Baklava yufkasından börek tarifi

Baklava yufkasından börek tarifi, normal böreklerden daha çıtır ve lezzetli oluyor. Pastanelerde satılan çıtır çıtır böreği evinizde de hazırlamak istiyorsanız baklava yufkasından börek tarifi tam size göre. Baklava yufkasından börek nasıl yapılır sorusunun cevabını bilmiyorsanız size vereceğimiz tarifi mutlaka uygulamanızı tavsiye ediyoruz. İşte baklava yufkasından börek tarifi:

Fırında
6+ Kişilik
20 dk (Hazırlanma Süresi)
40 dk (Pişirme Süresi)
Yapımı için malzemeler

1 paket baklavalık yufka
80 gr. tereyağ
1 çay bardağı sıvıyağ veya zeytinyağı
1 su bardağı süt
Yarım şişe maden suyu

İç harcı için:

4 adet orta boy patates
250 gr. kıyma
3 adet orta boy soğan
1/2 su bardağı zeytinyağı
Karabiber
Kırmızı pul biber
Tuz

Hazırlanışı

Baklava yufkasından börek tarifi normal böreklere göre daha çıtır ve lezzetli bir börek tarifidir. Dışarıda satılan çıtır çıtır börek tariflerini evinizde de hazırlamak istiyorsanız mutlaka baklava yufkasından hazırlanan börek tarifini denemenizi tavsiye ediyoruz. Yapımı hem pratik hem de oldukça lezzetli olan baklava yufkasından börek tarifini denedikten sonra bir daha hep bu tarifi hazırlamak isteyeceksiniz.

İşte çıtır çıtır tadıyla damak tadınızı şenlendirecek olan baklava yufkasından börek tarifi…

1 adım: Patatesleri kabukları ile haşlayın. Çatal yardımıyla ezin.

2. adım: Kıymanın önce tavada suyunu çektirin. Suyu bittikten sonra 2 kaşık yağ ile az kavurun. Üzerine küçük doğranmış soğanları ekleyip kavurmaya devam edin.

3. adım: Kalan yağı, doğranmış patatesleri ve baharatları ekleyin, karıştırıp ocaktan alın. Tereyağ, zeytinyağı, süt, soda ve yumurtayı çırpıp bir sos hazırlayın.

4. adım: Yufkaları 5’er adet gruplayın. Bir yufkayı açın üzerine sosu fırça ile az az sürün. 5 kat yufkaya aynı işlemi uygulayın. Uzun kenarına patatesli içten koyun.

5. adım: Kol böreği şeklinde fazla sıkmadan sarın (Her biri uzun böreği 4 parçaya kesince 32 adet kol böreği elde ediliyor).

6. adım: Yufkaların hepsi bitinceye kadar bu işlemi uygulayın. Yağlanmış fırın tepsisine kol böreklerini yerleştirin. Kalan sosu da üzerine dökün.

7. adım: Bıçak ile her parçayı 4’e veya 5’e kesin. Böreği fırınınıza göre 170-175 C”de pişirin. 10 dk. dinlendirdikten sonra sıcak halde servis yapın.

Not: Dilerseniz üzerine çörek otu da serpiştirebilirsiniz.

Afiyet olsun.

Sizin İçin SeçtiklerimizTaonga: tropikal çiftlik2020’nin En Bağımlılık Yapan Çiftlik Oyunu. Yüklemeye Gerek YokTaonga: tropikal çiftlikVikings: Free Online GameBu oyunu 1 dakika oynayın ve neden herkesin hayran olduğunu görünVikings: Free Online GameSurvey CompareÜlkedeki 1941 ve 1981 arası doğumlu kişiler yüksek ücretli aSurvey CompareTaboola’danTaboola’dan

Radyasyon ve bazı kimyasallara maruz kalmak lösemi yapabilir

Lösemi; normalde farklı tiplerde kan hücrelerine dönüşecek olan hücrelerden köken alan kanser olarak tanımlanıyor ve çocukluk çağında en sık görülen kanser türü olarak dikkati çekiyor. Yapılan araştırmalara göre radyasyona ve bazı kimyasallara maruz kalmak, kandaki beyaz kan hücrelerinde oluşan kanser türü olan ve kan kanseri olarak bilinen lösemi riskini artırabiliyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) verilerine göre, 2018 yılında dünyada 91 bin 463 vaka bildirildi. Bu haliyle çocukluk çağında görülen tüm kanserlerin üçte birini lösemi oluşturuyor.

Çocuklarda her yıl 300 bine yakın kanser görüldüğü dikkate alındığında, dünya genelinde her yıl görülecek lösemi olgu sayısının yaklaşık 100 bin olduğu değerlendiriliyor.

Türkiye’de Türk Pediatrik Onkoloji Grubu (TPOG) ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) 2009-2019 verilerine göre, tüm çocukluk çağı kanserlerinin yüzde 25,7’sini, Sağlık Bakanlığı verilerine göre de tüm çocukluk çağı kanser vakalarının yüzde 32,3’ünü lösemi oluşturuyor.

