Son dakika… BDDK başkanı müjdeyi verdi! Bankalar keseyi açıyor!

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, tüketicilere konut edinmeleri amacıyla kullandırılacak kredilerde kredi tutarının teminat olarak alınan konutun değerine oranının yüzde 80’ini aşamayacağının hükme bağlandığını anımsatarak, “Ülkemizde enerji verimliliği yüksek konut sayısının artırılmasına katkı sağlanabilmesi amacıyla yeni bir değişiklik yaptık. Söz konusu bu oranı enerji kimlik belgesi bulunan, enerji performansı ‘A’ sınıfı olan konutlar için yüzde 90, ‘B’ sınıfı olan konutlar için yüzde 85’e çıkartıyoruz. Söz konusu değişiklik en kısa sürede yürürlüğe girecektir.” dedi. 

Akben, Türkiye’nin Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu’nun (UMREK), Uluslararası Maden Rezervleri Raporlama Standartları Komisyonu (CRIRSCO) üyeliği tanıtım toplantısında konuştu.

Finansal sistemin ekonomik gelişme üzerindeki vazgeçilmez katkısı gibi doğal kaynakların da ülkeler tarafından ortaya çıkartılması ve verimli bir şekilde kullanılmasının önem arz ettiğini aktaran Akben, şunları kaydetti:

“Bu kapsamda düzenleyici ve denetleyici kuruluş olan kurumumuz finansal sektörün yaklaşık yüzde 87’sine denk gelen ve stratejik öneme sahip olan bankacılık sektörünün yerel ve uluslararası düzeyde güven duyulan yapısını koruması ve daha da geliştirilmesi için azami gayret göstermektedir. Bankacılık sektörünün kullandırdığı krediler 2,4 trilyon TL’ye erişmiştir. Bu tutardan enerji sektörü yaklaşık 150 milyar TL, madencilik sektörü yaklaşık 30 milyar TL pay almaktadır. Bu sektörler banka dışı finansal kurumlarımızın da yaklaşık 130 milyar nakdi kredi portföyünün yüzde 5’ini oluşturmaktadır.”

Akben, bankacılık sektörünün mevduat ve katılım fonlarının 2 trilyon TL’ye yaklaştığını dile getirerek, aynı dönemde sektörün toplam aktif büyüklüğünün 3,5 trilyona yükseldiğini ve sermaye yeterliliğinin ise yüzde 16 olduğunu söyledi.

Yüzde 2,8 olan takibe dönüşmüş alacakların, aktif kalitesinin ne denli güçlü olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Akben, bunun aynı zamanda sektörün gelecekte yaşanabilecek şoklara karşı gücünü ortaya koyduğunu anlattı.

“Enerji verimliliği yüksek konut sayısının artırılmasına katkı sağlanabilecek”

BDDK Başkanı Akben, bankaların madencilik sektörüne kullandırdığı kredilerin sektörün toplam kredilerine oranı yüzde 1,2 olduğuna işaret ederek, “Bu elbetteki çok önemli bir seviye olarak görünmüyor. Sayın Bakanımızın (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak) milli ve yerli enerji konusundaki çalışmalarını takdir ve şevkle izliyoruz. Kendilerine bu konuda çok teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.

Bankaların madencilik sektörüne kullandırdıkları kredileri genellikle proje finansmanı ve işletme sermayesi kredilerinin oluşturduğuna dikkati çeken Akben, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar bankaların kredilendirme konusunda özellikle madenin büyüklüğü, niteliği ve benzeri hususları açıklayacak teknik danışman raporlarının eksikliği ile karşılaştıklarını gözlemlemekteydik. Kredilendirilecek rezervin ne olduğu, kalitesi, ne kadar süreyle işlenebileceği analizi büyük önem arz etmekteydi.

Bu noktada doğru ve güvenilir verileri yansıtan teknik raporların, hazırlanmasının uzun vadede bankalardan sağlanacak finansmanın artması yönünde teşvik edeceğini görüyoruz. Güvenilir rezerv tahminine dayanarak hazırlanacak finansal raporlar bankaların madencilik sektörüne kullandıracakları krediler bakımından çok daha güvenilir ve öngörülebilir bir risk analizi yapmasına imkan tanıyacaktır. Bu durum ülkemizdeki madenlerin daha verimli şekilde işletilerek ekonomiye kazandırılmasını da sağlayacaktır.”

