İstenmeyen hatıralar artık silinebilecek

Unutmak istediğimiz yaşanmış ve istenmeyen kötü anılarımız beynimizin hafızasından artık silinebilecek.

“İSTENMEYEN HATIRALAR SİLİNEBİLECEK”

Hafızamızda kayıtlı olan ve hatırlandığında da bizleri olumsuz yönde etkileyen kötü anılar, yeni düşüncelerle yer değiştirilerek beynimizin resetlenebileceğini ifade eden Akkuş, “ Kötü biten ayrılık ve ortaklıklar, düşmanlık ve pişmanlıklar, kişisel ihtiraslar ve aklımıza her geldiğinde psikolojik olarak zihnimizi meşgul ederek zarar veren negatif hatıralardan artık kurtulabilinecek. 

Tıp olarak TMS (Transkranial Manyetik Stimülasyon) vurumları, EMDR terapi teknikleri, hipnoz uygulamaları ve şok dalgaları gibi bazı yöntemler ile resetleme işlemi olsa da, bunlar travmatik ve yakın tarihte yaşanan acı anılara yönelik bir müdahaledir ancak. Doğal ve tabii yöntemlerle kişinin kendi çabası ile kendi kendine terapi uygulaması da içsel anlamda daha doğru bir yol olduğu görülebilecek” dedi.

“TÜM NEGATİF DÜŞÜNCELERDEN KURTULARAK BEYNİMİZ YENİLENECEK”
 
Akkuş, “Nöronal ağlar ile beyin belleğinde kayıtlı (anı formatı) bulunan negatif düşünceler ve yaşanmış kötü anılar silinerek beynimiz boşaltılabilecek. Açılan boş (hafıza) alanlara da, stratejik beş (5) metod üzerinden yeni anılar ile yer değiştirilecek. Böylece unutulmak istenilen tüm negatif düşüncelerden kurtularak beynimiz yenilenecek” şeklinde konuştu.

Her bir metodun kendi içinde tekniksel uygulama olduğunu söyleyen Akkuş, uygulamalı o’ beş (5) metodu şöyle sıraladı;

1) Size yanlış yapanları affetme metodu

Dolandırılma, Kandırılma, İftiraya uğrama, Yarı yolda bırakılma, Dedikoduya maruz kalma, Hasetlenilme, Kıskanılma, Kavga etme gibi vb. tarafımıza yönelik yapıldığına inandığımız yanlışları affederek, aklımızda bizi sürekli meşgul eden kin, garez, öfke ve sinirsel olgular ile beyin mekanizmasına gönderilen olumsuz sinyalleri durdurmak.

2) Kusurlarımızdan ders alma metodu

Başarısız stratejiler, Yanlış kararlar, Kötü söz söyleme, İftira atma, Kötü huylarımızla yüzleşme, Şiddet ve suça meyil gibi vb. olumsuz davranışlarımızdan vazgeçerek sergilediğimiz bu kusurlardan ders almak suretiyle, bir daha yapmamak üzere kendimize söz vermek.

3) Zaaflarımızla yüzleşme metodu

Uyuşturucu kullanmak, Paraya düşkünlük, Makam hırsı, Yalan söylemek, Narsistlik, Egoistlik, Hırsızlık, İhtiras, Kibir, Riya Gösteriş gibi zaaflar her zaman toplumda ki saygın kişiliğimizi düşürerek bizleri zor durumda bırakır. Bu nedenle toplum içinde söz sahipliliği ve saygınlığımızı kaybetme endişesi ile beynimizi kemirerek meşgul eden tüm “vicdani muhasebe” ile “kendini kınama” mücadelesinden kurtulmak.

4) Güvenli gıda ve ruhsal beslenme metodu

Şüpheli ve helal olmayan yiyecekleri yememe, GDO’larıyla oynanmış gıdalardan uzak durma, Günahları görme ve tövbe etme (zihinsel anlaşma), Kuran okuma ve dinleme (huzur ile yenilenme), Merhametli olma (yeni düşüncelere karar verme), Deniz dalgası seyretme/dinleme (düşünceleri bulma), Ney dinletisi (düşünceleri görme), Kitap okuma (yeni bilgiler edinme), Gündemi takip etmek (yeni düşünceler depolama), Hayvan sevgisi (şükür mekanizmasını çalıştırma) Huzur evi, hasta ve aile büyüklerimizi ziyaret etme gibi durumlarla da içsel ve manevi duygularımızı tedavi ederek, ruhsal ferahlılık üzerinden beynimizi rahatlatmak.

