Epidural doğum nedir, nasıl yapılır? Epidural doğumun riskleri nelerdir?

Epidural doğum özellikle doğumu yaklaşmış anne adayları tarafından çokça aranan bir doğum yöntemidir. Epidural doğum nedir diye soranlar için hazırladığımız haberimiz size ayrıntılı bilgi saylayacak. İşte Epidural doğum nedir sorusunun cevabı…

Halk arasındaki ağrısız doğum olarak bilinen Epidural doğum nedir? Epidural doğum hakkında bilgi sahibi olmak isteyen anne adaylarının merak ettiği tüm soruların cevaplarını sizin için bir haberde topladık. Kimler epidural doğum yapabilir? Epidural doğumun riskleri nelerdir? İşte Epidural doğum hakkında bilmeniz gereken her şey…

Epidural doğum hakkında bilgi vermeden önce doğum ve doğum ağrıları hakkında biraz bilgi verelim.

Doğum ağrısı
Tüm kadınlarda farklılıklar gösteren ama temelde doğum süreci başladıktan sonra karın, kasık ve bel bölgesinde belli aralıklarla hissedilen ve sıklığı ile anne ve bebeğin doğuma ne kadar yaklaştığını bildiren ağrılar diğer bir deyişle sancılardır.

Doğum ağrısı genellikle çok şiddetlidir. Bu şiddetli ağrı kimi zaman anne ve bebeği kötü yönde etkiler. Pek çok kadın bu şiddetli ağrılara dayanamadığı normal doğumu göze alamaz.

İşte bu durumlarda epidural doğum gündeme gelir.

Epidural doğum nedir?
Epidural doğum yani halk arasındaki adıyla ağrısız doğum kısaca anlatmak gerekirse, sezaryen doğum ile normal doğumun birleşimidir.

Sezaryen doğumdaki genel anestezi yerine özel bölge anestezisi kullanılarak ağrılar hissedilmeyecek kadar azaltılır, ancak bebek normal yollarla doğar. Yani sezaryendeki gibi bebek karın bölgesinde açılan kesinden alınmaz.

Epidural doğum yapacak anne adayı doğum esnasında baskıyı, dokunmayı hisseder, hatta doğu anına kadar yürüyebilir ancak ağrıyı hissetmez.

Epidural doğum nasıl yapılır?
Epidural anestezi daha öncede söylediğimiz gibi bölgesel anestezi şeklinde oluyor. Anestezi doktoru anne adayını yan yatırıp belince anestezi iğnesinin yapılacağı yeri belirler. Bölge bir iğne yardımı ile uyuşturulur. Bunun sebebi epidural iğnenin yaratıyı acının hissedilmemesini sağlamaktır.
Epidural iğne yapıldığında anne adayının kesinlikle kıpırdamaması gerekir. İğnenin yapıldığı bölgeden belli aralıklarla ilaç verilir. İlk ilaç verildikten 15 dakika sonra anne adayları ağrıyı hissetmemeye başlar.

İlaç Kateter yardımı ile anne adayına verilir ve doğumdan sonra isteğe göre 48 saat içinde çekilir.
Epidural için takılan Kateter’in takılıp çıkarılması oldukça acısızdır.

Epidural doğum riskleri nelerdir?
* Epidural anestezinin en sık karşılaşılan sıkıntısı düşük tansiyondur.
*Çok aşırı kilolu adaylarda Epidural zor bir işlemdir.
* Epidural anestezi başarısız olabilir ve doğum esnasında ağrı hissedilebilir.
*İdrar yapmada zorluk yaşanabilir.
*Enfeksiyon yaşanabilir.
*Baş ağrısına neden olabilir.
*Bazı hastalarda alerjik reaksiyon gösterebilir.

Çatlaklardan kurtulmanın en hızlı yolları

Gardırobunuzda kurtulmanız gereken 5 kıyafet

Dolabınızın içi giymediğiniz, hiçbir zaman da giyemeyeceğiniz birçok kıyafetle doluysa, bu haberimiz sizin için. Peki hangi kıyafetlerden kurtulmalıyız? İşte gardırobunuzda bulundurmamanız gereken 5 kıyafet…

Bir gün giyerim diyerek alınan giysiler

Bir gün zayıflarım ya da kilo alırım, bir gün moda olur giyerim diyerek aldığıbız kıyafetlerin kaçını giyebildiniz? Dolabınızda fazlalık yapacağına giyebilecek durumda olanlara dağıtmanız sizin için daha iyi olacaktır.

