genellikle, trikomonas, gonore gibi hastalıklardır.

2- Genital bölgede meydana gelen mantar enfeksiyonları 

Genital bölgede genellikle candida mantarı oluşmaktadır. Her 4 kadından 3’ü yaşamı boyunca bir kez mantar enfeksiyonu geçirir. 

Genital bölgede mantar meydana gelmesinin en önemli nedenleri;

– Temizliğe ve hijyene önem vermemek
– Cinsel ilişki
–  Kullanılan antibiyotikler
–  Gebelik gibi etkenler genital bölgede kaşıntıya neden olabilmektedir.
Menopoz: Östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak vajina duvarlarında incelme ve kuruma olur. Bu da hassasiyeti artırarak kaşıntıya sebep olabilir.

Vajina bölgesinde ganital kaşıntıyla meydana gelen mantar ne gibi belirtilerle kendini göstermektedir?

1- Sarı ve koyu kıvamlı akıntı
2- Genital bölgede meydana gelen kaşıntı, yanma ve şişlik hissi
3- pelvik bölgesinde meydana gelen kramp ve ağrı hissi

 Genital bölgede kaşıntıyla meydana gelen vajinal mantar nasıl önlenir?

• Sürekli dar pantolon ve dar tayt giymemek gerekiyor,
•Sentetik veya naylon değil pamuklu iç çamaşırları tercih edilmeli,
• Vajina dış ve içine parfümlü krem, şampuan ve pudra değmemesi gerekiyor,
• İç çamalşır, mayo ve pedlerin uzun süre ıslak kalmaması gerekiyor.

Bazı mantar çeşitleri cinsel yolla hem size hem de partnerinize bulaşabilir.
Her ikinizde de kaşıntı, yanma ve akıntı gibi belirtiler varsa mutlaka doktora birlikte gitmeli ve tedaviyi birlikte uygulamalısınız. Birinizin yapması mantarın mevcudiyetini korur ve bulaşmaya devam eder.

Genital bölgede kaşıntıyla meydana gelen vajinal mantar nasıl tedavi edilir?

Eğer vajinal mantar ile karşı karşıya olduğunuzu düşündürecek belirtiler varsa öncelikle doğru teşhis için mutlaka doktora gitmelisiniz. Daha önce vajinal mantar hastalığı ile karşılaşmış ve tedavi olmuşsanız bu konuda tecrübeniz var demektir. Doktorunuzun size daha önce önerdiği krem ve tedavi yöntemleri ile bir an önce bu rahatsızlıktan kurtulabilirsiniz.

Vajinal mantar tedavisi süresince dikkat etmeniz gereken en önemli nokta cinsel ilişkiye girmemektir. Cinsel ilişkiye girmeniz tedavi sürecini uzatacağı gibi bulaşıcı da olabileceğinden partnerinizde de bazı sorunlar ortaya çıkmasına sebep olabilir.

Tedavi süresince  titreme, kramp, ateş gibi şikayetler baş göstermeye başlarsa vakit kaybetmeden doktorunuza görünün. Çünkü bu başka bir mantar türü daha türüyor olabilir.
 

Adet sancılarına iyi gelecek yöntemler

Kadınların çoğu, her ay adet dönemlerinde yaşayacakları şiddetli kramplar, sıcak basmaları, değişen ruh halleri dolayısıyla endişe duyar. Bu durumlara neden olan hormonal değişikliklerdir. Adet dönemi sancılarını yoğun yaşayan kadınlar, bu durumdan dolayı stres altına girerler.

Peki adet dönemi karşılaşılan bu sıkıntılara iyi gelecek bir yol yok mu diye soranlara, iyi bir haberimiz var: sağlıklı bir yaşam tarzı ve buna ek bir takım yağlar; vitamin ve mineral takviyeleriyle adet döneminde yaşadığınız yoğun ağrı ve stresi kontrol altına alabilirsiniz. İşte adet dönemi sancılarına iyi gelecek o çareler… 
 

Kalsiyum

Yatmadan önce 1200 mg Kalsiyum alımı, hormonlarınızın dengelemesini sağlayarak, geceleri huzurlu bir uyku uyumanıza yardımcı olur. Kalsiyum minerali, kemikleri güçlendirmenin yanı sıra, baş ağrısına, ani duygu değişikliklerine ve kas kramplarına iyi gelir. 
 