“Çocukluk çağı lösemileri yüzde 80 oranında tedavi edilebiliyor”

Çoğu çocukta belirti vermeden önce, löseminin erken teşhisi için yaygın olarak kullanımı önerilen bir kan tetkiki veya diğer tarama testleri bulunmuyor. Çocukların doktora gitmesini sağlayacak belirtilere yol açtığında çocukluk çağı lösemilerine sıklıkla tanı konabiliyor. Başvuru sonrasında hekimler tanı koyma sürecinde lösemiye işaret edebilecek kan testlerini uyguluyor. Lösemileri erken saptamanın en iyi yolunun, söz konusu hastalığın olası belirtilerinin gözden kaçırılmaması olduğu belirtiliyor.

Lösemi riskinin yüksek olduğu bilinen çocuklarda (Li-Fraumeni sendromu veya Down sendromu gibi) birçok hekim durumu yakından takip ederek, düzenli tıbbi kontrolleri sürdürüyor ve şüphe uyandıran hallerde ilave başka testler öneriliyor.

Lösemi, kansızlık (anemi), enfeksiyonlara yatkınlık, sık sık hastalanma, yüksek ateş, burun, diş eti, cilt altı gibi çeşitli kanamalar, ciltte sık sık çürük oluşumu, kesik oluştuğunda kanamanın güçlükle durdurulması, iştahsızlık, kilo kaybı, dalak veya karaciğerde büyüme, lenf düğümlerinde şişlikler, halsizlik, solukluk, çabuk yorulma, çarpıntı, kemik ve eklemlerde ağrılar, şişlik ve hareket kısıtlığı gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

İlgili Haber Çocuklarda en sık görülen 9 kanser türü ve belirtileri neler?

Tanı, hastanın şikayet ve muayene bulguları değerlendirilirken lösemi ihtimalinin göz önünde bulundurulmasına dayanıyor ve lösemi şüphesi sonrasında yapılacak kan testleri ile tanı netleştiriliyor. Ardından kemik iliği biyopsisi, özel kan testleri ve genetik testler uygulanıyor.

Çocukluk çağı lösemileri yüzde 80 oranında tedavi edilebiliyor. Hastalık, Türkiye’de de başarı ile tedavi edilebiliyor ve tedavi başarısı diğer ülkelerden farklılık göstermiyor.

Çocuklarda lösemi tedavisi ücretsiz yapılıyor

İlaç tedavisi (kemoterapi), ışın tedavisi (radyoterapi), bağışıklık sistemini güçlendirme tedavisi (immünoterapi) ve kemik iliği nakli başlıca tedavi yöntemleri olarak yer alıyor.

Çocuklarda lösemi tedavisi devletin güvencesi altında olup ücretsiz yapılıyor.

Türkiye’de lösemili çocuklara yapılan tüm harcamalar kurum kimliği ya da statüsü gözetilmeksizin (devlet hastanesi, üniversite hastanesi veya özel hastanelerde) karşılanıyor ve geri ödeme kapsamında bulunuyor. Bunun yanı sıra tedavinin gerektirdiği tüm ilaçlar ve kemik iliği nakli dahil tüm tedavi giderleri devlet tarafından karşılanıyor.

Çocukluk çağı lösemilerinin, yaşam tarzı ve çevre ile ilgili olası sebeplerinin çok az olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte çevresel risk faktörü olarak radyasyona ve bazı kimyasallara maruz kalmanın lösemi riskini artırabildiği biliniyor.

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) radyo frekans alanlarını, cep telefonu kullanıcıları arasında beyin tümörleri için olası bir risk artışına ve çocukluk dönemi lösemisi konusunda bulgulara dayanarak “insanlarda şüpheli kanserojen” olarak sınıflandırıyor. Bu nedenle, çocukların cep telefonu kullanmasına izin verilmemesinin önemine işaret ediliyor.

Tavuklu tantuni tarifi

Mersin’in meşhur lezzetlerinden biri olan tantuniyi evinizde yapmaya ne dersiniz? İster minik minik kıyılmış et ile yapın isterseniz de tavuklu versiyonunu deneyin! Sizin için tavuklu tantuni tarifini paylaştık. İşte tavuklu tantuni tarifi…

Mersin’de çıkan ve tüm şehirlere yayılan tantuni, vazgeçemedeğimiz lezzetler arasında bulunuyor. Eli ve tavuk etli olarak yapılan tantunide, etler küçük küçük kesilir, tercihe göre biber soğan domates ve baharatları eklenir. Daha da lezzetli olsun diye bir de ekmeğin yada lavaşın iç yüzü saca yatırılır ve yağı ekmeğe geçer. Sizin için tavuklu tantuni tarifini paylaştık. İşte tavuklu tantuni için malzemeler…

Malzemeler:

-500 gram tavuk göğsü
-2 adet soğan( piyazlık doğranmış)
-3 adet domates (küp doğranmış)
-1/2 demet maydanoz
-1 çay tuz
-1 çay kaşığı karabiber
-1/2 çay kaşığı kimyon
-1 çay kaşığı pul biber
-3 yemek kaşığı zeytinyağı
-4 adet sandviç ekmeği

Tavuk tantuni nasıl yapılır?