Eskiyen tişörtler

Eskimiş ama vazgeçemediğimiz tişörtlerimiz vardır. Genellikle üzerlerinde yazılar ya da baskılar olur. Büyük ihtimalle bizim için manevi anlamları da vardır. Ancak onları yıpranmış halleriyle giymek de istemeyiz. Verip kurtulmak en güzeli!

Etiketi hala üzerinde duranlar

Alıp kenara attığımız, neden aldığımızı hatırlamadığımız, aynı renk ve modelden bolca sahip olduğumuz için etiketini bile sökemediğimiz kıyafetler maalesef hepimizin dolabında var. Bu bakımdan bu tarz kıyafetlerin dolabınızda yer kaplamaması için onları vermek en iyisi!

Dar veya bol gelen kıyafetler

Bedenimize uymayan kotlarımız, gömleklerimiz dolaplarımızda tozlanıp durur. O zamanlar zayıftık diye aldığımız ama sonradan üstümüze olmayan bu giysiler dolaplarda bir umut tutulur ancak bir daha giyilme ihtimalleri çok zayıftır.

Hediye edilenler ve eskiden kalanlar

Eski sevgilinizin ya da artık görüşmediğiniz eski arkadaşlarınız hediyesi olan kıyafetleri dolapta tutmak çok mantıklı değil çünkü taşıdıkları anlamlar yüzünden pek de tercih edilmezler. Bu yüzden atıp kurtulmak en güzeli olacaktır.

Makyaj yaparken gözleri büyük göstermenin püf noktaları

Makyaj yaparken gözlerinizi olduğundan büyük göstermek istiyorsanız sizin için listelediğimiz püf noktaları mutlaka takip edin. İşte makyaj yaparken gözleri büyük göstermenin büyük sırrı!

Aydınlatıcı kalem kullanın
Göz kapaklarınızın altına açık renkli aydınlatıcı kalem çekin. Ancak kalemi çok yoğun bir şekilde uygulamaktan kaçınmalısınız.


Göz kaleminden kaçının
Alt göz kapaklarınızın iç kısmına göz kalemi sürmek, her daim gözlerin daha yorgun ve küçük gözükmesine yol açar.


Kaş altlarına far uygulayın
Ten renginize uygun göz altı kapatıcısını uyguladıktan sonra bir fırça yardımıyla kaş altlarına oval bir şekilde aydınlatıcı far uygulayın.


Gözaltınızı unutmayın!
Aynı işlemi gözaltı kenarlarına uygulayın. Fakat burada dikkat etmeniz gereken önemli bir detay var. Farı çok yoğun bir şekilde uygulamamalısınız. Hafif dokunuşlarla gözaltınızı aydınlatmanız yeterli.


Kirpik takın
Son olarak kirpik ilavesi yapmak, gözleri çok daha büyük gösterecektir. Kirpik ilave etmeye ihtiyacınız yoksa rimelle kirpiklerinizi belirginleştirin. Ardından kirpik sonlarına az miktarda rimel uygulayarak daha büyük gözüken gözlere sahip olabilirsiniz.

Yaz aylarında terleme sorunuyla nasıl başa çıkılır?

Büyük bir keyifle beklediğimiz yaz mevsimi geldi çattı! Hemen herkesi mutlu eden sıcak hava, güneş ve tatil, aşırı terleme problemi yaşayan kişiler için adeta işkenceye dönüşebiliyor. Peki yaz mevsimini kaliteli ve keyifli geçirmek, terleme probleminden kurtulmak mümkün mü? Bu çok önemli soruyu, KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu detayları ile yanıtlıyor.

Deodorantlar Çare Olmuyorsa…

Geliştirmiş olduğu 7 farklı cerrahi tekniği tıp literatürüne kazandıran KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu şöyle dedi; “Terleme problemi, bazı kişilerin hem sosyal hem de özel hayatlarında büyük problemler oluşturmaktadır. Bu kişiler, düzenli bir şekilde deodorant, roll on, terlemeyi önleyen kremler kullanmalarına rağmen bu problemden kurtulamamaktadır.

Giydikleri gömlek ve tişörtlerin koltuk altı bölgelerinin belirgin bir şekilde ıslanması, özellikle sık sık topluluk karşısında konuşma veya sunum yapan kişilerde utanma hissi yaratabilmektedir. Tabii ki bu kişiler, bu sorunla mücadele etmek yerine uzman bir hekime başvurarak, yaz aylarını daha kaliteli ve mutlu geçirebilirler.”

Çözüm için 15 Dakika Yeterli

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, “Uygulanışı son derece pratik ve kolay olan, iyileşme süreci gerektirmeyen terleme botoksu, sıklıkla el, ayak ve koltuk altı bölgelerine uygulanmaktadır.

