Gaziantep in meşhur yöresel lezzeti baklava ile tanışın

Baklava, tuzlu ve tatlı karışımının mükemmel bir örneğini sunar. İnce yufka tabakalarının çıtırlığı, içindeki ceviz veya fıstıkla buluşarak lezzetli baklava bir denge oluşturur. Şurup ise bu tatlının tamamlayıcısıdır. Tatlıyı baklava sipariş özel kılan unsurlardan biri de keskin kenarlarından gaziantep baklavası dolayı her lokma baklava tadını yoğun bir şekilde sunmasıdır.Baklava, özel günlerde veya tatil kutlamalarında sıklıkla sunulan bir tatlıdır. Misafirlerle paylaşmanın ve sevdiklerinize hediye etmenin güzel bir yoludur. Ayrıca, çeşitli boyutlarda ve şekillerde yapılabilir, bu nedenle farklı sunum seçenekleri sunar.

Saat pizza

Çocuklar için harika pratik bir yemek…

Malzemeler:
1 kg. ekmek hamuru
Domates püresi
Sosis (veya kokteyl sosis)
Suda mozzarella peyniri
Siyah zeytin
Konserve közlenmiş kırmızıbiber
Taze kaşar peyniri (veya dilim peynir)
Kekik
Sızma zeytinyağı
Tuz

Yapılışı:
Ekmek hamurunu yoğurduktan sonra hafifçe zeytinyağı sürüp tekrar yoğurun ve her biri 100 gr. olacak şekilde 10 adet beze oluşturun. Hamurların üzerini nemli bir bezle örtüp ılık ve kuru bir yerde 20 dk. dinlendirin.

Pizzayı şekillendirmek için hamurları elinizle açın. Üzerlerine domates püresinden aktarıp yayın ve sızma zeytinyağı gezdirin. Tuz ve kekik serpin. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında 10 dk. pişirin.

Mozzarella peyniri, taze kaşar peyniri, sosis, siyah zeytin, közlenmiş kırmızıbiberi yuvarlak dilimleyip saatteki rakamların yerlerine malzemeleri dizin. Akrep ve yelkovan yapmak için sosis veya kokteyl sosisi uzun bir ok şeklinde kesip istediğiniz saat dilimine yerleştirin. Pizzayı şekillendirdikten sonra 3-4 dk. daha fırında pişirip servis yapın.

Haftanın keyifli etkinlikleri (25-31 Ekim 2021)

25-31 Ekim haftasında birbirinden keyifli online ve yüz yüze etkinlikler, sanal turlar, atölye çalışmaları ve dahası sizleri bekliyor…


2. Uluslararası Bebek Çocuk Ergen Psikoloji Kongresi
29-30-31 Ekim tarihlerinde düzenlenecek kongrenın teması bu sene “Travma” olarak belirlendi. Pandemi, doğal afetler ve göçlerin ardından yaşanan travmaların ortak etkilerini tartışılacağı etkinlik, online olarak 3 gün sürecek. Detaylı bilgiye Biletix websitesinden ulaşabilirsiniz.
Etkinlik ücreti: Günlük katılım 333 TL


Fazıl Say Konseri
Çukurova Üniversitesi Açıkhava Tiyatrosu’nda 26 Ekim tarihinde gerçekleşecek etkinlikte Fazıl Say, yeni ve özel olan repertuvarıyla Adana’daki sanatseverleri bekliyor… Detaylı bilgiye Biletix websitesinden ulaşabilirsiniz.
Etkinlik ücreti: 123,25-246,50 TL


Küvetteki Gelinler
Tatbikat Sahnesi yapımlı oyunun oyuncu kadrosunda Hazal Türesan, Selin Zafertepe ve Naz Göktan var. 3 kadının 1 erkek tarafından kandırılmasını ele alan oyun Fişekhane Ana Sahne’de 27 ve 28 Ekim’de izleyenlerini bekliyor. Detaylı bilgiye Biletix websitesinden ulaşabilirsiniz.
Etkinlik ücreti: 130-180 TL