Akben, UMREK tarafından yetkilendirilecek kişiler tarafından rapor hazırlanmasıyla madencilik sektörünün daha şeffaf bir görünüm arz etmesi ve maliyetlerinin azaltılarak sektörün daha rekabetçi bir yapıya kavuşturulmasının mümkün olabileceğini belirterek, şunları ifade etti:

“Kurumumuz aynı zamanda milli madenler ve enerji kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması hususunda da çalışmalara destek vermeye devam edecektir. Bu çalışmaların teşvik edilmesi için muhtelif düzenlemeler de yapılmaktadır. Bu çerçevede mevcut düzenlemede tüketicilere konut edinmeleri amacıyla kullandırılacak kredilerde kredi tutarının teminat olarak alınan konutun değerine oranının yüzde 80’ini aşamayacağı hükme bağlanmıştı.

Ülkemizde enerji verimliliği yüksek konut sayısının artırılmasına katkı sağlanabilmesi amacıyla yeni bir değişiklik yaptık. Söz konusu bu oranı enerji kimlik belgesi bulunan, enerji performansı ‘A’ sınıfı olan konutlar için yüzde 90, ‘B’ sınıfı olan konutlar için yüzde 85’e çıkartıyoruz. Söz konusu değişiklik en kısa sürede yürürlüğe girecektir.”

Antalya’yı ziyaret eden Rus turist sayısında rekor

Rusya Tur Operatörleri Birliği’nden (ATOR) yapılan açıklamada, bu  yılın ocak-mayıs döneminde 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 47’lik artışla 1  milyondan fazla turistin Antalya’yı ziyaret ettiği belirtildi.

Türkiye’deki Rus turizm sektörü açısından söz konusu miktarın rekor  seviye olduğuna işaret edilen açıklamada, sadece mayısta toplam 740 bin Rus  turistin Antalya’yı ziyaret ettiği bildirildi.

Rusların ardından Antalya’yı en çok 600 bin kişiyle en çok Almanların  ziyaret ettiği kaydedilen açıklamada, Antalya’nın, Ukraynalı, İngiliz,  Hollandalı, Polonyalı ve İsrailli turistlerin de gözde tatil noktalarından olduğu  vurgulandı.

Yetkililer, Türkiye’yi bu yıl yaklaşık 6 milyon Rus turistin ziyaret  etmesini bekliyor.

Uber İstanbul’da yasaklanınca rotalarını Bodrum’a çevirdiler

İstanbul’da Uber uygulamasının yasaklanmasıyla birlikte Uber araçlarının turizm bölgelerine yöneldiği iddia edildi. Turizm sezonunun açılmasıyla birlikte Bodrum’a gelen Uber araçlar nedeniyle taksiciler ve TÜRSAB belgeli vip taşıma araçları mağdur oldu. TÜRSAB araçlarını Uber zanneden taksiciler duruma tepki göstermiş, taksicilerle ve vip araç şoförleri arasında tartışma yaşanmıştı. Arbede yaşanan olay sonrası jandarma ekipleri ve Şoförler Odası Başkanı araya girmiş ve gerginlik son bulmuştu.

İstanbul yasaklanınca Bodrum’a geldiler

Yaşanan olayların ardından acentelere bağlı vip araç sahipleri araçlarının arkalarına “Uber’e hayır” yazıları yapıştırarak Uber olmadıklarını belirtti. Ortakent TÜRSAB binasında toplanan yaklaşık 200 kadar vip araç ve sürücüleri TÜRSAB yetkilileri ile görüştü. Konunun bir an önce çözülmesini isteyen araç sürücüleri taksiciler ile karşı karşıya gelmek istemediklerini belirtti. Araçlarının arkalarına ve önlerine “Uber’e hayır” yazdıran acente yetkilileri Uber sistemini kınadı.