5) Alternatif tıp metodu

Nefes alma teknikleri (uygulama), Hacamat tedavisi (her yıl), Temiz oksijen (doğa gezileri), Spor ve çeşitli kültürel etkinlikler gibi vb. eylemler ile düzenli olarak beynimizi sağlıklı tutmak.
 
Uygulamalı (Ücretsiz) Seminerler dizisi

Ülke genelinde beyin resetlemenin (metotsal öğreti) doğru şekilde yapılmasına ilişkin ücretsiz seminerler dizisine başlayacaklarını belirten Akkuş, ilk eğitimin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çanakkale İl Müdürü Ersin Fırat ev sahipliğinde, uygulamalı tekniklerle psikolog eşliğinde başlayacağını bildirdi.
 

Kış ayları depresyona sürüklüyor

Depresyonun birçok nedeni vardır. Bu durumla baş edebilmek için önce depresyona neden olan unsurları tespit emek gerekir. Aynı şekilde karşınızdaki kişinin depresyonda olduğunu anlamanız için bilmeniz gereken birtakım belirtiler mevcuttur. 

Depresyon belirtileri nelerdir?

•Enerji eksiliği
•Sürekli yorgunluk hâli
•Umutsuzluk ve değersizlik hâli
•İştah kaybı
•Odaklanma sorunu
•Hiçbir şeyden zevk alamamak
•Sürekli ve fazla uyku isteği

Eğer bu belirtilere sahipseniz depresyona girmiş olabilirsiniz. İşte depresyondan kurtulmak için yapmanız gerekenler:

Sekiz saat uykuyu hedefleyin

Depresyon tipik olarak uyku sorunlarına yol açar. Çok az ya da çok uyuyorsanız bu ruh hâlinizi kötü etkileyebilir. Ancak sağlıklı ve düzenli bir uyku sayesinde bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. Günlük en az 6 en fazla 8 saat olacak şekilde uyku programı yapın.

B vitaminini arttırın

B vitamini ve B-12 eksikliği depresyonu tetikleyebilir. Daha fazla B vitamini tüketmeye özen gösterin. Yeşillik, meyve, tavuk, brokoli gibi sağlıklı besinler tüketmek hem sağlığınızı hem ruh hâlinizi olumlu yönde etkileyecektir.

Güneş ışığı 

Güneş ışığı serotonin hormonunu arttırmanıza ve psikolojinizi düzetmenize yardımcı olur. Günde en az 15 dakika güneş ışığı almayı hedefleyin. Güneş ışınlarının yetersiz olduğu dönemlerde ek olarak D vitamini takviyeleri alabilirsiniz.

Stresi hayatınızdan çıkarın

Stres yalnızca depresyonu uzatmaz, aksine daha da kötüleştirir; aynı zamanda da depresyona girmenizi tetikler. Hayatınızdan stresi bir an önce çıkarın.

Sevdiğiniz işleri yapın

Depresyon dönemlerinde sevmediğiniz işleri yapmak sizi daha kötü bir ruh hâline sokabilir. Bu yüzden hayatınızda sevdiğiniz işlere öncelik verin. Bu herhangi bir spor, hobi, etkinlik olabilir. Arkadaşlarınızla vakit geçirin ve mümkün olduğu kadar yalnız kalmamaya özen gösterin.

Gerekirse profesyonel yardım alın

Eğer tek başınıza depresyonu atlatamıyorsanız profesyonel bir danışmanlık almaktan çekinmeyin. Bunu kompleks hâline getirerek kendinizi daha da zora sokmayın. 
 

Kış aylarında hastalıklarla savaşan vitaminler

Kış aylarında vücudun direnci düşer. Vücut, hastalıklara daha açık hâle gelir, vitamin ve minerallere her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyar. 

C vitamini

Soğuk algınlığı hissettiğinizde daima C vitamini alın. C vitamini, kış aylarında bağışıklık sistemini koruyan ve güçlendiren bir vitamindir. Kış aylarında hastalıkları önlemek için düzenli olarak C vitamini tüketmelisiniz. Başlıca C vitamini kaynakları portakal, greyfurt, mandalina ve limondur. 