Kişiyi sosyal hayatta zor duruma düşüren ve özgüven eksikliği yaratan bu problem, yaklaşık 15 dakika gibi kısa bir sürede ortadan kaldırılmaktadır.

Uygulama yapılan hasta, yaklaşık 15 gün kadar sonra kontrole davet edilerek terleme durumu değerlendirilir. Sonuç, hastaların çok büyük bir kısmında olumlu seyreder. Eğer ki terlemenin çok düşük seviyede devam ettiği görülürse ek doz uygulanarak problem tamamen ortadan kaldırılır. Böylece hasta büyük bir konfora kavuşmuş olur” dedi.

Terleme Botoksunun Yan Etkisi Yok!

Avrupa Yüz Plastik Cerrahi Akademisi tarafından üst ihtisas için davet alan ilk Türk hekimi unvanına da sahip olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, “Terleme botoksunun vücuda herhangi bir yan etkisi ve zararı yoktur. Vücutta bir yerin terleme etkisinin durdurulması, farklı bir bölgede daha fazla terleme oluşmasına sebep olmaz. Tıpkı vücudunuzun bir bölgesinde bulunan istenmeyen tüyleri aldığınızda, farklı bir yerde daha fazla tüy çıkmadığı gibi, terleme botoksunda da böyle bir etki söz konusu değildir.

Etki Süresi Nedir?

Kayabaşoğlu, “Burada devreye uygulamayı gerçekleştiren hekimin deneyimi ve kullanılan maddenin kalitesi girmektedir. Ancak genel olarak terleme botoksunun etkisi, ortalama 5 ila 8 ay arasında sürmektedir. Terleme botoksunda kullanılan etken maddenin miktarı, yüze uygulanan maddenin miktarından neredeyse 3 kat daha fazladır. Çünkü terleme fonksiyonlarını durdurmak için miktar olarak kozmetik işlemlerden çok daha fazla maddeye ihtiyaç duyulmaktadır.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, uygulamayı yapacak olan hekimin deneyimli ve alanında uzman isimler arasından seçilmesidir. Doktor olmayan, merdiven altı kurumlarda bu uygulamayı yaptırmak olumsuz sonuçların doğmasına sebep olabilir.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameBright StoryMüstakbel damadıyla tanışan annenin tüyleri neden diken diken oldu?Bright StoryTech Gadget Compareİnternet şirketleri bu akıllı küçük cihaz hakkında bilgi sahibi olmanızı istemiyor…Tech Gadget CompareTaboola’danTaboola’dan

En dost canlısı 6 köpek cinsi

Köpekler sahiplendikten sonra hayatımızdaki en yakın dostlarımız hatta aile bireylerimiz haline geliyor. İşte ev yaşantınıza uyum sağlayabilecek en dost canlısı 6 köpek cinsi…

Shih Tzu

Eğer küçük köpek türlerini seviyorsanız Shih Tzu cinsi köpekler sizin en yakın dostunuz olacak. Bu küçük ve sevimli cins oldukça oyuncu ve her yaşta çocuklar ile anlaşmakta oldukça iyi.

Newfoundland

Bu türün tatlılığı bir yana aynı zamanda çocuğunuz için ideal bir dadı! Çok büyük bir tür olmalarına karşı çok kibar, duygusal ve oyuncular. Çocuklu aileler ve yaşlı insanlar için ideal bir köpek cinsi.

Golden Retriever

Cana yakınlıkları en çok bilinen türlerden biri golden retriever cinsi köpekler. Bu tür o kadar dost canlısı ki, çocuğunuzun en yakın arkadaşı olacak! Tam bir ev köpeği olan golden retrieverlar oldukça duygusal ve akıllı.

Basset Hound

Kısa bacakları ile bilinen bu türün genlerinde avcılık yatsa da genellikle çok tembel, sadık ve yavaş hareket eden bir tür. Biraz inatçı olsalar da sevgi, şefkat ve eğitim ile ona her şeyi öğretebilirsiniz.

Rhodesian Ridgeback

Büyük ama oldukça bir tür olan Rhodesian Ridgeback aslında oldukça tembel, hiç havlamaz ve size karşı oldukça koruyucudur. Sadık olmaları ile tanınırlar.

Beagle

Oldukça enerjik ve meraklı bir tür olan beagle köpekler çocuğunuzun en yakın oyun arkadaşı olacak. Enerjisi asla azalmayan bu tür için uzun yürüyüş ya da yorucu aktiviteler ideal olabilir.