-Tavukları haşlayın ve haşlandıktan sonra küçük küçük doğrayın.
-Tantuniyi yapacağınız tavayı iyice ısıtın.
-Yağ ile birlikte tüm baharatları tavaya atın ve baharatların kokusu çıktıktan sonra tavukları ekleyin.
-Tavukların dışı kızarana kadar iyice kavurun.
-Tavuğu ocaktan almaya yakınken domates ve soğanları tavaya atın ve çevirerek pişirin.
-Soğan ve domatesler hafif diri kalması için çok pişirmiyoruz.
-Son olarak maydanozu da ekledikten sonra karıştırın ve ocaktan alın.
-Sandviç ekmeğini veya lavaşı ısıtın, tavuk tantuniyi yayın ve sıcak servis edin.

Afiyet olsun.

Dünya Makarna Günü’ne özel 4 makarna sosu tarifi

Bugün 25 Ekim Dünya Makarna Günü! Biz de makarna severlere özel 4 özel sos tarifini sizinle paylaştık. Bugün makarnanızı bu soslardan biriyle yapmaya ne dersiniz?

25 Ekim Dünya Makarna Günü’ne özel birbirinden lezzetli ve özel 4 makarna sosu tarifini sizinle paylaştık. Yapım aşamaları çok kolay olan bu sosları mutlaka deneyin. İşte 4 makarna sosu tarifi…

Bolonez sos tarifi


Malzemeler:

-250 gram kıyma
-1 adet soğan
-2 yemek kaşığı tereyağ
-3 diş sarımsak
-2 adet orta boy domates
-1 yemek kaşığı salça
-1 su bardağı su
-Tuz, karabiber

Hazırlanışı:

Sos tavasına ince ince kıydığınız soğan ve sarımsakları koyun, tereyağında güzelce kavurun. Ayrı bir tavada kıymayı da kavurduktan sonra soğanların içine kıymaları ekleyin ve biraz pişirdikten sonra domatesleri ve salçayı ekleyin. Tuz ve baharatları da ekledikten sonra suyu ilave edin ve sosu kaynatın.

Kremalı mantarlı sos


-500 gr taze mantar
-1 kutu krema
-2 soğancık Soğanı
-1 yemek kaşığı tereyağ
-1 yemek kaşığı un
-Tuz
-Karabiber

Hazırlanışı:

Mantarları doğrayın. Tavaya tereyağ eritin ve unu ekleyin renk alınca soğancıkları ekleyin biraz pişirin daha sonramantarları ilave edin yumuşayınca kremayı, karabiber ve tuzu ekleyip hafif pişirip ocaktan alın.

Alfredo sos


Malzemeler:

-1 paket krema
-2 diş sarımsak
-Yarım demet fesleğen
-2 yemek kaşığı tereyağı
-3/4 su bardağı parmesan
-Tuz
-Karabiber

Hazırlanışı:

Sosu hazırlamak için derin bir sos tavasına tereyağını koyup eritin. Eridikten sonra üzerine kremayı ekleyin ve kaynayana kadar karıştırın. Sarımsağı ve parmesanı rendeleyin. Krema kaynamaya başladığında içine sarımsakla parmesanları, tuzu ve karabiberi ekleyip karıştırın. Peynir erimeye başladığında sosu ateşten indirin. Bir yandan fesleğenleri incecik kıyın. Sıcakken içerisine fesleğenleri ekleyin. Son olarak permasanları ekleyin.

Napoliten sos


Malzemeler:

-1 kg domates
-2 adet orta boy kahverengi soğan
-3 diş sarımsak
-2 yemek kaşığı zeytinyağ
-1 yemek kaşığı tereyağ
-1 yemek kaşığı salça
-1 çay kaşığı toz şeker
-Birkaç defne yaprağı
-Tuz, karabiber

Hazırlanışı:

Zeytinyağı ile tereyağı eritip ince ince doğradığınız soğan ve sarımsakları hafif pembeleşinceye kadar kavurun. Ardından yine ince doğradığınız kabuğu soyulmuş domatesleri ve salçayı ilave edin. Domateslerin sulu olmasına dikkat edin. Şekeri ilave edip güzelce kaynattıktan sonra damak tadınıza göre baharatları ve defne yaprağını ilave edin.

Afiyet olsun.