Konuyla ilgili birçok acente sahibi Uber’e hayır dediklerini belirtti. Turizm acentesı olan Can Şenkal ise “Uberciler taksi durağını bastı gibi söylentiler oldu. Biz Uberci değiliz. Uber sisteminin karşısında en sağlam şekilde duracak olan vatandaşlarız. Bizler yasal yerli turizm taşımacılarıyız. Turizm taşımacılığı yapan firmalarız. Bizler taksicilerle birlikte omuz omuza bu Uber’i Türkiye’den göndermek için ne varsa elimizden gelen her şeyle karşılarında duracağız. Bu gün buradan toplanmamızın esas nedeni, 13 binden fazla A grubu turizm acentesi vardır. Bizler nasıl burada mağdur olduysak onlar da mağdur oldular. Biz burada sesimizi duyurmak için birliğimize geldik. Olağan üstü toplantı kararı alındı ve gündem maddeleri belirlendi. Turizmde yaşadığımız sıkıntıları dile getireceğiz” dedi.

Şenkal, Bodrum’da 500’den fazla Uber araç olduğunu söyleyerek, “İstanbul yasaklanınca hepsi buraya gelirse biz ne yapacağız? Bizi kim koruyacak bu Ubercilerden” şeklinde konuştu.

TÜRSAB Bodrum Başkanı Sevinç Gökbel ise TÜRSAB’ın belgesi ile Uber yapanların taşıma ruhsatlarını iptal edeceklerini ve TÜRSAB üyeliğinden çıkarılacağını açıkladı.

Yarın başlıyor! Litresi 538 liraya satılıyor…

Sınır komşusu Bulgaristan’ın lavanta üretiminde söz sahibi olması Edirne’deki çiftçilerin de bu pazardan paylarını almak amacıyla harekete geçirdi.

Enstitünün de ön ayak olmasıyla verimsiz topraklar leylak rengine bürünmeye başladı. Lavantaların bu ayın ortalarında hasadına başlanması bekleniyor.

Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Adnan Tülek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, lavantanın getirisinin diğer ürünlere göre daha fazla olduğunu söyledi.

Bu kapsamda Trakya’da başlattıkları çalışmaları sürdürdüklerini anlatan Tülek, “Üreticiye rol model olmak amacıyla enstitü bahçesinde üretime 3 dekar ile başladık, bu yıl Karaağaç’taki alanla birlikte lavanta ekili alan 25 dekar oldu.” diye konuştu.

Kent merkezi ve ilçelerde ise üreticilerin 50 dekar lavanta ektiğini ifade eden Tülek, şunları kaydetti:

“Hem ekonomik hem de ekolojik olanaklar diye bunu değerlendirebiliriz. Ekonomik olarak değerlendirirsek bir üretim yapıyorsunuz, lavanta yağı üretiyorsunuz ve kazanç elde ediyorsunuz. Ekolojik anlamda da değerlendirildiğinde biyoçeşitlilik açısından bölgemizde yeni bir ürün kazandırmış oluyorsunuz. Fauna anlamında da bahçede görüldüğü gibi birçok arı ve böcek popülasyonunun aktif olarak yer aldığını görüyorsunuz. Bal ile ilgili şunu söyleyebiliriz. Bulgar meslektaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde dekara ortalama 15 kilogram bal alınabiliyor. Lavanta balı ile ilgili de denemelerimiz olacak bu yıl. Elde edilen balın analizleri yapılıp kalite değerleri de ortaya konulacaktır.”

Bal üretimiyle de yan gelir getirecek

Lavanta üretiminde birinci amacın endüstriyel, yağı için üretim olduğunu anlatan Tülek, polen açısından zengin bir bitki olan lavantadan bal üretiminin de mümkün olduğunu kaydetti.

Üretici için yağ üretiminin esas gelir bal üretiminin de yan gelir olacağını dile getiren Tülek, sözlerin yölle tamamdı;

Enstitü olarak geçen yıl hasat edilen 2 dekar alandan 20 kilogram yağ elde ettik. Dekara 10 kilogram yağ geliri var. Elde edilen yağın da litresi satış fiyatı 100 eurodur. Bizim amacımız, enstitü olarak model oluşturmak istiyoruz. Üreticiye yol haritası oluşturuyoruz. Özellikle bakanlığımız bünyesinde yürüttüğümüz kadın çiftçiler projesi bu anlamda çok verimli oldu. Kadın çiftçilerin bu işte daha aktif ve daha başarılı olabileceğini, önümüzdeki zamanda önemli bir gelir unsuru olacağını düşünüyoruz. Bu kapsamda değişik yerlerde demonstrasyon çalışmaları kuruyoruz. Edirne ve ilçelerinde lavanta dikimleri yapılıyor. Özellikle Trakya’daki marjinal alanlarda üretimi sağlamak istiyoruz.”