En yaygın 12 burun tipi

Burun, yüzün dudakları, yanak ve gözlerle ilişkide olması nedeniyle estetik algımızın oluşmasında önemli bir yer tutar. Bu yüzden fabrika yapımı bir burun değil, yüzünüze uyan burun tipini tercih etmelisiniz.

Nasıl bir burun istiyorsunuz? Romalı mı, Yunan mı, kalkık burun mu? Estetik Cerrah Op. Alper Mete Uğurlu, en yaygın 12 burun şekli hakkında şu bilgiyi verdi:

Kalkık burun

Ünlü burnu da denir, tam olarak sahip olmak istediğiniz burundur. Burun kemerinde bir çukur ve burun ucunda hafif bir yuvarlaklık vardır. Emma Stone gibi ünlüler bu burun tipinin daha da çok tercih edilmesine yol açtılar. Plastik cerrahlara burun biçimlendirme ameliyatı için bilişim sistemi.

Michael Jackson’ın burun plastik cerrahisinde olduğu gibi aşırıya kaçabilir, ancak bu tür anomalilere rağmen üst düzey işlemeli rinoplasti cerrahları ünlü burnu sanatında son derece ustanın olmuşudur. Emma Stone gibi, İngiliz Aktris Carey Muligan’ın da kalkık burnu meşhurdur. İnsanların yaklaşık yüzde 13’ü, bu tip buruna sahiptir.

Romalı burnu

Yunan burnuna daha az benzer olan Romalı burnu, eski Roma heykelleri yüzlerin çoğunda görüldüğü için bu vardır. Romalı burnu, yüzde biri doğru ilerleyen hafif kavisli yapısı ile kendini gösterir. Gösterişli burun kemeri hafif çıkıntılı ya da eğiktir.

Bu Avrupalı Romalı burnu taşıyan ünlüler arasında Ryan Gosling ve Tom Cruise gösterilebilir. Romalı burnu taşımaktadır.

Eğri burun

Bu burun tipi, dipte az ya da çok bir eğrilikle beraber kırık bir dış görünüşe sahiptir. Burun estetiği (rinoplasti) için en çok talep edilen şey Barbra Streisand’ın gençlik yıllarında burnunda da göze çarpan bir eğrilik vardı, ancak daha sonra rinoplasti ile bunu düzelttirdi.

Hokka burun

Kimi zaman, Aktris Helen Mirren’in burnuna atfen “Mirren” olarak da adlandırılır. Keskin hatlı, ince ve sivri bir görünüme sahiptir. “Mirren”, küçük, düzgün ve eğimli siluet, hafif kalkık bir burun ucu ile son bulur.

Daha yumuşak ve yuvarlak hatlı ”ünlü burnu”ndan keskin görünüşü ile ayrılır.

Kartal burun

Burun kemeri göze çarpacak şekilde ve eğridir, adını kartal ve diğer yırtıcı kuşların eğik gagdikten sonra. Kartal burnu, gaga burun ya da şahin burnu diye bildin ve de bilinir ve güçlü profili olan yüzlere göre değer değer bir özellik katar.

Adrien Brody, Barbra Streisand’ın da aralarında olduğu sırada ünlüler kartal burunları ile tanınırlar. İnsanların yüzde 4.9’u kartal burunludur.

Yunan burnu

“Düz burun” olarak da adlandırılan bu burun tipi, çarpık burunlu bizlerin büyük kıskançlığını da çeker diyebiliriz. Bu tür burunlar üzerinde değer ayarlanmış düzgün burun köprüsü ile göze çarpar. Hiçbiri çıkıntı, girinti, çarpıklık bulunmaz ve adını yüzyıllarca önce yaptım Yunan tanrılarının kusursuz şekilde düzgün olan heykellerin burunlarından alıyorlar.

Yunan burnuna sahip olan bir ünlü olarak Jennifer Aniston’ı gösterebiliriz. Baba tarafından ikinci nesil Yunanlı olan Jennifer Aniston’ın babası Yunan asıllı aktör John Aniston da taşıdığı Yunan burnu ile dikkat çekiyor. Prenses Kate Middleton da Yunan burnu için iyi bir örnektir. İnsanların sadece yüzde 3’ünde Yunan burnu vardır.

Nübyan burnu (Kuzey Afrikalı burnu)

Uzun bir burun kemiği ve genişçe burun kanatları Nübyan burnu adı verilen ve bu tip buruna Afrika kökenlilerde rastlanır. Nübyan burnu olanlarda, burun kanatlarını daralttırmak içinplastik cerrahiye başvuruyorlar.

Beyonce, Gabrielle Union ve Michael Ealy gibi Nübyan tipi burunların düzeltilmesi mümkün düşünsek de.