Demir

Demir seviyesi düşük bir vücut, kış gelince kendini hâlsiz hissedebilir. Özellikle adet dönemindeki kadınlar çok daha fazla enerji kaybı yaşar. Demir takviyesi enerji seviyenizi artırarak daha zinde hissetmenizi sağlayacaktır. Ayrıca demir, vücuda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin oluşması için gereklidir.

D vitamini

Kış aylarında ne yazık ki güneşten uzak kalınır. Vücut için gerekli D vitaminini vücut alamaz ve D vitamini eksiliği yaşar. D vitamini olmadan, vücut kalsiyumu ememez. Böylece soğuk algınlıklardan ve enfeksiyonlardan koruyan bazı bağışıklık tepkileri uyarılamaz. Bu yüzden kış boyunca D vitamini takviyesi almalısınız.

D vitamini nelerde bulunur?

Omega-3 yağ asitleri

Yapılan araştırmalar kış aylarının insan psikolojisini olumsuz etkilediğini gösteriyor. Eğer mutsuz ve depresif hissediyorsanız sebebi kapalı havalar olabilir. Bu mevsimsel depresyonlardan omega-3 sayesinde kurtulabilirsiniz. Omega-3 takviyeleri ruh hâlinizi yükseltmeye ve zihinsel yoğunluğunuzu arttırmaya yardımcı olacaktır.

E vitamini

Kış aylarında maruz kaldığınız bir diğer durum ise kuru cilt problemleridir. Cilt ve deri çatlakları kış aylarında daha fazla oluşur. E vitamini eksikliği yaşıyorsanız bu durumu yaşamanız çok normaldir. E vitamini cildi nemlendirir ve kış aylarında soğuğa karşı cildinizi korur.

Folik asit

Düzenli olarak yeşil yapraklı sebzeler tüketmiyorsanız, muhtemelen yeterli miktarda folik asit alamıyorsunuz demektir. Ispanak, roka ve yeşillikleri kış aylarında daha fazla tüketmelisiniz. Vücudunuzdaki folik asit miktarını arttırarak cildinizin nem dengesini koruyabilirsiniz.
 

Bruksizm nedir, tedavisi nasıl olur?

Çiğneme kaslarının gün boyu ya da sadece gece sürdürdüğü aktiviteyle meydana gelen diş gıcırdatmaları ve sıkmaları bilimsel olarak bruksizm olarak tanımlanır. Dişler arasında çiğneme kaslarının kasılması sonucu oluşan devamlı temas “diş sıkması” olarak adlandırılırken, çiğneme işleminin ağız ortamında herhangi bir madde almaksızın ritmik olarak devam etmesine “diş gıcırdatması”denir . Ortodonti Uzmanı ve Diş Hekimi Dr Hakan Dönmez toplumun %8-10 unda, çocuklarda ise %8-38’inde Bruksizm görüldüğünü, bu anlamda erken teşhis ve tedavinin çok önemli olduğunu dile getirdi.

Bruksizm tedavisi; çene eklemi hastalıkları uzmanı olan ve baş ve boyun ağrıları konusunda uzman olan diş hekimleri tarafından yapılması gerektiğini vurgulayan Dönmez, diş sıkma ve gıcırdatmanın ayrılarak incelendiği araştırmalarda, gıcırdatma olmaksızın yapılan diş sıkma olgusunun yaklaşık % 20 olduğu ileri sürülmüş, kadınlarda bu oranın erkeklerden daha fazla olduğu belirtilmiştir. Temporomandibüler eklem rahatsızlığı olan kişilerde bruksizm görülme sıklığının  % 26 ile % 66 arasında olduğu ileri sürülmektedir.”dedi.

Bruksizme Neden Olan Faktörler;

1) Morfolojik Faktörler 

Çene yüz bölgesindeki anatomik bozukluklar, düzgün sıralanmamış, karşı çenedeki dişlerle iyi uyumda olmayan diş ilişkisi ve yanlış yapılan diş tedavileri 

2) Psikososyal Faktörler

Anksiyete, stres veya gerginlik, bastırılmış öfke veya asabiyet, agresif veya hiperaktif kişilik tipi

3) Nörolojik Faktörler

Beyin travmaları ve bazı nörolojik hastalıklar sonucu

4) Patofizyolojik Faktörler

Bruksizm, uyku sırasında oluşan gerginlik nedeniyle veya uykunun aniden hafiflemesi sırasında ortaya çıkabilir. Bruksizm görülme sıklığı, uyku apnesi sendromu olan kişilerde ve uyku bozukluğunun sonucu olarak artmaktadır.