Tülek, kentte 7-10 Haziran tarihlerinde “Edirne Lavanta Tarla Günleri” etkinliği düzenleneceğini, etkinlikler kapsamında aynı zamanda hasadın başlayacağını kaydetti.

İmar barışı için başvurular yarın başlıyor

Konutlarda imar ve iskân sorununu çözmesi hedeflenen imar barışı için başvurular yarın başlıyor. Belirlenen esaslara göre 2 katlı, kendine ait binada oturan birinin Yapı Kayıt Belgesi için ödeyeceği bedel 125 metrekare evde ortalama 3 bin 200 TL olarak hesaplanıyor.

13 milyon konutun imar ve iskân sorununu çözmesi hedeflenen Yapı Kayıt Belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin usul ve esasları Resmi Gazete’de yayımlandı. İmar barışı için başvurular 8 Haziran Cuma (yarın) saat 13.00’te başlayacak. Başvurular e-devlet ya da Çevre ve Şehircilik il müdürlüklerinde Yapı Kayıt Belgesi Formu’nu doldurmak suretiyle yapılacak.

‘CEP’E MESAJ GELECEK

Form doldurulduktan sonra, 24 saat içinde şahsın mobil telefonuna banka hesabı ve yatırılması gereken bedele ilişkin bilgi mesajı gelecek. Yalan ve yanlış beyanda Yapı Kayıt Belgesi iptal edilecek, ödedikleri para Hazine’ye gelir kaydedilecek. İnşaat halindeki yapılar da yapı kayıt belgesi alabilecek. Düzenleme kapsamında Yapı Kayıt Belgesi bedeli, yapının bulunduğu arsanın 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’na göre belirlenen emlak vergi değeri ile yapının yaklaşık maliyet bedelinin toplamı üzerinden, konutlarda yüzde 3, ticari kullanımlarda yüzde 5 olarak belirlendi. Yapıların yaklaşık maliyet bedeli 200 TL ile 2 bin TL arasında değişiyor. Başvurular, 31 Ekim 2018’e kadar devam edecek. Yapı Kayıt Belgesi bedeli ise 31 Aralık 2018’e kadar ödenecek. Bakanlar Kurulu bu süreleri 1 yıla kadar uzatabilecek.

40-50 MİLYAR TL BEKLENİYOR

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Ankara, İstanbul ve İzmir’de başvurular için ayrı birimler kurulacağını, İstanbul’da 40 başvuru noktası açılacağını söyledi. Vatandaşları dolandırıcılara karşı da uyaran Özhaseki, “Vatandaşlar başvurularını internet üzerinden yapabilir. Burada önemli olan parayı bir başka yere yatırmaması, kimseye para vermemesi, bir yolsuzluğa sebebiyet vermemesi. ‘Parayı bize verin biz sizin adınıza alırız’ diyenlere inanmasınlar” dedi. İmar barışından toplam 40-50 milyar TL gelir bekleniyor.

SEÇİMDEN SONRA İMAR YA SALARI GELİYOR

Yapı Kayıt Belgesi’nin üç ana başlıktan oluşan imar reformunun ilk adımı olduğunu söyleyen Özhaseki, “Seçimden sonra imar yasaları gelecek, belediyelerle ilgili hazırlıklar var, depreme hazırlıkla ilgili düzenlemeler var” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, imar barışıyla ilgili detayları düzenlenen basın toplantısında anlattı.

