Polikistik over sendromu nedir?

Dilay ArgünDilay Argünİletişim: Nedeni henüz belirlenemeyen bir sebepten dolayı hemen hemen her kadının karşılaşma ihtimalinin olduğu “Polikistik over sendromu” hakkında merak ettiklerinizi Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük’e sorduk. İşte aldığımız yanıtlar… Polikistik over sendromu nedir? Polikistik Over Sendromu, (PKOS) bir kadının menstruasyon düzenini, hamilelik şansını, hormonlarını, kalbini, kan damarlarını ve dış görünümünü etkileyen bir hastalıktır. Bu hastalığın başlangıcı genellikle ergenlik çağında olur. Bunun nedeni ise ergenlik çağında aktifleşmeye başlayan hormonal sistemi hatalı çalışmasıdır. Giderek artan aşırı kilolu çocuklar nedeniyle Polikistik Over Sendromu, günümüzde giderek artıyor. Çünkü kilo hücrelerde insülin direncini başlatıyor, insülin daha fazla salgılanıyor. Fazla insülin de yumurtalıklarda IGF reseptörlerine bağlanarak yumurtlama ve buna bağlı düzgün hormonal durumu bozuyor. Obezitenin görülme sıklığının artmasına paralel olarak orijinal sıklığı yüzde 10 iken bu sendromun son yıllarda yüzde 25’e dek çıktığını bildiren çalışmalar var. Yeterli önlem alınmazsa yakın bir tarihte bir halk sağlığı sorunu olacak kadar sıklaşacak. Polikistik over sendromu neden olur? Polikistik Over Sendromu’nun, nedeni bilinmiyor. Ancak genetik olabileceği konusunda birçok bulgu var; aynı ailedeki diğer kadınlarda (anne, kız kardeş) daha sık görülüyor. Polikistik Over Sendromu’nda ana problem yumurtalıklarda gereğinden fazla salgılanan androjendir (erkeklik hormonu). Bu durum sağlıklı yumurta gelişimini ve yumurtlamayı bozuyor. İnsulin ve polikistik over sendromu arasında bir bağ olabileceği de düşünülüyor. Polikistik Over Sendromlu hastaların kanında normalden fazla insülin bulunuyor, ancak vücut hücreleri insüline yeterli yanıt vermiyor. Artmış insülin androjen fazlalığına neden oluyor. Fazla androjen ise akne, tüylenme, kilo artışı ve yumurtlama problemlerine yol açıyor. Polikistik over sendromunda kimler risk altında? Prof. Dr. Tansu Küçük ergenlik çağından başlayarak tüm kadınların risk altında olduklarını belirtiyor. Menopoza girildiğinde adet düzensizlikleri sahneden çekiliyor ama sağlık sorunları ve riskleri devam ediyor, hatta kadının çankaya escort yaşlanması ile birlikte daha da artıyor. “Nedeni tam da bilinmeyen bu hastalığın bursa escort bayan daha ergenlik çağındaki kız çocuklarında önlenmesi gerekiyor. ” uyarısında bulunan Prof. Dr. Tansu Küçük, “Bu amaçla beslenme düzeni, fast food alışkanlığına kesinlikle izin verilmemesi, TV başında oturmasına izin verilmemesi, hareketli oyunlar oynaması, hazır paketli gıdalardan kaçınılması çok önemli. Bu şekilde kilo kontrolü yapılamıyorsa oral antidiyabetik tedaviye başlanabiliyor” diyor. Polikistik over sendromunun belirtileri neler? Polikistik Over Sendromu’nun belirtileri kadından kadına değişmekle birlikte şunlar olabilir: Anovulasyona (yumurtlamamak) bağlı infertilite Seyrek ve düzensiz adet kanamaları Hirşutizm ( yüz, göğüs, karın, sırt, parmaklarda tüylenme) Yumurtalık kistleri Akne, yağlı cilt, saçta kepeklenme Özellikle karın bölgesinde yağlanma, ve obezite Saçta erkek tarzı kelleşme ve saç tellerinde incelme Boyun, kol, göğüs veya uylukta koyu renkli, kalınlaşmış deri bölgeleri Pelvik ağrı Anksiyete ve depresyon Uyku apnesi Polikistik over sendromu nelere sebep olabiliyor? Jinekolojik problemlere ek olarak Polikistik Over Sendrom’u bir genel sağlık sorunu da oluşturuyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük bu sendromun yol açtığı diğer sorunları şöyle sıralıyor: Polikistik over sendromlu kadınların yüzde 50 den fazlasında 40 yaştan önce diyabet ya da şeker metabolizması bozukluğu ortaya çıkıyor. Kalp krizi riski Polikistik Over Sendromlu kadınlarda yaşıtı diğer kadınlardan 4-7 kat daha fazla tespit edilmiş. Hipertansiyon riski daha fazla oluyor. Polikistik over sendromlu kadınlarda LDL kolesterol (kötü kolesterol) daha yüksek, HDL kolesterol (iyi kolesterol) daha düşük oluyor. Polikistik over sendromlu kadınlarda uyku apnesi daha sık görülüyor. Ayrıca polikistik over sendromlu kadınlarda anksiyete ve depresyon daha ortaya çıkıyor. Polikistik over sendromlu kadınlarda endometrial hiperplazi (rahim içinin aşırı kalınlaşması ve hücre anormalliklerinin başlaması) ve kanser (rahim kanseri) riski daha fazla oluyor. Polikistik over sendromunda erken tedavinin önemi nedir? Tedaviye geç kalındığı durumlarda ses kalınlaşması, sakal bıyık çankaya escort bayan çıkması, klitoris büyümesi gibi maskülinizasyon bursa escort (erkekleşme) tablosu ortaya çıkıyor. Ayrıca hipertansiyon, diyabet ve kalp krizi gibi ciddi hastalıkların ortaya çıkma riski artıyor. Tedavi edilmemiş olgularda endomerium kanseri sıklığı da artıyor. Erken girişimlerden en önemlisi kilo durumunu izlemek ve aşırı kilo olmaya başladığında önlem almak. Hastanın boy ve kilosu alınarak vücut kitle indeksi (Body Mass Index) hesaplanıyor. Sonuçlar şöyle değerlendiriliyor: 18.5 ve altı: Zayıf 18.5-24.9: Normal kilolu 25-29.9: Hafif Şişman 30-39.9: Obez 40 ve üstü: Ölümcül obez Bel ve kalça çevresi ölçülerek bel/kalça oranı hesaplanıyor, 0.67 ile 0.80 arasında olmalı. Bu değer 1’e yaklaştıkça ve hatta 1’i geçtikçe karın bölgesinde yağ artışı var (erkek tipi), hormonal değerler daha bozuk ve sağlık rikleri daha fazla demektir Polikistik over sendromu tedavisi nasıldır? PKOS tedavi edilemiyor, sadece ihtiyaca yönelik tedavi yapılıyor. Tedavinin amacı hastanın yaşına, şikayetlerine, çocuk isteyip istemediğine göre değişiyor; tedavinin en önemli amaçlarından biri de uzun vadeli koruma sağlayarak şeker ve kalp hastalıklarının oluşumunu engellemek. PKOS tedavisinde birden fazla yöntem kullanmak sık sık gerekli oluyor. Tedavi seçenekleri: Yaşam şeklinin değiştirilmesi: Diyet ve egzersiz ile kilo kontrolü yapılmalı. Her ikisi de profesyonel birinin yardımını gerektirse de ana prensip olarak beslenmede işlenmiş gıdalar ve şekerler azaltılırken tüm tahıllar, meyveler, sebzeler ve yağsız et tüketilmeli. Kilonun yüzde 10 eksilmesi bile adet düzensizliklerini çözebiliyor. Doğum kontrol hapları: Hamilelik istemeyen kadınlarda adet düzenleyici, erkeklik hormonlarını azaltıcı, sivilce azaltıcı etkileriyle yararlı oluyorlar. Hapların içindeki dengeli hormonların etkisi ile rahim kanseri olasılığı da azalıyor. Diyabet ilaçları: Diyabet ilaçları PKOS’de de tedaviye katkıda bulunuyorlar. Kan şekerini düzenliyor ve erkeklik hormonunu da azaltıyorlar. Bunun sonucunda tüylenme de azalıyor. Yumurtlamayı artırıcı ilaçlar: İnfertilite için gerekli diğer araştırmalar da yapıldıktan sonra tek sebep yumurtlama bozukluğu ise bu tür ilaçlar yararlı oluyor. Ancak çoğul hamilelik kızılay escort riski unutulmamalı. İlaçlardan sonra tedavi olarak son basamak tüp bebek uygulaması oluyor . Cerrahi görükle escort tedavi: “Ovarian drilling” laparoskopi ile yumurtalık yüzeylerinde delikler açmak demek. Yumurtlama şansını artırıyor. Tıbbi tedaviye cevap vermeyen kadınlarda iyi bir seçenek oluyor. Ancak çok dikkatli yapılmalı, aksi halde yapışıklıklara neden olarak başka bir infertilite sebebinin eklenmesine neden olabiliyor. Obezitesi çok ciddi olan kadınlarda obezite cerrahisi de önerilebiliyor. Kalp hastalığı ve diyabet hastalığı durumlarında ilgili kliniklerle ortak bir tedavi planı yapılıyor. Tüylenme için tedaviler: Anti-androjen denen ilaçlar tüylenme ve sivilce sorununu çözebiliyor. Yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan bir ilaç erkeklik hormonunu da azalttığı için tüylenme tedavisinde kullanılabiliyor. Erkeklerin saç dökülmesini azaltmak için kullanılan bir ilaç da erkeklik hormonu karşıtı etkisini kıl köklerinde yapıyor; bu nedenle kadınların tüylenme şikayetinde de kullanılıyor. Tüylerden kurtulmak için lazer epilasyon gibi diğer tedaviler de eklenebiliyor. Polikistik over sendromu ve tedavisi hakkında her şey… This is a modal window.The media could not be loaded, either because the server or network failed or because the format is not supported. Test: Polikistik over sendromu hastası olabilir misiniz? İdeal kilonuzdan yüzde 10 daha fazla mı kilonuz var? Evet – Hayır Fazla kilonuz bel-karın bölgenizde mi? Evet – Hayır Nedensiz yere ağırlığınızın yüzde 10’unu ya da fazlasını aldınız mı? Evet – Hayır Kilo vermede güçlük yaşıyor musunuz? Evet – Hayır Adet kanaması yıl boyunca 8 kez veya daha mı oluyor? Evet – Hayır Adet görebilmek için hap kullanıyor musunuz? Evet – Hayır İnfertilite sorununuz var mı? Evet – Hayır Üst dudak, çene, boyun, göğüs ve karın bölgenizde tüy artışı var mı? Evet – Hayır Saç kıllarınız inceliyor mu? Evet – Hayır Sivilce sorununuz var mı? Evet – Hayır Deride küçük siğil gibi kabarıklıklar var mı? Evet – Hayır Deriniz bazı bölgelerde koyu renkli ya da renk değişikliği var mı? Evet – Hayır Depresyon ya da anksiete var mı? Evet – Hayır Ailenizde diyabet hastalığı var mı? Evet – Hayır Yumurtalık kisti var mı ya da oldu mu? Evet – Hayır Ailenizde yumurtalık kisti hikayesi var mı? Evet – Hayır Kan şekerinizde dalgalanmalar oluyor mu? Evet – Hayır Sonuç: Bu sorulardan 5 den fazlasına evet cevabı verdiyseniz Polikistik over sendromlu olma ihtimaliniz oldukça yüksek.