Çocukluktan Yetişkinliğe “Öz Saygı”
“Yeterince iyi değil” cümlesi sizi ve bir başkasını karşılamaya yetmeyen bir cümle. Kendi yaşamınızda ve ve çocuğunuzun çocukluktan yetişkinliğe doğru giden yaşamında öz saygıyı hayatına katmak için neler yapabilirsiniz? Simultane tercümenin yapılacağı etkinliğin konuşmacıları ise Dr. Joe Oliver ve Dr. Richard Bennett. 28 Ekim’deki bu online etkinliğin detaylarına Biletino websitesinden ulaşabilirsiniz.
Etkinlik ücreti: 270-350 TL


Fırat Devecioğlu ile Felsefe Terapisi
Düşüncelerin insan doğasını iyileştiren gücüne inanın. “Bilgelik” kavramı etrafında şekillenen çalışmada varoluçu düşünürler olan Kafka, Sartre, Camus ve Nietzsche ile felsefe terapisine hazır olun. Konuşmacı Fırat Devecioğlu’nun eşliğinde gerçekleşecek etkinlik 28 Ekim’de online olarak gerçekleşecek.
Etkinlik ücreti: 115-305 TL

Kontrolsüz öfke, öfke değildir! (1. bölüm)

Bugünlerde öfkeli misiniz? Kontrol edemiyor musunuz? Çözüm yolları arıyor ama iş-güç-hayat-memat derken vakit bulamıyor musunuz? O halde bu yazıyı okuyun çünkü öfke kontrolü ihmale gelmez!

Bugünlerde öfkeli misiniz? Kontrol edemiyor musunuz? Çözüm yolları arıyor ama iş-güç-hayat-memat derken vakit bulamıyor musunuz? O halde bu yazıyı okuyun çünkü öfke kontrolü ihmale gelmez!
Farkında mısınız, ülkenin her yanı öfkeli insanlarla doldu taştı. Aslında bir istatistik tutulabilmiş olsaydı, büyük olasılıkla, öfkenin son on yılda insanları nasıl da büyük bir hızla ele geçirdiğini daha net gözlemleyebilecektik.
 
Yine de, “Neden bu kadar öfkeliyiz?” sorusuna verilecek yanıtları sıralamaktansa, herhalde “Bu öfkeyi nasıl kontrol altına alırız?” sorusuna yönelmek daha aklı başında bir duruş olacaktır.
 
Unutmayın; kontrolsüz öfke, psikiyatrik bir hastalıktır ve ihmale gelmez!
 
Kontrol altındaki öfke, yani uygun düzeyde hissedilip ifade edilen öfke, son derece sağlıklı ve doğal bir duygudur. İnsan kendini savunmak, karşısındaki insanı uyarmak amacıyla öfkesini ortaya çıkarır. Ancak kontrolden çıkan öfke, kişinin kendisi ve etrafındakiler için yıkıcı bir hal almasına neden olur. Kişisel ilişkilerin yanı sıra genel yaşamı bozulmaya başlar çünkü kontrolsüz öfke, sözel ya da fiziksel saldırganlık demektir.
 
Peki, öfke nasıl ortaya çıkar? Öfkeyi nasıl tanıyabiliriz? Kontrol etmek için neler yapmalıyız?
 
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Dr. Elif Ilgaz Aydınlar’ın birlikte kaleme aldığı ‘Hayata Dair’ isimli kitapta bu soruların yanıtları şöyle sıralanıyor:
 
Öfke nasıl ortaya çıkar?
Kişinin planları, istek ve ihtiyaçları engellendiğinde, kişiye karşı saldırıya geçildiği düşünülen durumlarda, kişinin kışkırtıldığı, hayal kırıklığına uğratıldığı durumlarda, stres altında veya haksızlık ve adaletsizliğe maruz kalındığında meydana gelir. Ayrıca büyük şehirlerdeki yaşam şartları, gürültü, trafik sıkışıklığı, mekan darlığı, ekonomik hayatın zorluğu sayılabilir. Depresyonda olmak, kişinin mükemelliyetçi olması da öfkeye neden olabilir.
 