ÖRNEK 1: KONUT

Ankara altındağ’da yer alan 100 metrekare arsa üzerinde 2 katlı ve tamamı konut olan toplam 125 metrekare bina

Mahalle adı: Atıfbey

Cadde/Sokak adı: Orhangazi

Rayiç değer: 320 TL

Yapının yaklaşık maliyeti: 125×600 = 75.000 TL

Arsa için emlak vergisi değeri: 100×320 = 32.000 TL

Toplam bedel: 75.000+32.000 = 107.000 TL

Yapı Kayıt Belgesi için ödenecek tutar: 107.000x 0.03 = 3.210 TL

ÖRNEK 2: İŞYERİ

Ankara Mamak’ta yer alan 200 metrekare arsa üzerinde 4 katlı ve tamamı işyeri olan toplam 300 metrekare bina

Mahalle adı: Boğaziçi

Cadde/Sokak adı: 1060. Sokak

Rayiç değer: 250 TL

Yapının yaklaşık maliyeti: 300×1000 = 300.000 TL

Arsa için emlak vergisi değeri: 200×250 = 50.000 TL

Toplam bedel: 300.000+50.00 = 350.000 TL

Yapı Kayıt Belgesi için ödenecek tutar: 350.000×0.05= 17.500 TL

YAPI BİRİM MALİYET BEDELİ METREKARE FİYATI (TL )

Tarımsal amaçlı basit binalar: 200

1-2 katlı binalar ve basit sanayi yapıları: 600

3-7 katlı binalar ve entegre sanayi yapıları: 1000

8 ve daha yüksek katlı binalar: 1600

Lüks binalar, villa, alışveriş kompleksi, hastane, otel ve benzeri yapılar: 2000

Güneş Enerjisi Santralları (GES): 100.000 Lira/megavat

 

Habertürk

Son dakika: Hükümet’ten sevindiren açıklama! Büyük indirim Pazartesi başlıyor

Maliye Bakanı Naci Ağbal, hurdaya ayrılacak araçlar için Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) teşviki uygulamasını yönlendirecek tebliği hazırladıklarını belirterek, “Ekonomi Bakanlığımızla birlikte hazırladığımız tebliğ, 11 Haziran Pazartesi günü Resmi Gazete’de yayımlanacak ve uygulama başlayacak.” dedi.

Ağbal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kamuoyunda “hurda araç teşviki” diye bilinen ÖTV indirimi uygulamasından, otomobil yanında, 16 ve daha büyük yaştaki arazi taşıtı, panelvan, kamyon, kamyonet, otobüs ve minibüs türü araçlarını hurdaya ayıran veya ihraç edenlerin yararlanacağını söyledi.

Ekonomi Bakanlığı ile birlikte uygulamayı yönlendirecek tebliği hazırladıklarını ve bu düzenlemenin 11 Haziran Pazartesi günü Resmi Gazete’de yayınlanacağını ifade eden Ağbal, şöyle devam etti:

“Böylece uygulama başlayacak. Zaten şimdiden çok sayıda hurda otomobilin toplandığı ve uygulamanın bir an önce başlamasının beklendiği anlaşılıyor. Uygulamanın rahat ve hızlı şekilde olması için elektronik altyapıyı ilgili kurumlar ve noterlerle oluşturuyoruz. Hurdaya ayrılacak araç için belirli bir süre elde tutma şartı da aramıyoruz. Alıcılar ve satıcılar piyasanın oluşumunu sağlayacak. Gördüğümüz kadarıyla otomotiv firmaları da büyük bir kampanyaya hazırlanıyor.”

“Yeni araç 10 bin lira daha ucuza gelecek”

Naci Ağbal, 16 ve daha büyük yaştaki otomobillerini hurdaya çıkaranların, yeni araç almaları halinde ÖTV’yi 10 bin lira daha az ödeyeceğini aktararak, “Yani, yeni araçlarını 10 bin lira daha ucuza almış olacaklar. Burada bazı limitler belirledik. Bu limitleri de yerli üretimin rekabetçiliğini destekleyecek şekilde belirledik. Yeni alınacak aracın vergisiz fiyatı 46 bin liranın altındaysa teşvik tutarı 10 bin lira olacak. Vergisiz fiyatı 46 bin ila 80 bin lira arasında ise 8 bin lira, vergisiz fiyatı 80 bin lirayı aşıyorsa da 3 bin lira ÖTV indirimi sağlayacağız.” diye konuştu.

Uygulamadan yararlanmak isteyenlerin, araçlarını hurda merkezlerine teslim edip trafikten kaydını sildirmek zorunda olduğunu bildiren Ağbal, söz konusu araçları kendileri veya aracılar vasıtasıyla ihraç edenlerin de teşvikten yararlanacağını dile getirdi.

