Sahur vakti Mobilya fabrikasında yangın

Sahur vakti Mobilya fabrikasında yangın

Bursa’nın İnegöl ilçesi Mobilya Sanayinde faaliyet gösteren mobilya fabrikasında sahur vakti yangın çıktı.

Yangın itfaiye ekiplerince kontrol altına alınarak büyümeden söndürüldü. Yangın saat 04.30 sıralarında Mahmudiye mahallesi Mobilya Sanayi 29. Sokakta faaliyet gösteren mobilya fabrikasında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangını fark eden yoldan geçen bir vatandaş durumu İnegöl İtfaiyesine bildirdiler. Yangın yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. İtfaiye ekipleri, fabrikanın girişinde çıkan alevlere müdahale ederek 1 saatte söndürdüler. Yangın fabrikaya yayılmadan söndürülürken, yangın sonucu fabrikanın girişindeki hammaddeler ile kazan dairesinde hasar meydana geldi. Yangının çıkış nedeni araştırılıyor.

Bursa’da tahminler değişti, kar yağışı hafta sonuna kadar sürecek

Bursa’da tahminler değişti, kar yağışı hafta sonuna kadar sürecek

Meteoroloji Bursa için 16 Şubat 2021 Salı günü hava tahmin raporunu yayınladı. Dün peş peşe gelen fırtına ve zirai don uyarıları sonrası Bursa’da kar yağışı aralıklarla devam etti.

Açıklanan 5 günlük hava durumu raporlarına göre Bursa’da tahminler değişirken, Perşembe günü terk etmesi beklenen kar yağışının hafta sonuna kadar sürmesi bekleniyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan verilere göre, bugün Bursa kar yağışlı, sıcaklığın en yüksek 0, en düşük sıfırın altında 3 derece olması tahmin edilirken, kar yağışının ise yerini cumartesi günü parçalı buluta bırakması bekleniyor.

Türkiye’nin en önemli kış turizm merkezlerinden Uludağ’da ise sıcaklığın en yüksek sıfırın altında 12, en düşük sıfırın altında 13 derece olması beklenirken, kar kalınlığı 65 santimetre olarak bildirildi.

Ayrıca perşembe günü en düşük sıcaklığın sıfırın altında 8 dereye kadar düşmesi beklenirken, çiftçiler içinde yer yer çok kuvvetli olmak üzere zirai don uyarısı yapıldı.

Bakan Kasapoğlu, Burhan Felek Atletizm Stadı’nda incelemelerde bulundu

Bakan Kasapoğlu, Burhan Felek Atletizm Stadı’nda incelemelerde bulundu

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, yenilenen ve yarın açılacak olan Burhan Felek Atletizm Stadı’nda incelemelerde bulundu.

Bakan Kasapoğlu ile birlikte İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan ve Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar da tesisi gezdi.
Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “Heyecanlı olduğumuzu ifade etmek isterim çünkü hakikaten İstanbul’umuz ve ülkemiz için çok anlamlı, sembol bir tesisi spor camiamıza kazandırıyoruz. Bu bizim için önemli bir heyecan ve mutluluk. Bu tesis ile yanında bulunan diğer sportif tesisler, buranın tamamen bir spor vadisi olduğunu bizlere gösteriyor. İnşallah yarın Sayın Cumhurbaşkanı’mızın teşrifleriyle hizmete alacağımız Burhan Felek Atletizm Stadı’nın İstanbul’umuza ve spor camiamıza çok önemli hizmetlerde bulunacağına inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

“Buranın diğer özelliği de yaşayan bir tesis olması”

Tesisin dünya standartlarında olduğunun altının çizen Bakan Kasapoğlu, “Burada sadece atletizm değil, diğer branşlarda da antrenmanların gerçekleştirilebileceği salonlar var. Bununla birlikte kitap ve kahvemiz var. Gençlerimizin gelip ders çalışabileceği, sohbet edebilecekleri bir alan. Buranın diğer özelliği de yaşayan bir tesis olması. 7-24 halkımızın hizmetine açacağız. Yarın inşallah burada ülkemize sportif anlamda katkı sağlamış şampiyonlarımız bizimle birlikte olacak. Atletizm camiasından ve diğer branşlardan sporcularımız, yöneticilerimiz ve Sayın Cumhurbaşkanı’mızın teşrifleriyle burayı hizmete alacağız” dedi.