Sizin İçin SeçtiklerimizTaonga: tropikal çiftlik2020’nin En Bağımlılık Yapan Çiftlik Oyunu. Yüklemeye Gerek YokTaonga: tropikal çiftliktuttur.comiddaa uzmanları bugün için hazır kuponlarını paylaştı!tuttur.comSanal Ofis | İlanlarda AraSanal Ofisler Düşündüğünüzden Daha Ucuz OlabilirSanal Ofis | İlanlarda AraTaboola’danTaboola’dan

Asitli içeceklerin hiç bilinmeyen 5 zararı

Asitli içecekler başta çocuklar olmak üzere yetişkinlerin de tükettiği, sağlığa ciddi derecede zarar veren içeceklerdir. Bu içecekleri tüketmenin vücuda hiç bilinmeyen 5 zararını öğrenmek istiyorsanız, yazdığımız maddeleri mutlaka dikkate alın. İşte asitli içeceklerin hiç bilinmeyen 5 zararı…

ABONE OL

Asitli içeceklerin başında ola kola kemiklere ciddi derecede zarar verir. Kolanın içinde bulunan asit kemiklerdeki mineral yoğunluğunu azaltır ve bu durum kemik erimesine kadar gidebilir.

Günde neredeyse 2 bardak asitli içecek tüketirseniz hücrelerinizi 6 yıl yaşlandırmış olursunuz.

Yapılan araştırmalar sonucunda uzmanlar günde birden fazla asitli içecek tüketiminin ergenlik döneminde reglin erken başlamasına sebep olduğunu açıklamıştır.

Asitli içeceklerin arasında meyve aromalı olanlar da sanıldığı kadar masum değil. Meyve aromalı asitli içecek tüketenlerde çok fazla karaciğer yağlanması görülmüştür.

Günde yine 2 bardak tükettiğiniz asitli içecekler sizi şeker bağımlısı yapar ve tat alma duyunuzu zayıflatır.

Kakaolu kek tarifi – Kakaolu kek nasıl yapılır?

Çay saatlerinizin yanına yakışacak mükemmel bir kakaolu kek tarifi veriyoruz. Ekstra çikolatalı soslu olan kakaolu kek yapımı oldukça basit. Islak kakaolu keki anımsatan kakaolu kek tarifi için malzemeler oldukça basit. Peki, kolay kakaolu kek nasıl yapılır? İşte kakaolu kek yapımı için gerekli olan malzemeler…

Fırında
4 – 6 Kişilik
20 dk (Hazırlanma Süresi)
30 dk (Pişirme Süresi)
Yapımı için malzemeler

4 yumurta
1 su bardağı şeker
1 vanilya
1 su bardağı süt
2 su bardağı un
3 yemek kaşığı kakao
1 kabartma tozu
Çikolata sosu

Hazırlanışı

Tüm çay saatlerinizin yanına yakışacak kakaolu kek tarifini sizinle paylaşıyoruz. Kakaolu kek diğer kek tariflerine göre çikolata yerine geçebilecek en güzel tatlılardan biridir. Kakaolu kek yapımı oldukça basittir. Evinizde bulunan basit malzemeler ile kakaolu kek yapabilirsiniz. Üstelik bu tarifte üzerine dökeceğiniz çikolatalı sos, kekinizin kakao oranını yükseltecektir. Hazır çikolatalı sos yerine, evinizde kendinizde çikolatalı sos yapabilirsiniz. Peki, kolay kakaolu kek nasıl yapılır? İşte kakaolu tarifi, kakaolu kek yapımı…

1. adım: Yumurtaları ve şekeri 5 dakika boyunca beyaz bir krema haline gelene kadar çırpın.

2. adım: Ardından süt, sıvı yağ ekleyin ve çırpmaya devam edin.

3. adım: Son olarak un, kakao ve kabartma tozu eklenip homojen bir karışım olana kadar çırpılır.

4. adım: İçerisine vanilya da eklenip önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişmeye bırakılır.

5. adım: Kekiniz pişerken hazır çikolata sosu süte katarak pişirin ve soğuması için bir kenara alın.

Son adım: Pişen ve soğuyan kekin üzerin çikolata sosunu gezdirin. Kakaolu kekiniz hazırdır.

Afiyet olsun.

Sizin İçin SeçtiklerimizClub Med Her Şey Dahil TatilAntalya’da 900 m Plajlı Özel Bir Koyda Her Şey Dahil TatilClub Med Her Şey Dahil TatilTaonga: tropikal çiftlik2020’nin En Bağımlılık Yapan Çiftlik Oyunu. Yüklemeye Gerek YokTaonga: tropikal çiftlikJupiter LaboratoriesKireçlenmenin Sizi Yavaşlatmasına İzin Vermeyin; Doktor “Evde Deneyin” DiyorJupiter LaboratoriesTaboola’danTaboola’dan

Poliglutamik asit nedir? Cilde faydası nelerdir?

Poliglutamik asidin (PGA) cilt yararları hakkındaki raporlar, güzellik endüstrisinin ilgisini çekmeyi başardı. Aşağıda, yeni cilt bakım trendi poliglutamik asit hakkında bilmeniz gerekenleri sizin ile paylaştık. İşte detaylar…

ABONE OL

Poliglutamik asit cilde birden fazla şekilde fayda sağlayabilir. İşte poliglutamik asidin cilt bakım rutininize eklemeden önce bilmeniz gereken birkaç cilt faydası…

2007 yılında yapılan bir araştırmanın bulgularına göre, PGA, hyaluronik asit ve kollajene benzer doğal nemlendirme faktörlerinin üretimini artırabilen güçlü bir nemlendiricidir.