Magnezyum

800 mg Magnezyum dozu, PMS ağrılarınızı hafifletmeye yardımcı olabilir. Magnezyum eksikliği ağrılara ve kramplara sebep olur. Magnezyum kas aktivitelerini kontrol etmek için kalsiyum ile birlikte çalışır. Bu yüzden sinirlerin yatışması ve adet sancılarının hafiflemesi için bu iki mineral alımına dikkat edilmelidir. 
 

B6 vitamini

B6 vitamini herkes için hayati önem taşır, ancak maalesef, hem kadınlarda hem de erkeklerde B6 vitamini eksikliğine sıkça rastlanır. 
Adet döngünüz başlamadan hemen önce 50 ila 100 mg dozunda B6 vitamini almak, PSM döneminde oluşan sinirlilik, depresyon gibi ruhsal durumları kontrol altına almanızı kolaylaştıracaktır. 
 

Çuha çiçeği yağı

Bir ay boyunca her gün, 500-1000 mg çuha çiçeği yağı tüketmek,  hormonlarınızın dengelenmesi konusunda mucizeler yaratabilir. Çuha çiçeği yağı, göğüs hassasiyetini, şişkinliği ve sinirliliği azaltmaya yardımcı olan çok önemli yağ asitleri içerir. 
 

Lavanta 

Lavanta’nın çok yönlü ve hızlı sonuç veren sağlık açısından yararları vardır. Lavanta yağının teneffüs edilmesi zihin ve bedenin rahatlamasını sağlar. Böylece, geceleri rahatça uykuya dalmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca, lavanta yağını, adet döngüsünün neden olduğu ağrıyı hafifletmek için sıcak su banyonuza da ekleyebilirsiniz. 
 

Ylang-ylang yağı

Ylang-ylang yağının yoğun aroması zihni sakinleştirir ve gün içerisinde gergin tuttuğumuz bedenimizin rahatlamasını sağlar. Bu yağ, ayrıca, sedatif  ve kan basıncını düşürücü etkilere sahiptir. Kadınlar, genelde, ylang-ylang yağını cinsel arzularını arttırmak ve adet döngüsünün neden olduğu sancıları hafifletmek için kullanıyor. 
 

Kekik 

Kekik, içeriği sayesinde, projesteron seviyelerinin dengelenmesine yardımcı olan önemli yağlardan biridir. Projesteron, döllenmiş yumurtayla olası implantasyon için rahim duvarını hazırlayan, adet döngüsünde önemli rol oynayan bir hormondur. Dengelenmiş projesteron hormonları, adet ağrılarını hafifletir, stres seviyesini azaltır, uykusuzluk ve kilo alımı problemlerini elimine eder. Ancak östrojen baskınlığı gibi durumlarda, bir doktora danışılarak tüketilmesi önerilir.
 

 

PembeNar Özel

Adet döneminizi rahat bir şekilde geçirmeniz için doğal yöntemler

Adet döneminizde yaşadığınız stres, şişkinlik, ağrı ve sürekli tatlı yeme isteğinizin önüne geçebilecek doğal besinler mevcuttur. Sürekli ilaç tüketmektense doğal besin tüketimini tercih etmek daha yararlı olacaktır. Bu besinleri tüketme zamanınız ise hem adet döneminden önce hem de adet dönemi içerisindeyken olmalıdır.

Kiraz

Adet döneminden 10 gün önce yemeniz gereken en önemli meyve kirazdır. Adet dönemine kadar her gün 15 adet kiraz yemek, göbek ve göğüs şişkinliğini azaltır ve ruh hali değişikliklerinin de önüne geçmiş olur.

Yulaf ezmesi

Yulaf ezmesinin en önemli faydası, adet dönemindeki tatlı isteğini kesmektir. Yulaf ezmesi, özellikle şekerin kana karışmasını daha uzun süreye yaydığı için tatlı yeme isteğini kesen bir besindir. Yulaf ezmesine alternatif olarak çavdar ekmeği, meyveler ve makarna da tatlı isteğinizi bastırabilir.