Ağbal, düzenleme kapsamında ihraç edilmek istenen aracın geçerli muayenesinin bulunmasının ise şart olduğunun altını çizdi.

“Uygulamadan şirketler de yararlanacak”

Uygulamadan şirketlerin de yararlanabileceğini belirten Ağbal, şöyle konuştu:

“Uygulama 2019 sonuna kadar devam edecek. Adlarına kayıt ve tescil edilmiş 16 ve daha büyük yaştaki otomobillerini hurdaya çıkarmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler, bu araçlarını il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine veya Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Hurda İşletmesi Müdürlüğüne ait hurda müdürlüklerinden herhangi birine ya da Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik kapsamında faaliyette bulunan Ömrünü Tamamlamış Araç (O?TA) Teslim Yerlerine veya geçici depolama alanlarına teslim edebilecek. Teşvikten, 27 Mart 2018 ‘den 31 Aralık 2019 tarihine kadar kayıt ve tescili silinerek doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilen veya hurdaya çıkarılan otomobiller yerine, 31 Aralık 2019 tarihine kadar yeni alınacak otomobiller için yararlanılacak.”

“Otomotiv piyasası hareketlenecek”

Maliye Bakanı Ağbal, hurdaya ayrılan aracın motor silindir hacminin önemli olmadığını ancak yeni alınacak otomobilin motor silindir hacminin 1600 santimetreküpü geçmemesi gerektiğini ifade etti.

Düzenlemenin, otomotiv piyasasına hareketlilik getireceğini vurgulayan Ağbal, şunları kaydetti:

“Hem vatandaşımız, hem otomobil bayileri, hem de artan satışlar nedeniyle devlet kazanacak. Eskimiş, hurda araçların bu yolla trafikten çekilmesi bir taraftan emisyon kirliliğinin aşağı çekilmesi anlamına gelir. Diğer taraftan otomobil araç stokunun gençleşmesi anlamına gelir. Ülkemizde 16 ve daha büyük yaşta 4,3 milyonu otomobil ve arazi taşıtı olmak üzere bu uygulama kapsamında yaklaşık 5,7 milyon araç var. Kaç vatandaşımızın bu düzenlemeden yararlanacağını söyleyebilmek zor. Aracını piyasadan çekmek ve bu teşvikten yararlanmak, tamamen vatandaşımızın takdirinde. Otomobilini yenilemek isteyen vatandaşlarımıza şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum. Rabbim kazadan beladan saklasın. Uygulama, yollarımızda daha güvenli bir trafik düzenine katkı versin.”

Son dakika: Kamu çalışanlarına müjde! Maaşlar o tarihte yatacak…

Maliye Bakanı Naci Ağbal, Bayburt Valiliğinde gazetecilere yaptığı açıklamada, kamu görevlilerinin ayın 15’inde maaşlarını aldıklarını anımsattı.

Haziran ayı maaşlarının ayın 15’i itibarıyla Ramazan Bayramı’nın birinci gününe geldiğini ifade eden Ağbal, şöyle konuştu:

“Bugün bütün bakanlıklara, kamu kurum ve kuruluşlarına bir genelge gönderdim. Dolayısıyla bütün kamu görevlilerimiz, memurlarımız, sözleşmeli personel, işçi ve diğer statülerde çalışan bütün personelimiz, ister bakanlıklarda çalışsınlar, ister belediyelerde, ister il özel idarelerinde, bütün kamuda çalışan kardeşlerimizin maaşları 13 Haziran’da hesaplarına yatacak. Dolayısıyla bayrama girmeden, mübarek Ramazan Bayramı’na girmeden bütün kamu görevlilerimiz de maaşlarını, aylıklarını almış olacak.”

Bakan Ağbal, burada bütün kamu kurum ve kuruluşlarının gerekli hazırlıkları yaptıklarına işaret ederek, “Bu konuda bakan olarak bugün gerekli talimatı verdim, bakanlık olarak da konuyu takip ediyoruz. Böylelikle bayram girmeden önce de nasıl emeklilerimizin aylıklarını ödediysek, nasıl emeklilerimize Ramazan Bayramı ikramiyesi ödemişsek şimdi de kamu görevlilerimizin, kamu çalışanlarımızın aylıklarını bayram girmeden önce ödemiş oluyoruz. Yaklaşık 3 milyon 700 bin kamu çalışanı bu şekilde bayram girmeden önce maaşlarını almış olacaklar.” diye konuştu.