Dokunmanın ağrı kesici etkisi

Yeni yayınlanan bir bilimsel araştırma, partnerlerin birbirine dokunduğunda ortaya çıkan fiziksel etkileşimin ağrı kesici etkilerine dikkat çekiyor.

Yeni yayınlanan bir bilimsel araştırma, partnerlerin birbirine dokunduğunda ortaya çıkan fiziksel etkileşimin ağrı kesici etkilerine dikkat çekiyor.
Birlikte yaşadığımız kişilerle fizyolojik olarak uyumlandığımız, artık bilimsel olarak da kabul edilen bir gerçek. Adımlarımızı birlikte yürüdüğümüz kişinin adımlarına uydurduğumuz gibi, bize eşlik eden kişi ile pek çok fiziksel özelliğimiz de uyumlanıyor. Hep birlikte şarkı söyleyen kişilerin, beraber film izleyenlerin kalp atışları ve solunum hızları birbirine senkronize oluyor. Bir lideri izleyen gruptakilerin de iyi ilişkiler kurulduğunda beyin dalgalarının benzer bir düzen içine girdiği biliniyor. “Kişilerarası senkronizasyon” olarak bilinen bu fenomen üzerine çankaya escort yapılmış pek çok bilimsel çalışma mevcut. Romantik bir ilişki içinde olan çiftlerin de yan yanayken kalp atım hızlarının, solunumlarının ve beyin dalgası seviyelerinin senkronize olduğunu biliyoruz.