5) Santral Sinir Sistemi Bozuklukları

Huntington veya Parkinson hastalığı komplikasyonu olarak karşımıza çıkmaktadır

6) İlaç Yan Etkileri

Travma sonucu ortaya çıkan bozukluklar, sigara ve alkol bağımlılığına bağlı olarak ortaya çıkabilir

7) Sistemik Nedenler

Bağırsak parazitleri, beslenme yetersizliği, alerji ve endokrin hastalıkları bruksizme sebep olabilir

Bruksizm Tedavisi

Tedavi uygulamalarını doğru yönlendiren temel etken, teşhisin doğru olarak saptanmış olmasıdır. Doğru teşhis, hasta hikayesi (anamnez) ve klinik bulguların doğru analizi ile konulur. Ek bilgilerin gerektiği durumlarda ise görüntüleme ve laboratuvar bulguları da ilave edilerek veriler toplandıktan sonra tedavi planlaması yapılır.

Günümüzde uygulanan bruksizm tedavi yaklaşımları 3 ana grupta toplanır;

1) Kişiliğe yönelik
2) Farmakoloji yaklaşım
3) Oklüzal yaklaşımlar (okluzal dengeleme, ortodontik tedavi, okluzal rehabilitasyon)

1) Kişiliğe Yönelik Tedavi Yaklaşımları

a) Biofeedback Tedavisi

Hasara uğramış, ancak fonksiyonlarını kaybetmemiş sistemin, kişi tarafından daha başarılı bir şekilde çalıştırılması hedeflenir. Hasta işbirliği önemlidir. Normalde istemsiz oluşan fonksiyonların bilincine varılmasını ve bireylere kaslarını kontrol edebilme yeteneğini sağlar.

b) Alışkanlığı Önleme Tekniği

Hastaya bir takım egzersizler öğretilir. Egzersizlerin başarılı sonuç vermesi, bireylerin öğretilen egzersizlere uzun süre devam etmelerine bağlıdır.

c) Psikiyatrik Tedavi

Psikiyatrik tedavi yaklaşımı ancak diş gıcırdatma sorununu arttıracak psikolojik nedenlerden şüphelenildiğinde düşünülmeli ve hasta psikiyatri uzmanına bruksizm tedavisi amaçlı değil, psikolojik nedenlerin çözümlendirilmesi için yönlendirilmelidir.

d) Hipnoz

Bilimselliği ve gerekliliği tartışılmaktadır.

Meditasyon alışkanlıkların farkındalığı, aşırı kimyasal stimülanların (kafein, nikotin, vs.) ve uyku düzensizliğin kontrolü, alışkanlıkların değiştirilmesi gibi teknikler de uygulanabilir.

2) Farmakolojik Tedavi

Kas gevşetici kullanımının ve bunun sonucunun başarılı olduğu vakalar mevcuttur.

Botulinum toksin de (botoks) intramuskular (kas içi) enjeksiyonla uygulanmaktadır. Ancak bu yaklaşım problemi kökten çözücü olmayıp, kasların paralizi ile palyatif tedavi amaçlı kullanılmaktadır.
     
3) Oklüzal (çiğneme yüzeyi) yaklaşımlar

a) Oklüzal dengelemeler

Oklüzal dengelemeler alt ve üst diş temasları arasında oluşan yükleri dağıtabilmek amacıyla, dişlerin oklüzal formlarında yapılan kalıcı değişimleri kapsar. Diş ve çenelerin rahatlık, sağlık ve estetiğini arttırmak amacıyla uygulanan geri dönüşümsüz tedavi yaklaşımıdır. Çok dikkatli ve kısıtlı uygulanmalıdır.

b) Ortodontik tedavi

Maloklüzyon varlığında oklüzyonun ortodontik tedaviyle düzeltilmesidir. 

c) Oklüzal apereylerin uygulanması

Diğer yöntemlere göre daha çok kullanılmaktadır. Oklüzal aparey, temporomandibüler rahatsızlıkların tedavisi veya dişlerin aşınmalardan korunması için uygulanan “hareketli yapay oklüzal yüzeyler” olarak tanımlanır. Amerika Birleşik Devletlerinde bruksizmin meydana getireceği zararları önlemek amacıyla senede 3.6 milyon “gece koruyucusu”nun yapıldığı rapor edilmiştir. Oklüzal apareyler çeşitli yayınlarda “flat plane’ , ‘kas gevşetici splint’ , ‘gece koruyucusu’ veya ‘ortodontik aparey’ olarak adlandırılmaktadır.