Şebinkarahisar, “pestil ve köme” ile kalkınıyor

Giresun’un 14 bin nüfuslu Şebinkarahisar ilçesinin pestil ve köme sektöründen elde ettiği yıllık gelir 30 milyon liraya ulaştı. 

İl merkezine yaklaşık 120 kilometre uzaklıkta bulunan ilçede, yüzlerce yıldır yetiştirilen beyaz ve siyah dut kullanılarak yapılan pekmezden, aralarında “muska”, “fındıklı sarma”, “atom” “ballı köme”nin de bulunduğu 15 çeşit pestil ve köme imal ediliyor.

Son dönemde geleneksel yöntemlerin yanı sıra devlet tarafından sağlanan desteklerle kurulan fabrikaların da etkisiyle yıllık üretim miktarı bin 200 tona ulaşan ilçede hızla gelişme gösteren sektör, vatandaşların en önemli gelir kaynağı haline geldi.

Şebinkarahisar Belediye Başkanı Şahin Yılancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçede, kendi markalarıyla ürün imal eden 10 firmanın faaliyetini sürdürdüğünü söyledi.

Pestil ve köme sanayisinin ilçe için büyük önem kazandığına işaret eden Yılancı, “Şebinkarahisar ekonomisine yıllık sağladığı katkı 30 milyon liraya ulaştı. Bu, 14 bin nüfusa sahip Şebinkarahisar gibi bir ilçe için çok ciddi gelir. Her geçen yıl da sektör gelişimini sürdürüyor. Kısa zamanda ilçemizin, bu sektörde hatırı sayılır yerlere geleceğine inanıyoruz.” dedi.

Yılancı, kurulan fabrikaların ilçede istihdam alanı oluşturduğunu, buralarda 200 kişinin çalıştığını belirtti.

Pestil ve kömede kullanılan pekmezin büyük kısmının ilçede üretilen beyaz ve siyah dutlardan elde edildiğini kaydeden Yılancı, kalan kısmın ise Malatya’dan getirildiğini ifade etti.

Pazar sorunu yok

Pazar sorunu yaşanmadığını, yoğun talebe karşılık verilemediğini dile getiren Yılancı, “Üretim miktarımız talepleri karşılamada yetersiz kalmakta. Firmalarla yaptığımız görüşmelerimizde bu yöndeki ifadelerle karşılaşıyoruz. Özellikle ham madde sorunumuz bulunuyor. Bunu aşmak adına çalışmalar sürmekte. Yeni dut bahçeleri oluşturuluyor. Ham madde sorunu aşıldığında üretim ve satış miktarı da artacaktır.” diye konuştu.

Yılancı, Şebinkarahisar’da üretilen pestil ve köme ürünlerinin tanıtımı için belediye olarak yoğun çaba harcadıklarına işaret ederek, fuarlara katılımın yanı sıra yatırımcılara da gereken her türlü desteği sağladıklarını dile getirdi.

İlçede pestil ve köme üretimi yapan Dursun Aygün, 17 yıldır sektörün içinde bulunduklarını ve kendi markaları altında 15 çeşit ürün imal ettiklerini söyledi.

Firma olarak geleneksel yöntemlerle yaptıkları üretimi AB standartlarında sanayi ölçeğine taşıdıklarına değinen Aygün, “Toptan ve perakende olmak üzere iki ayrı satış sistemimiz var. Türkiye’nin her yerine, talepler doğrultusunda ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Ürünlerimizin çeşidi ve kalitesini geliştirdikçe pazarımız da büyüyor. Hedefimiz Şebinkarahisar’da üretilen pestil ve kömeyi daha geniş kitlelere ulaştırmak.” dedi.