Öfke nasıl tanınır?
Öfkenin tanınması, öfkeye neden olan düşünsel, biyolojik, fizyolojik yapının, bireyin mantıklı ve mantık dışı inançlarının, içinde yaşadığı ortamın, aile ve kültür gibi çevresel etkenlerin bilinmesi ile mümkündür. Bireyler ancak öfkelerini tanıdıklarında zararlarından kurtulabilir ve onu kendileri için yapıcı bir hale getirebilir.
 
Öfkeyi kontrol etmek için neler yapılmalıdır?
Öfkeyi doğru ifade etme becerisini kazanmaya ‘öfke kontrolü’ denir. Öfke kontrolünde temel amaç saldırganlıktan uzak, şiddet içermeyen, kişinin kendisine ve çevresindekilere zarar vermeyecek şekilde duygusunu ifade etme becerisi kazanmasıdır. Esas olan, kızgınlığı neyin tetiklediğini bulmak ve bu nedenler ile başa çıkabilmek için stratejiler geliştirmektir.
 
Derin nefes alın!

(Diyaframınızdan derin nefesler alın; göğsünüzün üst kısmıyla nefes almanız sizi rahatlatmaz. Nefes alıp verdiğinizde göğsünüz değil, karnınız şişmelidir.)
 
Güzel bir ortamı düşünün.

(Hayal ederek sizi gevşetecek bir yer ya da ortamı düşünün ve gözünüzün önüne getirmeye çalışın.)
 
Bulunduğunuz ortamı değiştirin.

(Bulunduğunuz odadan çıkın, yürüyüş yapın.)
 
Yoga türü egzersizler ile gevşemeye çalışın.

Öfkelenmenize neden olan olumsuz düşünce ve inanışlarınızı değiştirmek için uğraş verin.

Kızgınlığın altında yatan üzüntü ve korkularınız ile yüzleşin.

 
Yarın: Bugünlerde kaygılı olanlar için ipuçları ve öneriler…
 
Hazırlayan: Fatma Belgin

Dünyanın en iyi plajları…

The Travel Channel 10 farklı kategoride dünyanın en iyi plajlarını sıraladı.

The Travel Channel 10 farklı kategoride dünyanın en iyi plajlarını sıraladı.
Yaz yaklaşırken tatil planları da yavaş yavaş şekil almaya başlıyor. Pek çok seyahat ve gezi dergisi tatil önerilerine yer verirken, The Travel Channel ise en iyi aile plajı, en iyi parti plajı, en seksi plaj, en romantik plaj gibi 10 farklı kategoride dünyanın en iyi plajlarını okuyucularına sundu.
 
İşte dünyanın en iyi 10 plajı:
 
 

Ramazan Bayramı’nda bağışıklığı güçlü tutmanın yolları

Bayramda ziyaretlerin kısıtlanmasının ve sağlıklı beslenmenin çok önemli olduğunu hatırlatan Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Bayram havasını yaşamak için evlerimizde farklı ve çeşitli yemekler yapmak isteyeceğimiz aşikâr. Bayramda beyaz un ve şeker kullanılan yiyecekler ve hamur işleri aşırı tüketilmemeli. Biraz geç ve çeşitlendirilmiş bir kahvaltı, arada masum bir tatlı, meyve, ceviz, fındık, badem ve geç saate kalmayacak yine çeşitlendirilmiş fakat ağır ve kızartılmış olmayan akşam yemeği sağlıklı olacaktır. Şeker, bağışıklık sistemini baskıladığı ve zayıflattığı için, şekerli gıda tüketimine de dikkat edilmeli” önerisinde bulundu.