Muz

Adet dönemindeki şişliği azaltmak için muz tüketmek oldukça yararlı olacaktır. Muzun yanı sıra şişliğin önüne geçmek için tüketilebilecek diğer besinler patates, brokoli, soğan ve domatestir. Kadınlar genellikle adet dönemlerinde öncelikle ağrılardan, hemen sonrasında ise şişliklerden şikayetçi olmaktadır. Bu sebeple şişkinlik gibi önemli bir sorunu bu besinlerle ortadan kaldırabilirsiniz.

Tarçın

Sakinleştirici ve rahatlatıcı özelliği nedeniyle adet döneminde yatmadan önce tarçın çayı tüketebilirsiniz. Tarçın, bal ve sıcak su ile hazırlayabileceğiniz bu karışım sayesindeadet dönemindeki stresle başa çıkabilirsiniz.

Adet dönemi hakkında hayatınızı değiştirecek bilgiler

Avokado

Ani değişen ruh hallerinin dengelenmesi için avokadotüketebilirsiniz. Avokado, serotonin içerdiğinden dolayı ruh halinizi dengeleyecek ve motivasyonunuzu arttıracaktır. 

Diğer tavsiyeler

Adet döneminde sizi daha iyi hissettirecek çözümlerden biri de bitki çayı tüketmektir. Özellikle bu çayların sıcak tüketilmesi önerilmektedir. Sıcak su torbasını karın bölgenize tutarak, o bölgenin sıcak kalmasını sağlayabilir ve böylece rahatlayabilirsiniz. Buna ek olarak karnınıza dairesel hareketlerle masaj yapabilirsiniz. Adet dönemi sırasında vücudunuzu fazla yormamak ve vakit buldukça dinlenmek de bu dönemi kolay atlatmanızı sağlayacaktır.

 

Menopoz öncesinde ve menopozda neler yaşanır?

Kadın hayatının neredeyse üçte birini kaplayan menopoz bir kadın için sadece adetten kesilme değil, aynı zamanda bedensel, sosyal ve psikolojik değişikliklerin de bir arada görüldüğü bir dönem. Bu dönemde kadını bekleyen değişiklikler ve yapılması gerekenler hakkında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Filiz Candan Topuz şu bilgileri verdi: “Menopoz kadının üreme yeteneğini kaybetmesidir. Ülkemizde 46–47 yaşlarında görülmeye başlanan menopozda, endokrin sistemin yaşlanması ve doğal olarak sistemik bir yaşlanma söz konusudur. Bir yıl adet görmeyen kadın menopozda kabul edilir. Bu süreçte yumurtalıklar östrojen üretmediği için yumurtlama ve gebelik mümkün değildir.“

Menopozun doğal sürecine hazırlık

Topuz, kadınların menopoza girme süreci hakkında şunları kaydetti:

•    Adet süreniz kısalıyorsa (28 günde bir adet görüyorsanız, 24–25 günde bir adet görmeye başladıysanız),
•    Ateş basması, terleme, çarpıntı, gece uyuyamama şikeyetleriniz varsa, ki bu şikayetler 1–3 yıl yıl içinde yavaş yavaş kaybolur,
•    Genital bölgenizdeki kıllanma azaldıysa,
•    Cinsel isteğinizde azalma varsa,
•    Orgazm güçlüğü yaşıyorsanız,
•    Cinsel ilişki sırasında acı ve kuruluk hissi yaşıyorsanız,
•    Pelvik organlarınız esnekliğini yitirmiş ve sarkmalar başladıysa,
•    İdrar kaçırma şikayetleriniz başladıysa (60 yaş üzeri kadınların %29‘unun idrar kaçırdığı ve bunların da %70‘inin şikayetinin menopozla başladığı saptanmıştır),
•    Kemik yoğunluğu azalıyorsa menopoza girmiş olabilirsiniz.