ABD’deki CU Boulder Üniversitesi’nde bulunan Bilişsel ve Etkisel Nörobilim Laboratuvarı’nda araştırmacı olan Pavel Goldstein, bu araştırmada empati ve dokunmanın ağrı üzerinde nasıl etkileri olacağını ölçme niyetiyle araştırmaya başladı. Haifa Üniversitesi profesörlerinden Simone Shamay-Tsoory ve Yrd. Doç. Irit Weissman-Fogel’in eşliği ile hazırlanan çalışma, kişilerarası senkronizasyonu acı ve dokunuş bağlamında araştıran ilk çalışma olarak kayıtlara geçti.

Ağrı kesici niyetine şefkatli dokunuş
Pavel Goldstein, eşinin doğumuna katılmış ve doğum sürecinde ona yardımcı olmaya ve eşlik çankaya escort bayan etmeye çalışırken aklına bu fikir gelmiş: “Eşime dokunmam onun sancıları atlatmasını kolaylaştırıyor. Peki gerçekten dokunarak ağrıları azaltmak mümkün mü?”

Goldstein, 23-32 yaşları arasında uzun ilişki içinde olan 22 heteroseksüel çift ile doğum odasındaki senaryoyu taklit etmeyi amaçlayan bir dizi test yaptı. Önce erkekler ve kadınlar, bir arada ve ayrı ayrı olarak gözlendi. Araştırmacılar, deneklerin kalpleri ve nefes oranları ölçülürken birlikte dokunmadan oturmak, birlikte el ele tutuşarak oturmak veya ayrı odalarda oturmak gibi senaryoları denediler. Daha sonra, kadınların koluna 2 dakika boyunca ısı veren bir aletle hafif bir ağrı verilerek senaryolar tekrarlandı. Daha önceki denemelerde olduğu gibi, çalışma, çiftlerin birlikte otururken fizyolojik olarak bir dereceye kızılay escort kadar senkronize olduklarını gösterdi. Fakat acıya maruz kalındığında ve fiziksel temas olmadığında senkronizasyon kesildi. Elin tutulmasına izin verildiğindeyse senkronizasyonun tekrar sağlandığı ve ağrıların azaldığı gözlemlendi.

Goldstein, “Acının çiftler arasındaki bu kişilerarası senkronizasyonu tamamen kesintiye uğrattığı görülüyor” dedi. “Ancak ayrıyken kesilen senkronizasyon, çiftler birbirine dokunduğunda yeniden sağlanıyor.” Artan acı da senkronizasyonu güçlendiriyor olabilir ya da tam tersi, senkronizasyon arttıkça, ağrı hissi azalıyor olabilir. Her halükarda araştırma sonucu bize gösteriyor ki, fiziksel olarak uyumlanabildiğimiz bir eş ile temas etmek, ağrı ve acıyla baş etmemizi kolaylaştırıyor.

Bir partnerin dokunuşunun ağrıyı tam olarak ne şekilde azalttığını anlamak için daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç duyuluyor olsa da Goldstein ve çalışma ekibi, dokunma ve empatinin beynin acı ile ilişkili kısımlarını etkilediği ve ağrının azaldığı hissinin bu şekilde gerçekleştiği fikri üzerinde duruyorlar.

Kalp yetmezliğine karşı alınması gereken önlemler

Uyku sırasında fazla yastık kullanmak, düz yatamamak veya geceleri nefes nefese uyanmak kalp yetmezliğinin işareti olabiliyor. Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, kalp yetmezliği ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.

Risk her geçen gün artıyor

Kalp yetmezliği Türkiye’de yaklaşık olarak 2,5 milyon insanı etkilemektedir. Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte kalp yetmezliği her geçen gün daha büyük bir sağlık sorunu haline gelmektedir. Kalp yetmezliği yaşayanların sayısı gün geçtikçe artmakta ve yakın zamanda 2 katına çıkması beklenmektedir. Toplumun her kesimine ciddi bir eğitim verilmesi tedavideki en önemli adımların başında gelmektedir.

Yüksek yastık kullanıyorsanız dikkat!

Uyurken birden fazla yastık kullanmak, uyurken veya dinlenirken nefes nefese kalmak, alışverişte, merdiven çıkarken yaşanan yorgunluk gibi ilk başlarda masummuş gibi gözüken şikayetler kalp yetmezliğinin çankaya escort ilk belirtileri arasında yer almaktadır. Kalp yetmezliğinin ilerleyen evrelerinde ise; Sık sık yorgun uyanmak,düz yatarken solunum sıkıntısı yaşamak, nefes alabilmek için gövdeyi yukarı doğru çekmek, ayak bileklerinde başlayan ödeme bağlı olarak ayakkabıların dar gelmeye başlaması, karın bölgesinde sıvı toplanması, karaciğerin büyümesi gibi belirtiler eklenebilmektedir. Bu belirtilerin bir veya daha fazlasının yaşandığı durumlarda zaman kaybetmeden bir doktora başvurulması hayati önem taşımaktadır. Benzer belirtilerin farklı hastalıklardan kaynaklanabileceğinin de unutulmaması gerekmektedir.

Önemsemediğiniz grip bile kalp yetmezliğine neden olabilir

Yüksek tansiyon, diyabet, kemoterapi, kalp krizi, kalp damar ve kapak rahatsızlıkları kalp yetmezliğine yol açabilmektedir. Kalp yetersizliği yaşayan hastaların büyük bir çankaya escort bayan çoğunluğu kalp damar rahatsızlığı yaşayan kişilerdir. Ancak bazen önemsenmeyen, tedavisi göz ardı edilen grip bile kalp yetersizliğine giden sürecin başlangıcı olabilmektedir. Gribe neden olan influenza virüsünün bazı alt tipleri pankardit denilen kalp kasında iltihaba neden olabilmektedir. Kalp zarı, kalp kası ve kalbin iç kısımlarına kadar bütün dokularda yaşanan iltihap bir süreliğine kalp yetersizliğine yol açabilmektedir. Bu süreçte erken teşhis ve hızlı bir tedavi yapılmadığı durumlarda kalp yetersizliği kalıcı hale gelebilmektedir.

Tedavinin en önemli adımı yaşam tarzınız

Kalp yetersizliğinin tedavisinde; ilaç, kalp kapakçığının onarımı, kalp pili gibi farklı yöntemler uygulanabilmektedir. Kalp yetmezliğinin tipine ve hastanın durumuna göre tedavide uygulanan yol haritası değişebilmektedir. İlaç ve cihazlar kızılay escort tedavinin ancak bir kısmını karşılamaktadır. Hastaların yaşam tarzına dikkat etmesi tedavideki en önemli adımdır. Kalp yetersizliği yaşayan hastaların dikkat etmesi gereken konuların başında günlük kilo takibi gelmektedir. Bu hastaların vücudunda sıvı birikmesi yaşandığı için biriken sıvının miktarı ve onu, ne kadar idrar söktürücü ilaçla atması gerektiğinin bilinmesi gerekmektedir.

İdrar söktürücü ilaçlar günlük kilo takibine göre ayarlanması gerektiği için hastaların her sabah idrar yaptıktan sonra tartılması gerekmektedir. Sigara ve tütün ürünleri kesinlikle bırakılmalıdır. Günlük tuz alımının da kontrol altına alınması hayati önem taşımaktadır. Tuzun tansiyon üzerinde olumsuz etkisi olduğu gibi vücutta su tuttuğunun da unutulmaması gerekmektedir. Kilo kontrolünü sağlayabilmek için doymuş trans yağlardan uzak kalarak Akdeniz tipi beslenmeye özen gösterilmelidir. Ağır egzersizler yerine kardiyak rehabilitasyonun tercih edilmesi, alkolden uzak durulması, doktora danışılarak grip ve zatürre aşılarının yaptırılması alınabilecek önlemler arasında yer almaktadır.

Erken menopoz nedir?

Bütün kadınların 50’li yaşlarda menopoza girmesi beklenir ancak çeşitli nedenlerden ötürü menopoz belirtileri daha erken yaşlarda da ortaya çıkabiliyor…

Bütün kadınların 50’li yaşlarda menopoza girmesi beklenir ancak çeşitli nedenlerden ötürü menopoz belirtileri daha erken yaşlarda da ortaya çıkabiliyor…
Menopoz nedir?
Menopoz, yumurtalıkların üreme işlevini bırakması ve adet döngülerinin tamamen keçiören escort kesilmesi sonucu ortaya çıkan durumdur. Bir yıl boyunca adet görmeyen ve üreme döngüleri tamamen durmuş olan kadınlar menopoza girmiş olarak kabul edilebilir. Dünya genelinde menopoza girme yaşının ortalama 51,3 olduğu hesaplanmıştır. Ancak çok çeşitli etkenler dolayısıyla bazı kadınlar, 50’li yaşlardan önce de menopoza keçiören escort bayan girebilmektedir.

Erken menopoz nedir?
Araştırmacılar 45 yaş öncesinde gerçekleşen menopozu ‘erken menopoz’ olarak tanımlarlar. Yakın zamanda ortaya çıkan ‘prematüre menopoz’ ise 40 yaş altında yaşanan menopoz durumları için kullanılan bir kavram olmuştur.

Erken menopoz neden olur?
Erken menopozun olası etlik escort sebepleri şunlardır:
Bağışıklık sistemine bağlı hastalıklar
Adrenal yetersizlik
Enfeksiyonlar (Özellikle kabakulak ve pelvik tüberküloz hastalığının etkili olduğu görülmüştür.)
Sigara kullanımı. (Düzenli olarak sigara içen kadınların, içmeyenlere oranla %40 daha fazla erken menopoz riski altında olduğu araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır.)
Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı
Erken adet görmüş olmak. (Özellikle 11 yaşından önce adet gören kadınlarda erken menopoz riskinin arttığı bilinmektedir…)
Genetik özellikler
Radyasyon tedavisi ve kemoterapi
Kronik stres

Kürtaj ve düşüğün psikolojik etkileri

Düşük ve kürtajı farklı uzman görüşleriyle ele alan yazı dizimize kaldığı yerden devam ediyoruz. Hem düşüğün hem de kürtajın psikolojik sonuçları konusunda Uzman Psikolojik Danışman Fatma Tosuntaş Karakuş’a, ayrıca doula ve doğum aktivisti, halen ebelik öğrencisi, yas rehberi, rahim terapisti ve şifacı Selen Çağlayık Eloğlu’ya danıştık.

Düşük ve kürtajı farklı uzman görüşleriyle ele alan yazı dizimize kaldığı yerden devam ediyoruz. Hem düşüğün hem de kürtajın psikolojik sonuçları konusunda Uzman Psikolojik Danışman Fatma Tosuntaş Karakuş’a, ayrıca doula ve doğum aktivisti, halen ebelik öğrencisi, yas rehberi, rahim terapisti ve şifacı Selen Çağlayık Eloğlu’ya danıştık.
Duygusal iyileşme göz ardı ediliyor
Düşüğü veya istenmeden yapılan kürtajı takiben, fiziksel iyileşmeyle birlikte kadın duygusal iyileşme sürecine ihtiyaç duyuyor. Ancak bu süreç çoğunlukla göz ardı ediliyor. Düşüğü takip eden aylarda minör depresif bozukluk tabir edilen durum sıkça görülüyor. Paylaşmak iyi gelse de kadınlar yakın çevrelerinden yeterli desteği bazen göremiyor. En yakın kişilerden gelen yorumlar, kadının yaşadığı süreçte duygularının tetiklenmesine veya yalnız hissetmesine sebep olabiliyor.

Bazı kadınlar psikolojik destek alma şansına sahip olmuyor. Bazen bu desteğe ihtiyaç olduğunu bile fark edemeden depresyona sürüklenebiliyor. Hem düşüğün hem de kürtajın psikolojik sonuçları konusunda Uzm.Psikolojik Danışman Fatma Tosuntaş Karakuş’a danıştık;

Bebeğin kaybı annede ilk etapta nasıl etkiler bırakıyor? En çok ne gözlemleniyor?
Düşük ve zorunlu kürtaj sonrası ve bebeğin istenmediği durumlarda, anne ve babanın karar verdiği kürtaj arasında farklı psikolojik etkiler gözlemliyoruz. Ben burada düşük ve çeşitli sağlık nedenleri ile istenmeden yapılan kürtajın etkilerinden bahsedeceğim. Bir kadın hamile olduğunu öğrendiği andan itibaren bebekle ilgili hayaller kurmaya ve bağlanmaya başlar. Özellikle hamilelik beklenen ve istenen bir durumsa annede çok büyük bir heyecan ve sevinç de yaratabilir. Bazen istenen bir bebek olsa bile anne hamile kaldığını öğrendiği zaman korku ve geleceğe yönelik endişe duyguları da hissedebilir. İstenen ve beklenen bir bebek kaybı sonrasında annelerde durumu inkâr, bedende enerji düşüklüğü, derin bir hayal kırıklığı, isteksizlik, çaresizlik, boşluk hissi, üzüntü, acı, kendini suçlama eğilimi ve öfke görülebilir. Bu öfke annenin kendisine de dönük olabilir, partnerine ve yakınındaki akrabalarına da yönelebilir. Bazı durumlarda eğer çok istenen ve uzun süredir beklenen bir bebek kaybı yaşandıysa bu duyguların yoğunluğu daha da artabilir ve bu durum uzun süreli bir travma etkisi yaratabilir. Bir diğer gördüğümüz etki kendini sorgulama, kendini ya da partnerini suçlama ve kişinin zihninde sürekli tekrarlayan cevabı bulunamayan sorular olabilir. “Eğer bir şeyleri daha farklı yapsaydım bu durumu önleyebilir miydim? Neden bu benim başıma geldi? Acaba kötü bir şey yaptığım İçin mi bu başıma geldi?” gibi… Bazen anneler cezalandırılmış gibi hissedebilir. “Hamile kaldığımı öğrendiğimde çok sevinemedim, korktum, acaba bu yüzden mi bebeğimi kaybettim?” gibi çok geniş bir skalada kendini ve etrafındaki kişilerde sorumluluk arama eğilimi olabilir. İlk etapta bu normaldir, ama anne bu mantıksız düşüncelere takılıp kalıyorsa, duruma objektif bir şekilde bakamıyorsa burada destek alınması önemlidir.
Bebek kaybı aynı zamanda bedensel olarak da anneyi çok etkiler, bedende tamamlanmayan bir süreç yaşanır. Anneyle bebeğin ilişkisi çok canlı bir ilişkidir. Kadının bedeni de bu süreçten çok zedelenir. Fizyolojik yoğun bir değişim başlamışken bu süreç bir anda kesintiye uğrar.

Anneye bebeğin kaybı sonrasında nasıl yaklaşmalı?
Bu sürecin basit bir süreç olmadığı, şiddet kişiden kişiye, durumdan duruma değişse bile bu sürecin hem kadının ruhsallığında hem bedeninde travmatize bir etkisi olduğunun bilincinde olarak kadına yaklaşılmalıdır. Annenin duyguları asla hafife alınmamalıdır. Annenin hemen normal haline dönmesi beklenmemelidir. Her kadının ihtiyaç duyduğu süre farklıdır ve buna saygı gösterilmesi önemlidir. Bir an önce iyi olduğu hale dönmesi için baskı yapılmamalıdır. Anneye ihtiyacı olan süre verilmelidir. Duygularını yaşayabilmesi ve ifade edebilmesi için alan açılmalıdır. Kayıplarda yaşanılan yas sürecinin 5 aşaması vardır:
1. İnkâr
2. Öfke
3. Pazarlık
4. Depresyon
5. Kabullenme
Bu yas süreci kişiden kişiye değişim gösterir. Kabullenme aşamasına gelebilmek çankaya escort önemlidir. Üzüntü ve acıya izin verip olanı olduğu gibi kabul edebildiğimizde bu süreci geride bırakmak mümkün olur.

Eşlerin süreci birlikte yaşayabilmesi için nasıl bir yol izlenmeli?
Anne çok daha fiziksel süreci yaşadığı için daha çok etkileniyor olsa da, bu süreçten babalar da etkileniyor. Baba da bir kayıp yaşıyor. Partnerlerin bu konuda birbirleriyle konuşmaları, kaybettikleri bebekle ilgili hayal ve umutlarını paylaşmaları, duygularını birbirlerine ifade etmeleri ve birbirlerine şefkat göstermeleri, yaşadıkları acıyı yok saymadan birbirleriyle vakit geçirmeleri ve tüm bu süreçte birbirlerine ihtiyacı olan desteği vermeleri süreci daha şefkatli bir şekilde yaşamalarını sağlayabilir. Benim gözlemlediğim en büyük sıkıntılardan biri bazı partnerlerin bebek kaybı üzerine hiç konuşmamaları ve durumun üstünü örtmeleri. Acı hissetmemek için konuşulmayan üstü örtülen bir durum ilerleyen süreçte ilişkisel problemlere de dönüşebiliyor.

Düşükler ve bebek kaybı sonrasında annenin yaşamına hızla devam etmesi bekleniyor. “Artık toparlan” gibi ifadeleri sıkça duyuyoruz. Annenin duygularını yaşamasına, yas tutmasına fırsat bulunamayan durumlarda anne ne yapabilir? Anne, kendi yasına nasıl sahip çıkabilir?
Çevreden gelen bu tür beklenti ve baskılar zaten çok kırılgan bir dönem yaşayan annenin içsel sıkıntısını daha da arttırabiliyor. Üzüntüden ve acıdan çok korkuyoruz ve çoğumuzun savunması ‘Bir an önce bu olumsuz olaylar geride kalsın ve biz eski hayatımıza geri dönelim ya da hiç olmamış gibi davranalım’ şeklinde. Birçok anne çevresinden bu tür mesajlar duyuyor. İnsanlar çoğu zaman anneye yardımcı olmak için bunu iyi niyetle yapıyorlar. Ama acıları yok saymak o acıyı, olan gerçeği değiştirmiyor. Olanı değiştiremeyiz, olan oldu, eğer olan şeyi üzüntü ve acıya izin vererek kabul aşamasına geçebilirsek duygusal dayanıklılığımız da artıyor ve olgunlaşıyoruz. Anne bu konuda etrafındaki gerçek bir destek alabileceği kişilerle acısını paylaşabilir. Burada bahsettiğimiz şey eve kapanıp hayata küsmek değil. Acıya izin verdiğimizde sürekli acı ve üzüntü hissetmiyoruz. Yaşam çok güçlü ve yaşam devam ediyor. Doğal akışta her ne geliyorsa ona izin vermek en temel kastettiğim şey. Bir an gelir anne ağlar ama 15 dk sonra bir şey olur kahkahalarla güler, sonra acısını tekrar hatırlar, an be an değişir duygular. Akışta ne geliyorsa değiştirmeye çalışmadan izin vermelerini öneriyorum annelere. Acı ve üzüntü anlarında şefkatle kendine sarılmak çok iyi gelebilir. Yaşadıkları sürecin zorlayıcı bir süreç olduğunu fark edip bedenlerine ve duygularına şefkatle yaklaşmaları çok iyi gelebilir.