“Sporu tabana yayma çalışmalarımız devam ediyor”

Spora ve gençlere yatırım devam edeceğini aktaran Kasapoğlu, “Sporcularımız gece gündüz, hafta sonu da dahil olmak üzere antrenmanları için burada çalışacaklar. Pek çok anlamıyla yaşamın tam merkezinde bir tesis olarak halkımıza hizmet edecek. Özellikle bakanlık olarak yeni hizmet anlayışımız gereği tesislerimizin, stadı, havuzu, salonları ve antrenman sahalarıyla 7-24 canlı olmasını arzuluyoruz. Sporu tabana yayma çalışmalarımız, özellikle yerel yönetimlerimizle gerçekleştirdiğimiz bu politika çerçevesindeki faaliyetlerimiz bizler için çok önemli. Bu tesisimizin de politikamıza çok güçlü bir destek sağlayacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

“Pek çok branşta ülkemizi gururlandıracak yıldızlar yetiştirmede ümitli içindeyiz”

FIFA kokartlı hakemler Cüneyt Çakır, Bahattin Duran ve Tarık Ongun’un dün tesisi gezdiğini aktaran Kasapoğlu, “Onlar da bu tesisin yeniden kazandırılması nedeniyle mutlu olmuşlar. İnşallah buradan pek çok branşta ülkemizi gururlandıracak yıldızlar yetiştirmede ümitli içindeyiz. Sporu birkaç branştan ibaret saymıyoruz. 64 farklı branşa bakanlık olarak destek veriyoruz. Ülkemizin dört bir tarafında çok ciddi bir tesisleşme hamlesini Sayın Cumhurbaşkanı’mızın vizyonu ve güçlü liderliğiyle gerçekleştirdik. Bundan sonra elbette gerekli tesis eksikliklerimizi tamamlayacağız. Yeni ve en modern tesislerimizle halkımızı buluşturacağız” dedi.

Bakan Kasapoğlu ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, yarın açılışı gerçekleştirilecek Burhan Felek Atletizm Stadı’nda diğer spor branşlarının da yapılabileceği salonları gezdi. Kasapoğlu ve Yerlikaya, tesis içinde yer alanda bir salonda masa tenisi oynadı.

Polonya’da yolcu otobüsü ile 2 tır çarpıştı: 32 yaralı

Polonya’da yolcu otobüsü ile 2 tır çarpıştı: 32 yaralı

Polonya’da yolcu otobüsü ile 2 tırın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında 6’sı ağır 32 kişi yaralandı.

Polonya’nın güneyindeki Yukarı Silezya bölgesinde bulunan Boguslawice kasabası yakınlarında 1 numaralı devlet yolunda seyir halindeki yolcu otobüsü ile 2 tır çarpıştı. Kazada tırlardan biri yanarak küle dönerken, 6’sı ağır 32 kişi yaralandı. Olay yerine 30 itfaiye ekibi ile 4 ambulans helikopter sevk edilirken, yaralılar çevrede bulunan hastanelere kaldırıldı. İtfaiye ekipleri, kaza sırasında otobüste 40 yolcu olduğunu belirtti. Kazanın neden meydana geldiği henüz bilinmezken, 1 numaralı devlet yolu geçici olarak çift yönlü trafiğe kapatıldı.

Ebru Orhan
 

90 yaşında, yüzünde tarihin izlerini taşıyor

90 yaşında, yüzünde tarihin izlerini taşıyor

Ailesi ile birlikte 6 yaşında Romanya’dan Kocaeli’ne göç eden 90 yaşındaki Ünzile Ercan, tarihin izlerini adeta yüzünde taşıyor. Tek başına köyde yaşayan Ercan, sağlığını ise tarhanaya borçlu olduğunu düşünüyor.

90 yaşındaki Ünzile Ercan; henüz 6 aylıkken ailesi ile birlikte Türkiye’ye göç etti. Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bulunan Akmeşe’ye yerleşen Ercan, son dayanağı olan eşini de kaybettikten sonra, köydeki evinde tek başına yaşamaya başladı. Çocuklarının defalarca çağırmasına rağmen, köyünde yaşamayı tercih eden Ünzile Ercan, sağlığını tarhana çorbasına borçlu.