 

‘Öldüğünü’ derste öğrendi

Olay, 15 Mart’ta meydana geldi. Ulusal bir haber ajansının geçtiği haberde OMÜ’de Çarşamba İletişim Fakültesinde gazetecilik derslerine giren Dr. Ömer Çakın’ın fotoğrafları, haberde ölen kişi olarak servis edildi. Haberi gören öğrenciler, öldüğü haberi çıkan hocalarının derste ders verdiğini görünce şaşkınlık yaşadılar.

“HOCAM SİZ ÖLMÜŞSÜNÜZ”

Hocalarına, “Hocam siz ölmüşsünüz” diye seslenen öğrenciler sayesinde haberde kendi fotoğrafının kullanıldığını öğrenen Dr. Ömer Çakın, haberde fotoğrafını kullananlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Ölüm haberinin ardından telefonunun hiç susmadığını ve insanlara kendisinin ölmediğini inandıramamaktan dert yanan Çakın, açıklamalarda bulundu.

“ÖLDÜĞÜMÜ DERSTE ÖĞRENDİM”

Kendi ölüm haberini ders verdiği sırada aldığını ifade eden Ömer Çakın, “Ben o gün atölyede dersteydim. Öğrencinin bir tanesi, ‘Hocam siz burada mıydınız’ dedi. Ben de şaşırdım. ‘Ne oldu’ dedim. ‘Hocam siz ölmüşsünüz, haberiniz yok mu’ dedi. Ben ilk başta çok dikkate almamıştım ama sonraki süreçte haber gerçek ve birçok kişi de aramaya başladı. Kendi ailem ve çevremden de bir sürü kişi arada. Daha sonra da öğrencilerimden bir tanesi haberi bana gönderdi. Haberde ölen kişinin yerine benim fotoğrafımı koyduklarını gördüm. İsim benzerliği de olduğu için öldüğümü düşünmüşler. Haber yüzünden arayanların ardı arkası kesilmedi. Durum böyle olunca sosyal medya hesabından haberin yalan olduğunu, ölen kişinin ben olmadığımı söyledim. Biz burada gazetecilik eğitimi veriyoruz. Ulusal bir haber platformunun böyle bir hata yapması bizi hayrete düşürdü. Burada birçok etik kural ihlal edilmiş. Burada günümüzde gazeteciliğin ne hale geldiğini gösteren bir durum oldu. Ben de İletişim Fakültesinde çalışan bir hoca olarak böyle bir şeyle karşı karşıya kalmam öğrenciler arasında, ‘acaba hoca kendisi mi yaptırdı’ gibi söylemlere de neden oldu. Bu haber yüzünden alay konusu da olduk. ‘Hocam derse ruhunuz mu geldi’ gibi durumlar da yaşandı. Birçok kişi de ilk defa ölüm haberine güldüklerini söylediler. Mesleğimiz adına çok üzücü bir haber oldu” dedi.

“ÖĞRENCİLERİMİ ARAŞTIRMA KONUSUNDA HEP UYARIYORUM”

Yanlış haber yapma konusunda öğrencilerine sık sık uyarılarda bulunduğunun altını çizen Çakın, “Söz konusu haberde, benim adımdaki bir vatandaş naaşını bağışlamış. Haberdeki ölen kişinin çocuğu neredeyse benim yaşımda ama haberi yapan kişi beni, o çocuğun babası gibi göstermiş. Ömer Çakın olarak benim fotoğrafın altına da böyle bir ibare düşmüş. İnsanlar ilk önce haberde, naaşını bağışlayan kişi benmişim gibi oldu. Ölmediğimi söylediğimde inanmayanlar bile oldu. ‘Hocam gerçekten siz misiniz’ diye soranlar çok oldu. Bundan sonraki aşamada hukuki süreçlere başvurmak istiyorum. Çünkü bu haber, çok büyük bir yanlış. Biz gazetecilik eğitimi veren kişiler olarak, bu tür şeylerle karşılaşınca çok üzülüyoruz. Araştırmadan, masaüstü haberciliği yapmak artık Türkiye’de çok yaygınlaştı. Biz öğrencilerimize devamlı habercilikte araştırmanın, teyit etmenin öneminden bahsediyoruz. Bu tür hatalar affedilmez hatalar. Ölen bir kişinin fotoğrafı yerine başka birisinin fotoğrafını koymak etik açısından da çok kötü bir durum” diye konuştu.