ABONE OL

Bağışıklık sistemini güçlü tutmak çok önemli

Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, sosyal izolasyon için evlerde kalınan bugünlerde fizik aktivitenin egzersizlerle sürdürebilmesinin ve sağlıklı yemekler yapıp uygun porsiyonlarda tüketmenin mümkün olduğunu dile getirdi.

“Hem bağışıklık sistemimizi güçlü tutabilmek hem de istemediğimiz kiloları almamak için bu konuda özenli olmak çok önemli. Zaten rutinde ve oruç tutarken sağlıklı ve yeterli beslenen kişilerde bayramda bir nebze yemeklerin kontrollü olarak çeşitlendirilmesi ve porsiyonların büyütülmesi sıkıntı olmayacaktır” şeklinde konuştu.

Şeker bağışıklığı zayıflatıyor

Tatlının bayramların geleneksel yiyeceği olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Fakat hamurlu ve şerbetli olanlar yerine mümkün olduğunca sütlü veya yoğurtlu tatlılar, dondurmalar, sıvı yağlı ve az şekerli yapılmış kekler, meyveli tatlılar tercih edilebilir. Unutmayalım ki basit şeker vücudumuzun hiç ihtiyacı olmayan ve hatta bağışıklığımızı baskılayan, zayıflatan bir gıda” dedi.

Öğünlerde 2’şer dilimden fazla ekmek tüketmeyin

“Hem bağışıklık sistemimizi güçlü tutabilmek hem de istemediğimiz kiloları almamak için bu konuda özenli olmak çok önemli. Zaten rutinde ve oruç tutarken sağlıklı ve yeterli beslenen kişilerde bayramda bir nebze yemeklerin kontrollü olarak çeşitlendirilmesi ve porsiyonların büyütülmesi sıkıntı olmayacaktır” şeklinde konuştu.

Beslenmenizde yoğurt, turşu ve kefire yer verin

Ağır kremalı, katkılı soslardan ve kızartmalardan kaçınılması gerektiğinin altını çizen Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Özellikle çok çeşitli ve renkli sebze yemekleri, salatalar yapın. Baklagillere mutlaka yer verin. Haşlayıp salatalarınıza da ekleyebilirsiniz. Zeytinyağı kullanmaya özen gösterin. Probiyotik açısından yoğurt, kefir, turşu, sirke gibi fermente ürünlere yer verin. Kahvaltıda bağışıklık için ve kaliteli protein açısından yumurtayı ihmal etmeyin” önerisinde bulundu.

Çay kahveyi yemekten bir saat sonra için

Çay kahve tüketiminin yemekten 1 saat sonraya bırakılmasını belirten Tuba Örnek, “Günde açık ve şekersiz olacak şekilde 6 çay bardağını geçmeyin. Kahveyi ise 3 fincan ile sınırlayın. Günün sonunda sindiriminizi rahatlatmak için papatya, melisa, rezene çayları tüketebilirsiniz. Asitli ve şekerli içeceklerden uzak durun. Çok az şekerli limonata ve kompostolardan faydalanabilirsiniz” dedi.

Börek yerine tam buğday unla yapılmış krep tercih edilebilir

Börek yerine tam buğday unuyla yapılmış sebzeli kreplerin daha sağlıklı bir tercih olacağını hatırlatan Tuba Örnek, “Karnabahar kısırı da bulgurdan yapılana göre çok daha faydalı. Karnabaharı robottan geçirdikten sonra çok az yağda tavada biraz yumuşayana kadar çevirin. Sonra salça ve taze soğan, maydanoz gibi sebzelerle birleştirebilirsiniz” dedi.