Türkiye’ye geliş hikayesini anlatan Ercan, “Ben 6 aylıkken Romanya’dan gelmişiz. Bizi Romanya’dan gemiye koymuşlar, 8’erli gruplar halinde Akmeşe bölgesine gelmişiz. Doğum yerim Köstence. O zamandan bu zamana burada yaşıyoruz. Eşimle evlendim, çocuğumuz oldu. Torunum bana 2 tane kaz getirdi. O kazlara bakıyorum, bahçeye gidiyorum. Abdest alıyorum, namaz kılıyorum. Kapının önüne çıkıyorum. Vaktim geçiyor. Oğlum 40 senedir İzmit’te. Bana kızıyorlar. Yanlarına gitmiyorum diye” dedi.

“Eşimi çok özlüyorum”

Eşini çok özlediğini ifade eden Ercan, “Her gün ağlıyorum. Onunla neredeyse 60 seneden fazla yaşadım. Hep beraberdik. O nereye gitse bende oraya giderdim. Ben hamur açardım, o pişirirdi. Ben burada yaşadıkça onu görüyorum. Onun için bu evi asla bırakamam. Bir tane takvim kağıdını okumadan atmazdım, okumayı çok severdim. Cenabı Allah rızkımı veriyor, sağlığımı da versin namazımı da kılayım o bana yeter. Ölene kadar sağlığım olsun, namazımı kılayım. Ömrüm bittiyse de eşimin yanına gideyim bir an önce. Ona kavuşayım, ayıp olmasın ama onu çok özledim” şeklinde konuştu.

Sağlığını tarhana çorbasına borçlu olduğunu belirten Ünzile Ercan, “Tarhana fazla karnını şişirmez, zaten kendin yapıyorsun. Domates doğrarım, soğan doğrarım, süt ve yoğurt koyarım, hiç su koymam, yoğururum. Daha sonra 15 gün sütle yumru gibi yapıyorum. 20 günden sonra lokma lokma peşkire serersin, ufalayıp kurutursun. Bugün bile tarhana yedik. Şimdi gençler tarhana yapar mı? Bu gençliği neye borçluyum biliyor musun? Az yemek, az uyumak, tarhana içmek. Anlatabildim mi? Karnın şişene kadar yemek hem günah, hem sağlıksız. Az yiyeceksin, az uyuyacaksın ve tarhana yiyeceksin” ifadelerini kullandı.

Huriye Ferah Vanlı-Cihan Atik
 

Manavgat’ta bin 400 yıllık tarihi eser ele geçirildi

Manavgat’ta bin 400 yıllık tarihi eser ele geçirildi

Antalya’nın Manavgat ilçesinde jandarma tarafından düzenlenen operasyonda bin 400 yıllık olduğu değerlendirilen 24 parça tarihi eser ele geçirildi. Tarihi eserlerle ilgili yakalanan 5 kişi adliyeye sevk edildi.

Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bazı kişilerin Side’de tarihi nitelikli eserleri satmaya çalıştığı bilgisi üzerine çalışma başlattı. Çalışma sonucunda M.T., N.E., K.A., T.I. ve H.R.T. adlı şüphelilerin ellerinde tarihi eser olduğu ve bunları satmak için girişimlerde bulundukları tespit edildi.

Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin dün gerçekleştirdiği operasyonda gözaltına alınan şüphelilerin gösterdikleri yerlerde yapılan aramada, tamamı bin 400 yıllık olduğu değerlendirilen altın işlemeli heykel figürü, altın küpe, tarihi obje, gözyaşı şişesi ve sikke olmak üzere toplam 24 parça tarihi eser, ruhsatsız tabanca ve tabancaya ait 14 adet fişek ele geçirildi.

Jandarmada işlemleri tamamlanan şüpheliler, ‘2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet’ suçundan adliyeye sevk edildi.

 

Kayserili mobilyacı e-ihracat platformu üzerinden Nijerya’ya ihracat yaptı

Kayserili mobilyacı e-ihracat platformu üzerinden Nijerya’ya ihracat yaptı

Tanzanya’dan Fiji’ye, Madagaskar’dan Vietnam’a kadar Türk mobilyacıları dünyanın 173 farklı ülkesine ihracat yapıyor. E-ihracat platformalarının katkısıyla 2020’nin ilk 5 ayında koronavirüs salgınına rağmen 1 milyar doların üzerinde mobilya ihracatı gerçekleşti.