Yeni bir hamilelik yaşamadan önce, kadın yaşadığı bebek kayıplarından gelen duyguların etkisinde olmaya devam ediyor. Sonraki süreçlerle ilgili neler söylenebilir?
Burada en önemli konu kaybedebilen bebeğin yerine hemen hamile kalmaya çalışarak başka bir bebek koymaya çalışma konusu ve bu iyi bir baş etme yolu değil. Bunun yeni doğacak bebeğe ve aileye uzun vadede çok derin ve karmaşık sonuçları var. Her yeni doğan, doğamamış olsa bile her bebek birbirinden farklı. Kaybedilen bebek için bir isim hayal edilmişse yeni doğacak bebeğe bu ismin verilmemesi önemlidir. Karına ve rahime doğru derin nefesler almak, bedenin özellikle yumurtalık ve rahim bölgesinin farkında olmak, karın üzerinden kalple bağlantıda olarak şefkatle rahime masaj yapmak gibi egzersizlerle her geçen gün iyileşiyor olma bilincinde hareket etmek de annelere çok iyi gelebilir. Ritüeller anneye bu süreci tamamlamada ve baş etmede yardımcı olabilir. Doğamamış, kaybettiği bebeğiyle imajinasyon yaparak konuşmak, üzüntüsünü anlatmak, annenin sevgisini ifade etmesi iyi gelebilir. Kaybettiği bebek için temsili bir obje belirleyip kaybettiği bebeği sevgiyle hatırlamak anneye çok iyi gelir. Kayıpların hatırlanması sistemik açıdan da önemlidir. Önce anne bu süreçle ilgili olarak yaralarını iyileştirmelidir. İyileşmeden çok hızlı bir şekilde hamile kalmak hem anne hem yeni bebek için çok farklı sonuçlar doğurabilir. Anne kendine şefkatle, tüm etrafındaki destek olabilecek kişilerden destek alarak önceliğini bedenini, rahmini ve psikolojisini iyileştirmeye vermelidir.

Kadın şifacıların yorumları

Bedensel ve ruhsal iyileşme çalışmalarına bakıldığında kadın bedeniyle birebir temas eden şifacılar için de kürtaj ve düşük başlı başına bir konu haline geliyor. http://cankayalar.com/ Kadın ve anne sağlığı alanında çalışan Doula ve doğum aktivisti, halen ebelik öğrencisi, yas rehberi, rahim terapisti, şifacı Selen Çağlayık Eloğlu yas konusunda şunları söylüyor:

Paylaştığınız bir söz var, Anne Roiphe’e ait. “Yas iki parçadan oluşur. İlki kayıptır. İkincisi ise hayatın yeniden yapılması.” Şifa çalışmalarında kürtaj ve düşük yapmış kadınlarla temas ettiğinizi biliyoruz. En çok neler hissedildiğini gözlemliyorsunuz?
Rahim masajı verdiklerim arasında doğurganlık için gelenler çok var. Çoğu daha önce bir düşük veya kürtaj ve bundan dolayı da fiziksel olarak bir sürü sorun yaşamış olabiliyor. Örneğin adetlerinde bazı sıkıntılar veya rahim duvarı incelmesi başlamış oluyor. Yaşadıkları sorunun düşük veya kürtajla bağlantılı olduğunu çok bilmiyorlar ve genellikle masajdan önceki konuşma kısmında ortaya çıkıyor. İşin böyle fiziksel bir tarafı var ama konuştuğumuz zaman çok fazla duygusal şey de ortaya çıkıyor. Birçok düşük yaşamış, her seferinde umutlanmış insanlarda, yine aynı şeyleri yaşama korkusu ve anksiyeteyi yoğun şekilde gözlemliyorum.

Diğer bir yandan da çok erken yaşta, ailesinin duymasını istemeyeceği şekilde gebelik yaşayan ve kürtaj olan kişiler de var. Bana geldiklerinde hamile kalmaya çalışıyorlar ya da gebelikle ilgili gelmeseler de bir sebepten konuştuğumuz zaman, bu kişiler masaj öncesi ön görüşmede form doldururken akıllarına geliyor. Üzerinden uzun yıllar geçmiş ve tamamen kapattıkları bir konu oluyor. Masaj öncesi konuşulduğunda hatırlanıyor ve masaj esnasında oradaki duygular ortaya çıkıyor. Evlenmeden gebe kalma konusunda büyük bir tabu olduğu için gizli kapaklı halledilmiş bir durum oluyor. Hiç kimse onlara şahitlik yapmamış oluyor. Genelde yirmi-yirmi beş yaş arasında, aileden gizli yapılan, belki bebeğin babasının dahil olmadığı veya haberinin olmadığı şekilde, arkadaşların bulduğu bir doktorla yapılan kürtaj tamamen soğuk bir ortamda, yanlarında kimse yokken yaşanıyor.

Önceden kürtaj yaşamış ve üzerine de gebe kalmış bir kadın hakkında yurt dışında, özellikle Amerika’da çok tartışmalar var. Bizde o kadar konuşulmuyor ama ülkemizde konuşulmasa da insanlar bunu vicdanen yaşıyorlar. Ama bundan da ötesi, kadınların bunu yalnız yaşaması durumu… Ailelerinin hatta yakın arkadaşlarının bile haberi olmadan, bebeğin babasına bile söylemeden, süreci tamamen yalnız yaşamış olmaları onlarda inanılmaz bir travma yaratıyor. Bebeği aldırma travmasından çok, cerrahi bir müdahale yapılırken bunu yalnız yaşamak çok büyük bir travma oluyor. Bu yüzden özelllikle kürtaj konusunda ülkemizde çok fazla değişikliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bizde doulalık daha yeni yeni konuşuluyor ama yurt dışında yas doulası, ölüm doulası, tüp bebek için doulalık, kürtaj ve düşüklere yardım eden doulalar da var. Bizde çok fazla duyulmadığı ve doulalık da fazla duyulmadığı için yapılabilecek fazla bir şey yok ama en azından bilgilendirme açısından bu tarz belli eğitimler alınması, benim Still Birthday isimli kuruluştan aldığım eğitim tarzında eğitimlerin yol göstericiliği iyi oluyor.