Çocukların aileleriyle birlikte hazırlayabilecekleri ara öğün tarifleri

Tuba Örnek, evde çocukların aileleriyle birlikte mutfakta kolaylıkla yapabilecekleri kolay ve sağlıklı bir ara öğün tarifi de paylaştı: Süt veya yoğurda muz veya çilek, yulaf ezmesi, pekmez ve cevizi ekleyip blenderdan geçirebilirsiniz. Donmuş muz ve çilekten de yapılabilir.

Avokadoyu da isteğe bağlı olarak ekleyebilirsiniz. Besin öğesi içeriğini zenginleştirmiş olursunuz. Atıştırmalık sağlıklı bir başka tarif de nohut cipsi. Haşlanmış nohutları istediğiniz baharatlarla harmanlayın. 180 derece fırına verin. Sağlıklı ve lifli atıştırmalık elde edin.

Medikal estetikte hyalüronik asidin yeri

Hyaluronik dolgular arasında, doğal volüm sağlayan, ciltle bütünleşme süresi kısa, günlük hayata dönüşü hızlandıracak, güvenli bir dolguya ihtiyaç olduğunu vurgulayan Dermatoloji Uzmanı Dr Yusuf Topal, konu ile ilgili merak edilenleri anlattı.

ABONE OL

Ciltte su tutarak nem sağlayan hyalüronik asit kendi molekül ağırlığının 1000 katına kadar su bulundurabilmesi nedeniyle cildi çevresel etkilere karşı korur. Bu yüzden geçmişten günümüze baktığımızda, insanın doğal yapıtaşı olan hyalüronik asit, dolgu üretiminde en çok tercih edilen malzeme olmuştur.

Küçük yaşlarda vücutta çok olan hyalüronik asit yıllar içinde azalır…

Hyalüronik asit vücudumuzun doğal bir parçasıdır. Vücudumuzda doğal şekilde en sık cildimizde bulunur ve fizyolojik süreçte cildimizde su tutarak, cildin nemini sağlar ve yüz hacmimize önemli katkıda bulunur.

Küçük yaşlarda cildimizde en yüksek oranlarda bulunurken özellikle 30’lu yaşlardan sonra yavaş yavaş miktar olarak azalmaya ve fonksiyonunu kaybetmeye başlar.

Zaman içinde azalması yüzümüzde hacim ve nem kaybına sebep olur. Ancak aslında sağlıklı, dinamik bir görünüm için elzem bir yapı taşımızdır. Tüm cildimizin hem nemli hem de çevresel etkilere karşı (güneş, rüzgar, kuruluk, solaryum vb…) kuvvetli olmasını sağlar. Bilindiği gibi nemli ve hacimli yüz, sağlıklı bir görünümün en önemli belirtisidir.

Hyalüronik asit dolguların, cildinizle doğal bir şekilde bütünleşmesi, yapılan alanda hızlı volüm yaratması, gözle görülür etki oluşturması iyi taraflarıdır. Hyalüronik asitten üretilen dolgular için bir çok marka sayabiliriz. Mesofiller, perfectha, vb. esasında hepsi birbirinin benzeridir ve sadece yoğunlukları değişkendir. Hemen hemen ameliyatsız gençleşmek isteyen her birey ve doktorları tarafından en sık tercih edilen dolgu grubudur.

Yüz bölgesinde en sık dolgu uygulanan alanlar

Yüzümüzde dolgu uygulama alanlarına bakarsak elmacık alanı, burun kenarı çizgisi (nazolabial çizgi), ağız kenarı alanı (marionnettezone), çene ve çene hattı (jawline) dikkati çekmektedir.

Yüzün dinamik akışını belirleyen, yüzde hacim etkisi ve güzel görünümünün kilit noktaları bu alanlar, bütünsel yüz yaklaşımının olmazsa olmaz dolgu uygulama alanlarıdır. Tüm bu bölgelerin yüzün projektif yaklaşımında değeri paha biçilmezdir.

Birbirinden farklı yapı ve özelliklere sahip bu dolgu uygulama alanlarında hepsine birden uygun ideal dolgu bulmak geçmişte oldukça zordu. Üretilen dolguların temel yapı taşı hyalüronik asit olsa da, iki fazlı yapıda olmaları;yani, hem birbirine çapraz bağlı hem serbest gezen HA bulundurması, farklı yoğunlukta hyalüronik asit içermesi, dolguların yüz ile uyum sürecini etkilemektedir.

Dolguların hem yapıldığı an bütünsel bir şekilde tüm yüzde homojen yapıda tutunması hem de erime süreçlerinde homojen erimesi dolgu uygulayıcıları olan doktorlar tarafından beklenen bir özelliktir.

‘Monofazik’ yapıdaki dolgular uyum sürecini hızlandırıyor

İki fazlı HA dolguların belki de en büyük kusuru erime süreçlerinde ortaya çıkabilen farklılıktır. İdeal dolgunun tamamen çapraz bağlı yani ‘Monofazik’ yapıda tek, bütün olması ve cilt ile hemen uyum içine girmesi gerekliliği bir ihtiyaçtır. İnovasyonun ön plana çıktığı bir dönemden geçiyoruz.

Hyalüronik dolgular arasında da açıkcası uzun bir süredir hasta konforunu arttıracak, ciltle bütünleşme süresini ve günlük hayata dönüşü kısaltacak,tüm yüzde rahatça güvenle kullanılabilecek mesofiller gibi yeni nesil densimatrix teknolojisine sahip HA dolgulara ihtiyaç vardır.

Mesofiller ‘Monofazik’ yeni nesil hyalüronik Dolgu bu ihtiyacı karşılayarak açığı tam olarak doldurmuş görünüyor. Kullanıma başlandığında; yüzün tutucu noktaları olan elmacık, nazolabial, marionenette ve çene bölgesinde ‘Intense’ formunun, yüzün daha kendine özel bölgeleri olan burun, dudak ve gözaltı alanları için ise ‘Global’ formunun performansı son derece etkileyici…

Çapraz bağlı dolguların formülünde yer alan BDEE denen katkı maddesini dünyada en düşük oranda içeren mesofiller densimatrix dolgular daha güvenli bir kullanım imkanı sunuyor.

Yüksek yoğunluklu, tamamen çapraz bağlı yapısı hem doğal volüm etkisini güçlendirmiş, hem de HA dolgular arasında hasta memnuniyetini bir üst basamağa çıkarmıştır.

40 İnç En Boy Olarak Kaç Cm Ve Kaç Ekran Eder? 40 İnç Smart Tv (Televizyon) Ölçüleri

Diğer televizyonlara göre biraz daha küçük boyut olarak öne çıkan 40 inç, aynı zamanda cm ile beraber ekran boyutu üzerinden de hesaplanmaktadır. Birçok kişi bu hesaplamayı merak ediyor ve internet üzerinden öğrenmeye çalışıyor. Peki, 40 inç en boy olarak kaç cm ve kaç ekran eder? 40 inç Smart TV (televizyon) ölçüleri.

Özellikle küçük odalar ya da işyerleri için 40 inç TV oldukça fazla tercih edilmektedir. Net bir çözünürlük ile rahat bir televizyon izleme imkanı sağlayan bu ürünler, aynı zamanda inç ve cm ile beraber ekran boyutu eşliğinde ele alınır. Ancak Türkiye’de özellikle inç yerine ekran boyutunun kullanıldığını dile getirmek mümkün.

40 İnç En Boy Olarak Kaç Cm ve Kaç Ekran Eder?

Alışkanlık olması ile beraber insanlar artık LCD ya da LED ekran televizyonların boyutlarını ekran boyutu üzerinden anlayabilmektedir. Bu doğrultuda 40 inç televizyonun hem cm hem de ekran boyutu eşliğinde şu şekilde ifade etmek mümkün;

40 inç TV boy ve en olarak = 89 cm x 50 cm

40 inç TV ekran boyutu = 101,60 cm

Tam olarak ise 40 inç yuvarlama üzerinden 102 ekran şeklinde ifade edilmektedir. Yani bir 40 inç televizyon alınmak istendiği zaman boyut olarak 102 olduğunu dile getirmek mümkün.