Doğu Asya burnu

Ülkeden ülkeye değişse de Doğu Asya burnu, küt uçlu, ince ve düz şekil ile ayırt edebilirsiniz ve Doğu Asya ülkelerinden gelenlerde de en yaygın görüntüler burun tipidir.

Nixon burnu

ABD’nin 37. Başkanı Nixon’ın burnunun ikonik planı dağdığı için adını ondan alan bu burun şekli, en az rastlanan burun tipidir.

Bu çıkıntılı burun tipi, ucu genişleyen aşağı doğru kıvrılan düz bir burun kemiği ile ayırt edilir. Nüfusun yüzde birinden daha az bir yerde Nixon burnu olduğu belirtilir.

Soğan tipi burun

Nüfusun yüzde 0.5’inden az bir bölümü, yuvarlak eğimli ucu ile bir doğru soğanımsı bir görünümü olan, burun ucunda yuvarlak bir siluete sahip olan burun tipine sahiptir.

Bu kitap buruna sahip en ünlü kişilere örnek olarak Bill Clinton ve Avustralyalı aktör Leo McKern. Bu dilim şeklindeki burun derinliği çizgi film ve çizgi filmlerde abartılı şekilde kullanılır.

Karma tipte burunlar

Teknik olarak başlı başına özel bir şekil olmasa da karma tipte burun, çeşitli burun tiplerini farklı bir silüet altında toplar. Dikkatinizi çekmiş, bazı ünlüler burun karakterleri anlatılırken iki farklı grupta yer alıyor. Bu da zengin ve bilinen burun şekillerini tek bir kategoriye yerleştirmenin gerekliliği bilgisini.

Barbra Streisand, rinoplastiden önce eğri burun ile kartal burnun bir arada insanlar için iyi bir örnektir. Karma tipte burnu olan insanlar kar tanesi gibidir, aynısından bir tane daha bulmak imkansıza yakındır.

Etli burun

Tipik bir şekilde etli burun, geniş bir doğru çıkmış görünümü ile anlaşılır. Kemikli değil de etli ve yağlı bir yapısı vardır, sevimli görünebilir. Albert Einstein’ın yanı sıra Prens Philip ve Mark Ruffalo gibi pek çok ünlü de etli buruna sahiptir.

En çok tercih edilen burun tipleri

Romalı burnu, kalkık burun ve Yunan burnu

Tatile çıkmanın bilinmeyen faydaları

Türk Dil Kurumunun sözlüğünde tatil, “Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme, eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmadan geçirilen süre” olarak tanımlanmıştır. Yani tatiller çalışma dönemleri değildirler. Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney tatil yapmanın faydalarını açıkladı.

Akıllı cep telefonlarının ortaya çıkışı, tablet bilgisayarların kullanımında artış, diz üstü bilgisayarların her yere taşınacak kadar hafif malzemelerden yapılması ve her ortamda internete kolay ulaşım bizlere çeşitli avantaj ve dezavantajlar getirdi.

Bu teknolojik aletlerin yardımıyla; kalacağımız otel, yol bilgisi, sabah kahvaltısı için gidilecek mekân, akşam yemeğinde gidilecek restoran, eğlence mekânları, tercih edilen beachler, akıllı telefonlara dokunarak kolaylıkla erişilebilecek bir duruma geldi. Bu bir avantaj olmaktadır.

Ancak; aynı teknolojik aletler; tatilleri de bir iş ortamına çevirmeye başladı. Günümüzün çalışma koşullarındaki farklılık, tatilinde anlamını değiştirmeye başlamış oldu.

Tatil yapmanın faydaları:

– Stresten uzaklaştırır

– Monotonluktan kurtarır.

– Dışarı çıkartır

– Sosyal aktiviteleri artırır.

– Farklı yemekler ve içecekler tatmamız için bir fırsat oluşturur.

– Yeni insanlarla tanışmamıza olanak sağlar.

-Yeni tecrübeler yaşamamızı sağlar

– İç dünyamızı zenginleştirir.

– Eğlenme fırsatı yaratır

– Beynimiz için bir detoks fırsatı yaratır.

– İşyerindeki yoğunluktan ve sorunlardan uzaklaştırır.

– Çalışma dönemi için dayanıklılığımızı artırır.

– Dinlenmeye katkısı olur.

– Kitap okumak, film seyretmek için fırsat sunar.

Ancak günümüzde tatilde bile işle ilgili maillere telefonlara cevap vermek, tatilde rapor hazırlamak, işle ilgili çalışmalar yapmak bütün bu tatilin faydalarından yeterince yararlanamamayı getirir. Günümüzdeki moda

terimle evden çalışma yerine tatilden çalışma şekli oluşur. Bu da kişinin yeterince dinlenememesine ve tatilden umulan faydanın sağlanamamasına neden olur.