Doğumlarda gebeye yaklaşım konusunda bir farkındalık başlamış durumda. Doğumları iyileştirmeye çalıştığımız kadar kürtaj ve bebek kaybıyla ilgili süreçlerde de tıp alanında ne gibi iyileştirmelere ihtiyaç var? Süreçleri yaşayan kadınlar en çok nelerden muzdarip?
Kadının yanına biri girse, elini tutsa, “evet bak yanlış olduğunu düşündün, belki bir şey yaşadın, bu bebeği dünyaya getirmek zorunda değilsin, bu senin kararın. Bu kararın ne olursa olsun senin yanındayız. Seni yargılamıyorum. Ne olursa olsun senin yanındayız. Elini tutuyorum. Belki acı çekebilirsin, bir sürü şey yaşayabilirsin. Fiziksel ve duygusal olarak üzülebilirsin bu süreçte. Ama ben senin yanındayım” diyen biri olsa ki bunun doula olması şart değil, oradaki medikal ekip de olabilir. Doktor, ebe hemşire, kim varsa… ya da bir şekilde toplum buna razı olsa, kadının yanında biri olsa bu travmayı çok daha rahat atlatacaktır. Düşük konusunda da böyle… Düşüklerde de istenen bir bebek oluyor ama kadınlar “ben beceremedim, ben yapamadım, bebeği tutamadım, taşıyamadım” gibi düşüncelerle çok fazla vicdan muhasebesi yapabiliyorlar. Çok detaylı düşüncelere dalabiliyorlar. Yedikleri içtikleriyle ilgili, hareketleriyle ilgili sebep-sonuç ilişkisi arayabiliyorlar. Aslında düşüğün sebepleri ve etkileri, haftalarına göre kızılay escort değişebiliyor. Her sürecin kendine özgü durumları, dinamikleri var. Aslında önemli olan ne kadar farklı olduğu değil. Kürtaj da olabilir, düşük de olabilir, vücut kendi düşüremediği için kürtaj yapılıyor da olabilir. Orada önemli olan, insana yardımcı olacak, destekleyecek, yargılamayacak birinin olması…

“Yargılanmayan kadın süreci daha kolay atlatır.”
“Yargılamadığımız sürece bence kadınlar o aşamayı çok daha rahat atlatırlar ve ilerisi için çok daha umutlu ve şifalanmış olarak devam ederler. Bana geldikleri zaman da özellikle karında ve rahim bölgesinde, yani alt karın ve üst karın üzerinde çalışıyorum. Burası iç organlarımızın olduğu bölge olduğu için enerjimizin de merkezi. Mahrem ve korumaya yatkın olduğumuz bir bölge. Kendi öz benliğimize yönelik saldırı gibi algıladığımız, yargılanarak yapılmış bir kürtaj bile fiziksel şiddet ve saldırı olarak algılanabiliyor. Karın bölgesi de çok fazla kasılıyor. Örneğin stresten dolayı diyaframı kasıyoruz. Rahmimizde zaten bir duygusal yara oluyor. “Orada bir bebek vardı ama o gitti. O gidişi biz onurlandıramadık. Yargılanarak yaptığımız için desteklenmedik.” gibi düşünceler olabiliyor. Zaten orası kasılmış oluyor. Bu bölgede çalıştığımız zaman genelde kadınlar çok duygusallaşabiliyorlar. Dokunduğumda çok sert olduğunu anlayabiliyorum. Masajın ilerleyişiyle o bölgede çalışıldıkça, göremedikleri şefkati hissettiklerini ben de biliyorum, onlar da hissediyorlar zaten.”

“İnsanlar doğum sırasında muayene edilirken bile saldırı hissi duyabiliyorlar. Kürtajda da fiziki bir müdahale var. Ben vajinal çalışmıyorum, karın bölgesinde çalışıyorum ama o bölgede olsa dahi güven veren bir el dokunuşu, yumuşak bir uygulama olduğunda kadınlar bir anda duygu boşalması yaşayabiliyorlar. Daha önceki sadece kürtaj ve düşük değil, yargılanmadan kabul edildikleri bir uygulamada duygusal boşalma ve şifalanma başlıyor. “Keşke yaşadıkları o deneyimi güvende olduklarını hissettiren bir ortamda güvende olduklarını hissederek yaşasalardı” diyebiliyorum. Genel anestezi altında da olsalar birileri ellerinden tutabilir ve kulaklarına bir şey fısıldayabilirdi. En büyük cerrahi müdahalede bile birinin “Böyle bir şey oldu ama her şey yolunda, devam edecek” demesi bile her şeyi değiştirebilir. Böylece, ilk soruda bahsettiğimiz korku ve kırgınlık hissi azalacaktır diye düşünüyorum. Kadınların süreçteki desteklenmelerinin ardından gelebilecek bir ritüel ve belki bir yas ve ardından gelen bir veda süreci… Keşke böyle şeyler olabilse ama buna doğru gittiğimize inanıyorum.”

Hayat sonu ve yas doulası olarak hasta bakımıyla ilgilenenlere, yakınlarını, bebeklerini kaybeden ailelere duygusal, lojistik ve fiziksel destek hizmetleri veriyorsunuz. Bugüne kadar bebeklerini kaybetme sonrası size başvuran ailelerle ilgili en dikkat çeken gözleminiz neydi? Kadınlar kendileri mi başvuruyor yoksa aile üyeleri mi ihtiyaç hissediyor?
Kadınlar böyle şeyleri gizli kapaklı yaşadıkları zaman yas sürecini de atlıyorlar. Bir şekilde “Evet ben bu bebeği aldırmak istiyorum” diyorlar ama hiçbir şey anlamadan bu süreç gerçekleşiyor. Ardından bir yas tutmak istiyorlar ama belki hemen eve gidiyorlar. Ailelerinden gizli veya üniversite yurduna dönüyorlar ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyorlar. Kimse onların yaşadığı fiziksel müdahalenin farkında olmuyor. Otururken-kalkarken canlarının yandığını gizlemeye çalıştıkları bir dönem yaşıyorlar. Bir yandan da yaşadıkları duygusal bir travma oluyor ve onu da gizlemeleri gerekiyor. Böyle olunca yas süreci yaşanamıyor. Belki yas süreciyle kast ettiğimiz; ağlaması, bir süre her şeyden izin alıp bırakması, belki aklına gelen bir veda ritüelini yapması olabilir. İleri durumlarda, bebeğin daha büyük olduğu cenaze törenleri düzenlenebiliyor ama önceki haftalar için pek bir şey yapılmıyor. Ülkemizde bu uygulamalar pek yok ama Still Birthday isimli kuruluştan aldığım eğitimde öğrendiğim kadarıyla erken gebelik haftasında da yapılabilen çalışmalar var. Normal doğumda bile plasenta çöpe gidiyor. Süreçleri böyle yaşıyoruz. Konuyu kapatmadan önce küçücük bile olsa bir veda gerekebilir. İnsan bir gün bile hamilelik yaşasa onda duygusal değişiklikler oluyor. Tamamen kendi kendine yaşadığı bir düşükte bile, eğer istiyorsa, baskı kurulmadan, veda sürecinin desteklenmesi gerekiyor. Cerrahi bir süreç varsa veya evde kendi kendine düşük yaşıyorsa, bunların herhangi bir sürecinde desteklenme birinci aşama olarak yaşatılabilir. Yani birinci süreç, şefkatle desteklenme olmalı. İkinci aşama ise yas süreci ve veda sürecini yaşayabilme ve buna alan açılması olabilir. Kadına bunun yaşatılması gerekiyor.