Muhtemelen bildiğiniz gibi, cilt tipinden bağımsız olarak günlük cilt nemlendirme herkes için bir zorunluluktur. Her gün önerilen miktarda su içmeye ek olarak, yeterli cilt nemlendirme seviyelerini korumak ve dehidrasyonu uzak tutmak için topikal nemlendiriciler, serumlar ve cilt bakım ürünleri uygulamak önemlidir.

Kuru cilt kırışıklıkları, ince çizgileri ve diğer yaşlanma belirtilerini daha da kötüleştirebilir. PGA ile formüle edilenler gibi nemlendirici bileşenler ve ürünler uygulamak, cildi hidrasyonla doldurabilir, böylece cilt dolgun ve daha genç görünür.

Raporlar, PGA’nın cildin elastikiyet seviyelerini kolajen ve hyaluronik asitten daha fazla artırabileceğini göstermektedir.

Gülümsediğinizde cildinize ne olduğunu düşünün. Bu ifade cildinizin gözlerinizin ve ağzınızın etrafında katlanmasına veya kırışmasına neden olur. İfade geçtikten sonra cildiniz eski haline dönüyorsa; bu iyi bir cilt esnekliğinin bir işaretidir.

Nemlendirici cilt bakım bileşenleri uygulamak, erken yaşlanma belirtilerinin görünümünü azaltmak için cildinizin elastikiyetinin görünümünü artırmaya yardımcı olur.

Bazı araştırmacılar PGA ve hyaluronik asidin sinerjistik bir ilişkiye sahip olduğunu ileri sürmektedir.

PGA ve hyaluronik asidi rutininizde birleştirmek, cildin nemi, elastikiyeti ve görünümü de dahil olmak üzere asitlerin nemlendirme faydalarını artırabilir.

Diyet yaparken karbonhidrat kesilmeli mi?

Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç kısa sürede kilo vermek için tek tip beslenmeye yönelenleri uyarıyor. Kazanç; “Beslenmede karbonhidrat tüketiminin kısıtlanmasıyla kısa sürede verilen kilolar kısa sürede geri alınır. Uzun vadeli sağlık ve kilo kontrolü için karbonhidratlardan ödün verilmemeli, onlardan vazgeçilmemelidir.” diyerek karbonhidratsız diyetlere savaş açıyor. Karbonhidratlarla kilo vermenin yollarını anlatıyor ve “Her Şey Dahil Diyeti”yle haftalık beslenme programı sunuyor.

Kazanç’a göre;

Karbonhidratlar; kilo vermek isteyenlerin takıntısı olmuştur. Çünkü karbonhidrat denince hemen herkesin aklına şişmanlamaya neden olan besinler gelir ve çoğu zaman kilo vermek isteyenler büyük karbonhidrat kaynağı olarak görülen ekmeğin tüketimini azalttıklarında kilo verileceklerine inanırlar. Ancak beslenmede yeteri kadar karbonhidrat olmazsa kişi; bilişsel fonksiyonların zayıflaması, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk, isteksizlik, fiziksel performansta da azalma gibi problemlerle karşılaşabilir.

Karbonhidrat yalnızca ekmek demek değildir!

Karbonhidratlar pek çok besin maddesinin içinde yer alır; meyve, süt, yoğurt, sebzeler, kuru baklagiller, unlu gıdalar, makarna, bulgur ve pirinçte de karbonhidrat bulunur.
Karbonhidratları azaltmanın vücuda etkisi ne şekilde olur ve zararları nelerdir?
Sağlıklı beslenmede kalori ihtiyacının yüzde 45-55’i karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Karbonhidratlar vücudun temel enerji kaynağı olmasının dışında, örneğin tahıllar aynı zamanda B vitamininden, meyveler ise C vitamininden zengindir ve beslenmedeki lifin kaynağıdır. Karbonhidratlar yetersiz düzeyde alınırsa vücut ihtiyacı olan glukozu kas dokusundan temin etmeye başlar ve kaslarda erime meydana gelir. Karbonhidratlar; beslenme programına dengeli bir biçimde dağıtılmazsa beslenmeden kısa bir süre sonra kişi kendini tabak tabak makarna yerken bulabilir. Adeta karbonhidratlara aş erer ve çok sıkı diyet yaparak verdiği birkaç kiloyu hızlıca ve fazlasıyla geri alır.

Karbonhidratlar nedir?

Karbonhidratlar, yağ ve proteinle birlikte üç temel makro besin elementinden biridir. Karbon, oksijen ve hidrojenlerden oluşmuş organik bileşiklerdir. Basit ve kompleks olmak üzere iki çeşit karbonhidrat vardır. Her ikisinin de 1 gramında 4 kalori bulunur. Ayrıca karbonhidratlar kan şekerini hızla yükselten, hızlı sindirilen yani basit karbonhidratlar ve kan şekerini yavaş ve geç yükselten, daha yavaş sindirilen kompleks karbonhidratlar olarak da tanımlanabilir.

Karbonhidratlar ve Glisemik İndeks

Karbonhidratları basit veya kompleks olarak tanımlamanın dışında başka bir kavram kullanmaktadır. Glisemik indeks (GI); karbonhidrat yedikten sonra kan şekerinin ne kadar hızla yükseldiğini gösterir. Karbonhidrat içeren yiyecekler düşük, orta ve yüksek glisemik indeksli olarak üç gruba ayrılır: düşük glisemik indeks listesindeki karbonhidratları öğrenmek ve beslenmede bunlara daha çok yer vermek gerekir. Düşük glisemik indeksli besinlere örnek; karnabahar, kereviz, ıspanak, brokoli, lahana, kabak, mantar, marul gibi besinler verilebilir. Yüksek Gİ’ li gıdalara birkaç örnek ise; beyaz ekmek, beyaz pirinç, tatlılar, kekler ve pastalardır.

Karbonhidratın iyisi kötüsü olur mu?

Karbonhidratları iyi ya da kötü olarak sınıflandırmak kolay ama doğru değil. Önemli olan karbonhidratların kan şekerini nasıl etkilediğidir. Örneğin meyveler basit karbonhidratlardır ama sağlık için faydalıdır. Ayrıca bazılarının kalorileri de oldukça düşüktür.

Hangi karbonhidratları seçmeli?

Sağlıklı beslenme için doğru karbonhidrat lif oranı fazla Glisemik İndeksi düşük olanlardır.
Kan şekerini ani olarak yükseltmeyecek özellikte lif içeren, kişiyi tok tutan bütün meyve ve sebzeler; brokoli, kuşkonmaz, ıspanak, pazı, lahana, yaban mersini, vişne, böğürtlen ve ahududu gibi koyu kırmızı meyvelerle çekirdekli olarak tanımladığımız erik, şeftali, nektarin gibi meyveler… İşlenmemiş tahıllar; yulaf, kinoa, karabuğday, bulgur ve kahverengi pirinç; mercimek, nohut, fasulye gibi baklagiller ve kök sebzeler sağlık için mükemmel seçimlerdir. Düşük glisemik indeksli sebzeler diyetin temelini oluşturmalıdır.

Sınırlı olarak tüketmek gereken karbonhidratlar hangileridir?

Bezelye, patates, mısır ve pancar gibi sebzelerle yine şeker içeriği yüksek kavun, üzüm, incir gibi meyveleri yerken porsiyonlara dikkat edilmeli.

Hangi karbonhidrat türünden sakınmalı?

Basit karbonhidratlardan kaçınma nedenimiz nispeten daha hızlı bir şekilde kan dolaşımına girmeleridir. Yani kan şekerini hızlı yükseltir sonra hızlı bir şekilde düşürür. Bu nedenle acıkma hissini ve tekrar yeme isteğini oluşturur. Aynı şekilde paketlenmiş pek çok gıda; bisküvi, kek, kraker gibi rafine karbonhidratlar içerdiği için tüketmenizi önermiyoruz. Rafine edilmiş karbonhidratlar işlem gördüklerinde değerli vitamin ve mineraller ve lif içerikleri kayba uğrar. Kepekli, tanelerinden ayrılmamış tahıllardaysa bu kayıplar olmadığından vücut için daha yararlıdır. Örneğin; rafine edilmiş beyaz un tahılın kabuğunu öğüterek, kepek ve diğer kısımlarından uzaklaştırılarak elde edilir

Dikkat! İhtiyaçtan fazla karbonhidrat almayın.

Her ne kadar karbonhidratlar sağlık için gerekli vurgusu yapıyorsak da kişiler fazlasının da zararlı olduğunu göz ardı etmemeli. Vücut enerji ihtiyacını anlık olarak glikozdan sağlar, ya da ihtiyaç fazlasını karaciğer ve kaslarda depolar. Son olarak kullanmadığını yağa dönüştürür. Aşırı karbonhidrat tüketiminin belki de en büyük zararı kişiye kilo olarak geri dönmesidir. Aynı zamanda karbonhidratın fazla alınması zamanla insülin direncine neden olmaktadır. Sağlıklı beslenmede denge önemlidir; kişiler protein, karbonhidrat ve yağları dengeli olarak tüketmeli.
Unutmayın: Sağlıklı bir beslenme düzeninde, metabolizma hızına bağlı olarak almak gereken kalorinin %12-15’ini proteinden, %25-30’unu yağlardan ve %45-55’ini karbonhidrattan sağlamak; kilo başına 1,5-2 gram karbonhidrat tüketmek gerekiyor. Bunun %15’inin basit karbonhidrat, %85’inin ise karmaşık karbonhidrat olarak düzenlenmesi sağlıklı kabul ediliyor. Bir kişinin günde 100-130 gram kadar karbonhidrat alması gerekir daha fazlası değil.

En klasik soru; ekmeği kesmeli miyim?

Benim önerim ekmek; pilav, börek, tatlılar gibi yiyeceklere kıyaslandığında yağ içermediği ve daha az kaloriye sahip olduğundan ana yemeğin yanında bir-iki dilim olarak tüketilebilir. Böylelikle kişi kendini hem daha tok hisseder; hem de sonrasında aşırı karbonhidrat tüketme isteği oluşmasına engel olur. Kişinin kaç dilim ekmek yiyeceği, kilo vermek için kaç kalori alması gerektiğiyle bağlantılı olarak belirlenir. Bu ise; cinsiyete, yaşa, çalışma temposuna, hedeflenen kilo kaybına göre değişecektir. Gençler ve ağır işte çalışanların kalori ihtiyacı daha fazladır.

Hangi ekmeği tercih etmeliyim?

Ekmekten vazgeçmek zorunda değilsiniz; alternatifler artık mevcut. Kepekli unun kullanıldığı esmer ekmek, çavdarlı, yulaflı veya tam tahıllı ekmek, keten tohumlu, ruşeymli ekmek seçenekler olabilir. Tam tahıllardan yapılmış ekmekler daha sağlıklıdır.

Her şey dâhil diyet listesi

Pazartesi ve Salı

Sabah:

8:30 / 9:30
Omlet ( 2 Yumurtalı + 50 gr Peynirli)
1 dilim çavdar ekmeği
Domates, salatalık, biber ve maydanoz serbest

Öğle:

12:30 / 14:00
1 tabak (100 gr) makarna (kıymalı, peynirli ya da yoğurtlu) ya da 6 kaşık bulgur pilavı yanında 4 kaşık yoğurt ya da 5 kaşık kurubaklagil

Ara:

16:00 / 17:00
10 badem ya da 5 ceviz

Akşam:

19:00 / 20:00
200 gr balık ya da 200 gr hindi (ızgara veya domates, biberli fırında )
Salata

Ara:

22:00
1 adet mevsim meyvesi

Çarşamba ve Perşembe

Sabah:

8:30 / 9:30
50 gr peynir
1 dilim çavdar ekmeği
5-8 adet zeytin

Öğle:

12:30 / 14:00
150 gr ızgara kırmızı et ( 5 köfte ya da 1 biftek ya da 1 porsiyon et şiş gibi)
Salata

Ara:

16:00 / 17:00
½ simit + 50 gr peynir

Akşam:

19:00 / 20:00
7 kaşık zeytinyağlı sebze (mevsim sebzeleri), 6 kaşık yoğurt
Salata

Ara:

22:00
10 badem + 1 adet mevsim meyvesi ya da 1 bardak süt + 1 muz

Cuma,cumartesi ve pazar

Sabah:

8:30 / 9:30
1 Tost ( Kepek ekmeği veya çavdar ekmeğine bol peynirli, taze kaşar ya da beyaz peynirli olabilir)

Öğle:

12:30 / 14:00

7 kaşık zeytinyağlı sebze( mevsim sebzeleri)
1 dilim çavdar ekmeği
4 kaşık yoğurt
Salata

Ara:

16:00 / 17:00
1 adet mevsim meyvesi + 4 kaşık yoğurt

Akşam:

19:00 / 20:00
7 kaşık zeytinyağlı sebze( mevsim sebzeleri)
1 dilim çavdar ekmeği
4 kaşık yoğurt
Salata

Ara:

22:00
1 adet mevsim meyvesi + 5 ceviz

Not:

Gün içine yayarak mutlaka 2,5 lt su için, ekstra tuz tüketmeyin, salataya 1 çorba kaşığı zeytinyağı koyun. Sebze yemeklerini pişirirken 1 kg sebzeye 2 çorba kaşığı zeytinyağı koyun. Sebze ve kuru baklagil yemeklerini pişirirken pirinç, patates, kıyma veya et ilave
etmeyin.

Yağmur suyu maskeyi etkiler mi?

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hasan Demirhan, yağmurlu havada maske kullanımıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Hasan Demirhan “Cerrahi maskeler suya dayanıklıdır. Önümüzdeki süreçte mevsimin değişmesi yağmurlu ya da karlı havalarda maskenin filtreleme özelliği üzerinde olumsuz etki bırakmayacaktır. Ayrıca maske sadece hastalıktan korumaz aynı zamanda hastalığın şiddetinden de korur” dedi

ABONE OL

Sadece etkilenmemiş kişileri kontamine damlacıklar ve aerosolleri teneffüs etmekten korumakla kalmaz, aynı zamanda virüsün enfekte olanlardan yayılmasını da azaltır. Havadaki partiküllerin yüzde 95’ini filtrelemek ve yüze takıldığında ise yüzün etrafına sararak sızdırmazlık oluşturmak için tasarlanırlar” dedi.

“Cerrahi maskeler suya dayanıklı”

Cerrahi maskelerin dış katmanının suya dayanıklı olduğuna değinen Doç. Dr. Demirhan, “Cerrahi maskelerde üç ila dört kat dokunmamış kumaş, dokuma olmayan polipropilen ve polyester ile filtre ortamı oluşturulur. Dış katman suya dayanıklıdır, iç katman ise dışarı atılan damlacıkları ve nemi emmek ve rahatlık sağlamak için hidrofiliktir.

Orta katman/katmanlar, elektrostatik kuvvetle aerosolleri ve (negatif yüklü) partikülleri çekmek için genellikle pozitif yüklüdür. Partiküllerin boyutu 0,5 m üzerinde olduğunda filtrasyon verimliliği artar. Virüsler bu boyutun altında olmakla beraber genellikle aerosol partikülleri veya daha büyük damlacıklar üzerinde hareket ettiklerinden dolayı filtrasyona uğrayabilmektedirler.

Dış katmanının sıvıya dirençli özellikleri, bulaşıcı mikroorganizmalar içeren sıvı damlacıklarının penetrasyonundan korur. Suya dayanıklı dış katman sıvı damlacıklarını emmez ve böylece iç katmanı kontamine olmaktan korur.

Önümüzdeki süreçte mevsimin değişmesi yağmurlu yada karlı havalarda maskenin filtrasyon özelliği üzerinde olumsuz etki bırakmayacaktır. Maskelerin kullanımına azami dikkat gösterilmelidir” şeklinde konuştu.

“Maske hastalığın şiddetini de azaltıyor”

Doç. Dr. Demirhan, maskenin hastalıktan korumasının yanı sıra şiddetini de azalttığına dikkati çekerek, “Yapılan testlerin artması tanı alan hastaların artmasına neden oldu. Ancak bununla beraber hafif ya da belirti vermeden hastalık geçiren hastaların sayısında da artış görüldü.

Bu durum maske kullanımının artmasına bağlanmaktadır. Maske kullanımı sadece bizi diğer hastaların damlacıklarından korumuyor aynı zamanda daha az virüs ile temas etmemizi sağlıyor. Ağır hastalığın yüksek virüs yükü ile olduğu ileri sürülmektedir. Virüs yükü ile ilişkili hastalık seyri yeni bir fikir değil. Gripte de benzer şekilde influenza A virüs dozu arttıkça hastalık ciddiyetinin arttığı bildirilmiştir. Bu süreçte maskenin virüs yükünü azalttığına dair örnekler görüldü.

Şubat ayında Japonya’daki diamondprinces gemisindeki hastaların yüzde 18’inde hastalık asemptomatik iken, mart ayında Arjantin’deki başka bir gemideki hastaların yüzde 81’i asemptomatik geçirdi. Aralarındaki en önemli fark Arjantin’deki gemide ilk vakanın tespitinden hemen sonra yolcuların cerrahi maske ve mürettebatın ise N95 maske takması idi.

Toplu taşımada mesafenin yeterince korunmaması, el ile aynı alanlara birden fazla kişinin teması hastalık riskini arttıran başlıca faktörlerdir. Bu durumda en rahat uygulanabilir yöntem olarak maske kullanımına dikkat edilmesidir” açıklamasında bulundu.

Kuşadası’nda gün batımı izleyenleri mest etti

Kuşadası’nda gün batımı izleyenleri mest etti

Aydın’ın Kuşadası sahilinde, güneşin batışı sırasında ortaya çıkan görüntüler ilgi odağı oldu. Gün batımının sunduğu doğal güzelliği izlemek ve fotoğraflamak isteyenler İsmail Cem Barış ve dostluk meydanındaki eşsiz manzaranın keyfini çıkardı.

Aydın’ın Kuşadası sahilinde, güneşin batışı sırasında ortaya çıkan görüntüler ilgi odağı oldu. Gün batımının sunduğu doğal güzelliği izlemek ve fotoğraflamak isteyenler deniz kıyısına gelerek eşsiz manzaranın keyfini çıkardı.

Kuşadası’nda gün batımında seyirlik görüntüler oluştu. İsmail Cem Barış ve dostluk meydanında bulunan el heykeli güneşin ufuk çizgisinde kayboluşu esnasında ortaya çıkan doğal kızıllık görenleri kendine hayran bıraktı.

Güneşin Güvercinada Kalesi’nin arkasından batmasıyla birlikte gökyüzündeki bulutlar kırmızıya boyanırken, güneşten yansıyan ışıklar sahilde görsel bir şölen oluşturdu.

İzmir’den Kuşadası’na ailesiyle birlikte tatile gelen evli ve 2 çocuk babası Can Eruzundal “Kuşadası çok güzel bir yer. Yoldan geçerken bu manzarayı gördük. Biz de merak edip bu harika doğa olayını izledik. Gerçekten görülmeye değer bir manzara var” diye konuştu.

İsmail Ümit Dilşen