Türkiye’nin önemli mobilya üretim merkezlerinden Kayseri’de faaliyet gösteren Cihansan Mobilya, e-ihracat platformu TurkishExporter üzerinden Nijerya’ya mobilya ihracatı gerçekleştirdi. Halihazırda dünyanın dört bir yanındaki 50 ülkeye, yerli üretim modern sehpa, sandalye, mobilya aksesuarı ve bahçe salıncaklarını ihraç ettiklerini belirten Cihansan Mobilya İhracat Müdürü Ali Bağcivan, “E-ihracat faaliyetleri yerli üretici için yeni satış kanalları bulma noktasında da oldukça büyük kolaylık sağlıyor. Koronavirüs döneminde ihracat için tüm geleneksel satış ve pazarlama kanalları kapandı. İptal edilen ulusal ve uluslararası mobilya fuarlarına katılamamak da üreticiler için sorun oluşturdu. İlerleyen yıllarda yerli üreticiler için e-ihracatın rekabet anlamında elimizi güçlendirip fırsat sunacağını düşünüyoruz.” dedi.

İlk e-ihracat Nijerya’ya
Türkiye’deki üreticileri yurtdışındaki alıcılarla buluşturan e-ihracat platformu TurkishExporter’a kayıt oldukları ilk hafta Nijerya’dan sipariş aldıklarını söyleyen Ali Bağcivan, “Açıkçası bu durum bizi fazlasıyla memnun etti çünkü ihracat çalışmalarımızda yeni bir kanaldan ilerleyip müşteri kazandık. Sonrasında Asya’dan da siparişler alarak üretim hacmini de artırmış olduk. E-ihracat yoğun bir mesai ve zaman ayırmadan, pazar araştırması gibi maliyetli süreçlere girmeden, özellikle KOBİ’lere büyüme avantajı sağlıyor. TurkishExporter aracılığı ile önümüzdeki dönemlerde daha fazla ülkeye ve farklı müşterilere ulaşmayı hedefliyoruz. Şirket olarak önümüzdeki 2 yıl içerisinde üretimimizin yüzde 90’ını tamamen ihracata odaklayacağız.” şeklinde konuştu.

Türk mobilyası 173 ülkeye ihraç ediliyor
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 2020’nin ilk 5 ayında 1 milyar 19 milyon dolarlık mobilya ihracatı gerçekleştirildi. Bu ihracatta en büyük pay 154 milyon dolar ile Irak’ın olurken, onu takip eden Almanya’ya 83 milyon dolar değerinde mobilya ihracatı yapıldı. Türk mobilyaları yerli üreticiler tarafından koronavirüs salgınına rağmen dünya genelinde 173 ülkeye ulaştırıldı. Uzmanlar mobilyacıların ihracat için inovatif satış kanalları kullanmasıyla ihracatın çok daha fazla artacağını belirtiyor.

Uğur Okulları’nın Adana kampüsü açıldı

Uğur Okulları’nın Adana kampüsü açıldı

Türkiye’nin 44 ilinde 64’ü kampüs olmak üzere toplam 106 okulda, aynı kalitede eğitim yaklaşımlarını uygulayan Uğur Okulları, 25 milyon TL yatırım bedeli ile hayata geçirdiği Adana Kampüsü’nü öğrencileri ile buluşturdu.

Türkiye’de eğitim alanında önemli yatırım yapan Uğur Okulları’nın Adana Kampüsü açıldı. 972 öğrenci kapasiteli kampüste STEM laboratuvarı, Robotik Laboratuvarı, Bilişim Laboratuvarı, Fizik, Kimya, Biyoloji Laboratuvarları, Görsel Sanatlar ve Müzik Laboratuvarları, Uğur Sınava Hazırlık Merkezi, kütüphane, 160 kişilik konferans salonu, açık ve kapalı spor alanları bulunuyor.