Oklüzal apareylerin bruksizmde kullanılmasının amaçları:

i) Atrizyon (diş aşınmaları) nedeniyle meydana gelebilecek zararları azaltmak veya önlemek,
ii) Çiğneme kaslarının (temporal ve masseter) aktivitesini azaltmak,
iii) Bilateral kas aktivitesinde simetri sağlamak,
iv) Kas kasılma patternlerinde normalizasyonu oluşturmak,
v) Hastaların alışkanlıklarının farkına varmasını sağlamak,
vi) Dişlerin parafonksiyonel kontaktta kalma sürelerini minimalize etmek.

Oklüzal apareylerin bruksizmi tedavi etme amaçlı yapılmadığı, çiğneme sisteminde meydana gelecek sorunların ilerlemesini yavaşlatmak veya önlemek amaçlı olduğu aparey yapılmadan önce bireylere belirtilmelidir.

Çocuklarda görülen bruksizm genellikle fizyolojiktir, yani zararsızdır. Çoğunlukla bazı dişlerde erken temas varsa, çiğneme sistemi bunu aşındırarak daha fonksiyonel bir diş yapısı oluşturmaya çalışır. Bu yüzden genellikle tedaviye gerek yoktur. Tedavi edilmesi gereken boyutlarda aktif bruksizm görülen çocuklarda ise yumuşak ve/veya sert akrilik materyalden yapılmış oklüzal apareyler kullanılabilir. 3-5 yaş grubunda yapılan araştırmada ağız içi apareyleri kullanmayan çocuklarda diş aşınmalarının artarak devam ettiği, aparey kullanan çocuklarda ise dişlerde aşınmaların durduğu belirtilmiştir. Çocuklarda kullanılan apareyler gelişime etki edebileceğinden kontrolleri sık yapılmalı ve kullanılma süresinin mümkün olduğunca kısa olmasına dikkat edilmelidir. 2-3 ay kullandıktan sonra aktif bruksizmin azalıp azalmadığı kontrol edilmeli ve apareyin kullanımına son verilmelidir. Gelişimin hızla devam ettiği çocuklarda bruksizm hala sorunlar meydana getiriyorsa, aparey değiştirilmeli, çene gelişimini yavaşlatma veya durdurmasına izin verilmemelidir.

d) Atrizyon tedavisi

Dişlerde görülen aşınma nedeninin aktif atrizyon olduğu saptanan vakaların tedavi yaklaşımında, olayın ne şekilde oluştuğunun kesin olarak belirlenmesi önemlidir. Aşınmanın ileri olmadığı bölgelerdeki dişlere iletilen yüklerin sınırlandırılabileceği vakalarda, minör oklüzal değişiklikler uygulanabilir. Atrizyonun çok ilerlediği hastalarda, özellikle dikey boyutun azaldığı ve dişlerde hassasiyetin aşırı rahatsızlık verdiği vakalarda, dişlerin korunmasının sağlanabilmesi için sabit restorasyonlar düşünülebilir. 

İngiltere’de konut fiyatları yüzde 0,3 azaldı

Nationwide konut endeksi verilerine göre, şubat ayında konut fiyatları  geçen yılın ağustos ayından bu yana aylık bazda ilk kez gerileyerek yüzde 0,3  azalış gösterdi.

Ülke genelinde yıllık bazda konut fiyatları ise şubat ayında yüzde 2,2  artış kaydetti.

Bir önceki ayda (ocak) konut fiyatları yıllık bazda yüzde 3,2 artış  göstermişti.

Nationwide’dan yapılan açıklamada, tüketici güvenindeki azalışın, hane  gelirlerindeki daralmanın ve Londra gibi önemli konut pazarlarındaki aktivitenin hız kesmesinin ülke genelinde konut fiyatlarının gerilemesinde rol oynadığı  bildirildi.

Verilere ilişkin değerlendirmede bulunan Nationwide Baş Ekonomisti Robert Gardner, “Noel dönemi ve bu yılın başında satışlar görece yumuşak  seyrediyor. Tüketici güvenindeki azalma ve hane halkının gelirlerindeki daralma  etkisini hissettiriyor.” ifadelerini kullandı.