Bu nedenle çalışanların tatile çıkmadan önce tatilde çalışmama konusunda hem işyeriyle anlaşması, hem de bu verdiği söze kendisinin de uyması gerekir. Bununla birlikte tatilde işten gelen telefonların cevaplanmaması ve maillere cevap verilmemesi önemlidir. Ancak bu şekilde yukarıda yazdığımız tatilin getirdiği yararlardan faydalanabilecektir.

Uyumadan önce modemi kapatmazsak ne olur?

Hayatımızın her alanında kablosuz internet ile iç içe yaşıyoruz. Peki kablosuz internetin sağlığa etkileri konusunda yeteri kadar bilgi sahibi miyiz? Özellikle çocukların uyuduğu odada modem bulunmaması ve gece saatlerinde modemin kapatılması tavsiye ediliyor. Kablosuz internet kullanımının vücuda verdiği zararlar hakkında bakın uzmanlar ne diyor…

Nöroloji Uzmanı Doç.Dr. Barış Metin, teknolojiyle beraber hayatımıza giren kablosuz internet kullanımı ve elektro manyetik dalgaların sağlığa etkilerine ilişkin pek çok çalışma yapıldığını, araştırmaların halen sürdüğünü söyledi.

Yaydığı ısı dokular tarafından emiliyor ve…

Elektro manyetik dalgaların dokular tarafından emildiğini, bu durumun vücutta çeşitli değişikliklere neden olduğunu kaydeden Doç.Dr. Metin, “Bugüne kadar kablosuz internet sisteminin ve cep telefonlarının güvenliği sar değeri adı verilen bir sistemle ölçüldü. Cep telefonlarının üzerinde bir sar değeri var. Avrupa Birliği ve Amerika’nın bu konuda koruduğu çeşitli kotalar var. Sar değeri hep dokunun emdiği ısıya göre hesaplanmış yani dokuyu ısıtıp ısıtmadığı tespit edilmeye çalışılmış yani termal etkisi ölçülmüş. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar ve son zamanlarda çıkan yayınlar bu sinyallerin ısı dışında dokuda birçok değişiklik yaptığını ortaya koyuyor. Bu konuda çıkan yayınları incelediğimiz zaman wifi sinyallerinin dokularda hasara yol açtığı, doku genetiğini bozduğu, sperm sayısını azalttığı, erkeklerde özellikle kısırlığa neden olduğu, dikkat konsantrasyon problemlerine yol açtığı, çocuklarda öğrenmeyi bozduğu şekilde etkileri tespit edilmiş” diye konuştu.

‘Yeni güvenlik sınırlarına ihtiyaç var’

Son yönetmeliklerin manyetik dalgaların verdiği bu hasarları göstermediğini kaydeden Metin, “Wi-Fi sinyalinin verdiği hasar ısınmanın ötesinde. Bu nedenle yeni güvenlik normlarına ihtiyaç var. Ayrıca şu anda bulunduğumuz yerde cep telefonundan etraftaki Wi-Fi ağlarını izlemeye çalışsak çok sayıda ağ çıkar. Bu da çok fazla elektro manyetik sinyale maruz kalıyoruz demek. Yapılan çalışmalar bu sinyallerin dikkat, öğrenme, yaşlanma, sperm kalitesi ve infertilite (kısırlık) gibi birçok konuda zararlı etkilerini olduğunu gösteriyor ve aktif yönetmelikler bu zararları yeterince gözetmiyor” dedi.

Modemi çocuklardan uzak tutun

Özellikle çocukların korunması için bazı önlemler alınabileceğini kaydeden Doç.Dr. Barış Metin, “Evde modemi çocuklardan uzak tutmak önemli. Modemin kullanılmadığı zamanlarda özellikle gece saatlerinde kapatılmasını öneriyorum. Komşunun modemi çok yüksek bir zarar vermeyecektir ama çocuğun odasında ya da çocuğun odasına yakın modemi kesinlikle tutmamak gerekli. Çocuğun odasına uzak bir yere koymak gerekir” dedi.

Kronik yorgunluk yaşıyorsanız dikkat!

Yetişkinlerin de çok fazla elektro manyetik sinyallerin bulunduğu alanlardan mümkün olduğunca kaçınması gerektiğini belirten Metin, “Özellikle ofis çalışanlarında fazla kronik yorgunluk sendromu, uykusuzluk, dikkat konsantrasyon bozukluğu şikayetleri yaygın bir şekilde görülüyor. Çalıştıkları yerde sürekli elektro manyetik sinyale maruz kalan kişiler gece verimli bir uyku uyuyamıyorlar ve çok ciddi kronik yorgunluk sendromu yaşıyorlar. Bu sorunların Wi-Fi sinyaline bağlı olma olasılığı çok yüksek” diye konuştu.