Adana Kampüsü açılış töreninde konuşan Uğur Okulları ve Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel ise Uğur Okulları’nın bayrağını her yerde gururla temsil etmeye devam edeceklerini belirtti. Yarım asırı devirdiklerini, 52’inci yıla doğru ilerlediklerini kaydeden Yücel, “Eğitim bir hizmet işidir, hizmet işi de insanı sevmeden yapılmaz. Bu işi insanı severek, eğitimi bir gönül işi olarak görüp, gönülden yapıyoruz. Kaliteli eğitimi ülkemizin her köşesindeki çocuğa ulaştırmak için çalışıyoruz” dedi.

Açılış töreninin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yücel, açılan kampüsün Adana’ya, bölgeye ve Türkiye’ye hayırlı olması temennisinde bulunarak, “Bu yıl 2019-2020 eğitim ve öğretim döneminde anaokulundan, üniversiteye kadar 69 ilde 220 kampüsümüzde 190 bin öğrencimize eğitim hizmeti vereceğiz. Uğur Okulları olarak da burada ikinci kampüsümüzü açtık. Yatırımlarımız devam edecek. Önümüzdeki yıl Adana’ya bir okul, bir kampüs daha kazandırmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“972 öğrenci kapasitesiyle açılıyor”

Kampüsün açılış töreninde söz alan Uğur Okulları Genel Müdürü Nevzat Kulaberoğlu ise başarı geleneklerini Adana’da devam ettireceklerinin altını çizdi. 41 derslikli kampüsün okul öncesinden lise son sınıfa kadar eğitim vereceğini belirten Kulaberoğlu, “Ülkemizin en önemli illerinden birinde, Adana’da, Uğur Okulları olarak ülkemizin eğitimine yaptığımız yatırımlara yenilerini eklemekten gurur ve heyecan duyuyoruz. Dünyada ekonomisi güçlü ülkeler arasında yer almak için katma değeri yüksek üretimler yapmalıyız. Biz, öğrencilerimizin dünya varlıklarını tüketen değil gelecekleri için üreten bireyler olmalarını hedefliyoruz. Türkiye’nin her noktasında olmak, gençlerimize hizmet etmek bizim en önemli görevimiz, bu uğurda çalışıyoruz” diye konuştu.

“Sınavlara hazırlıkta 51 yıllık deneyimimiz ile öncü kurumuz”

Köklü bir geçmişe sahip ve global bir eğitim kurumu olan Uğur Okullarının en önemli özelliklerinden birinin sınavlara hazırlık olduğunu vurgulayan Kulaberoğlu, “51 yıllık sınavlara hazırlık deneyimimizi başarılı bir şekilde okullarımıza entegre ettik. Okullarımızda yer alan ‘Uğur Sınava Hazırlık Merkezi’ ile öğrencilerin sınav başarısının artırılması, belirlenen hedef ve kişisel analiz çerçevesinde öğrencinin bilişsel gelişimine, tercih hedeflerine uygun çalışma planı ve materyaller hazırlanması sağlanıyor. Online eğitim platformu Metodbox ile öğrencilerin hedeflerine adım adım ilerlemeleri için akademik destek sağlanıyor” ifadelerini kullandı.
Bu yıl LGS’ye giren her 4 öğrencilerinden birinin yüzde 5’lik dilimde yer aldığını ifade eden Kulaberoğlu “YKS’de ilk binde 32 derece yaptık. 173 öğrencimizi Tıp, Diş Hekimliği ve Eczacılık Fakültelerine, 6 bin 54 öğrencimizi Mühendislik Fakültesine, 752 öğrencimizi Hukuk Fakültesine, 4 bin 238 öğrencimizi İktisadi İdari Bilimler Fakültesine, 9 bin 738 öğrencimizi diğer fakültelere uğurladık” dedi.

Yurt Dışı Eğitimde BAU Global Pasaportu

Öğrencilerin 21’inci yüzyıl becerileriyle donanmaları ve geleceğe hazırlanmaları üzerine eğitim stratejilerini kurguladıklarını belirten Kulaberoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uğur Okulları bünyesinde bulunan yurt dışı üniversite ve lise programları, yaz okulu, yurt dışı ve yurt içi geziler konusunda danışmanlık hizmeti sunan Uğur International ile öğrencilerin İngilizce eğitimlerine katkı sağlıyoruz. Öğrencilerimiz BAU Global iletişim ağında yer alan, alan 9 üniversite ve 4 dil okulu başta olmak üzere, dünyanın saygın üniversitelerinde öğrenim bursu ve sertifika programı olanaklarından faydalanabiliyorlar.”

