Geniş aile ilişkileri evlilikte mutluluğu etkiliyor

TÜİK’in 2017 raporuna göre Türkiye’de boşanmaların yüzde 38,7’si evliliğin ilk beş yılında, yarıdan fazlası ise ilk 10 yıl içinde gerçekleşiyor.

Özyeğin Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilüfer Kafescioğlu’nun yürüttüğü TÜBİTAK destekli proje yeni evli çiftlerin ilişki memnuniyetlerinde ilk üç yıl içindeki değişimi ve bu değişimin nedenlerini gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre evliliğin ilk yıllarında kayın aile ilişkileri nedeniyle yaşanan stres, çiftlerde düşük memnuniyete sebep oluyor.

TÜİK’in 2017 raporuna göre Türkiye’de boşanmaların yüzde 38,7’si evliliğin ilk beş yılında, yarıdan fazlası ise ilk 10 yıl içinde gerçekleşiyor. Özyeğin Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans Programı bünyesinde açılan Çift ve Aile Merkezi’nde çalışmalarını yürüten Çift ve Aile Terapisi Yüksek Lisans Programı Direktörü Doç. Dr. Nilüfer Kafescioğlu’nun projesi, TÜİK verilerinin yansıttığı boşanma rakamlarının sebeplerine odaklanıyor. 252 çiftle yapılan araştırmaya göre, ilk üç yıl içerisinde çiftlerin ilişki memnuniyetlerinde zaman içinde anlamlı bir düşüş gözlemleniyor. Çiftlerin aralarındaki duygusal bağı yıpratan önemli sebeplerden biri ise geniş aile ilişkilerinde yaşanan stres.

“En temel sorunların başında iletişim problemi var”

Dünya genelinde yapılan araştırmalarda da benzer bulgular ile evliliğin ilk yıllarının kritik olduğuna dikkat çeken Kafescioğlu, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2014’te yayınladığı araştırma; şiddetin, alışkanlıkların ve yakın akrabalar ile yaşanan problemlerin boşanma sebeplerinin başında geldiğini gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’de olumsuz çocukluk yaşantıları üzerine 2257 üniversite öğrencisiyle yaptığı araştırma ise öğrencilerin yüzde 49,7’sinin çocukluklarında istismar, aile içi problemler ve şiddet gibi en az bir olumsuz yaşantıya maruz kaldıklarını gözler önüne seriyor. Bu gibi yaşantılara maruz kalmanın sigara, zararlı miktarda alkol ve madde kullanımı gibi riskli sağlık davranışlarının yanı sıra duygusal problemler, aile ve okul yaşamında problemler ve finansal problemlerle sonuçlandığı biliniyor.

Psikoloji Bölümü’nde 252 çiftle yürüttüğümüz araştırmamız 2014’te yayımlanan raporun derinliklerine iniyor. Kayın aile ile olan ilişkilerden memnuniyetin ve bu konudaki stres seviyelerinin de evlilik ilişkilerinde çok etkili olduğu görülüyor. Kapsamlı araştırmamızda, eşlerin kullandığı çatışma-çözüm stillerinin, iletişim biçimlerinin, aralarındaki duygusal bağın, kayın aile ve kendi aile ilişkilerinde yaşadıkları stresin evlilik memnuniyetleri ile ilişkisi olduğunu tespit ettik. Özellikle ilk üç yıl içerisinde çiftlerin yaşadığı sorunların temelinde iletişim problemi olduğunu gözlemledik. Tam da bu amaca hizmet etmek amacıyla üniversitemiz bünyesinde Çift ve Aile Merkezi’ni kurduk.

Danışmanlık, psikoterapi ve eğitim alanlarında dünyaca tanınan ve 100’ün üzerinde kitabı bulunan akademisyen Prof. Dr. Jeffrey Kottler’in katılımıyla kampüsümüzdeki yeni yerinde resmi açılışını gerçekleştirdiğimiz Çift ve Aile Merkezi’nde, üniversitemiz öğrenci ve çalışanlarının yanı sıra herkese açık olarak psikolojik hizmet sunmaya devam ediyoruz. Evlilik öncesi danışmanlık, çatışmalarla ve farklılıklarla baş etme, çocuk yetiştirmede destek, geniş aile ilişkilerinde iletişimsel problemlerin giderilmesi gibi konulara odaklanarak çiftleri destekliyoruz” dedi.

Yumurtalık kanseri her 80 kadından 1’inde görülüyor

Yumurtalık kanseri, kadınlarda en sık görülen yedinci kanserdir. Peki, yumurtalık kanserinin erken tanısı mümkün müdür? Tedavi edilebilir bir hastalık mıdır? Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç.Dr. İlker Kahramanoğlu, yumurtalık kanseri hakkında detaylı bilgiler verdi

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç.Dr. İlker Kahramanoğlu, “Over yani yumurtalık kanseri, kadınlarda en sık görülen yedinci kanserdir. Her 80 kadından 1’inde ömrünün bir döneminde yumurtalık kanseri gelişecektir.

Yumurtalık kanseri için bazı risk faktörleri vardır. Bunlardan en önemlisi ise ‘aile hikayesi’ riskidir. Yapılan araştırmalara göre yumurtalık kanseri gelişen hastaların yüzde 10-15’inde kalıtımsal genetik bozukluklar olduğu görülmektedir” yorumunu yaptı.

Yumurtalık kistleri her zaman tehlike arz eder mi?

Kahramanoğlu, “Yumurtalığında kist, kitle saptanan hastalar, bu durumdan dolayı endişeye kapılabilirler. Ancak kişiler şu detayı atlamamalı; yumurtalık kistlerinin çoğu iyi huyludur, kanser riski taşımaz. Yani her yumurtalık kisti kanser olmayabilir.

Özellikle üreme çağında olan kadınların muayenelerinde yumurtalık kisti saptanabilir ve çoğu zaman bu normal bir süreç olarak görülmelidir. Sağlıklı bir kadında her ay, bir yumurtalıkta kist gelişir. Bu kist çatlayarak yumurtayı fallop tüplerine doğru salar. İşte bu durum, yumurtlama olarak adlandırılır. Menopozdan sonra ise bu süreç artık işlemez. Bu nedenle 60 yaşındaki bir kadında saptanan yumurtalık kisti, 30 yaşındaki kadında saptanan kiste göre daha fazla önem arz eder. Ne olursa olsun yumurtalık kistleri, uzmanlar tarafından takip edilmelidir. Endişe duyan kadınlar, ikinci fikir almalıdır” şeklinde konuştu.

Over kanserlerinin yüzde 70’i ileri evrede tespit ediliyor

Doç.Dr. İlker Kahramanoğlu, Erken evre over kanserinde özel bir bulgu veya şikayet yoktur. Hastalık, yumurtalığın veya tüpün büyümesine yol açar. Bu kitle, kendi etrafında dönüp ağrıya yol açmadığı sürece veya yayılıp karın içerisinde sıvı oluşturmadığı sürece fark edilmeyebilir. Karın içinde biriken sıvı, bir noktadan sonra karın şişliğine ve hatta kilo alımına yol açabilir.

Bunun yanı sıra over kanserinde kabızlık, gaz sancısı gibi hemen herkeste zaman zaman olabilen müphem sindirim sistemi şikayetleri gelişebilir.

Sonuç olarak, sessiz ilerlemesinden dolayı over kanserlerinin yüzde 70’i ileri evrede tanı alır. Erken tanı amacıyla her kadın mutlaka yılda bir kez jinekolojik muayene yaptırmalıdır.

Bunlar içerisinde özel risk faktörü taşıyan kişilerde daha yakın ve özel takip gerekir” dedi.

İlgili Haber Bal arısı meme kanserini tarihe gömebilir! Resmen yok etti

Hastaların yüzde 76’sında tümör kalmıyor

Kahramanoğlu, “Over kanserinde sağkalımı belirleyen en önemli faktörler, ameliyat kalitesi (tümör kalıp kalmaması) ve kemoterapi tedavisine alınacak cevaptır.

Hemen her gün ortaya bu alanda yeni çalışmalar konuluyor. Hastaların ameliyat olacakları merkezi ve cerrahı seçerken çok titiz davranmaları gerekir. Cerrahın ameliyatlarında tümör bırakmaması, durumuna çok dikkat etmeleri gerekir. Bu da ancak seçim yaparken cerrahın iyi araştırılması ile mümkündür.

Dünyanın önde gelen merkezlerinde 100 hastanın 45-80’inde bu başarı yakalanmaktadır. Kendi serimizde, hastalarımızın yüzde 76’sında tümör kalmama başarısına ulaşmaktayız. Tümör kalmaması amacıyla yapılan over kanseri ameliyatları 8-9 saate dek sürebilmektedir” dedi.

Over kanserinde sıcak kemoterapi yapılabilir mi?

Doç.Dr. İlker Kahramanoğlu, “Sıcak kemoterapi, uygun hastalarda over kanseri ameliyatında tümör çıkarma işlemleri bittikten sonra 40ºC’de ısıtılmış kemoterapi ilaçlarının karın boşluğuna uygulandığı tedavi yöntemidir.

Henüz, over kanserinde standart tedaviye geçmemiştir fakat yapılan iki önemli klinik çalışmanın sonuçlarına ve kendi deneyimlerimize dayanarak bazı hasta grubunda sıcak kemoterapiyi önerebiliyoruz.

Çok merkezli, birinci derecede kanıt sunan 200’ün üzerinde hastanın dahil edildiği çalışmada, sıcak kemoterapi alan hasta grubunda ortalama sağkalım süresinin 12 ay daha uzun olduğu belirlendi. İki hafta önce Çin’den gelen bir çalışmanın sonucunda ise sıcak kemoterapi alan hastaların almayan hastalara göre ortalama 16 ay daha uzun yaşamakta olduğu bilgisini edindik. Her iki çalışmada da sıcak kemoterapiye bağlı yan etkiler minimal düzeyde. Özel ekipman gerektirmesi ve ameliyat süresinin uzaması nedeniyle ise sıcak kemoterapinin maliyeti yüksek oluyor.

Elbette, sıcak kemoterapi uygulamasının uygun olduğu belirli bir over kanseri grubu var. Son iki yıl içerisinde 16 hastaya sıcak kemoterapi uyguladık. Yeterli takip süresi geçtikten sonra bu hastalarımızın sağkalım sonuçlarını diğer hastalarımızla karşılaştıracağız” ifadelerini kullandı.

Sizin İçin SeçtiklerimizMortgage After LifeAydan Şener’in Son Hali Yürek BurktuMortgage After LifeTicket Restaurant Yemek KartıMarket ve Paket Serviste Geçen Yemek Kartı ile Vergi ÖdemeyinTicket Restaurant Yemek Kartısaç ekimi – sponsorlu reklamlarSaç ektime fiyatlarının I·nönü Mah. ne kadar olduğunu görünsaç ekimi – sponsorlu reklamlarTaboola’danTaboola’dan

1 Ekmek Kaç Gramdır? Ekmek Ortalama Olarak Kaç Gram Undan Yapılıyor?

Ekmek her türlü yemeğin yanında tüketilme alışkanlığı olan bir yiyecektir. Özellikle sulu yemeklerin yanında, kahvaltılarda çeşit çeşit ekmek kullanılır. 1 ekmek kaç gramdır, ekmek ortalama olarak kaç gram undan yapılıyor sorularının cevabını sizler için araştırdık.

Ekmek, yiyeceklerin yanında tüketilebildiği gibi tek başına da yenebilir. Ekmeği kullanarak çeşitli yemekler, kızartmalar ve tostlar yapılabilir. Ayrıca kişinin zevkine, diyetine, kullanım amacına göre de ekmek çeşitleri ve malzemeleri değişiklik gösterebilir.

1 Ekmek Kaç Gramdır?

Ekmek gramları şehirden şehre farklılık gösterse bile hepsinin yapımında bir alt limit bulunur. Bu alt limit 250 gramdır. Fırınlar arasındaki satış farklılıklarının önüne geçmek, halkın bütçesini kontrol altında tutmak için ekmek fiyatları belirli düzenlemelere girerken gram hesabına göre girilir.

1 ekmek ortama 250 gramdan oluşur. Ekmeğin içinde çeşidine göre tahıllar, un, kepek, yumurta, susam gibi malzemeler bulunur. Kişinin isteğine göre satın alabileceği veya yapabileceği ekmeklerin içinde bulunan malzeme oranları değişiklik gösterebilmektedir.

Ekmek Ortalama Kaç Gram Undan Yapılıyor?

Ekmek yapımında kullanılabilecek farklı tarifler vardır. Bu tariflerde malzeme olarak unun yanı sıra su, kuru maya, şeker ve toz kullanılmaktadır. Tahıllı ekmek yapımında bu malzemelere ek olarak istenen tahıllar ekmeğe eklenebilir ya da tahıllı un kullanılarak ekmek yapılabilir.

Ekmek hamuru hazırlandıktan sonra dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur yaşanan kilo kaybıdır. Fırınlara gönderilen hamurlar ortalama olarak ağırlıkça ve %20 aralığında kilo kaybederler. Bu sebeple hazırlanan hamura konulan unun miktarı tam olarak belirlenemez.

1 kg un ile yapılan malzemelerde 250 gramlık ortalama olarak 5 veya 6 ekmek üretilmektedir. Yapılacak ufak bir matematiksel hesap ile bir ekmeğin için 160-180 gram un bulunduğu söylenebilir. Malzemelerin kullanımına, ekmeğin çeşidine ve gramajına göre un miktarı değişebilir.

Uzmanlara göre bu 3 bileşen bütün cilt bakımınız için yeterli

Cilt bakımı için alışveriş söz konusu olduğunda, kafanızın karışması oldukça normal. Çünkü güzellik dünyasında birçok şey vaat eden, farklı formüllü ürün çeşidi var. Peki hangisine güvenebilirsiniz?

ABONE OL

Değişen cilt özellikleri, bazı insanların farklı düzeylerde aktif bileşenlere ihtiyaç duyduğu anlamına gelirken, uzmanlar gerçekten her bir kişinin rutinlerinde üç temel cilt bakım bileşenine sahip olması gerektiği konusunda hemfikir.

Karmaşık cilt rutinleri ve çoklu aktif bileşenlerin karıştırılması tahrişe neden olabilir. Cilt bakım ürünlerini akıllıca seçerek kendi rutininizi iyileştirebilirsiniz.

Antioksidan veya C Vitamini

C vitamini en güçlü antioksidanlardan biridir ve doğru kullanılması koşuluyla inanılmaz sonuçlara yol açabilir.

C vitamininin bir antioksidan olmasının yanı sıra bir dizi faydası vardır. Cildimize yapısını veren kollajen sentezi için önemli bir anti-enflamatuardır.

C vitamini çok güçlü olabilir ve bazı daha güçlü formüller hassas cildin alevlenmesine neden olabilir. Tüm cilt bakımlarında olduğu gibi, tahriş olursa, kullanmayı bırakmalısınız.

Retinol

Retinol (A vitamini), düzensiz cilt tonunu, büyük gözenekleri, pürüzlü dokuyu, kırışıklıkları ve donukluğu ve tıkanmış gözenekleri gidermekte mükemmeldir.

Cilt bakımında en etkili ve bilimsel olarak desteklenmiş bileşenlerden biri olarak tanınan retinol, inanılmaz bir yenileme gücüne sahiptir.

Genellikle cildinizin tolerans seviyelerini artırmanız önerilir. Akşamları haftada bir kez retinol kullanarak başlayın ve birkaç hafta sonra bunu haftada ikiye artırın.

SPF

Size her gün SPF kullanmanın zorunlu olduğunu söylememize gerek yok, ama yine de yapacağız.

En büyük erken cilt agterlerinden biri olarak hareket eden güneş hasarı, cildinizin genel görünümüne ve sağlığına zarar verebilir.

Pigmentasyon, ince çizgiler, kuruluk ve diğer birçok ciddi cilt sorununu önlemeye yardımcı olmak için günlük SPF uygulaması şarttır.

Gençlerde görülen unutkanlığın sebebi belli oldu!

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Hanoğlu, “Vitamin eksiklikleri, hormon problemleri, depresyon ve benzeri ruhsal sorunlar, kronik nörolojik sorunlar sebebiyle unutkanlık ve dikkat eksikliği ortaya çıkabilir.” dedi.

Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Lütfü Hanoğlu, unutkanlık ve dikkat eksikliği gibi sorunların gençlerde yaygın olarak görülebildiğini vurgulayarak, “Bu durum önemsiz ve geçici olabildiği gibi bazen temelinde farklı sebepler yatıyor olabilir. Vitamin eksiklikleri, hormon problemleri, depresyon ve benzeri ruhsal sorunlar, kronik nörolojik sorunlar sebebiyle unutkanlık ve dikkat eksikliği ortaya çıkabilir. ” dedi.

Hanoğlu, unutkanlığın farklı yaşlarda, farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkabilen bir durum olduğunu ifade ederek ileri yaşlar için Nörodejeneratif hastalıklar denilen Alzheimer hastalığı ve benzer demansların (bunamaların) unutkanlık problemlerinin en sık karşılaşılan sebebi olduğunu kaydetti.

Unutkanlığın günümüzde genç ve çalışan nüfusta yaygın olarak şikayet edilen bir durum haline geldiğini hatırlatan Hanoğlu, okul ve iş hayatında performans düşüklüğünün önemli sebeplerinden biri olarak ilişkilendirilen bu durumun genç insanlarda önem verilmesi gereken sağlık sorunlarına kaynaklık edebileceğini bildirdi.

Hanoğlu, vitamin eksikliğinin ve hormon bozukluğunun unutkanlığın sebeplerinden olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Özellikle B 12 ve D vitaminleri olmak üzere dikkat eksikliği ve unutkanlığın sebebi vitamin eksiklikleri olabilmektedir. Vitaminler normal koşullarda yiyecekler (D için güneş) ile alınabilen bu vitaminler değişik sebeplerle (genetik özellikler, beslenme bozuklukları ya da emilim bozuklukları vb.) Vücutta yetersiz hale gelebilirler. Ayrıca hanımlar arasında nerdeyse bir salgın halini alan otoimmün bir hastalık olan Haşimato hastalığı bazen tiroid bezinin yetmezliği ile sonuçlanabilir ve diğer sorunların yanında unutkanlık sebebi olabilir.”

“Dikkat sorunları da olabilir”

Depresyon ve benzeri ruhsal sorunların ve kronik nörolojik hastalıkların unutkanlığı tetikleyebileceğini hatırlatan Hanoğlu, “Günümüz okul ve iş yaşamında neredeyse hepimizin maruz kaldığı aşırı iş yükü, stresli bir hayat, sonunda depresif ruhsal durumlara, anksiyete bozukluklarına ve benzeri ruhsal bozukluklara yol açabilir. Bu durumlarında önde gelen semptomu unutkanlık ve dikkat sorunları olabilir.

Ayrıca kronik nörolojik hastalıklara eşlik eden durumlar. Örneğin sinir sisteminin başka özellikte hastalıkları olarak bilinen Multipl Skleroz, epilepsi vb. gibi kronik hastalıklar ya da kafa travmaları (özellikle trafik kazaları, spor yaralanmaları vb. sonrası) gibi geçirilmiş beyin hasarları sonrasında unutkanlık ve dikkat sorunları gibi çok net olmayan/müphem şikayetlere yol açan bilişsel işlevlerde problemler ortaya çıkabilir.” diye konuştu.

Hanoğlu, karşılaşılan bu semptomlar sonrası yapılacak ilk işin bir uzmandan yardım almak olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:

“Semptomların hayatınızı etkilediğini düşünüyorsanız yapılacak ilk iş, bu konunun uzmanı bir nörolog ile detaylı bir muayene ve görüşme gerçekleştirilmektir. Sonrasında gerek görülürse, kan tahlilleri MR, EEG, gibi bilindik yöntemlerin yanı sıra halk arasında unutkanlık testleri olarak bilinen Nöropsikometrik Değerlendirme uygulanıyor.

Bu testler, birincil olarak gerçekten akli melekelerde/hafızada bozulma olup olmadığını bize göstermektedir. İkincisi böyle bir bozulma varsa, bunun paternini yani hangi işlevlerin bozulup hangi işlevlerin hala sağlam kaldığını göstermektedir. Buda hastalığın ayırıcı tanısı yani sebebi hakkında bilgi verebiliyor ayrıca tedavinin planlanmasında ve gerekiyorsa özellikle bilişsel rehabilitasyonun başlatılması için çok önemli bir ön veriyi oluşturur.

Masa başındayken yapabileceğiniz 8 basit egzersiz

Masa başı çalışanlar gün içinde bel, boyun, kol ve bacak ağrısı çeker. Bu durum çalışmanızı ciddi derecede etkileyebilir. Günümüzdeki en ciddi hastalıkların nedeni olan hareketsizliğin uzun vadede sağlığa olumsuz etkileri bilinen bir gerçek. Mutlaka hareket etmeli ve egzersiz yapmalısınız. Yoksa vücut ağrılarınız, halsizliğiniz artacak, işinizde sergilediğiniz veriminiz hasar görecektir. İşte masa başı çalışanlarının mutlaka yapması gereken 8 basit egzersiz önerileri…

ABONE OL

Sırt-bel germe

Ellerinizi çapraz omuzlarda tutun. Derin bir nefes alarak sandalyeden kalkmadan başınızdan yukarıya uzanmaya çalışın. Nefesinizi verirken gevşeyin. Hareketi beş kez tekrarlayın.

Boyun egzersizleri

Nefes alarak başlayacağınız boyun egzersizinde öncelikle başınızı düz bir pozisyona getirin. Başınızı nefes aldıktan sonra yavaşça göğüs bölgenize değdirecek şekilde aşağıya indirip ardından nefes alarak yeniden kaldırın. Daha sonra ise başınızı saat yönünde bir sağa bir de sola olacak şekilde döndürmeye çalışın. Bu iki boyun egzersizi, kasların gevşemesine ve böylelikle daha rahat bir çalıma performansı göstermenize yardım edecektir.

Nefes egzersizi

Öncelikle ayağa kalkın ve bir elinizi karnınıza bir elinizi de göğsünüzün üzerine koyun. Burnunuzdan nefes alıp 4 saniye bekleyin ve daha sonra nefesinizi verin. Bunu 5 kere tekrarlamak, sağlığınız için oldukça faydalı bir yöntem.

Omuz egzersizi

Masa başında yapabileceğiniz basit egzersizler omuz egzersizleri ile başlıyor. İlk olarak omuzlarınızı yukarı kaldırın ve 3 saniye bekleyin. Hemen kaslarınızın çalıştığını hissedebilirsiniz. Eğer bunu 10 kere üst üste yaparsanız, kısa sürede faydasını görebilirsiniz. Bir diğer omuz egzersizi ise omuzlarınızı daire oluşturacak şekilde arkaya ve öne doğru hareket ettirmek.

Ayak egzersizleri

Devamlı olarak ofis ortamında çalışma gösterenler, zaman zaman ayak ağrılarında artış yaşandığından şikâyet duyarlar. Ancak sıklıkla egzersiz yapılarak ağrılardan kolayca kurtulabilmek mümkündür. Bunun için her gün belirli saat aralıklarda veya aklınıza geldiği zamanlarda ayak bileğinizi kendi ekseni, etrafında 5-10 kez döndürün. Döndürme hareketini her iki ayağınıza uygulamayı unutmayın.

Kalça germe

Otururken ayaklarınızı üst üste koyup uzatın. Ellerinizi kenetleyip ileriye doğru uzanın. 20 saniye bekleyip, gevşeyin. Her saat için 2-3 tekrar yapın.

El bileğini germe hareketleri

Öncelikle bir elinizi karşıya doğru dümdüz şekilde parmaklarınızı açarak uzatın. Ardından diğer elinizin yardımı ile parmaklarınızı kendinize doğru esnetin. Bu hareketi yaklaşık olarak 10 dakika kadar her iki elinize de uygulayın. Bir süre rahatladığınızı ve rahatlıkla işlemlerinizi halledebileceğinizi kendiniz de anlayabileceksiniz.

Bamya kızartması tarifi

Yaz sebzelerinin vazgeçilmezi olan bamyayı kızartarak servis etmeyi hiç denediniz mi? Eğer bamya yemeğini sevmiyorsanız ve yiyemiyorsanız, size verdiğimiz tarifi uygulayarak bamyaya karşı tüm olumsuz düşüncelerinizi ortadan kaldırabilirsiniz. İşte bamya kızartması tarifi…

Yaz mevsiminde sofralarda yerini alan bamyayı, bir de kızartarak deneyin! Mükemmel bir lezzete dönüşen bamya, sevmeyenleri bile bu tarifte buluşturacak. Yapım aşaması çok basit olan ve hafif olan bamya kızartması tarifini sizinle paylaştık. İşte bamya kızartması tarifi…

Malzemeler:

-Yarım kilo büyük bamya
-2 adet yumurta
-1 su bardağı süt
-3/4 su bardağı un
-1 tatlı kaşığı kajun baharatı
-Tuz ve karabiber

Bamya kızartması nasıl yapılır?

-Yumurta, süt, un ve baharatları çırparak pürüzsüz krep hamuru gibi bir hamur hazırlayın.
-Yıkanmış bamyaların tepelerinden çok az kesin ve sularının gitmesi için bir kağıt havlu üzerine alın.
-Harca bulayarak kızgın yağda kızartın.
-İster yoğurtla ister domates sosuyla servis yapın.

Afiyet olsun.

Hamaratlığınızı keşfedeceksiniz: Yeni başlayanlar için basit yemek tarifleri

Yemek yapmanın motive edici yanlarından biri, her yerde görmediğiniz her zaman yeme fırsatınız olmayan yemekleri hazırlayabilmektir. Eğer mutfağa girmeye çekiniyor veya korkuyorsanız, kendinizi şef gibi hissetmenizi sağlayacak bu tarifler size cesaret verecektir. Yemek yapmaya yeni başlayanların dahi kolaylıkla yapabileceği bu tarifler, kendinize olan güveninizi artırarak ve hamaratlığınızı keşfederek ortaya da şık ve enfes lezzetler çıkarmanızı sağlayacak. İşte yeni başlayanlara özel en basit ve çok lezzetli yemek tarifleri…

ABONE OL

Nasıl yapılır?

Dondurulmuş milföy hamurlarını oda ısısında 10 dakika kadar çözdürün. Elinizle açarak hafifçe büyüttüğünüz kare hamurları ortadan ikiye kesin. 16 adet dikdörtgen hamur parçası elde edin. Hamurların üzerine çok az miktarda rendelenmiş kaşar peyniri serpiştirin. Birer adet kokteyl sosis yerleştirin. Milföy hamurlarını rulo şeklinde sarıp sosisli milföyleri hazır edin. Keskin bir bıçak yardımıyla üzerlerini hafifçe çizin. Yağlı kağıt üzerine aralıklı olarak dizdiğiniz milföy hamurları üzerine çırpılmış yumurta sarısı sürün. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, 20-25 dakika pişirdiğiniz sosisli milföyleri sıcak olarak sevdiklerinizle paylaşın.

Kolay mercimek köftesi

Mercimeklerini bol bol hissettiren, bulgurları diri diri kalmayan, anne elinden çıkmışçasına lezzetli mercimek köftesi yapmak büyük maharet istiyor. Ancak bu tarif işlerinizi kolaylaştıracak, kısa yoldan sizi annenizin ellerinden çıkan mercimek köftesini andıracak.

Nasıl yapılır?

1 su bardağı kırmızı mercimek, 1 adet soğan, 1,5 su bardağı ince bulgur, 1 yemek kaşığı domates salçası, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 1/2 demet maydanoz, 3/4 çay bardağı zeytinyağı, 1 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı kimyon, 1 tatlı kaşığı tuz ve 1 çay kaşığı toz kırmızı biber.

Mercimekleri birkaç kez sudan geçirdikten sonra bir tencerenin içerisine alın. Üzerine 2,5 – 3 su bardağı kadar su ekleyerek iyice ezilene ve yumuşayana kadar pişirin. Ocağın altını kapatın. Mercimeklerin üzerine bulguru ilave edin. Güzelce karıştırdıktan sonra kapağını kapatıp oda sıcaklığında dinlenmeye bırakın. Bir tavanın içinde zeytinyağı, salça ve soğanları güzelce kavurun. Maydanozları da ince ince doğrayın. Bulgurların şiştiğinde salçalı soğanlı karışımı üzerine ekleyin ve güzelce karıştırın. Tuzunu ve baharatlarını da ekleyerek bir güzel karıştırın. Bir süre oda sıcaklığında bu şekilde bekleterek ılıtın. Ardından maydanozları ilave ederek güzelce yoğurun. Elinizle sıkarak şekil verin ve servis edin.

Mayonezli tavuk salatası

Hem basit hem de havalı görünen klasik tavuklu salatayı mayonez ile zenginleştirmeye ne dersiniz? Haydi gelin malzemelere göz atalım.

3 su bardağı su, 450 gram tavuk göğsü, 1 adet küçük boy konserve mısır, 1 diş sarımsak, 5 yemek kaşığı yoğurt, 1 yemek kaşığı mayonez, 10-12 adet ceviz içi, 1 çay kaşığı tuz, 1/2 çay kaşığı karabiber.

Nasıl yapılır?

Orta boy bir tencerenin içerisine tavukları alın ve üzerine suyu ilave edin. 15-20 dakika kadar tavukları haşlayın. Haşlanan tavukları bir kabın içerisine alın ve soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra küp küp doğrayın.Bir kabın içerisine 1 diş sarımsağı alın ve dövün. Mısırların suyunu süzün ve sarımsağın üzerine ekleyin. Didiklediğiniz tavukları ilave edin. Bu karışımın üzerine mayonez, baharat ve yoğurdu ekleyerek iyice karıştırın.Cevizleri robotta çok ince olmayacak şekilde çekin ve son dokunuş olarak tavuklu salatanızın içine ekleyerek servis edin. Afiyet olsun.

Nohut dürüm

Hem öğrenciler için hem de yetişkinler için mükemmel lezzete sahip ve yapımı inanılmaz kolay nohut dürüm tarifini mutlaka deneyin. Peki, malzemeler neler?

1 diş sarımsak, 110 gr haşlanmış nohut, 2 çorba kaşığı limon suyu, 2 çorba kaşığı su, 3 çorba kaşığı tahin, 1 lavaş, 1 tatlı kaşığı sumak çeyrek bağ maydanoz, 1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber, 4 tane salatalık turşusu.

Nasıl yapılır?

1 diş sarımsağı çift kilitli buzdolabı poşetine koyun, poşetin ağzını kapatmadan bir kasenin tersiyle ezin.110 gr haşlanmış nohutu buzdolabı poşetinin içine koyup bir kase veya bir şişe yardımıyla ezin. 2 çorba kaşığı limon suyunu 2 çorba kaşığı su ve 3 çorba kaşığı tahini ilave edip karıştırın. 1 lavaşın üzerine, hazırladığınız humusu bir kaşık yardımıyla sürün.Üzerine birkaç tane haşlanmış nohut tanesi ve çeyrek bağ maydanozu koyun. 1’er tatlı kaşığı sumak ve kırmızı toz biberi serpin ve 4 tane salatalık turşusunu boyuna 4 parçaya bölüp ilave edin. İsterseniz ilave limon ve zeytinyağı koyabilirsiniz. Pratik ve bir o kadar lezzetli dürümünüzü sardıktan sonra afiyetle yiyebilirsiniz.

Tek tencerede pişen demleme makarna

Tek tencerede mükemmel sosa sahip makarna yapmaya ne dersiniz? İşte malzemeler:
1 paket burgu makarna, 2 yemek kaşığı tereyağı, 1 yemek kaşığı domates salçası, 2 diş sarımsak, 4 adet orta boy domates, 1 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı tuz 2 su bardağı ılık su.

Nasıl yapılır?

Orta boy bir tencerenin içerisine tereyağını koyun. Rendelenmiş sarımsakları, domates salçasını koyun ve güzelce karıştırın. Domatesleri rendeleyin ve üzerine ekleyerek güzelce karıştırın. Domatesleri bir süre bu şekilde pişirerek yoğunlaştırın. Ardından makarnaları ekleyin ve üzerine su gezdirin. Kapağını kapatın ve suyunu çekene kadar ortalama 10-12 dakika kadar pişirin. Ardından ocaktan alın ve birkaç dakika dinlendirin. Üzerine dilediğiniz malzemeleri ekleyerek servis edin.

Fırında biberiyeli ve sarımsaklı patates

Birçok yerde yemeklerin yanına servis edilen fırında patatesi evde çok basit yöntemlerle yapabilirsiniz. Peki malzemeler nelerden oluşuyor?

4 kızartmalık patates, 2 yemek kaşığı tereyağı, 4 diş sarımsak, 2 yemek kaşığı rendelenmiş limon kabuğu, 1/4 su bardağı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber, 1 yemek kaşığı biberiye yaprağı ve tuz.

Nasıl yapılır?

Yumuşatılmış tereyağına ufak doğranmış sarımsak ve limon kabuğu ekleyip karıştırın. Alüminyum folyo üzerine alıp rulo şekli vererek sarın ve buzdolabında bekletin. Yıkanmış patateslerin kabuklarını soymadan iri küp şeklinde doğrayın. Biberiye, zeytinyağı, pul biber ve tuzu bir kapta karıştırın. Fırın tepsisine serili yağlı kağıdın üzerine aktarın. Üzerine hazırlanan tereyağından parçalar ekleyip önceden ısıtılmış 180 dereceye ayarlanmış fırında 35 dakika pişirip servis yapın.

Göründüğü kadar asla zor olmayan domates soslu ızgara patlıcan

Birkaç malzemeyle hızlıca hazırlayabileceğiniz ve göründüğü kadar zor olmayan, kaç tane yeneceği hesaplanmayan domates soslu ızgara patlıcan tarifi, hamaratlığını konuşturmak isteyenler için geliyor…

1 adet büyük boy patlıcan, 2 yemek kaşığı zeytinyağı. Domates sosu için: 1 kase domates püresi, 1 diş sarımsak, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 çay kaşığı tuz ve üzeri için 75 gram kaşar peyniri.

Nasıl yapılır?

Patlıcanları bir soyacak yardımıyla ya da bıçakla uzunlamasına orta kalınlıkta dilimleyin. Tuzlu suyun içine aktarıp acısını alın. İzli bir ızgara tavasını zeytinyağı ile yağlayın. Patlıcan dilimlerini arkalı önlü yumuşayana kadar pişirin. O sırada sarımsağı ezin. Zeytinyağı ile hafifçe kavurun. Domates püresini, tuz ve karabiberi üzerine ilave ederek kıvam alana kadar pişirin. Kıvamı koyulaştığında ocaktan alın. Pişen patlıcanların içlerine rendelenmiş kaşar peyniri koyup rulo biçimde sarın. Hazırladığınız domates sosu bir fırın kabına aktarın. Patlıcanları ortasına oturttun. 180 derece peynirler eriyene kadar 8-10 dakika kadar pişirin. Çıkarıp afiyetle tüketin.

Zeytinyağlı taze fasulye

Neredeyse birçok kişi bu tarifi yapmaktan çekiniyor ancak tam ölçülü oranlarda zeytinyağlı taze fasulye hazırlamak oldukça basit.

600 gram taze fasulye, 5 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 ade tbüyük boy kuru soğan, 2 diş sarımsak, 3 adet orta boy domates (etli ve sulu), 1 su bardağı sıcak su, 1 tatlı kaşığı toz şeker ve 2 çay kaşığı tuz.

Nasıl yapılır?

Kuru soğanları küçük küpler halinde kesin. Sarımsakları ince ince dilimleyin. Domatesleri rendeleyin. Fasulyeleri de ayıklayarak bir köşeye alın.5 yemek kaşığı zeytinyağını bir tencerede kızdırın. Doğradığınız 1 adet büyük boy kuru soğan ve 2 diş doğranmış sarımsakları hafif bir renk alana kadar kavurun. 600 gram doğranmış taze fasulyeyi de ekleyerek kavurma işlemini sürdürün. 2 çay kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı toz şeker, 3 adet rendelenmiş domates ve 1 su bardağı sıcak suyu da ekledikten sonra güzelce karıştırın. Kapağını kapatıp fasulyeler yumuşayana kadar kısık ateşte pişirmeye bırakın. Arzuya göre ılık, fakat daha da lezzetli olması için soğuk olarak servis edin.

Ev yapımı pratik hamburger

Hamburger yapmak gözünüzü asla korkutmasın. Bu tarif ile hamaratlığınızı konuşturabilirsiniz, bizden söylemesi!

300 gr kıyma, 2 adet hamburger ekmeği, 1 adet orta boy soğan, 2 dilim bayat ekmek, yarım çay bardağı su, tuz, karabiber, sıvı yağ, marul yaprakları. Sosu için: 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 diş sarımsak, 2 adet domates, 1 yemek kaşığı domates salçası, 1 tatlı kaşığı esmer şeker ve 2 tatlı kaşığı sirke.

Nasıl yapılır?

Geniş bir kaba kıyma, bayat ekmek, soğan, su ve baharatları alarak yoğurun. Parçalar kopartıp hamburger köftesi şekli verin ve sıvı yağda kızartın.Sosu için; sarımsakları ezin, soteleyin. Ardından küp küp doğradığınız domatesleri ilave edin ve soteleme işlemine devam edin. Salça, esmer şeker, sirkeyi de ekleyip 7-8 dakika kadar pişirin. Yağsız tavada hamburger ekmeklerini hafif ısıtın. Ekmeklerin içine önce bir marul yaprağını yerleştirin. Üzerine kızarttığınız köfteyi yerleştirip, bir kaşık sostan sürün. Ardından halka dilimlediğiniz soğanları yerleştirin. İsteğe göre hamburger peyniri de ilave edebilirsiniz. Ekmeğin diğer yarısıyla üzerini kapatarak sıcak olarak servis edin.

Mayasız 15 dakika poğaçası

Poğaça yapamam ya da tutturamam diyenler için mayasız poğaça tarifi geliyor!

50 gram oda sıcaklığında tereyağı, 1/4 çay bardağı sıvı yağ, 1 tatlı kaşığı sirke, 1 tepeleme yemek kaşığı yoğurt, 1 adet yumurta, 1 adet yumurta beyazı, 1/2 paket kabartma tozu, 1 çay kaşığı tuz, 2,5 su bardağı un. İç harcı için: 1 adet büyük boy patates, 1 yemek kaşığı domates salçası, 1 çay kaşığı tuz 1 çay kaşığı, karabiber, 2 yemek kaşığı sıvı yağ. Üzeri için: 1 adet yumurta sarısı ve 2 yemek kaşığı susam.

Nasıl yapılır?

İç harcı için; patatesi haşlayın ve ezerek püre haline getirin. İçine yağ, salça ve baharatları ekleyip, bir tavada 5 dakika kadar kavurun ve soğuması için bir kenara alın. Hamuru için; un hariç gerekli olan tüm malzemeleri bir kaba alın ve iyice karıştırın. Ardından unu yavaş yavaş ilave ederek yoğurmaya başlayın. Ele yapışmayan, yumuşak bir hamur elde edeceksiniz.Hazırladığınız hamurdan, ceviz büyüklüğünde parçalar kopartın ve elinizle çay tabağı büyüklüğünde açın. İçine bir tatlı kaşığı kadar iç harçtan koyun ve D harfi şeklinde kapatın. Bu şekilde tüm hamuru ve iç harcı bitirene dek devam edin ve hazırladığınız poğaçaları yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizin. Üstlerine bir fırça yardımıyla yumurta sarısı sürün ve susam serpiştirin.Önceden ısıtılmış 170 derece fırında, fansız olarak, üstleri kızarana dek yaklaşık 25 dakika pişirin. Sıcak ya da ılık olarak servis edin.

Tam ölçülü fellah köftesi

Hemen her geleneksel tarifte olduğu gibi bu mis gibi köftelerde de zorlanacağınızı düşünebilirsiniz fakat birkaç püf noktası ve bu ölçülerle yaptığınızda tutturamamak için hiçbir nedeniniz kalmayacak.

Köfte harcı için: 2 su bardağı köftelik bulgur, 1/2 su bardağı irmik, 3/4 su bardağı un, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 2 su bardağı sıcak su, 1 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı kimyon. Sosu için: 3 adet orta boy domates, 3 diş sarımsak, 5 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı tereyağı, 1 yemek kaşığı biber salçası, 1 çay kaşığı toz kırmızı biber.

Nasıl yapılır?

Orta boy bir cam kabın içerisine bulguru ve irmiği aktarın. Üzerine sıcak suyu ekleyin. Karıştırıp üzeri kapalı bir şekilde oda sıcaklığında 15 dakika kadar dinlendirin. Şişen bulgur ve irmiğinizin üzerine unu, salçayı, tuz ve baharatları ilave edin. Güzelce yoğurun.Elinizi hafifçe ıslatın. Hazırladığınız köfte harcından minik parçalar alın. Elinizle yuvarlayın ve baş parmağınızla orta kısımlarına hafifçe bastırın. Hazırladığınız bu köfteleri yayvan bir kabın içerisine aktarın. Üzerine mutlaka un serpin ki yapışmasınlar.Bu köfteleri hazırladıktan sonra buzdolabında 15 dakika kadar dinlendirin. O sırada da sosunu hazırlayın. Bir tavanın içerisine zeytinyağı, tereyağı ve rendelenmiş domatesleri alın. Domateslerin kıvamı hafif koyulaşmaya başlayınca sarımsakları, tuz ve baharatları ilave edin. Biraz daha karıştırıp bir köşeye alın. Dolapta beklettiğiniz köfteleri bol suda yaklaşık 10-15 dakika kadar haşlayın. Ardından sosla güzelce karıştırarak servis edin.

Az malzemeyle her öğünde yiyebileceğiniz patatesli mücver

Klasik olarak kabakla yapılan mücveri yaparken zorlanıyorsanız ya da farklı bir deneme yapmak istiyorsanız kimsenin hayır diyemediği iki lezzeti, patates ve kaşarı bir araya getirin. Ortaya şöyle sofralara şenlik bir lezzet çıkarın.

3 adet orta boy haşlanmış patates, 1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri, 6 yemek kaşığı un, 1 paket kabartma tozu, 1 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı tuz. Pişirmek için: 1 çay bardağı sıvı yağ.

Nasıl yapılır?

Haşlanmış patatesleri bir kabın içerisine alın ve rendeleyin. Ardından üzerine incecik rendelenmiş kaşar peynirlerini ilave edin. Diğer malzemeleri de ekleyerek güzelce yoğurun. Kabın üzerini bir streç filmle kapatın ve buzdolabında 15-20 dakika kadar dinlendirin.Çıkarıp şekil verin ve kızmış yağda arkalı önlü kızarana kadar pişirin. Kağıt havlunun üzerine alın ve fazla yağını süzdürün. Ardından afiyetle tüketin.

Haftada iki kez görüşen çiftlerin ilişkileri daha güçlü!

Psikologlar’ın yaptığı araştırmaya göre birbirlerini haftada iki kez gören çiftlerin daha güçlü ilişkileri olduğu ortaya çıkmıştır. Peki, haftada iki kez görüşmenin ilişkinizi nasıl etkileyeceğini bilmek ister misiniz?

Bilim insanlarının ve Psikologlar’ın yaptığı bir araştırmaya göre birbirleriyle daha az görüşen çiftlerin daha uzun ve sağlıklı bir ilişki kurduğu ortaya çıkmıştır. Peki, bu durumun ilişkinize olan yararlarını öğrenmek ister misiniz? Özellikle yeni bir ilişkiye başladıysanız bu öneriler işinize yarayabilir. İşte haftada iki kez görüşmenin ilişkiyi pozitif yönde etkilediğine dair bulgular…

İlişkiniz alışkanlığa dönüşmez

Ünlü Psikiyatrist Scott Carroll, hafta da 2 kez görüşmenin ilişkiler arasındaki uyumun önemini işaret ediyor. Ancak Carroll’a göre, birbirini sık sık gören çiftlerin ilişkilerinde sorunlara neden olacağı ve potansiyel olarak düzenli bir ilişkide endişe yaratacağını aktarıyor. Bu noktada kendinizi duygusal bağ tarafından körleşen sağlıksız bir ilişkiye itebilirsiniz. Bu bakımdan özellikle yeni başladığınız ilişkiyi daha net görmeniz için buluşmaları en aza indirin

Birbirinizi daha iyi tanımak için zaman kazanırsınız

Birini daha iyi tanımak için onunla 7/24 saat görüşmek zorunda değilsiniz. Eğer ilişkinizin sürmesini istiyorsanız, az görüşerek vaktinizi daha iyi geçirmek ve hatırlamak en iyisidir. Bu yüzden bir çift olarak geçirdiğiniz en iyi günleri kaçırmanıza ve gelecek hakkında endişelenmenize gerek yoktur.

Aranızdaki arkadaşlığı güçlendirir

2014’te yapılan psikolojik araştırmalara göre, birbirini “yakın arkadaş” olarak tanımlayan çiftlerin “ruh eşi” olduklarını düşünenlere kıyasla daha iyi ilişkiler sürdüklerini gösteriyor. Özel biriyle tanıştığınızda, karşınızdaki insanı daha yavaş bir şekilde tanımayı deneyin. Yeni bir ilişkiyi korumanın en iyi yolu, daha dikkatli davranmak ve birbirini çok sık görmemekten geçiyor.

Kişisel alanınızı koruyun

Uzun vadeli bir ilişki kurmak istiyorsanız, kişisel hayatınızı istediğiniz gibi yaşamanız çok önemlidir. Bir ilişkideyken, karşınızdaki insana çok fazla güvenmek yerine bireyselliğinizi ve özgürlüğünüzü korumalısınız. Bunu başarmak için, birbirinizden birkaç gün ayrı kalın ve ihtiyaçlarınızda net olun.

Medikal estetik uygulamalarında ‘uzman’ uyarısı

Karantina döneminden normalleşmeye geçilen süreçte en ilgi gören uygulamalar medikal estetik alanında oldu. Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nedim Budakoğlu, işlem yaptıracaklar için çok önemli uyarılarda bulundu

Medikal estetik uygulamaları yaptıracakların bilinçli olmasını önerenMedikal Estetik Uzmanı Dr. Nedim Budakoğlu “Güzellik kendimiz için yapılan bir şey ve önce kendimizi sevmeliyiz. Zaman zaman ünlülerin fotoğraflarıyla gelip bize danışanlar oluyor, bunu çok önermiyoruz. Herkesin kendi vücut yapısı herkesin kendine ait güzelliği var. Dolayısıyla fotoğraf ile gelip ‘Burnumu buna benzetin’ demek ne kadar doğrudur bunu düşünmek gerekiyor. Beklentiyi her zaman maksimumda tutmamak iyi değildir” dedi.

“Kesinlikle uzman kişiler tarafından yapılmalı”

Medikal estetik ile ilgili açıklamalarda bulunan Dr. Nedim Budakoğlu, “Bundan önce sadece cerrahi müdahale ile yapılması gereken işlemler cerrahisiz ortamlara taşınmaya başladı. Yani muayene ve klinik ortamlarında yüz germeler, yüz asmalar, kaş ve badem göz uygulamaları artık cerrahi gerektirmeksizin yapılmaya başlandı. Medikal estetik, hastalar için biraz kolay ve sosyal yaşama uyumlu oluyor. Ayrıca iyileşme süreçlerinde cerrahiden biraz daha avantajlı fakat çok kolay olduğu söylenemez. Pandemi döneminde kadınlar tarafından yüz ve kaş askısı yöntemleri, badem göz uygulamaları özellikle çok talep gördü. Yapılma süreleri 15 dakika, iyileşme süreleri de maksimum 1 haftayı buluyor. Bu işlemlerin kesinlikle bu işte uzman olmuş kişiler tarafından yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.