Uyumanıza yardımcı olacak çaylar

Bazı günler yorgun düşüyor ve uyuyamıyorsanız, bu haberimiz sizin için. Size yardımcı olacak veuykuya kolay dalmanıza sağlayacak çayları sizinle paylaştık. Bu çayları yatmadan en az bir saatönce tüketmeniz daha çok işe yarayacaktır. İşte uyumanıza yardımcı olacak çaylar…

Kedi otu çayı

Kedi otu, uykusuzluğu tedavi etmeye yardımcı olan en önemli bitkilerden bir tanesidir. Bu bitkinin sinir sistemi hücrelerini düzenleyerek anksiyete seviyesini azaltan rahatlatıcı etkileri vardır.

Sarı kantaron çayı

Doğal bir sakinleştirici etkisi vardır. Bu yüzden kantaron çayı antidepresan ve yatıştırıcı olarak kullanılabilir.

Papatya çayı

Papatya çayı hem hafifliğiyle hem de hoş kokusuyla sinir sistemine iyi gelir vetüketen kişiyi stresten uzak tutar. Papatyanın sakinleştiriciliğinin yanında, başka birçok faydası daha bulunuyor.

Çarkıfelek çayı

Çarkıfelek çiçeği flavonoidler ve alkaloitler bakımından zengindir. Bir yandan sinirlerinizi gevşetirken, diğer yandan da kas elastikiyetinin düzenlenmesine yardımcı olur. Bu çayı içmek yerine aromaterapi olarak da kullanabilirsiniz.

Limon otu çayı

Limon otu çayı, anksiyete ile ilişkili problemlerle mücadelede en etkili bitkilerden bir tanesidir. Sindirim sisteminin daha iyi çalışmasını sağlayan limon otu çayını son öğününüzden sonra bir bardak içebilirsiniz.

Banyonuzu güzelleştirmenin düşük bütçeli yolları

Banyolarınıza karakter kazandırırıken maliyeti düşürmek istiyorsanız bu önerilere kulak asmalısınız…

Bir yaşam alanını yenilemek oldukça pahalı ve zorlu bir süreçtir kuşkusuz. Söz konusu yaşam alanı banyo olduğunda bu süreç daha da zorlaşır çünkü yalnızca mobilyaları değiştirmek yetmez, tadilat da gerekir. Ancak siz de banyonuzdan sıkıldıysanız ama büyük tadilatlara zamanınız yoksa ve çok daha düşük bütçeli çözümlerle banyonuzda taze ve yeni bir atmosfer yaratmak istiyorsanız bunun için kolay ve ucuz yöntemler var elbette. İşte düşük bütçeyle banyonuzu yenilemek isteyenler için 10 dekoratif ipucu.

1. Dolap ve çekmecelerin kulplarını yenileyin
(Cuartodebano / homify.com.tr)

Eski banyo dolaplarınızı yepyeni ve modern bir görünüme kavuşturabilmek için dolapları tamamen değiştirmenize gerek yok! Komple tadilat biraz daha bekleyebilir… Eski banyo dolaplarının kulplarını yeni ve sıra dışı görünümlü modern kulplarla değiştirdiğinizde ne adar büyük bir fark yaratacağınıza siz de şaşıracaksınız. Eğer bir de dolapları boyarsanız; yeni boya ve yeni dolap ve çekmece kulpları tertemiz ve yepyeni bir banyo havası yaratacaktır.

2. Halı ya da kilimlerle nostaljik ve yeni görünüm
(Drummonds / homify.com.tr)

Halı ve banyo dekorasyon ve tasarım yazılarında pek yan yana görebileceğimiz iki kelime değil. Ancak eğer geniş bir banyonuz varsa ve nem sorunu yoksa kilim ve halılar banyolara mükemmel bir doku katarak her zaman farklı ve sıra dışı bir görünüm yaratmayı başarıyor. Banyo zemininde kullanacağınız şık bir halıyla banyonuza yepyeni bir karakter kazandırabilirsiniz.

3. Işıklandırma ünitelerini değiştirin
(Aquaquae / homify.com.tr)

Aydınlatma sadece banyoda değil, evin her odasında görünümü baştan aşağı değiştirme gücüne sahip bir tasarım unsurudur. Banyo tadilatı yaptırmaya gerek kalmadan düşük bir bütçeyle banyonuza yeni ve farklı bir katkıda bulunmak istiyorsanız banyonuzun ışıklandırma unsurlarını değiştirip yerine sıra dışı, neşeli ve hareketli aydınlatma elemanları koyabilirsiniz.