Uğur Okulları Adana Kampüsü Müdürü Adil Vahapoğlu da kampüste 3 bin 200 metrekare kapalı, 5 bin 800 metrekare açık alan olduğunu belirterek güçlü akademik kadro ile öğrencilere mükemmel bir eğitim hizmeti sunacaklarını söyledi. Vahapoğlu, öğrencilerin başka hiçbir ek eğitim desteği almalarına ihtiyaç duymayacakları kalitede eğitim vereceklerini belirterek, “Kampüsümüzde STEM, Robotik, Bilişim, Fizik, Kimya, Biyoloji Laboratuvarları, Görsel Sanatlar ve Müzik Laboratuvarları, Uğur Sınava Hazırlık Merkezi, kütüphane, 160 kişilik konferans salonu, açık ve kapalı spor alanları bulunuyor. Bateri, ebru, bale, ahşap boyama, drama, resim, piyano, müzik atölyeleri gibi birçok sanat alanının yer aldığı Güzel Sanatlar Sokağı da kampüsümüzde öne çıkan alanlardan” dedi.

Okulun açılış törenine, Adana Vali Yardımcısı Murat Süzen, Adana Milletvekili Tamer Dağlı, İl Milli Eğitim Müdürü Veysel Durgun, Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürü Ayhan Dağlı, Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürü İzzettin Aydın, Sarıçam İlçe Milli Eğitim Müdürü Seyhan Çelik, Uğur Okulları ve Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel, Uğur Okulları Genel Müdürü Nevzat Kulaberoğlu, Adana Kampüsü Kurucuları, eğitim yöneticileri ve çok sayıda davetli katıldı.

Rüşan Anıl Atar – Serhat Dumandağ

Dünyada bir ilk

Dünyada bir ilk

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ali Guliyev tarafından dünyada ilk defa nükleer fizik alanında keşfedilen çekirdek uyarılmalarının dönme değişmez modeli teorisi Amerikalı bilim adamları tarafından deneyle kanıtlandı.

RECAİ YÜKSEL-İLKER ZEREN
SAKARYA

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ali Guliyev, fizik alanında lisansını Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesinde, Yüksek lisansını Moskova Devlet Üniversitesinde, doktorasını ise Moskova’nın Duble şehrinde bulunan Birleşik Nükleer Araştırmalar Enstitüsünde tamamladı. 1995 yılında Sakarya Üniversitesine gelen Guliyev, Çekirdek uyarılmalarının dönme değişmez modeli teorisi üzerinde beş yıl çalıştı.

Teori üzerinde çalışan Guliyev, SAÜ’ye 5 öğretim üyesi kazandırdı. Bu teori çerçevesinde alınan sonuçlar Almanya’nın Darmstadt Üniversitesinde ve ABD. üniversitelerinde ders olarak okutulduktan sonra deneyler yapılarak öngörülen sonuçlar Amerikalı bilim adamları tarafından çeşitli üniversitelerde tespit edilerek makaleler yayınlandı.

Guliyev tarafından ortaya çıkarılan Toryum çekirdeğinde elektrik ve manyetik dipol seviyeleri bilim adamları tarafından deneylerle keşfedildikten sonra dünyaya duyuruldu.

Teori üzerinde çalışırken Yardımcı Doçent Hakan Yakut, Yardımcı Doçent Dr. Filiz Ertuğral, Dr. Safiye Özkan, Yardımcı Doçent Zemine Yıldırım, Doktora öğrencisi araştırma görevlisi Emre Tobar ve Azerbaycan Üniversitesi bölümünde çalışan Doç.Dr. Ekber Guliyev’i yetiştirerek Nükleer Teorik Fizikte en büyük araştırma gurubunu kurmayı başardı.

Dünyada teorik nükleer fizikte bir ilki başaran Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ali Guliyev, ortaya çıkardığı teori hakkında bilgi verdi.