Işıldatan diyet nedir?

İşinizden memnun olmayabilirsiniz, daha iyi bir işyerinde çalışmak isteyebilir ya da işinizin sıkıcı olduğunu düşünebilirsiniz ama bunların hiçbiri işyerinde mutlu olmanıza engel değil.

İşte size işyerinde mutlu olmanın basit sırları:

İşyerinde sizi mutsuz eden konulardan kaçının dedikodudan çankaya escort uzak durun.

Sadece başarılı olabileceğiniz işlerin altına girin, yapabilirim deyip sonradan mutsuz olmaktansa hiç bu işlere kalkışmayın.

Sürekli yöneticileriniz ve işiniz hakkınız da kötü enerji yayan insanlardan uzak durun.

http://cankayalar.com/
İşyerinde yalnız olmak, mutsuz olmak için temel sebeplerden bir tanesidir. O yüzden eğlenceli ve size iyi gelen arkadaşlıklar kurun.

Kişisel problemlerinizi işinize yansıtmayın.

Ofisinizi kendinize kızılay escort ait kılın; işyeri kurallarına aykırı olmadan rahat ve sevdiğiniz eşyalarla dekore edin.

Kendinize bir çalışma programı hazırlayın; böylelikle işlerin içinde boğulmadan kendinize kontrollü bir şekilde çalışma olanağı yaratın.

Sağlıklı beslenin ve bol, bol su tüketmeye özen gösterin.

Uzun süre masa başında çalışıyorsanız mesai saatleri içinde zaman, zaman hareket edin ve derin, derin nefes alın.

Mola vermek üretkenliği arttırır ara, ara bunu yapın.

İşyerinde mutlu olmanın ipuçları!

İşinizden memnun olmayabilirsiniz, daha iyi bir işyerinde çalışmak isteyebilir ya da işinizin sıkıcı olduğunu düşünebilirsiniz ama bunların hiçbiri işyerinde mutlu olmanıza engel değil.

İşte size işyerinde mutlu olmanın basit sırları:

İşyerinde sizi mutsuz eden konulardan kaçının dedikodudan çankaya escort uzak durun.

Sadece başarılı olabileceğiniz işlerin altına girin, yapabilirim deyip sonradan mutsuz olmaktansa hiç bu işlere kalkışmayın.

Sürekli yöneticileriniz ve işiniz hakkınız da kötü enerji yayan insanlardan uzak durun.

çankaya escort bayan
İşyerinde yalnız olmak, mutsuz olmak için temel sebeplerden bir tanesidir. O yüzden eğlenceli ve size iyi gelen arkadaşlıklar kurun.

Kişisel problemlerinizi işinize yansıtmayın.

Ofisinizi kendinize ait kızılay escort kılın; işyeri kurallarına aykırı olmadan rahat ve sevdiğiniz eşyalarla dekore edin.

Kendinize bir çalışma programı hazırlayın; böylelikle işlerin içinde boğulmadan kendinize kontrollü bir şekilde çalışma olanağı yaratın.

Sağlıklı beslenin ve bol, bol su tüketmeye özen gösterin.

Uzun süre masa başında çalışıyorsanız mesai saatleri içinde zaman, zaman hareket edin ve derin, derin nefes alın.

Mola vermek üretkenliği arttırır ara, ara bunu yapın.

Kırışıklık giderici kreminizi kendiniz yapın

kullandığınız üründen memnun değilseniz kendi kırışıklık kreminizi evde kendiniz yapmayı düşünebilirsiniz.



Kırışıklık kremleri ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü azaltmaya yardımcı olur. Tabii kırışıklıkları gerçekten önlemek için, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeniz gerektiğini unutmamalısınız. Güzellik ürünleri tek başına asla işe yaramaz. Sigara içiyorsanız, bir an önce bırakın! Güneş kremi kullanmayı ihmal etmeyin ve vücudunuz içerden ve dışardan sürekli nemlendirin.
İşte mutfağınızdaki sürpriz kırışık önleyiciler:
çankaya escort bayan style=”FONT-SIZE: 20px; FONT-FAMILY: Lora, serif; WHITE-SPACE: normal; WORD-SPACING: 0px; TEXT-TRANSFORM: none; FLOAT: none; FONT-WEIGHT: 400; COLOR: rgb(41,41,41); FONT-STYLE: normal; ORPHANS: 2; WIDOWS: 2; DISPLAY: inline !important; LETTER-SPACING: normal; BACKGROUND-COLOR: rgb(255,255,255); TEXT-INDENT: 0px; font-variant-ligatures: normal; font-variant-caps: normal; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration-style: initial; text-decoration-color: initial”>Cildinize yumurta beyazı uygulayın. İsterseniz sürmeden önce yumurtanın beyazını çırpabilirsiniz. Sürdüğünüz yumurta beyazı kuruyana kadar cildinizde kalmalıdır. Sonrasında bölgeyi ılık su ile temizleyin, son olarak soğuk su çarpın.
Ananasın etli bölümünü hafifçe ezin ve yüzünüze sürün. 15 dakika bekleyin ve yüzünüzü soğuk su ile durulayın.
E vitamini yağı sürün. Bunu yatmadan hemen önce yapın ki tüm gece cildinize iyice etki etsin. Alternatif olarak A vitamini yağı da kullanabilirsiniz.
Ellerinizi ılık su ile ıslatın ve badem yağı ile cildinize masaj yapın. Önce az miktarda yağ ile başlayın, sonra gerekirse daha fazlasını kullanın. Aynı etki için Hindistan cevizi yağı ile de masaj yapabilirsiniz.

Bir muzun dörtte birini ezip, püre haline getirin ve cildinize sürüp 20 dakika bekleyin. Yüzünüzü soğuk su ile yıkayın.
İki yemek kaşığı bal ve 2 yemek kaşığı sütü bir kapta iyice karıştırın ve maske olarak yüzünüze uygulayın 10 dakika bekleyin. Ilık suyla duruladıktan sonra, soğuk su çarpmayı unutmayın.