Menopoz hayatına alışmak
 

Menopozla başlayan yeni hayata alışmak için ise Topuz şu tavsiyelerde bulundu:

•    Bu süreci en rahat şekilde geçirmek için yıllık jinekolojik kontrollerinizi ihmal etmeyin. Şikayetleriniz ve bireysel farklılıklarınız göz önüne alınarak hekim kontrolünde östrojen tedavisini görebilirsiniz.
•    Rahim ağzı kanseri için smear testinizi yaptırın. Smear testi ve ultrasonografik muayene ile rahim zarı ve yumurtalık kanserlerinin erken yakalanması sağlanabilir.
•    Menopozla birlikte kalp damar hastalıklarında artış görüldüğü için kardiyolojik muayeneden geçin.
•    Osteoporoz açısından gerekli tetkik ve tedavilerinizi yaptırın. Kalça kırığı ve omurgada çökme kırıkları daha kolay oluşur.
•    Kadınlarda en sık görülen kanser türü meme kanseridir. Meme kanserlerinin üçte ikisi 50 yaş üstünde görülür. Bu nedenle menopoz dönemindeki kadınlar meme kanseri açısından taramadan geçirilmelidir.
•    Menopozda bazen depresyon ile seyreden bir süreç de yaşanabileceği için sosyal ve psikolojik destek alın. 
 

Vulva ağrısı neden olur, nasıl geçer?

Vulva kadında dış genital bölgeye (vajinanın etrafındaki dokuya) verilen isimdir. Bu hassas bölgedeki ağrı ve hassasiyet oldukça rahatsız edici bir durumdur ve çoğu kadın hayatının bir döneminde bunu deneyimlemiştir. Peki vulva ağrısı neden olur?

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, 20-40 yaş arasındaki kadınları yakından ilgilendiren vulva ağrısının çeşitleri, sebepleri ve tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi:

VULVA AĞRISI TİPLERİ

Yaygın tip: Kendiliğinden başlar ve aylarca sürebilir.
Lokalize tip: Ağrı belli bir alandadır ve genellikle adetten önce belirgin hale gelir.
Vestibul ağrısı: Ağrı tam vajina girişinde hissedilir.
Siklik tip: Ağrının başlangıcı ve bitişi adet döngüsüyle alakalıdır. Genelde adet öncesi şiddetlenir.

SEBEPLERİ NELERDİR?

Vulva ağrısı iyi anlaşılan bir durum değildir. Bulaşıcı ya da seks yoluyla yayılan bir durum da değildir. Kanser belirtisi hiç değildir. Araştırmacılar aşağıda yer alan bazı durumlar ile bağlantılı olduğunu belirtmişlerdir.

Tekrarlayan mantar enfeksiyonları: Sık geçirilen mantar enfeksiyonları, vulva bölgesinde sinir hassasiyetine ve sinir liflerinde artışa neden olur. Bu da vulva ağrısıyla sonuçlanır.
Fiziksel ya da seksüel travma: Vulvadaki sinir uçları doğum sırasında, cinsel istismarda ve yeterli ıslaklık olmadan yapılan sekste hasar görebilir. Bisiklet ya da at binmek gibi aktiviteler bu bölgede basınca neden olabilir ve sinir hasarına neden olabilir.
Kronik ağrı durumu: Vulva ağrısı yaşayan kadınların çoğu, fibromiyalji ve irritabl barsak sendromu gibi inflamatuar hastalıklara sahiptir. Yani vulva ağrısı bu genel inflamasyonla ilgili olabilir.
Allerji: Sabunlar, jeller ve deodorantlar alerjik durumlara neden olabilir. Bu da ağrı, irritasyon ve enfeksiyona yol açar.
Hormon tedavisi: Bazı çalışmalar hormon tedavisi alan kadınlarda vulva ağrısının daha sık olduğunu belirtmektedir ama bunun tam tersini öne süren çalışmalar da sıktır.

VULVA AĞRISI İÇİN NE ZAMAN YARDIM İSTENMELİ?

Doktorunuzla bu konuda açık olarak konuşun. Vulva ağrısı, yaşam tarzınızı ve ilişkinizi etkileyebilir. Doktorunuz sebepleri araştıracaktır.

Vaginal enfeksiyon, ağrılı seks ve vajinal kuruluk sorgulanması gereken konulardır. Gerekirse bazı testler yapılabilir.

NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Enfeksiyon ya da alerjik bir durum varsa kolayca çözüm bulunur. Eğer sebep bulunamazsa rahatsızlığınızı giderecek önlemler alınmalıdır. Bu önlemler;

Direkt cilde sürülen ve ağrıyı gideren kremler,
Düşük doz antidepresanlar,
Pelvik kasları kuvvetlendirmeye yarayan sensörlerle tedavi,
Kas spazmlarını giderici masajlar,
Davranışsal tedaviler olabilir.
Bu tedaviler sonuç vermezse, nadiren vajina giriş kısmına cerrahi olarak müdahale yapmak gerekebilir. Buradaki rahatsız edici doku çıkartılır.
Maalesef etkin tedavi henüz yoktur.

RAHATLAMANIZI KOLAYLAŞTIRACAK KÜÇÜK ÖNLEMLER

Yüzde 100 koton çamaşır giyin. İç çamaşırıyla uyumayın.
Dar çamaşır giymeyin.
Temizlik için sadece su kullanın. Sabun, şampuan ve parfümlü ürünlerden uzak durun.
Tampon ve günlük pedlerden uzak durun.
Vajinal kuruluk varsa, seks yapmadan önce kayganlaştırıcı kullanın.
İdrar sonrası vulvayı mutlaka nazikçe kurulayın. Temizliği önden arkaya doğru yapın.
Vulva çok hassas ve ağrılıysa soğuk jel pedleri kullanın.
 

Sağlık ve mutluluk için kegel egzersizleri

Kegel egzersizi nedir?

Kısaca pelvik kaslarını güçlendirmek olarak tanımlanan kegel egzersizi, üretra mesane, vajina, penis ve rahmin daha iyi çalışmasını sağlar. Pelvisteki kasların belli bir sayı ve aralıkta kasıp ve gevşetilmesidir.

Yaş ilerledikçe pelvik taban kaslarını zayıflatan birçok neden vardır. Geçirilen ameliyatlar, kabızlık, kilo alıp verme ve yaşlanma kasların zayıflamasına neden olarak gösterilirken, söz konusu kadınlar olduğunda bu nedenlere doğum ve hamilelik de eklenir.

Kegel egzersizinin faydaları

Kegel egzersizi yaygın olarak cinsel hayatta sağladığı faydalarla bilinir. Fakat cinsel yaşamda sağladığı faydanın yanı sıra bunun dışında pek çok yararı vardır. 

Kegel egzersizleri vajinal kasları çalıştırıp güçlendirir ve kasların rahatlamasına yardımcı olur. Kadınların orgazm olmasını kolaylaştırır. Aynı zamanda kadınlarda doğumu kolaylaştırır. Gebelik boyunca yapılan egzersizler mesane, vajina ve kalça kaslarını güçlendirir. Sağlamlaşan pelvik kasları doğum sırasında meydana gelen kasılmaları azaltır; doğum süresini kısaltır. Doğum öncesinin ve doğum sonrasının daha ağrısız geçmesini sağlar.

Kegel egzersizleri aynı zamanda kadınların vücutlarını menapoza hazırlamasıyla bilinir. Çünkü, menapoz döneminde azalmaya başlayan östrojen miktarı pelvik taban kaslarını zayıflatmaya başlar. Bu egzersiz sayesinde vajinanın sıkılığı korunmuş olur.

Erkeklerde ise prostat ve erken boşalma gibi sorunların önüne geçilmesine yardımcı olur. Penise giden kan akışını hızlandırarak daha uzun süreli ereksiyon sağlar ve ilişkiden alınan hazzı arttırır. Prostatın neden olduğu sorunları azaltır. Hem erkeklerde hem de kadınlarda idrar kaçırma sorununu ortadan kaldırır.

Kegel egzersizi nasıl yapılır?

Her yaştan insanın yapabildiği kegel egzersizleri, yalnızca doğru şekilde yapıldığında güzel sonuçlar verecektir.
Peki, pelvik kasları nasıl bulunur? Bunun için kadın ve erkeklerde uygulanan bir yöntem vardır. İdrar yaparken idrarı birkaç kez tutup bırakabilirler. Böylece kasların yerini hissetmiş olurlar. Kaslar tanındıktan sonra sıkıp gevşetme hareketleri ile egzersiz kolay bir şekilde uygulanır. 

Vajinanızı mutlu etmenin 10 yolu

Kadınlar için daha faklı yöntemler kullanılabilir. Vajinal kaslarınızın yerine hâkim olmak için parmağınızdan yardım alabilirsiniz. Parmağınız içerdeyken idrar örneğinde olduğu gibi sıkma gevşetme hareketi ile kasların yerini hissedebilirsiniz.