Teoriyi anlatan Guliyev, şöyle konuştu: “Burada bizim öngördüğümüz teori çerçevesinde çekirdeklerde elektrik dipol uyarılmaları meydana geldiğini tespit ettik. Biz de uranyum ötesi çekirdeklerde uranyum ve toryum izotoplarında seviyelerinin teorik olarak var olduğunu önceden söyledik. Bizim makalemiz 2010 yılında Avrupa dergisinde yazıldı.

Amerikan fizikçileri yayınlanan makaleyi gördükten sonra bize bir mektup yazarak sizin çalışmalarınızı gördük, bu çekirdeklerde deney yapmak istiyoruz diyerek bizden yardım istedi. Teorimizin hesaplama sonuçlarını istediler. Tabi yardım ederiz diyerek, sonuçları onlara gönderdik. Onlar bizim öngörü esasına göre deney yaptı. 25 Martta Toryum çekirdeğinde elektrik ve manyetik dipol seviyelerini keşfettiklerini dünyaya duyurdular. Bu bizim teorik sonuçlarımızın tespitidir. Amerikalıların 5 üniversitesinde bu deney yapıldı. Bize de yaptığımız çalışmaları ve hesaplamaları gösterdiler.”

DÜNYADA TEK ÇALIŞMA

Guliyev, çalışmalarının amerikan bilim adamlarına ipucu verdiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Bizim çalışmamız dünyadaki tek çalışmadır. Toryum ve uranyum çekirdeklerinde bunları yaptık. Tabi bu çalışmaların Türk dünyasının bilim insanları keşfedilmesi ve Amerikalılar tarafından tespit edilmesi Türk halkı adına, milletimiz adına çok önemli. Benim ismim olmasa bile, bir Türk’ün ismini bir makalede gördüğümde kalbim çarpar övünürüm. Bizim bu çalışmalarımızla Sakarya Üniversitesi lisans öğrencileri öğretim görevlisi seviyesine gelmiştir. Amerikalıların gönderdiği resimler, bizim makaleye koyduğumuz resimlerdir. Bu resimlerdeki çizgiler, bizim teorik sonuçlarımızdır.

Deney yaparak resimde olduğu gibi bizim sonuçlarımızı ortaya çıkarmışlardır. Biz gösterdik burada elektrik dipol uyarılmaları var. Onlar da onu görünce keşif yapabildi. Bizim bu sonuçlar olmasaydı onlar bu deneyleri yapamayacaklardı. Bizim teorik sonuçlar esasında deneylerini yaptılar ve elde ettikleri datalar deneysel olarak bizim sonuçların esasıdır. Çünkü onlar radyasyonları görüyorlar ne olduğunu bilmiyorlardı. Biz onlara ip ucu verdik.”

Guliyev, Türkiye’de en ucuz bilimsel çalışma teorik çalışma olduğunu son yıllara kadar maddi sıkıntıdan dolayı nükleer fizikte deney yapılamadığını söyledi. Son günlerde Türkiye’de atom santrallerinin tartışılır hale geldiğini anlatan Guliyev, şunları söyledi: “Atom santrallerin kurulması, Türkiye’nin gelişmesine çok imkan verecek ve hızlandıracaktır. Japonya bu konuda önde giden ülkelerdendir. Enerjilerinin yüzde 40’luk bölümünü nükleer santrallerden sağlıyorlar.

Fransa’da yüzde 50 nükleer santrallerden, Amerika nükleer santrallerden sağladıktan sonra üretip satıyorlar. Rusya, nükleer santralleri var. Türkiye dünyada söz sahibi olmak istiyorsa nükleer fizikte kuvvetli olmalı. Nasıl kimin uçağı, en yükseğe çıkıyorsa, savaşta o kazanır. Türkiye ilmi sayesinde ileriye gidebilir. Türkiye nükleer santralleri geliştirmelidir. Tüm bunlar bu deneyin esasına dayanır. Türkiye’de kısa bir zamanda 10-15 yılda, büyük bir altyapı oluşuyor. Nükleer alanda çalışan fizikçiler yetiştiriyor. Batıdaki hocalar ilmin fedaisi değil, biz ilmin fedaisiyiz. Bir şey yapmak istiyorsak en iyisini yapmak istiyoruz. Gece gündüz çalışarak, bunu yaparız. Benimle çalışan yetiştirdiğim öğrenciler, her biri gece gündüz çalışan öğrencilerdir. Bunların sayesinde dağı dağın üzerine koyabiliriz.”

Japonya’da ortaya çıkan radyasyondan Türkiye’nin etkilenmeyeceğini ifade eden Guliyev, şöyle konuştu: “Bulutların bize gelme ihtimali var, ancak bize etki oranı yüzde 0. Biz çok diyelim merak ediyoruz. Endişeye düşüyoruz. Radyasyon Rusya’nın sınırındadır. Rusya o kadar korkmuyor, biz neden endişe ediyoruz. Rüzgarlar her zaman Japonya’da doğuya doğru eser. Onlar Amerika’ya gidip döndükten sonra bizim baş rını istediler. Tabi yardımızın üstüne gelir. O da 8-9-10 km’dir. Onların bize hiçbir etkisi yok. Esas korku, Japonya ve çevresindeki ülkelerdedir.”

Tek korkunun Okyanus’taki balıklar olduğuna dikkat çeken Guliyev, “O balıklar sayesinde biz de zarar görebiliriz. Onlar dünyayı dolaştıktan sonra bize gelebilir” dedi.

Guliyev, nükleer santraller konusunda tek korkusunun insan olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bizim insanımız özverili olursa, nükleer santraller belasız, kazasız çalışabilir. Bunları çalıştıran insandır. Bu santraller Türkiye’yi çok yükseklere kaldırır, sanayiyi geliştirir, kültürü geliştirir. İşçinin kültürü ne kadar yüksek olursa, o ülke daha iyi gelişir. Orada kaza olmaz. Yoksa nükleer santrallerin depremden korkusu yoktur. Nükleer santrallerde yüzde 20 para, onun zırhına gider.

Bundan sonra çok daha para gidecek. Japonya olayı bizim için bir ders oldu. Japonya’da depremler oluyor başka ülkelerde böyle büyük depremler olmuyor. Onun için tehlikeli değil. Nükleer santraller 53 yıldır var. Bir tane kaza olmuş oda Çernobil’deki hocaların ciddi olmamaları yüzünden. Sistem her zaman soğuyor. Orada kaza olacağı tahmin edilse de onlar görmelerine rağmen ciddiye almadı. 6 uyarı vardı. Hemen o uyarıları kapatabilirlerdi. Yanlışlıkla kaza oldu. Çalışanların disiplini yüksek olursa, nükleer santrallerin hiçbir korkusu yoktur.”

Medvedev: ‘Kiev NATO’ya katılmaktan vazgeçse bile Rusya operasyonlarını durdurmayacak’

Medvedev: ‘Kiev NATO’ya katılmaktan vazgeçse bile Rusya operasyonlarını durdurmayacak’

Rusya Güvenlik Konseyi (SB) Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev yaptığı açıklamada, “Kiev NATO’ya katılmaktan vazgeçse bile Rusya, Ukrayna’da devam eden askeri operasyonlarını durdurmayacak” dedi.

Rusya- Ukrayna savaşı devam ederken, eski Rusya Devlet Başkanı ve Rusya Güvenlik Konseyi (SB) Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev yeni bir açıklamada bulundu. Medvedev açıklamasında, “Kiev’in NATO’ya katılmaktan vazgeçmesi hayati önem taşıyan bir karardır. Ancak Kiev NATO’ya katılmaktan vazgeçse bile Rusya, Ukrayna’da devam eden askeri operasyonlarını durdurmayacak” dedi.

“Zelenskiy ile görüşmeye hazırdık”

Rusya Güvenlik Konseyi (SB) Başkan Yardımcısı Medvedev açıklamasında, Rusya- Ukrayna arasında duraklayan barış müzakereleri konusuna da değindi. Medvedev, “Rusya, olayların gelişimine bağlı olarak Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile görüşebilir. Daha önce Zelenskiy ile görüşmeye hazırdık” ifadelerini kullandı.

Medvedev ayrıca açıklamasında, ABD tarafından Ukrayna’ya gönderilen HIMARS çoklu roketatarların savaşta önemli bir tehdit oluşturmadığını söyledi. Ancak ABD’nin gönderdiği silahlar daha uzun mesafelerdeki hedefleri vurabilirse bunun değişebileceğini belirtti.