40 İnç Smart TV (Televizyon) Ölçüleri

Televizyon artık hem ev hem de iş yerlerine oldukça fazla şekilde istila etmiş durumda. Daha geniş ekran üzerinden izleme imkanı sağlayan bu televizyonlar için 40 inç oldukça fazla tercih ediliyor. Bu boyutun aynı zamanda 102 ekran boyutu olduğunu söylemek mümkün. Diğer taraftan boy olarak 89 cm ve olarak öne çıkarken, en olarak 50 cm üzerinden ele alındığı söylenebilir.

Corona virüs pandemisi sırasında doğru cilt bakımı neden önemlidir?

Corona virüs salgını anlaşılır bir şekilde, çoğumuzun hem kişisel hijyeni hem de evlerimizin temizliği konusunda aşırı farkında olmasını sağladı. Ancak, dezenfektanların virüsü sert yüzeylerde öldürmek konusunda etkili olduğunu bildiğimiz halde, cildinizle temas ettiğinde ne olabileceğini hiç düşündünüz mü? Antibakteriyel sabunlarla sık sık el yıkamanın uzun vadeli etkileri ne olacak?

ABONE OL

Cildin mikrobiyomu nedir?

Mikrobiyom aslında cilt bariyerinde yaşayan bir organizma topluluğudur.

Cildinizi sağlıklı tutmak için mükemmel bir dengede yaşayan çeşitli bakteri, mantar, akar ve virüs formlarından oluşur.

Özellikle koronavirüs pandemisi sırasında cildin mikrobiyomunu sağlam tutmak neden bu kadar önemlidir?

Şöyle düşünün: Vücudunuza giren farklı patojenler söz konusu olduğunda, cildiniz vücudunuzun ilk savunma hattıdır.

Cilde temas eden dezenfektan ürünlerinin yoğun kullanımı, cilt üzerinde yaşayan organizmaların çoğunu yok ederek mikrobiyomu dengesiz bırakır. Bu cilt tahrişine, mikro sıyrıklara ve cilt tahrişlerine yol açabilir.

Eğer cilt mikrobiyomu dengede ise, cildiniz optimum seviyelerde çalışabilir. Yani, cilt mikrobiyomundaki bakteri ve mantarlar, enerjilerini, patojenlerin büyümesini önleyerek cilt sağlığını korumaya yardımcı olan antimikrobiyal peptitler üretmek için kullanabilirler.

Bu iyi mikroplar, cilt hücrelerini virüsleri yok eden antimikrobiyal peptitler üretmeleri için uyarabilir.

Mikrobiyom dengesiz ise bu iyi mikroplar bizi patojenlerden çok iyi koruyamaz. Hepsinden önemlisi, sağlıksız bir cilt bariyerine sahip olmak virüslerin vücuda girmesini kolaylaştırıyor.

Cilt mikrobiyomu dengede değilse, cilt mikrobiyomu viral enfeksiyonlara karşı direncimizi azaltabilecek staphylococcus aureus, cutibacterium acnes veya psödomonas gibi daha fazla sayıda patojen içerebilir.

Dengesiz bir mikrobiyomda saklanan patojenler, bir virüs ilk enfeksiyona neden olduktan sonra ikincil enfeksiyonlara da neden olabilir. Bu da daha uzun iyileşme veya daha fazla komplikasyona yol açar.

Ciltte herhangi bir kuruluk, hassasiyet veya kopukluk fark ederseniz, mikrobiyomunuzun dengesi büyük ihtimalle bozulmuştur.

Tehlikeli bir bariyer aynı zamanda cilt nemlenmesinde bir kayba yol açar ve iltihaplanmaya neden olabilir.