4. Yeni nesil duş elemanları
(Holloways of Ludlow / homify.com.tr)

Banyonun evimizin en önemli yaşam alanlarından biri olmasının sebeplerinden en önemlisi de şüphesiz ki yenilendiğimiz ve kişisel bakım ve hijyenimizi sağladığımız en özel yaşam alanımız olmasıdır. Ve elbette banyonuzdaki yenilikler yalnızca dekoratif değil aynı zamanda fonksiyonel de olmalı. Banyonuzda yeni ve canlandırıcı bir değişim yapmak istiyorsanız eski duş ünitelerinizi yeni nesil duş sistemleri ile değiştirerek işe başlayabilirsiniz. Yalnızca duş sistemini, duş başlığını ve boruları değiştirmek tüm banyoyu yenilemekten çok daha ucuza mal olacak ama eşsiz bir etki yaratacaktır.

5. Derinlemesine fayans temizliği
(The Lady Builder / homify.com.tr)

Fayans arası temizliği sıfır bütçeyle banyonuza yeni bir ışıltı katacak yöntemlerden biri. Ne kadar iyi bakarsanız bakın, ne kadar temiz ve titiz kullanırsanız kullanın, banyolarda kullanılan fayansların aralarındaki malzeme zaman içinde koyulaşır ve banyolardaki eskimiş görünümü yaratan en önemli unsur da aslında budur. Derinlemesine bir fayans ve fayans arası temizliği, bunun için üretilmiş olan beyazlatıcı temizlik maddeleriyle yapıldığında banyonuzda eşsiz bir değişim yaratacaktır.

6. Klozet kapağı
(Heritage Bathrooms / homify.com.tr)

Klozet kapağı bir banyonun ne kadar eski ya da yıpranmış olduğunu gösteren en önemli unsurdur. Yıpranmış, sararmış, demode klozet kapakları banyonuzun kabusu olmaya yeter. Klozet kapağını düzenli aralıklarla modern ve farklı modellerle değiştirirseniz uzun yıllar yeni gibi görünen bir tuvalet veya banyoya sahip olabilirsiniz. Tabii yeni ve renkli modelleri seçerken plastik klozet kapaklarından kaçınmanızı tavsiye ediyoruz çünkü plastik ve kalitesiz malzemeden üretilen klozet kapakları hem estetik olarak kötü görünüyorlar hem de çok daha hızlı yıpranıyorlar.

7. Eskimiş havlu ve aksesuarlardan kurtulun
(Klocke Möbelwerksttatte / homify.com.tr)

Banyolarınızda asılı olan, banyo dolaplarında katlanmış halde duran havluların solgun renkli ve eski olması demek, siz farkına varmasanız dahi banyonuzun da eski ve demode olduğunu işaret eder. Banyoda kullandığınız havluların canlı renklere ve taze bir dokuya sahip olması içerideki tüm atmosferi değiştirebilir. Aynı şekilde banyoda kullandığınız sabunluk, diş fırçalığı, ayna gibi aksesuarlar da düzenli aralıklarla yenilenerek banyonun yeni ve ışıl ışıl havası korunabilir.

8. Duvarlara çıkartma ve yapıştırmalar
(Bathrooms / homify.com.tr)

Islak zeminlere kolaylıkla uygulanabilen çıkartma ve yapıştırmalar banyo duvar ve fayanslarındaki çatlak ve yıpranmaları örtmek için harika bir yöntem. Üstelik renkli ve eğlenceli desenleriyle de banyonun havasını değiştirmeyi başarıyorlar.

9. Duş perdeleri
(GAL Srl / homify.com.tr)

Duş perdeleri de banyonun ana karakterini belirleyen elemanlardan biri. Üstelik banyonuzun ana malzemelerinden çok daha hızlı yıpranmaya meyilliler. Renkli ve modern duş perdeleri ile banyonuzun havasını değiştirmek hem çok kolay hem de çok ucuz!

10. Çiçeklendirin!
(Mirrorworks / homify.com.tr)

Herhangi bir yaşam alanına tazelik katmak istiyorsanız o yaşam alanını çiçeklendirmeniz yeterli! Banyolarda da bu kural tabii ki değişmiyor. Banyonuza yerleştireceğiniz canlı bir çiçek ya da yemyeşil bir süs bitkisi mutlaka fark yaratacaktır.

Daha fazla resim ve seçenek için: