Evde pizza hamuru nasıl yapılır? Dünyanın en kolay pizza hamuru tarifi

Dünyanın en kolay pizza hamuru için kolları sıvayın! Pizza hamuru yapmaktan korkanlar, bu tarifimizi hemen deneyebilirler. Evdeki kolay malzemelerle ortaya mükemmel lezzet çıkacağına şimdiden söz veriyoruz. Pizza hamurunuzu dilediğiniz malzemelerle süsleyebilirsiniz. Peki, evde pizza hamuru nasıl yapılır? İşte pizza hamuru tarifi, pizza hamuru yapımı…

Fırında
6+ Kişilik
30 dk (Hazırlanma Süresi)
40 dk (Pişirme Süresi)
Yapımı için malzemeler

2 su bardağı un
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı tuz
1/4 yaş maya veya 1 tatlı kaşığı instant maya
1 su bardağından 1 parmak eksik su

Hazırlanışı

Evde pizza hamuru yapmak çok kolay! Kolay malzemelerle sadece 30-40 dakikada kendi pizzanızı yapabilirsiniz. Dışarıdan satın almak yerine, daha hijyenik ve sağlıklı bir pizza yiyerek sağlığınızı koruyabilirsiniz. Üzerinde dilediğiniz malzemeleri kullanabilirsiniz. Peki, evde pizza hamuru nasıl yapılır? İşte pizza hamuru tarifi, pizza hamuru yapımı…

Birinci adım: Öncelikle unu bir kabın içine eleyin ve su hariç tüm malzemeleri ekleyin.

İkinci adım:Suyu kontrollü bir şekilde ilave ederek yumuşak bir hamur olana kadar yoğurun.

Üçüncü adım: Üzerini temiz bir bez veya havluyla örterek 30-40 dakika dinlendirin.

Dördüncü adım:Mayalanan hamuru zemin üzerine alın ve yeniden yoğurun.

Beşinci adım:İster merdane ile açarak, isterseniz de ellerinizi hafifçe zeytinyağıyla yağlayarak hamurunuzu tepsiye yayabilirsiniz.

Altıncı adım: Pizza hamurunuzu sevdiğiniz malzemeler ile süsleyerek ve domates sosunu sürerek önceden ısıttığınız 180 derece fırında kızarana kadar pişirin.

Afiyet olsun.

Yüzünüzü temizlerken yaptığınız 4 büyük hata

Herhangi bir temel cilt bakımı rutininin ilk adımı derinlemesine temizliktir. Yüzünüzü düzgün bir şekilde temizlemek söz konusu olduğunda doğru yaptığınızdan ne kadar eminsiniz? İşte yüz temizliğini gerçekleştirirken yapılan 4 büyük hata… PEMBENAR ÖZEL

ABONE OL

Cildinize makyaj bazı, fondöten ve pudra uyguluyorsanız ve temizleyiciniz bunu yeterince temizlemiyorsa; gözenekleri tıkayan makyaj malzemelerinden uzak durmalısınız.

Komedojenik olmadığı belirtilen ürünler, gözeneklerinizi tıkamaz ve cildinize aşırı yüklenmez. Bu da gözeneklerinizin makyaj esnasında tıkanmayacağı ve temizlemesinin kolay olacağı anlamına gelir.

Hata 2: Çok Sert Olmak

Yüz fırçaları ve diğer aletleri kullanmada aşırıya kaçarak cildini aşırı temizleyen insanlar aslında büyük hata yapıyor.

Elektrikli aletlere veya gerçekten sert yüz bezlerine güvenmek yerine, temizlemenize yardımcı olması için nazik bir müslin bez kullanın ve istediğiniz sonuçları aldığınızdan emin olmak için sabah ve akşam rutininiz için doğru temizleyiciyi seçmeye zaman ayırın.

Sabah temizliğiniz hafif, nemlendirici ve dengeleyici olmalı. Gece temizliğiniz daha yoğun olabilir. Bu adım, gün boyunca birikmiş olabilecek gözenekleri tıkayan makyajı, bakterileri ve çevresel kalıntıları gidermeye yardımcı olacaktır.

Hata 3: Sert Eksfoliyatif Temizleyiciler Kullanmak

Cildinizin epidermis adı verilen çok önemli bir tabakası var. Cildinizin bu üst tabakası, UV ışınları, kirlilik ve bakteriler gibi kötü maddelerin içeri girmesini önlemek için bir duvar görevi görür.

Aşırı temizlik ve peeling bu koruyucu tabakayı yok ederek kızarıklığa, kuruluğa ve hassasiyete yol açabilir. Epidermal bariyerlerin bozulması, cildi gün boyunca çevresel hasara karşı daha duyarlı hale getirir.

Hata 4: Su Sıcaklığı

Cilt tutarlılığı sever ve sıcaklıktaki ani değişiklikler hücresel sağlığı bozabilir. Sıcak su kullanmanıza ve ardından gözenekleri kapatmak için soğuk su sıçratmanıza gerek yok. Bu yanlış bilinen bir efsanedir.

Uzmanlar, hem sabah hem de gece temizliğiniz için ılık su kullanmanızı tavsiye ediyor.

Patlıcanlı diyet pizza

Diyette olanlar için alternatif bir pizza tarifimiz var. Sıfır un ve yine de bayılacağınız bir pizza tarifi…

Malzemeler:

1 orta boy patlıcan
1 kaşık zeytinyağı
1 tutam tuz, karabiber, sarımsak tozu
Yarım bardak domates sosu
2 kaşık rendelenmiş parmesan
Yarım bardak taze kıyılmış fesleğen
1 bardak kıyılmış mozzarella peyniri (yağsız kaşar da kullanabilirsiniz)

Yapılışı:

Fırını 200 derecede ısıtın.

Patlıcanları dilim dilim kesip fırça yardımıyla zeytinyağını her tarafını kaplayacak şekilde sürün.

Üzerine baharatlarınız ve domates sosunu karıştırarak sürün.

10 dakika pişirin.

Üzerine parmesan, mozzarella ve fesleğeni de koyup 5-10 dakika daha pişirin.

Pizzanız hazır bile!

Afiyet olsun

Fotoğraf: sugarfreemom.com

Tavuklu krep tarifi – Krepli tavuk nasıl yapılır?

Tavuklu krep, hızlıca hazırlayabileceğiniz ve misafirlerinize sunabileceğiniz pratik bir lezzettir. Krepli tavuk için malzemeler oldukça basittir.Evinizde kolayca yapabileceğiniz tavuklu krep sofralarınızın vazgeçilmezi olacak. Peki krepli tavuk nasıl yapılır? İşte tavuklu krep tarifi…

Ocakta
4 – 6 Kişilik
20 dk (Hazırlanma Süresi)
30 dk (Pişirme Süresi)
Yapımı için malzemeler

1 su bardağı un
1 su bardağı süt
1 adet yumurta
1/2 çay kaşığı şeker
1 çay kaşığı tuz (azaltıp arttırılabilir)
1 tatlı kaşığı sıvı yağ

Hazırlanışı

Tavuklu krep birçok kişi tarafından aranan popüler ve pratik lezzetlerden biridir. Evinizde kolayca hazırlayabileceğiniz tavuklu krep için malzemeler oldukça basittir. Acil gelen misafirlerinize neredeyse 20 dakika içinde yapabilirsiniz. Öncelikle tavukları sebzelerle soteleyip, kreplere sarıyorsunuz ve krepli tavuk sarmanız hazır! Haydi gelin hep birlikte detaylara bakalım. Krepli tavuk nasıl yapılır? İşte tavuklu krep tarifi…

1. adım: Krep malzemelerini bir kaba alıp homojen bir görünüm elde edene dek çırpın.

2. adım: Tavaya yağı alıp her yanına bulaşmasını sağlayın ve fazlasını kenara alın.

3. adım: Tava iyice kızdıktan sonra krep harcından 1 kepçeden 1 parmak daha az alarak tavaya dökün.

4. adım: Tavanın sapından tutup oynatarak harcın tavanın tabanında yayılmasını sağlayın.

5. adım: Her iki yüzünü de orta ateşte ikişer dakika pişirdikten sonra kenara alın. Bütün krep hamuru için aynı işlemi uygulayın.

6. adım: Krepler pişerken bir yandan da soğanı piyazlık doğrayın. Biberleri uzun uzun doğrayın.

7. adım: Önce soğanları 1 yemek kaşığı sıvı yağda 2 dakika kadar soteleyin, ardından biberleri de ekleyip 3 dakika daha soteleyip kenara alın.

8. adım: Tavukları çok ince olmayacak şekilde (1 parmak kalınlığında) uzun uzun doğrayın.

9. adım: Biberleri pişirdiğiniz tavayı iyice ısıtın, içerisine 1 yemek kaşığı sıvıyağı koyup unu da iyice kızdırın.

10. adım: Çok kızgın tavaya tavukları atın, altını hiç kısmadan hızlı hızlı soteleyin.

11. adım: Tavukların dış yüzeyi pişmiş gözüktüğü an, biber soğan karışımını ekleyin ve hızlı hızlı sotelemeye devam edin.

12. adım: Bir dakika kadar sonra kremayı ve muskatı ekleyin.

13. adım: Krema tıkırdamaya başlayınca tuzu da ekleyip, ateşten alın.

14. adım: Her krebin içerisine eşit miktarda bölüştürerek tavuklu harçtan koyun. Kreplerin altından ve üstünden katlayıp ondan sonra sarın.

Son adım: Eğer krepleriniz soğuduysa, bir miktar tereyağ gezdirilmiş tavada alt üst ederek hem krepleri ısıtabilir hem de azıcık kızartmış olursunuz.

Afiyet olsun.

Sigara içmek iştahı ve koku duygusunu nasıl etkiler? Sigarayı bırakmaya yardımcı olan besinler var mı?

Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Dr. Indrani Kalkan sigaranın beslenme durumuna etkilerini ve sigara bırakıldığında tat alma duygusunun nasıl geri döndüğünü anlattı. Sigaranın beslenme durumuna etkilerini değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Indrani Kalkan, “Sigara da koronavirüs gibi tat ve koku alma duyumuzu, iştahı etkiliyor. Çalışmalar, sigaradaki nikotinin tat tomurcuklarını morfolojik değişime uğrattığını göstermiştir” dedi.

ABONE OL

Burnumuzun giriş kısmına ve nazo-farenks bölgesindeki epitel dokularda koku algılamak için özel reseptör/hücreler mevcuttur. Bu reseptörlerden çıkan sinirler tat duyu sınırları ile birleşir ve besin çiğnerken koku ve tat duyuları birleşip yemeğin lezzetini algılamada önemli görev alır ve beynimizin iştah merkezine ulaşır.

Hem nikotinin, hem de sigara dumanında bulunan diğer zararlı kimyasal ve gazların (katran, karbonmonoksit, kurşun, arsenik, hidrojen siyanür, formaldehit vs.) bu algaç dokuları harabiyete uğrattığı bilinmektedir. Dolayısıyla koku alma duyuları olumsuz etkilenir.

Ayrıca uzun süre bu kimyasallara maruz kalmak kansere de neden olmaktadır. Mukus salgıların aşırı olmasına neden olur, solunum sistem ve akciğerler ileride zarar görebilir.

Birçok besinin lezzetini alamadığı için bireyler daha tuzlu, tatlı, şekerli besinlere, hazır gıda, çay kahve gibi içeceklere ve genelde sağlıksız besinlere yönelmektedir.

Sigaranın besin maddeleri üzerindeki etkileri

Sigara içenlerde sağlıksız bir beslenme alışkanlığının söz konusu olduğunu belirten Dr. Indrani Kalkan, Kişi ya az beslenir veya sağlıksız beslenerek kilo alır. Vitamin ve mineral açısından fakir beslenir. Şeker, tuz, katı yağ, kolesterol içeren diyetler obezite ve kronik hastalıklara neden olur.

Sigaranın kolesterol üzerinde de ayrıca olumsuz etkisi vardır. Diyette taze sebze, meyve, süt ürünleri yoksa en çok C, D vitaminleri, kalsiyum etkilenir.

Sigara ile birlikte çay kahvenin fazla tüketilmesi demir eksikliğine neden olabilir. Emilimi ve taşınımı da etkilendiği için besin öğe seviyeleri eksiktir. Ayrıca, D vitamin sentezi ve reseptörü üzerinde de sigaranın olumsuz etkisi var ifadelerini kullandı.

Vücuttaki vitamin depolarının boşalmasına neden oluyor

Sigaranın besin maddelerinin emiliminde nasıl bir etkiye sahip olduğunu anlatan Kalkan, “Zararlı oksit radikaller damar tıkanıklarına yol açarak kan dolaşım sistemini ve besin öğelerin taşınımı olumsuz etkiler.

Zaten besin alınımı da olumsuz etkilendiğinden, vitamin, mineral ve diğer besin öğe eksikliği söz konusudur. Vücuttaki antioksidan vitamin depolarının (C ve E gibi) boşalmasına neden olur.

Kemik doku üzerinde zararlı etkileri var; estrojen parçalanıp azalması, kalsiyum ve D vitamin emilimini azaltır, ayrıca osteositlerin oluşumunda gecikme gibi ve dolayısıyla kemik dokuların yapımı, onarımı üzerinde olumsuz etkisi vardır diye konuştu.

İlk 48-72 saat sigarayı bırakanlar için çok önemli!

Sigara içmenin ciddi bir bağımlılık olduğunu ve bırakmanın kolay olmadığını söyleyen Dr. Kalkan Kalp ve akciğer hastalıklardan korunmak için bu önemli bir basamaktır.

Sigarayı bırakmanın sağlık üzerinde çok önemli etkileri var. İlk 48 -72 saat boyunca birey yoksunluk belirtileri hisseder, bu süre içinde sigara içme arzusunu yendikten sonra, yavaş yavaş bronşlar ve akciğerler karbon monoksit ve zararlı gazları atarak rahatlar, solunum kolaylaşır.

Kandaki nikotin, 3- 5 gün süre içerisinde vücuttan atılır. İştah düzelir dolaşım sisteminin iyileşmesi ile kişi daha çok enerjik olur. Sağlıklı beslenme, spor/egzersiz ile desteklendiğinde kişi kendini mutlu ve sağlıklı hisseder.

Elzem besin öğeleri, vitamin, mineral, antioksidan seviyeleri yavaş yavaş normale dönünce kişi zinde ve enerjik olur ifadelerini kullandı. 

Sigarayı bırakmaya yardımcı olan besinler var mı?

Sigara bırakmaya yardımcı olan mucizevi tek bir besin yok ancak diyetimizi biraz düzenleyerek bunu başarabiliriz diyen Dr. Indrani Kalkan “Sigara ile özdeşleştirdiğimiz ve alışkanlık edindiğimiz besinler vardır. Kahve, çay ve sigara ile günümüz başlıyorsa sigara bırakma döneminde bitki çayı ve kızartılmış bir dilim ekmek veya çorba yardımcı olabilir.

Sigara bırakma döneminde elde ve ağızda bir boşluk hissedilebilir. Naneli sakız, tuzlu olmayan ay çiçek veya kabak çekirdeği, mısır patlağı (tereyağlı değil zeytinyağı damlatılabilir, az tuzlu olmak kaydıyla), leblebi tüketilebilir.

Havuç, salatalık gibi sebzeleri elimizde tutmak ve çiğnemek yardımcı olabilir.

Tatlı seven birisi için portakal, armut, muz gibi tatlı meyveler tercih edilebilir, bunlar biraz tatlı olmalarının yanı sıra vitaminler, antioksidanlar ve posa açısından zengindir. Antioksidanlar ve C vitamini önemli çünkü sigara içildiği dönemde vücudun antioksidan seviyesi düşmektedir.

Bazı çalışmalarda kırmızı et, alkol ve kafein içeren besinleri tüketiminin sigaradan alınan tadı arttırdığına işaret eden bulgular var; bu dönemde daha çok sebze ve balık tüketimine yönelinmesi tavsiye edilir. Egzersiz, yürüyüş veya benzer aktiviteler önerilir” diye konuştu.

Sushi: Sağlıklı mı sağlıksız mı?

İnsanlar genellikle sushiyi besleyici ve sağlıklı olarak değerlendirirler. Ancak bu popüler Japon yemeği genellikle çiğ balık içerir ve yüksek tuzlu soya sosu ile tüketilir. Sushinin sağlık üzerindeki etkilerini merak ediyorsanız okumaya devam edin…

Suşi nedir?

Suşi pişmiş pirinç, çiğ veya pişmiş balıktan yapılan ve sebze içeren bir Japon yemeğidir.

Genellikle soya sosu, wasabi ve zencefil turşusu ile servis edilir.

Suşi genellikle sağlıklı bir besin olarak kabul edilir, çünkü besin açısından zengin içeriklere sahiptir.

Balık

Balık iyi bir protein, iyot ve çoklu vitamin ve mineral kaynağıdır.

Buna ek olarak, doğal olarak D vitamini içeren az sayıda gıdadan biridir.

Balıklar beyninizin ve vücudunuzun en iyi şekilde çalışması için ihtiyaç duyduğu omega-3 yağları içerir. Bu yağlar, kalp hastalığı ve inme gibi sağlık durumlarıyla savaşmaya yardımcı olur.

Balık ayrıca yaşlılıkta yaşanabilecek bazı otoimmün hastalıklar, depresyon ve hafıza ve görme kaybı riskini düşürür.

Wasabi

Wasabi ezmesi genellikle suşi ile birlikte servis edilir. Tadı çok güçlü olduğu için sadece az miktarda yenir.

Lahana, yaban turpu ve hardal ile aynı aileye ait olan Eutrema japonicum’un rendelenmiş kökünden yapılır.

Wasabi beta karoten, glukozinolatlar ve izotiyosiyanatlar bakımından zengindir. Araştırmalar, bu bileşiklerin antibakteriyel, antienflamatuar ve antikanser özelliklerine sahip olabileceğini göstermektedir.

Bununla birlikte, wasabi bitkisinin kıtlığı nedeniyle, birçok restoran yaban turpu, hardal tozu ve yeşil boya kombinasyonundan yapılmış bir taklit macunu kullanır. Bu ürünün wasabi ile aynı besin özelliklerine sahip olması olası değildir.

Deniz yosunu

Nori, suşiyi bir arada tutmak için kullanılan bir deniz yosunu türüdür.

Kalsiyum, magnezyum, fosfor, demir, sodyum, iyot, tiamin ve A, C ve E vitaminleri de dahil olmak üzere birçok besin içerir.

Rafine karbonhidratlar ve düşük lif içeriği

Suşinin ana bileşeni, neredeyse tüm lif, vitamin ve minerallerden arındırılarak kullanılmış beyaz pirinçtir.

Suşi pirinci genellikle şekerle hazırlanır. Eklenen şeker ve düşük lif içeriği, suşi karbonhidratlarının sindirim sisteminizde hızla parçalandığı anlamına gelir.

Bu, kan şekeri ve insülin seviyelerinde ve yeme oranlarında bir artışa neden olabilir.

Bazı çalışmalar, yüksek oranda rafine karbonhidrat alımının ve buna bağlı olarak kan şekeri seviyesinin artmasının enflamasyonu artırabileceğini ve diyabet ve kalp hastalığı riskinizi artırabileceğini düşündürmektedir.

Suşinizin beyaz pirinç yerine kahverengi pirinçle hazırlanmasını istemek, lif içeriğini ve besin değerini artırabilir.Besin içeriğini daha da artırmak için rulolarınızın daha az pirinç ve daha fazla sebze ile hazırlanmasını isteyebilirsiniz.

Temizlik yaparken önemsemediğiniz 7 şey

Evimizi temizlerken, kirli olmadığını düşündüğünüz eşyaları ne sıklıkla temizlediğinizi hiç düşündünüz mü? Evinizdeki belirli yerleri düzenli olarak görmezden gelirseniz, zararlı bakteriler orada yaşayabilir, büyüyebilir ve sağlığınızı etkileyebilir. İşte sizin için temizlik sırasında unuttuğunuz ve önemsemediğiniz 7 hatadan bahsettik.

ABONE OL

Çamaşır makinesini temizlememek

Çoğu kişi temizlik yaparken çamaşır makinesini temizlemeyi önemsemez. Ancak kirli bir çamaşır makinesi tehlikelidir çünkü kıyafetlerinizde bakteri ve küf sporlarının yayılmasına neden olur. Temizlemeyi unutmanız takdir de kir parçacıkları tamburun içinde, deterjan ve yumuşatıcı bölmelerinde kalabilir. Uzmanlar, çamaşır makinenizi 2 haftada bir temizlemenizi tavsiye ediyor. Çamaşır makinenizi içerisinde çamaşır olmadan, çamaşır suyu ya da sitrik asitle koyarak en yüksek sıcaklıkta çalıştırarak temizleyebilirsiniz.

Tuvalet fırçasını kapalı alanda tutmak

Tuvalet fırçası, evinizdeki en kirli eşyalardan biridir. Saklamadan hemen önce kurutup düzenli olarak dezenfekte ederseniz, üzerindeki bakteri sayısını önemli ölçüde azaltabilirsiniz. Kapalı ve sızdırmaz bir kap içerisine koyduğunuz tuvalet fırçasını kullandığınız da banyonuzda sayısız bakteri üremesi görülebilir. Bu yüzden fırçanızı kullanımdan sonra mutlaka temizleyin ve kuruması için 10 dakika bekletin.

Lavabo tahliye borularını unutmak

Lavaboyu temizlerken, çoğu zaman tahliyeyi temizlemeyi unuturuz ve sadece oradan kötü kokular gelmeye başlayınca temizlemek isteriz. Ancak yiyecek ve kir parçacıkları kanalizasyonda kalır, bakteri orada çoğalmaya başlar ve basınç altında kanalizasyona su döküldüğünde, bunlar lavaboya geri döner. Bu bakımdan doğru şekilde temizlemek için , bir çorba kaşığı kabartma tozunu lavaboya koyun, üzerine bir miktar sirke dökün ve gece boyunca bırakın. Sabahları tahliyeyi kaynar suyla veya sadece çok sıcak suyla yıkayın.

Bulaşık makinesini kullandıktan sonra kurutmamak

Bulaşık makinesini çok sık yıkamanıza gerek yok çünkü kendi kendini zaten dezenfekte edebiliyor. Ancak, her gün kullanımdan sonra içerisini kurutmanız gerekir, aksi takdirde küf oluşabilir. Ayrıca bulaşıkları yıkamak için tabakları bulaşık makinesine nasıl yerleştirdiğiniz önemli. Uzmanlar karbonhidrat kaplı (patates, pirinç, makarna) yemeklerin bulaşık makinesinin ortasındaki bir daireye yerleştirilmesini önermektedir. Protein kaplı tabakları ise (et, peynir, yumurta) bulaşık makinesinin kenarlarının çevresine yerleştirilmelidir. Bu sayede bulaşıklar daha iyi yıkanacaktır.

Duş perdesini ve duş başlığını temizlememek

Duş perdesini nadiren temizliyoruz çünkü duş alırken temizlendiğini düşünüyoruz. Ancak bu doğru değildir. Duş perdelerini mutlaka ayda 1-2 defa çamaşır makinesinde yıkamak gerekiyor. Diğer yöntem ise onları bir tuz çözeltisine veya sitrik aside batırmaktır. Her gün duş almamıza rağmen gece boyunca kimse kullanmadığında bakteriler duş başlığının içinde büyüyebilir. Bu nedenle, duş almadan önce, suyun en az bir dakika akmasına izin vermelisiniz. Ayrıca haftada 1-2 defa duş başlığınızı soda veya sirke çözeltisine batırmayı ve temizlemeyi unutmayın.

HPV’den korunmanın yolları – HPV aşısı ne zaman yapılır?

HPV yani human papilloma virüs, daha çok hem erkek hem de kadın genital bölgede ve siğil şeklinde kitlelerin oluşumuna neden olan bir virüstür. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her 10 kişiden 1’inde HPV görülüyor. “HPV nasıl bulaşır?”, “HPV’den korunma yolları nelerdir?”, “HPV aşısı işe yarıyor mu?”, “HPV tedavisi nasıl yapılıyor?” sorularının cevabını Jinekolog, Cinsel Terapist, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Esra Demir Yüzer verdi

ABONE OL

HPV enfeksiyonu Türkiye’de de giderek artan sıklıkla görülüyor ve hem erkekte hem de kadında ciddi sağlık problemleri yaratıyor.

Bir yetişkinin 50 yaşına kadar HPV enfeksiyonuna yakalanma riski yüzde 80 olarak belirtiliyor. Çoğunlukla enfekte olma yaşı 15-25 yaş olarak belirtiliyor.

HPV vücuttan tamamen temizleniyor mu?

Çoğu zaman enfeksiyon bulaştıktan sonra belirti göstermeyip 2-3 yıl içerisinde tedavi olmadan bağışıklık sistem ile vücuttan tamamen temizlenir.

Prezervatif HPV’den korur mu?

Human papilloma virüs (HPV) cinsel ilişki sırasında enfekte cilt bölgesinin karşılıklı teması ile ya da elle temasla bulaşır. Çok eşlilik durumunda da bulaşma riski artar. Prezervatiflerin mutlak koruyuculuğu yoktur çünkü enfekte cildi tamamıyla kapatmak mümkün olamaz.

Mutlak koruyuculuk olmamasına rağmen her ilişki öncesi kondom kullanımı öneriliyor. Servikal kanser tarama testlerinin (PAP test) aşı yapılsa bile uygulanmaya devam edilmesi gerekiyor.

Yüzde 10-20 oranında enfeksiyon vücutta kalır. Bu durumda servikal kanser veya kanser öncülü hastalık oluşturur. Ancak bu tarz kanserle ilişkili durumun ortaya çıkma süresi yaklaşık 15-20 yıl gibidir.

Bu nedenle tarama programları, gelişen kanser veya öncüllerini belirlemede önemli ve çok değerlidir.

HPV aşısı etkili midir?

Cinsel aktivite başlamadan önce aşılar yapılmışsa koruyuculuğu daha yüksek oluyor. Ancak tersi durumlarda (genital siğil, HPV pozitifliği, anormal smear sonucu) da yapıldığında etkisi azalsa da koruyuculuk sağlıyor. Aşının hamilelikte yapılması ise önerilmiyor.

Aşı diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara (HIV, chlamidia, herpes, gonore) karşı koruma sağlamıyor. Bazen aşıya rağmen HPV enfeksiyonu gelişebiliyor.

HPV nasıl tedavi edilir?

Siğil şikayeti ile gelen hasta ayrıntılı jinekolojik muayene ile vajen, makat ve tüm dış genital bölge siğil kitleleri açısından taranır.

Siğil virüsü ile birlikte özellikle kanser yapan HPV tipleri için bulaş açısından rahim ağzından smear ve HPV PCR denilen HPV tiplendirme testi yapılır.

Siğiller crioterapi, elektrokoterizasyon veya bazı yakıcı ilaç solüsyonları ile çıkarılır. Bağışıklık sistemini güçlendirecek destek tedavileri önerilir.

Yunus Emre Akkor’dan Fırın Ağzı tarifi

Yunus Emre Akkor’un Osmanlı Mutfağı’ndan enfes yemekleri okurlarıyla buluşturduğu kitabından en leziz tariflerden biri de Fırın Ağzı. İşte ağızlara layık Fırın Ağzı tarifi…

MALZEMELER

1 kg kuzu pirzola

10 adet sivri biber

10 adet domates

2 baş sarımsak

150 gr. kuyruk yağı

1 çay kaşığı karabiber

1 çay kaşığı kekik

1 tatlı kaşığı tuz

TARİF

Domatesleri ve biberleri iri iri doğrayın ve sarımsakları ayıklayıp ikiye bölün.

Pirzolaları tepsiye alıp, üzerine tuz, karabiber ve zeytinyağı döküp karıştırın ve tepsiye dizin.

Biber ve sarımsakları tepsiye serpiştirin.

Etlerin üzerini domatesle kaplayın.

Domateslerin üzerine ince kıyılmış kuyruk yağı ve tuz serpiştirin.

180 derecede 2 saat pişirip servis edin.